İçeriğe geç

Akıl Dediğimiz Şey Kitap Alıntıları – Georg Wilhelm Friedrich Hegel

Georg Wilhelm Friedrich Hegel kitaplarından Akıl Dediğimiz Şey kitap alıntıları sizlerle…

Akıl Dediğimiz Şey Kitap Alıntıları

Halkın kendi arasında ifade ettiği görüşleri hor görecek derece de sağduyudan yoksun olan biri, asla büyük işler başaramaz.
Ayaklar altına alınmış olan haklarını sadece talep etmek yerine, onları kendileri elde ettikleri zaman aslında onlara sahip olmuş olacaklar.
Salt iyilik, doğanın gücü karşısında pek az şey başarabilir.
Salt iyilik, doğanın gücü karşısında pek az şey başarabilir.
İstediğiniz aşksa köle olmak zorundasınız; eğer özgürlükse ölmeniz gerekir.
Tarihin bize öğrettiği şey, ne ulusların ne de hükümetin ondan herhangi bir ders almıyor oluşudur.
Tarihten öğrendiğimiz şey, insanın tarihten hiçbir ders alamıyor olduğudur.
İstediğiniz aşksa köle olmak zorundasınız; eğer özgürlükse ölmeniz gerekir
Tarihten öğrendiğimiz şey, insanın tarihten hiçbir ders alamıyor olduğudur.
Tarihi, insanların mutluluğunun, devletin bilgeliğinin ve bireylerin erdemlerinin kurban edildiği bir idam sehpası olarak ele almak, hangi ilke ve hangi amaç uğruna bu kadar çok kurbanın verildiği sorusunu gayri ihtiyari akıllara getirir.
İnsanlar, insanlarda var olan yüceliği hissetmeyi öğrenecekler. Ayaklar altına alınmış olan haklarını sadece talep etmek yerine, onları kendileri elde ettikleri zaman aslında onlara sahip olmuş olacaklar.
Basmakalıp düşünce,devleti bir arada tutan şeyin güç olduğu izlenimini yaratır fakat aslında onu bir arada tutan tek bağ ,herkeste var olan temel düzen anlayışıdır.
Bizi doğruya yönelten şey merak,gösteriş,şahsi menfaat düşüncesi veya görev ve sorumluluk duygusuyla hareket etmek değildir;hiçbir uzlaşmaya tahammülü olmayan,bastırılamaz ve nahoş bir arzudur bizi ona götüren.
Yoksulluk,tek başına bir insanı avam sınıfına mensup yapmaz;avam sınıfı,fakirlikle birlikte gelen zihinsel bir durum ve zenginlere,topluma ve devlet yönetimine karşı içsel bir öfke mevcut olduğunda ortaya çıkar.
Felsefe,doğası gereği içrek bir şeydir.Ne toplum için vardır ne de onun için düzenlenmeye müsaittir.
Güzellik,yalnızca tinsel olanın kendini duyulara hitap edecek biçimde sergilemesidir.
İstediğiniz aşksa köle olmak zorundasınız;eğer özgürlükse ölmeniz gerekir.
Şiir, kendi içinde bağımsız ve ortaya çıkması için harici duyusal bir nesneye bağlı olmayan, aksine fikir ve duyguların yalnızca içsel mekan ve zamanında ortaya çıkan ve ruhu yansıtan evrensel bir sanattır.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera
Mücadele eden bir yüreklilik, tahammül eden bir zayıflıktan daha iyidir.
Bir birey var olduğunda, bu özgürleşmeye Ben adı verilir; kendi bütünlüğünü oluşturmak için olgunlaştığında, özgür bir ruh olur; bir duygu olduğunda sevgi; mutluluk veren bir şey olduğunda ise kutsallık adını alır.
Gerçek, bir bütündür. Bütün ise, kendini gelişim yoluyla tamamlayan bir özdür.
Evrende hiçbir şeyin tutku olmaksızın, başarılamamış olduğunu kesinlikle ileri sürebiliriz.
Akıl, güçlü olduğu kadar kurnazdır da.
Her rahat olma durumu, ardından gelecek bir rahatsızlığı doğurur ve bu ortaya çıkışlar sonsuza dek sürüp gider.
Tanrı, mutlak gerçekliktir. Yaratılan her şeyin gerçekliğidir ve öznel olarak din kesinlikle gerçek bir ilimdir.
Bir görevi yerine getiren birey, aslî özgürlüğünü elde eder.
Bazen ne kadar iyi top sürersen sür, topu sadece kendinde tutmaktan zarar gelir.
Tarih bir mutluluk arenası değildir. Mutluluk dönemleri, tarihin boş sayfaları gibidir.
Büyük olayların baskısı altındayken, genelgeçer bir ilkenin faydası yoktur.
Felsefedeki gerçeklik, kavram ve dışsal gerçekliğin uyuşması anlamına gelir.
Aklın gücü, ifade etme gücü kadardır, derinliği ise gelişim veya yok olma gücü ile eşdeğerdir.
Bilim ve bilgi, özellikle de felsefe, Batı’ya Araplardan gelmiştir.
Sevdiği bir eşe ve hem kendine hem eşine uygun bir işe sahip olan kişi, hayatla kozlarını paylaşmış demektir.
Acemi bir işe başlarken her zaman önce hataları bulur, alim ise her şeyde gerçek erdemi görür.
İstediğiniz aşksa köle olmak zorundasınız; eğer özgürlükse ölmeniz gerekir.
On yaşındayken İstanbul’a ayak bastım. Ülkenin en büyük şehrindeyim ve danışacak, sığınacak kimsem yoktu. Başkasının kâbusu olur ama benim için ucu nereye gideceği bilinmeyen bir macera

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir