İçeriğe geç

Ağda Zamanı Kitap Alıntıları – İnci Aral

İnci Aral kitaplarından Ağda Zamanı kitap alıntıları sizlerle…

Ağda Zamanı Kitap Alıntıları

Olsam ya da olmasam umurlarında bile değil. Kimseye gerekmiyorum. Ölsem üzülecek yok . Böyleyken ölmek bile anlamsız
Unutmak demek yaşanan şeyin önemini yitirmesi demek değil miydi? Unuttuğumuzu sandığımız nice şey bir gün apansız çıkıp geldiğinde bu yüzden mi tedirgin ediyordu bizi ?
Paraya önem vermem. Dostlukları, insan sevgisini her şeyden üstün tutarım .
Mutlu değilim. Kendimi çoğu kez mutlu bulsam da Öyle olduğuma inanmaya çalışıyorum, hepsi bu.
‘Öğretmenimi sevmiyorum. Hiç gülmüyor. Bir de varsıl çocukları seviyor en çok. Babası hasta olmayan, annesi kürklü çocukları.’
‘Oksijenle sarartılıp tiftiklenerek kabartılmış dağınık saçları solduruyor güzelliğini. Tazeliğine yapaylık, boşluğuna bilgiçlik, saflığına ucuzluk katarak.’
‘Umutsuz ama üzgün değilim. Zamanın, kişilerin, tasaların, tasarıların dışındayım.’
‘Mutlulukla mutsuzluğun birbirinden ayrıldığı yerdeki çizgiyi kolayca çekebilir mi insan? Tanrısal inanışlarla geçen aldanmışlar dizisi belki de yaşam..’
‘Beklemelerin güzelliğini öğrendim. Yaşanan en güzel şey beklenildiği anın değerine ulaşamaz. Umut yüklüdür, giz dolu güzellikler, heyecan doludur beklemeler. Yaşanan her şeyde belli belirsiz bir düş kırıklığı olması bundandır belki.’
Unutmak demek yaşanan şeyin önemini yitirmesi demek değil miydi? Unuttuğumuzu sandığımız nice şey bir gün apansız çıkıp geldiğinde bu yüzden mi tedirgin ediyordu bizi?
Beklemelerin güzelliğini öğrendim.Yaşanan en güzel şey beklenildiği anın değerine ulaşamaz.Umut yüklüdür,giz dolu güzellikler,heyacan doludur beklemeler.Yaşanan her şeyde belli belirsiz bir düş kırıklığı olması bundandır belki.
Kişinin bölüşmek istemediği, salt kendine ayırdığı, kendi başına yaşamayı yeğlediği özel anları olmalı
Dostlukları ,insan sevgisini her şeyden üstün tutarım.insanları sevindirmek, mutlu etmek doyuruyor beni.
Günün belirli saatlerine sıkıştırılmış oyalanmalardan öte ne var yaşamımda ?
Unutmak demek yaşanan şeyin önemini yitirmesi demek değil miydi? Unuttuğumuzu sandığımız nice şey bir gün apansız çıkıp geldiğinde bu yüzden mi tedirgin ediyordu bizi ?
Değmeyecek insanlara değer vermişim. Yazgıya inanasım geliyor ama yenilmiyorum. Gerçek olan benim. Benim çabam, sevgim. Yaşamı kırgınlıklarla da olsa bilinçle seviyorum.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Plakçının pikabı sonuna dek açıktı. Yeşil gözlerinden muhabbet kaptım
İçimde sürdürüp durduğum bir ağlama isteği var. Sonsuz. Doluluk ki nasıl. Boşalamıyorum bir türlü. Direncim öfkeye kesiyor, öfkem umarsızlığa.
Bomboş odalar. Beklememek daha güç beklemekten. Duvarların yeşili koyuluyor. Karanlığa dönüyor. Ne zaman gördüm en son? Zamanı da yitiriyorum onunla bir.
Beklemelerin güzelliğini öğrendim. Yaşanan en güzel şey beklenildiği anın değerine ulaşamaz. Umut yüklüdür, giz dolu güzellikler, heyecan doludur beklemeler. Yaşanan her şeyde belli belirsiz düş kırıklığı olması bundandır belki.
Bir yalan söyle bana, dedim. Umuttan uzak ama gerçeğe yakın.
Us ve duygu, alışılmışla yepyeni, apaçık olanla kavranamayan, kuşkuyla mutluluk, acıyla sevinç çarpışıyor. Biliyorum, bu çatışma beni yeniden biçimleyecek.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bütünlenmemiş bir sevgi çünkü. Kurallara uygun ama yaşamın ayrımsız karışıklığı içinde belirlenmiş Senin dışında birçok insanı da başka biçimlerde sevebileceğimi anlamak istemedin
Söylenmeyecek sözler söylemek. Ne diyeceğini bilememenin dayanılmaz hırçınlığı. Hem utanma hem aşağılama. Hem saldırı hem savunma. Birbirinin içine girmiş onca duygunun, sevgi ve kızgınlığın, acının ve direnmenin, umut ve umutsuzluğun, her yandan gelen sarsıntının, içinden çıkılmaz karmaşası
Nesnelerle kuşatılmış bir yaşama direnmek gerekiyordu. Kuşatılmış, çevrelenmiş, giderek nesnelere tutsaklaşmış bir yaşama Bulaşıklar birikebilir, tavanlardan örümcekler sarkabilir, tozlu masalarda parmak izleri kalabilirdi.
İçimde sürdürüp durduğum bir ağlama isteği var. Sonsuz. Doluluk ki nasıl. Boşalamıyorum bir türlü. Direncim öfkeye kesiyor, öfkem umarsızlığa.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir