İçeriğe geç

Aile Saadeti Kitap Alıntıları – Lev Tolstoy

Lev Tolstoy kitaplarından Aile Saadeti kitap alıntıları sizlerle…

Aile Saadeti Kitap Alıntıları

Neden başkası için yaşayacaksın ki? Kendin için bile yaşamak istemezken hem de.
O günden sonra kocamla aşk hikâyem sona erdi; eski duygularım değerli, geri dönüşü olmayan bir anı oldu, çocuklarıma ve çocuklarımın babası olana yeni sevgim ise başka bir hayatın, şu anda hâlâ sürdürdüğüm, farklı bir açıdan son derece mutlu bir hayatın başlangıcı oldu…
Aradıklarımızı bulduk, nasibimize de oldukça fazla mutluluk düştü!
Eski kaygılar ve endişeler artık yok, şükürler olsun!
Kendi kendimize yalan söylemeyelim!
Sen henüz gençsin, bense ne kadar yaşlıyım. Senin aradığın şey benim içimde artık yok; neden kendimi kandırayım ki?
Bana inanmayabilirdin, yaşayarak öğrenmeliydin, öğrendin de işte!
Evet, hayata geri dönmek için hepimizin, özellikle de siz kadınların yaşamın tüm saçmalıklarını bizzat yaşamanız gerekir; başka türlü inanmak mümkün olmaz.
Ben de geceler boyu istek ve umutla otururdum, ne güzel gecelerdi!..
Daha ne isteyebilirdim? O iyi yürekli, uysal bir adam, iyi bir koca, iyi bir babaydı, bana yetmeyen neydi, kendim de bilmiyordum!
Önceden sadece can sıkıntımı dağıtmak için okuduğum kitaplar birdenbire hayatta en büyük mutluluklarımdan biri olmuştu ve bunun tek nedeni onunla kitaplardan konuşmamız, birlikte kitap okumamız ve kitapları bana onun getirmiş olmasıydı.
Umut etmekte zorlandığım her şey gerçek olmuştu.
Hayatta tek iyi şey, sevgiden bir roman yaratmaktır.
Benim romanım asla yarıda kalmaz, bunu da sonuna kadar götüreceğim.
Sevgisiz ‘hayat’ olmaz!
Sevmek! -dedi ses ve bir an sustu.-Sevmeden yapamam ki!
Hayatım dopdolu, vicdanım ise rahat…
Hiçbir şey istemiyordum, hiçbir şey ummuyordum, hiçbir şeyden korkmuyordum…
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Pişmanlığımı fark edip beni affeder mi?
Oysa o, o asi, fırtına istiyor,
Sanki huzur varmış gibi fırtınalarda!
Lermontov
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
‘Keşke bilsen ne yaptığını!’ dedi titreyen bir sesle.
Hayır, sizi sevme hakkına sahip olabilmem için bana gerekli olan sizin yüreğiniz, sevginizdi, -dedi kederle.-
Gözümden akmayan öfkeli yaşlardan boğulduğumu hissettim!
Bana ikimiz sonsuz ve huzurlu bir mutluluk içinde yaşayacakmışız gibi geliyordu.
Ne yaptım da bu sevgiyi hak ettim?
Tanrı’nın hayır duası üzerinize olsun…
Tanrı’nın beni aydınlatmasını istiyordum…
Bana verdiği bu mutluluk için Tanrı’ya kendi sözcüklerimle şükrediyordum.
Hayatta tartışılmaz tek bir mutluluk vardır: “Bir başkası için yaşamak!”
Önceden sadece can sıkıntımı dağıtmak için okuduğum kitaplar birdenbire hayatta en büyük mutluluklarımdan biri olmuştu;
Bunun tek nedeni onunla kitaplardan konuşmamız, birlikte kitap okumamız ve kitapları bana onun getirmiş olmasıydı…
Yaşamak çok güzel!
Ancak kendisine hayranlıkla bakıldığı sürece ayakta kalan, tek başına kalır kalmaz çöküveren, her şeyi gösteriş amaçlı olan kötü bir genç!
‘Yalnızlığa katlanamamak hoş bir şey değil,’ artık genç bir hanımefendi olmadınız mı yoksa?
Havada ölümün elemi ve ürpertisi vardı.
Ölüm evde hâlâ hissediliyordu sanki…
Birbirimiz için mükemmellik örneği olmaktan çıkmıştık..
İyilik yapmanın çok kolay olduğu, ama bu iyiliğe alışmamış insanlarla birlikte köydeki köşemizde sessiz, dingin bir yaşam sürme, sonra yararlı bir çalışma, sonra dinlenme, doğanın güzellikleri, kitaplar, müzik, cana yakın bir insanın sevgisi İşte daha fazlasını hayal edemeyeceğim kocaman bir mutluluk benim için. Üstelik sizin gibi bir dost, belki çocuklar, bir insanın isteyebileceği her şey
Neden başkası için yaşayacaksın ki? Kendin için bile yaşamak istemezken hem de.
“Je vous aime!(Sizi seviyorum!)”
“Ben yalnız senin sayende yaşayabilirim.”
Bana lazım olan yaşamın duygularımızı yönlendirmesi değil, yaşamda duyguların bizi yönlendirmesiydi.
Ben de ona bakmaya doyamıyorum, mümkün olsa onu daha da fazla severdim.”
“Gelecekte sanki hiçbir şey yoktu artık, sanki ben hiçbir şey istemiyordum ve hiçbir şey umut etmiyordum.”
Ruhumu ona nasıl açabilirim ?
“Benim yaşamım bundan, yani seni sevmekten ibaret.”
“Hiçbir şey yapacak, düşünecek, duygularımı anlayacak hâlde değildim.”
“Önceden sadece can sıkıntımı dağıtmak için okuduğum kitaplar birdenbire hayatta en büyük mutluluklarımdan biri olmuştu ve bunun tek nedeni onunla kitaplardan konuşmamız, birlikte kitap okumamız ve kitapları bana onun getirmiş olmasıydı.”
Mutluysam benim suçum ne? Ama mutluluğumu nasıl paylaşayım? Kendimi ve tüm mutluluğumu kime, nasıl vereyim?..
Önceden sadece can sıkıntımı dağıtmak için okuduğum kitaplar birdenbire hayatta en büyük mutluluklarımdan biri olmuştu ve bunun tek nedeni onunla kitaplardan konuşmamız, birlikte kitap okumamız ve kitapları bana onun getirmiş olmasıydı.
Bilmediği şey iç dünyamdı, ruhumdu; çünkü ruhumu seviyordu.
– hayat böyle yerinde oturup durmuyor ama.
Sevmek ! -dedi ses ve bir an sustu .
– Sevmeden yapamam ki ! Sevgisiz hayat olmaz .
Kendi kendine kararlar vermiş , ne çok yargıya varmışsın , -dedim .
– Sen beni çok da sevmiyormuşsun.
Yıktığım aşkım değil , bana acı veren şeylerdi.
Böyle sakinleştim , yine seviyorum, ama farklı bir sevgiyle .
Her yaşın kendine özgü sevgisi vardır …
Gerçekleşmesi olanaksız hiçbir şey istemiyorum…
Oysa burada her şey ne kadar güzel ne kadar huzurlu.
Sende de doğadan aldığın zevke bir tür hüzün karışmıyor mu , olanaksız bir şey istiyor ve geçmişte kalan bir şeye acıyor, üzülüyor musun ?
İçimde kırık dökük , yarım yamalak bir şey var, hep başka bir şey istiyorum…
Umut etmekte zorlandığım her şey gerçek olmuştu .
Sanki aramızda bağışlanmaz bir kırgınlık vardı …
.. görünürde ben de değişmedim ama içimde ne sevgi ne de sevmek isteği kaldı
… O çılgın ,hep fırtına ister . Sanki fırtınada huzur bulacak …
Dünya işlerinin yaşantımıza her geçen gün belirli bir kalıba sokması ,duygularımızın bağımsızlığını yitirerek zamanın heyecansız ,acımasız, tekdüze akışına ayak uydurması kendini iyice hissettiriyor ;bu da benim için yıkıcı oluyordu .
Çünkü onları bağlayan tatlı ve sağlam sevgi en çok bu tartışma ve takılmalarla ortaya çıkardı.
Başkalarına boyun eğdirtmektense kendi geri adım atman daha kolaydır, eskiden beri buna inanmışımdır; mutluluğun olanaksız olduğu bir durum da yoktur .
İnanıyordum, ama anlamıyordum.
Ona duyduğum sevgi eskisinden daha az değildi, onun sevgisinden duyduğum mutluluk da eskisinden az değildi ; ama sevgim yerinde sayıyor, daha fazla büyümüyordu .
Bana lazım olan mücadele etmekti, bu değil;
bana lazım olan yaşamın duygularımızı yönlendirmesi değil , yaşamda duyguların bizi yönlendirmesiydi.
İlerlemek istiyorum , her gün , her saat yeni bir şey istiyorum, o ise durmak, kendisiyle birlikte beni de durdurmak istiyor.
Ben seninle yaşıyorum ancak . Her şeyin gözüme güzel görünmesinin tek sebebi senin burada olman, benim sana ihtiyaç duymam.
Ben hayatı evcilik oynar gibi yaşamak değil , gerçekten yaşamak istiyorum.
Fakat ruhumu ona nasıl açabilirdim?
Benim yaşamım bundan, yani seni sevmekten ibaret,
sen de yaşamama engel olma .
Yo, bir insandan daha fazlası o; her şeyi biliyor !
– diye düşündüm .
-Onu nasıl sevmem!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir