İçeriğe geç

Ahlak Felsefesi Yazıları Kitap Alıntıları – Hakan Poyraz

Hakan Poyraz kitaplarından Ahlak Felsefesi Yazıları kitap alıntıları sizlerle…

Ahlak Felsefesi Yazıları Kitap Alıntıları

&“&”

İnsan dogasi, yani onun hayvanî yanının düzeltilmesi, batının tarihinde haklar mücadelesi olarak ortaya çıkar. Tolerans fikrinin gelişmesi de bu sürecin bir parçasıdır. İnsan doğasındaki birbirinin kurdu olma durumu ilelebet devam edemeyeceğinden bu doğayı basamak yasal bir düzenlemeye ihtiyaç duyulur; sözleşme kavramı üzerinden, kurumlar ihsas edilir. İşte bunun için Yeniçağ filozofu Hobbes, Leviathan adlı eserinde, herkesin herkese karşı savaş durumunda tasvir ettiği insan doğasına Latin sözlerinden sonuncusuyla atıf yapmaktadır: Homo homini Lupus!

“Bilmek egemen olmaktır” düsturunu kendini bilerek kendi doğasına egemen olmak yerine kendi dışım bilerek doğaya egemen olmayı seçen modern insan, bu bilişle gerçi kendinin doğuştan kirli olduğu inancını yıktı ama doğayı kirletmeye başladı. Kirlilik sorunu sadece ekolojik değil, varoluşsal bir sorun onlar için. Kendini bilmeyi ihmal etmiş bir bilme yerine kendi dışına yönelmiş bilme; kendine hâkim olmak yerine doğaya tahakküm kurma teknikleri geliştirme ve bu yolda gelişen teknolojinin gelip bıraktığı yer, burası işte! Peki ya biz?

Su, ateş ve ahlak birlikte bir yolculuğa çıkarlar. Biri sorar: Kaybolursak birbirimizi nasıl buluruz?". Su, "Nerede bir şırıltı duyarsanız ben oradayım." Ateş, "Beni bulmak için dumanı takip edin." der. Ahlak da der ki : "Beni kaybederseniz, bir daha bulamazsınız!"
Toplumsal kurallardan yasadan gizlensek bile kendimizden, kendi insanlığımızdan gizlenemeyiz. Başkalarına yakalanmasak da vicdanımıza yakalanırız.
Hayat ve ölüm birbirine zıt kavramlar değil, birbirini takip eden durumlardır.
kimlik, geçmişin malzemesinden gelecek tasarımı yapılarak oluşur. Oysa birbirimizi geçmişlemeden ve geleceklemeden vazgeçerek anlamalıyız; kimliğimizle değil, kişiliğimizle.
insanı haksızca eylemden koruyan sadece hukuk değil, ahlaktır.
Siyasi özneyi değerlendirme açısından şu Ezop masalı manidardır: Sahtekâr bir seyis, atın yulafından her gün bir miktar çalıp satmakta, diğer yandan da at iyi görünsün diye onu her gün tımar etmektedir. At, seyisin bu davranışına çok kızar ve şöyle der: Eğer gerçekten benim iyi görünmemi istiyorsan, beni daha az tımar et ve daha fazla besle !"
Ahlakı kurallarda değil, kural koyucunun niyetinde aramak durumundayız. Zira kuralları belirleyen eylem, kuralların belirlediği eylemden üstündür.
Ahlak kişide iyi duygular uyandırır ama duyguya indirgenemez.
Ahlakın yüzdeki yansıması, başkasının bakışları tarafından yakalanma korkusu değil, bakacak yüzü olmaktır.
Toplumsal kurallardan yasadan gizlensek bile kendimizden, kendi insanlığımızdan gizlenemeyiz. Başkalarına yakalanmasak da vicdanımıza yakalanırız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir