İçeriğe geç

Ahiret Kitabı Kitap Alıntıları – İmam Gazali

İmam Gazali kitaplarından Ahiret Kitabı kitap alıntıları sizlerle…

Ahiret Kitabı Kitap Alıntıları

Ölüm bilinci
Evvelâ hazırlıklı kılar insanı
Bilgece bir bakış sunar insana;
Sükut verir diline
Sükunet verir kalbine
Sığ olan her şeyden ve herkesten uzaklaştırır.!
Dünya üç günlüktür.
Dün geçmiştir.Bir daha ele geçmez .
Yarın gelecektir .
Ona kavuşabilecek miyiz ?
Şüphelidir.
O halde yaşadığın bugünü ganimet bil ve değerlendir.
Buharî’nin Sahih’inde bildirdiğine göre, cehennemde kâfirin azı dişi, Uhud Dağı gibi olacaktır.
Allah Cellecelaluhu. Üzerinde Haram elbise bulunanın namazını
kabul etmez.
Bazı hadislerde ise hem ilk yaratılışın, hem de ikinci yaratılışın maddî özü olduğu belirtilir: Toprak insanoğlunun acb dışındaki bütün cesedini yiyip tüketir. İnsan acbden yaratılmıştır; tekrar ondan meydana getirilecektir (el-Muvaṭṭaʾ, Cenâiz , 48;
acbü’z-zeneb, bazan sadece tekrar dirilişin esasını teşkil eden madde anlamında geçer. Sonra Allah gökten bir (hayat) suyu indirir ve bu sayede ölüler, bitkinin yerden bitişi gibi (kabirlerinden) çıkarlar. İnsan cesedi bütünüyle çürüyüp yok olur, ancak acbü’z-zeneb müstesna, insanlar bundan yaratılır (Buhârî, Tefsîr , 39/3, 78/1; Müslim,
Yine o günde bir takım insanlar soğuk, tatlı ve
saf su içeceklerdir.
Çünkü Cennet ehli çocuklar,ellerinde cennet ırmaklarından doldurulmuş kadehlerle babalarının etrafında dolanacaklar ve onlara su ikram edeceklerdir.
Bazılan da vardır ki, onlar kabirlerinde ancak iki veya üç ay kalırlar. Sonra Allah (Cellecelaluhu.) tarafından bir kuş gibi terkib edilirler ve cennete uçarlar Şehitlerin ruhları yeşil kuşların kursaklarında onlarla beraber cennet ağacında asılır.
Resûlüllah sallahualeyhivesellem Efendimize gelince, onun
için her üç âlemde de serbest dolaşma ruhsatı verilmiştir. a) Dünyevî âleme ait olan ölüm
b) Melekût âleme ait olan ölüm
c) Ceberût âleme ait olan ölüm.
Birinci gurupta olanlar, Hz. Adem ve onun
zürriyeti ile aynca bütün hayvanlardır.

İkinci gurupta olanlar, bütün melekler ve cinlerdir
Üçüncü gurupta olanlar ise, melekler arasından seçilmiş olanlandır.

Ölü mezara konulup üzerine toprak atılırken kabir ona şöyle der: “ Üzerimde dolaşıp gururlanıyordun. Şimdi toprağın altında canlılara yem oldun!”
Mahşer günü bir kısım insan vardır ki, başları
üzerinde bir gölge olur ve onlan güneşin hararetinden korur.
Bu da, güzel bir şekilde verilen zekat ve sadakadır.
İnsanlar bu hal üzere bin yıl kalırlar.
Meselâ devenin zekâtını vermeyen bir kimse
o günde bir deveyi yüklenip omuzuna alır.
O devenin korkunç bir böğürtüsü ve dağ gibi ağırlığı vardır. ( Cimrilik ettikleri şey de kıyamet günü boyunlarına dolanacaktır.(Ali İmran
3/180)
Sonra Allah (Cellecelaluhu) Hazretleri, İsrafil
Aleyhisselâmı diriltir. O da Kudüs’de bir kayadan Sûr’a üfler.
Rabbin kimdir?
Dinin nedir?
Peygamberin kimdir?
Kıblen neresidir?”
Hakk Teâlâ Hazretleri kimi muvaffak kılarsa,
o kimse dirayetle onlara soru yöneltir ve: “sizi bana kim gönderdi?” Der.
Daha sonra onların sorularına cevap verir:
“Rabbim Allah’tır.
Peygamberim Muhammed Aleyhisselâm’dır.
Dinim İslâm’dır.
Kıblem kâbedir.”
Bu sözleri ancak seçkin kullar rahatça söylerler.
Bunun üzerine meleklerden biri diğerine der
ki:
“Doğru söyledi.
Bu kadan yeterlidir
Ancak gurbette mümin olarak ölenler garip kalıp kefenlenmeyenler haşr olundukları vakit onlara cennetten bir elbise giydirilir.
Şehîd olanlara da cennetten bir elbise giydiri­lir.
Ve yine Muhammed Aleyhisselâmın ümmetin­ den olup onun sünnetine son derece önem veren­ler de kefenleri ile haşrolunur.
Eğer sen bir ölüyü görürsen ki; salyası akıyor,
Dudakları kasılıp büzülüyor,
Yüzü kararıyor,
Gözleri baygınlaşıyor.
İşte o zaman anla ki, o şakîdir. Ahirette günahkâr oluşunun gerçek mahiyeti kendisine gösterilmiştir.
Ve yine bir ölüyü görürsen ki, gülermiş gibi ağzı yayvanlaşıyor,
Yüzü gülümsüyor,
Gözleri kırpılmış gibi oluyor.
İşte o zaman da anla ki, o mutludur. Cenab-ı
Hakk’ın ahirette kendisini müjdelediği şeye kavuşmuştur ve kendisine verilen yüce nimetlerin
hakikati ona gösterilmiştir.
Can alıcı melek, mutlu ve saadete ermiş bir
kimsenin ruhunu kazbettiği vakit çok güzel yüzlü
iki melek cennetten ona güzel elbiseler getirirler.
Çok güzel kokulan vardır.
Melekler onu Cennet ipeklerinden bir ipeğe sararlar.
Kıyamet günü, sarhoş kimse yine sarhoş olarak haşrolunacak, çalgıcı da çalgıcı olarak haşrolunacaktır.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bazı insanlara da can hulkuma gelince; ailesinden, komşularından yahut çok sevdiği dostlarından daha önce vefat edenler kendisine gösterilir.
O anda onun bir ses olur.
O ses insan hariç herkes duyar. Eğer insan onu duyabilseydi düşer bayılırdı.
Bir ölüden en son kaybolan şey, duyma özelliğidir. Çünkü ruh, kalpten ayrılınca görme hassesiyeti bozulur. Fakat duyma özelliği, nefis kabzoluncaya kadar yok olmaz.
Kabir azabları çok çeşitli olacaktır. Kişi dünyada en çok neden korkuyorsa kabrinde onunla azab olunacaktır.
Pişmanlığın fayda vermeyeceği gün gelip çatmadan önce Cenab-ı Hakk’ın bizi bağışlamasını ve selâmete çıkarmasını dileriz
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Dünya üç günlüktür.
Dün geçmiştir.Bir daha ele geçmez .
Yarın gelecektir .
Ona kavuşabilecek miyiz ?
Şüphelidir.
O halde yaşadığın bugünü ganimet bil ve değerlendir.
Rivayet olunur ki, sâlihlerden bir zât öldükten
sonra rüyada görüldü.
Ona denildi ki:
“Halin nasıl?”
Şu cevabı verdi:
“Birgün abdestsiz namaz kılmıştım. O sebeple
Cenab-ı Allah, benim başıma bir ayı musallat etti. Kabrimde beni korkutuyor.
Bazı şeyler vardır ki, onların kıymetini ancak çeken bilir:
Hayatın kıymetini en iyi, ölüler bilir.
Nimetin kıymetini darlığa düşen bilir.
Zenginliğin kıymetini fakir bilir.
Kabir azabları çok çeşitli olacaktır. Kişi dünyada en çok neden korkuyorsa kabrinde onunla azab olunacaktır.
Pişmanlığın fayda vermeyeceği gün gelip çatmadan önce Cenab-ı Hakk’ın bizi bağışlamasını ve selâmete çıkarmasını dileriz.
Bir ölü kabre konulup üzerine toprak atılmağa başlandığı vakit kabir ona şöyle seslenir:
“Sen benim sırtımda gezip ferahlanırdın. Bugün ise benim içimde mahzun olursun.
Sen benim sırtımda çeşit çeşit yiyecekler yerdin. Şimdi ise benim içimde seni böcekler yiyecek.”
Kabrin üzeri tamamen toprakla doluncaya kadar bu gibi kınayıcı sözlere devam eder.
Eğer sen bir ölüyü görürsen ki; salyası akıyor,
Dudakları kasılıp büzülüyor,
Yüzü kararıyor,
Gözleri baygınlaşıyor.
İşte o zaman anla ki, o şakîdir. Ahirette günahkâr oluşunun gerçek mahiyeti kendisine gösterilmiştir.
Ve yine bir ölüyü görürsen ki, gülermiş gibi ağzı yayvanlaşıyor,
Yüzü gülümsüyor,
Gözleri kırpılmış gibi oluyor.
İşte o zaman da anla ki, o mutludur. Cenab-ı
Hakk’ın ahirette kendisini müjdelediği şeye kavuşmuştur ve kendisine verilen yüce nimetlerin
hakikati ona gösterilmiştir.
Can alıcı melek, mutlu ve saadete ermiş bir
kimsenin ruhunu kazbettiği vakit çok güzel yüzlü
iki melek cennetten ona güzel elbiseler getirirler.
Çok güzel kokulan vardır.
Melekler onu Cennet ipeklerinden bir ipeğe sararlar.
İnsanlardan bazıları vardır ki, namaz kılarken melek tarafından vurulur.
Bazılan uyurken,
Bazılan da bir oyuna takdıp kalmışken aniden vurulurlar ve ruhlan kabzedilir. Bu işlem sadece bir defa yapılır.
Bazı insanlara da can hulkuma gelince; ailesinden, komşularından yahut çok sevdiği dostlarından daha önce vefat edenler kendisine gösterilir.
O anda onun bir sesi olur.
O sesi insan hariç herkes duyar. Eğer insan onu duyabilseydi düşer bayılırdı.
Bir ölüden en son kaybolan şey, duyma özelliğidir. Çünkü ruh, kalpten ayrılınca görme hassesiyeti bozulur. Fakat duyma özelliği, nefis kabzoluncaya kadar yok olmaz.
Bir keresinde Hz. Aişe (R.A.) validemiz, Resûlüllah (S.A.V.) efendimizi böyle bir halde görmüştü.
Efendimiz, onun odasında sırtüstü yatıp uyurken Hz. Aişe (R.A.) validemiz onu böyle gördü ve çok duygulandı. Bir yandan göz yaşlarını siliyor ve bir yandan da şiir söylüyordu:
“Senin bir kaderine canımı feda ederim
Korkulan, elem verici şeylerden.
Bundan önce böyle korkulu hal yoktu
Hiç böyle ürperten bir korkuya kapılmamıştım.

Bana ne oluyor ki, yüzünde görüyorum
Boya misali damlalar aktığı zaman
Bir ölüde yüz rengi solduğu zaman
Senin yüzünün nûrlan etrafa yayılır.”

Günahından tevbe eden kimse, hiç günahı olmayan gibidir.
Herkes dünyada neye bel bağlayıp ona sarılmışsa kıyamet günü kabrinden onunla beraber kalkacaktır.
Dikkat edin! Kabirleri ziyaret edin. Çünkü onlar, ölümü hatırlatırlar.
Dünya üç günlüktür.
Dün geçmiştir.Bir daha ele geçmez .
Yarın gelecektir .
Ona kavuşabilecek miyiz ?
Şüphelidir.
O halde yaşadığın bugünü ganimet bil ve değerlendir.
İsa Aleyhisselâm daima şöyle derdi:
“Benim binitim, ayaklarımdır,
Benim evlerim, yeryüzünün mağaralarıdır.
Benim yiyeceğim, yeryüzünün bitkileridir.
Benim içeceğim de, yeryüzü ırmaklarının
sularıdır.”
Günahından tevbe eden kimse, hiç günahı
olmayan gibidir.”
(İbn-i Mâce-Zühd 30)

İşte bu Hadis-i Şerif, tevbe edenlerin günahtan
sıyrılacaklarına açık bir delildir.

Hayatın kıymetini en iyi, ölüler bilir.
Resûlullah (S.A.V.) Efendimiz ziyaret için kabirlere geldiği vakit şöyle derdi:
“Müslümanlardan ve mü’minlerden diyar
ehline selâm olsun.
İnşaallah bizler de size katılacağız.
Siz, bizim için öncüsünüz, biz de sizin için
tâbileriz.
Yarabbi, bizi ve onları mağfiret eyle.
Affınla muamele eyle,bizi ve onları bağışla.”

(Bkz. Müslim-Tahare 39-Ebu Davud-Cenaiz 79
-Nesai-Tahare 109-İbn-i Mâce-Cenaiz 36-
Ahmed b. Hanbel 2/300)

Resûlullah (S.A.V) efendimiz şöyle buyurmuştur:

Günahından tövbe eden kimse, hiç günahı olmayan gibidir.

Bazı şeyler vardır ki, onların kıymetini ancak çeken bilir:
Hayatın kıymetini, en iyi ölüler bilir.
Nimetin kıymetini, darlığa düşen bilir.
Zenginliğin kıymetini, fakir bilir.
Resulullah (S.A.V) efendimiz ziyaret için kabirlere geldiği vakit şöyle derdi

Müslümanlarda ve mü’minlerden diyar ehline selâm olsun.
İnşallah bizler de size katılacağız.
Siz, bizim için öncüsünüz, biz de sizin için tâbileriz.

Yarabbi, bizi ve onları mağrifet eyle.

“Hayatın değerini ancak ölüler bilir”
Onları yaratan öldürdü.
Onları konuşturan susturdu.
Onları yok eden, yine onları var edecektir.
Onları parçalayıp ayıran, yine onları bir araya toplayacaktır.
ilk yaratılışa inanmak, ikinci yaratılışa inanmaya göre daha zor ve şaşırtıcı bir iştir. Aslı inbariyle insan, görmediği ve sebeplerini bilmediği olaylar hakkında şaşkınlık göstermektedir. İlk yaratılışı ayrıntılı bir şekilde bildiğinden, insanlar bu konuda şaşkınlığa düşmemekte, ancak ikinci yaratılışı görmedikleri için inkârcı bir tavır takınmaktadırlar.
Dinle! Ruh bedene dâhil değildir, ondan ayrı da değildir. Ruhla beden bitişik de değildir, ayrı da.
Eğer sen bir ölüyü görürsen ki; salyası akıyor,
Dudakları kasılıp büzülüyor,
Yüzü kararıyor,
Gözleri baygınlaşıyor.
İşte o zaman anla ki, o şakîdir. Ahirette günahkâr oluşunun gerçek mahiyeti kendisine gösterilmiştir.
Ve yine bir ölüyü görürsen ki, gülermiş gibi ağzı yayvanlaşıyor,
Yüzü gülümsüyor,
Gözleri kırpılmış gibi oluyor.
İşte o zaman da anla ki, o mutludur. Cenab-ı Hakk’ın ahirette kendisini müjdelediği şeye kavuşmuştur ve kendisine verilen yüce nimetlerin hakikati ona gösterilmiştir.
Göklerde ve yerde olan bütün varlıklar onundur. (Allah’ındır.)
Ömür boşuna geçip gider
Güzel amelleri, en çok sevdiği kişi olarak kabrine gelir. Artık en çok sevdiği kişiyle beraberdir, onunla konuşur, sohbet eder, hoş vakit geçirir, kabir nurla dolar.
Eğer sen bir ölüyü görürsen ki; salyası akıyor,
Dudakları kasılıp büzülüyor,
Yüzü kararıyor,
Gözleri baygınlaşıyor.
İşte o zaman anla ki, o şakîdir. Ahirette günahkâr oluşunun gerçek mahiyeti kendisine gösterilmiştir.
Ve yine bir ölüyü görürsen ki, gülermiş gibi ağzı yayvanlaşıyor,
Yüzü gülümsüyor,
Gözleri kırpılmış gibi oluyor.
İşte o zaman da anla ki, o mutludur. Cenab-ı Hakk’ın ahirette kendisini müjdelediği şeye kavuşmuştur ve kendisine verilen yüce nimetlerin hakikati ona gösterilmiştir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir