İçeriğe geç

Aforizmalar Kitap Alıntıları – Sigmund Freud

Sigmund Freud kitaplarından Aforizmalar kitap alıntıları sizlerle…

Aforizmalar Kitap Alıntıları

&“&”

Çünkü ortaya çıkan ne varsa layıktır yok olup gitmeye.
Hiç şüphesiz kader, seni hastalığından kurtarmayı benden daha kolay yapacaktır ama senin histerik acılarını, ikimizin ortak bir umutsuzluğuna dönüştürebilirsem bu işten kazançlı çıktığına sen de kendini inandırabileceksin.
En az ahlak kadar ahlaksızlık da dinde her zaman kendine yer bulmuştur.
Bir puro ,
bazen sadece bir produr.
Zayıf noktalarınızdan güçlü taraflarınız doğacaktır.
Kitleler asla gerçeğin peşinde koşmamıştır. Yanılsamalar isterler ve yanılsamasız yapamazlar. Gerçek olmayanları gerçeklerin üstünde tutarlar; gerçeklerden çok gerçek olmayanların etkisinde kalırlar. Bu ikisi arasında ayırım yapmama eğilimi oldukça yüksektir.
Düşünebilen herkesin insan olması,insan olan herkesin düşünebildiği manasına gelmiyor ne yazık ki.
Mutsuzluğu tatmadan, hep mutlu olmak istersin. Oysa nelerin seni mutsuz ettiğini bilmeden, nelerle mutlu olacağını bilemezsin.
Özür dilemek, sizin haksız olduğunuz manasına gelmez. Karşınızdaki insana verdiğiniz değerin, egonuzdan yüksek olduğunu gösterir.
Garip değil mi? Hatıralar, mutluluk vericidir ama bazen hatırlamak, intihar sebebin bile olabilir.
Aşk, hiçbir psikanaliz kalıbına uymaz.
Her insan bilir ki kendisinde öyle gönülden başkalarına açıklayamayacağı ya da açıklamaya hiç mi hiç yanaşmayacağı kimi şeyler bulunmaktadır.
Garip değil mi? Birini işaret ederek suçlarken işaret parmağınız onu, diğer üç parmağınız ise sizi gösterir.
Yaratılış planının insanın mutlu olması gibi bir maksadı yoktur.
Anahtarı küçümseyen biri, asla kilidi açamaz.
Merhametsizlik, sadece insanlara hastır.
Aslında unutmak, artık acıyı hissetmemektir çünkü yapılanları zihinsel olarak unutmak, fizik kurallarına göre mümkün değildir.
İnsanların çoğu özgürlüğü gerçekten istemezler çünkü özgürlük, sorumluluk gerektirir ve insanların çoğu da bundan korkar.
Birine duyduğumuz sevgi ve sinir doğru orantılıdır. En çok sevdiğiniz insana, herkesten çok sinirlenirsiniz.
Bir puro, bazen sadece bir purodur.
Unutulan düşünceler, nereye gider?
Acıya karşı en korunmasız olduğumuz zaman, sevdiğimiz zamandır; en çaresiz olduğumuz zaman ise sevdiğimiz nesneyi ya da onun sevigisini yitirdiğimiz zamandır.
Hoşa gitmeyen bir fikrin doğru olmadığını düşünmek, insanın doğasında var.
Düşünebilen herkesin insan olması, insan olan herkesin düşünebildiği anlamına gelmiyor ne yazık ki.
Köpekler, arkadaşlarını sever; düşmanlarını ısırırlar. İnsanlar ise tamamen farklıdır: Saf ve karşılıksız sevgiyi beceremezler. Kişisel ilişkilerindeyse sevgi ve nefreti karıştırıp dururlar.
Ruhunun derinliklerine in ve ilk önce kendini tanımayı öğren. Bunu yaptıktan sonra bu hastalığa neden yakalandığını anlayacak ve belki de bir daha hastalanmayacaksın.
Yüzüne gülecek kadar dost sandığın kişiler, aslında arkandan konuşacak kadar yüzsüzler.
Her insan, sevgiye layık değildir.
Siz, cevaplar bulmaya çalışıyorsunuz; biz ise daha çok soru sormak niyetindeyiz.
Beklemesini bilen bir insanın hiçbir şeyden taviz vermesine gerek yoktur.
Sevginizi ihtimaller üzerine kurarsanız ihanetlerle son bulur.
Sevildiğinden emin olunca insan ne kadar da cüretkâr oluyor.
Evrendeki en büyük gösteri, sen aklını keşfettiğin an başlar.
Kendine her zaman güven! Mümkünse her işi kendin yap, kimseden bir şey bekleme çünkü beklenti, serçe gibidir; dal yorulur ama serçe yorulmaz. Bu nedenle, beklemekten vazgeç, işte o zaman her şeye sahip olabilirsin…
Güçsüz olduğumuz noktayı kabullenerek kendimizi güçlü kılabiliriz. Buna benzer, Nietzsche’nin: “Çelişkilerimiz, umutlarımızdır.” sözü de hayatın bir gerçeğidir.
Bir insan, bir yere bakıyorsa orada ilgilendiği bir şey vardır. Bir insan bir yere hiç bakmıyorsa orada ilgilendiği bir şey kesinlikle vardır.
Bir insanı unutabilirsin, bir insanın sana neler yaptığını da unutabilirsin ama o insanın sana ne hissettirdiğini asla unutamazsın.
Bir insan, sağlam bir düşünceye sahip olduğunda güçlüdür. Eğer kişi kendisiyle çelişirse güçsüzdür.
Bilinç, hayatın zalim gerçeklerine karşı iki temel savunma geliştirir: Kaygılı gerçek ve inkar.
Çiçeklere bakmak huzur vericidir. Onların ne duygusu ne de ruhsal çatışmaları vardır.
İnsanlar düşündüklerinden daha ahlaklı ,ancak hayal edebildiklerinden daha ahlaksızdırlar.
Yaşam belirtisinin kökeninde duygulanma vardır, duygulanmanın da temeli aşktır.
Konuşma terapisi histerik bir sefaleti sıradan bir mutsuzluğa dönüştürür.
Yasak, dokunmayla açığa çıkan dürtüden daha güçlüdür.
Garip değil mi? Birini işaret ederek suçlarken işaret parmağınız onu, diğer üç parmağınız ise sizi gösterir..
Birine duyduğunuz sevgi ve sinir doğru orantılıdır. En çok sevdiğiniz insana herkesten çok sinirlenirsiniz.
Bilgi hazinelerine ulaşabilen insanların sayısı ne kadar artarsa, dini inançlardan kopuş da o kadar yaygınlaşır.
Sevildiğinden emin olunca, insan ne kadar da cüretkâr oluyor
Herkes doğru insanı bulmak ister, yanılmamak için. Oysa kimse uğraşmaz, doğru insan olmak için.
Hatıralar, mutluluk vericidir ama bazen hatırlamak, intihar sebebin bile olabilir."
Bayağı ilerleme var. Orta Çağ’da olsak beni yakarlardı. Bugün, sadece kitaplarımı yakıyorlar."
Aşk yoktur, libido vardır..
Sevildiğinden emin olunca insan ne kadar da cüretkâr oluyor."
Kadın erkeği yumuşatmalı ama zayıflatmamalıdır."
Acıya karşı en korunmasız olduğumuz zaman, sevdiğimiz zamandır; en çaresiz olduğumuz zaman ise sevdiğimiz nesneyi ya da onun sevgisini yitirdiğimiz zamandır."
Ruhunun derindiklerine in ve ilk önce kendini tanımayı öğren. Bunu yaptıktan sonra bu hastalığa neden yakalandığını anlayacak ve belki de bir daha hastalanmayacaksın."
Bir insan, bir yere bakıyorsa orada ilgilendiği bir şey vardır. Bir insan bir yere hiç bakmıyorsa orada ilgilendiği bir şey kesinlikle vardır."
Sevildiğinden emin olunca insan ne kadar da cüretkâr oluyor."
İnsanın günü yaxşı keçəndə vicdanında bir boşluq yaranır və o, insanın eqoizmini başlı-başına buraxır, onun bütün şıltaqlarına və yanlışlarına dözür; insanın qara günləri başlayan kimi, o özünə qapılır, özünün səhvlərini boynuna almağa başlayır, vicdanının tələbləri kəskinləşir, özünü çox şeylərdən çəkindirir və özünü tövbələrlə cəzalandırmağa çalışır..
Təbiət insanlara bədəncə və ruhca çox qeyri-bərabər bacarıqlar vermiş və bununla da, heç bir üsulla aradan qaldırıla bilməyən bir ayrı seçkilik yaratmışdır..
İnsanlar heç də həmişə, ürəklərinə yatan yamanlıqlara qapılmaqdan çəkinmirlər, onlar üçün ən başlıcası bunun başqalarından gizlin qalmasıdır..
Çalışqan insanın yanına işsiz-gücsüz tanışlar çox az gələr – qaynayan bardağın üstündə çibinlər uçuşmaz..
Məni söyməyə başlayanda özümü qorumağa gücüm çatır, ancaq biri məni tərifləməyə başlayanda buna qarşı çıxmağa gücüm çatmır..
İnsan üzdən nə qədər çox qüsursuz görünürsə, onun içində bir o qədər çox şeytan gizlənir..
Bədbəxtlikdən, bizim sıxışdırılan duyğularımız ölmürlər. Biz onları yalnız susmağa məcbur eləmişik. Ancaq onlar, onsuz da, daxildən bizə təsir eləməkdə davam edirlər..
Başqasında görüb güldüyümüz yanlışlıqlar, çox vaxt, elə bizim özümüzdə də olur..
İnsanların çoxu, doğrudan da, müstəqil olmaq istəmirlər, axı müstəqillik onlardan məsuliyyətli olmağı tələb eləyir, elə bu məsuliyyətli olmaq da insanların çoxunu qorxudur..
İnsanı ağgünlü eləmək dünyanın yaradılması planına daxil olmamışdır..
Çox-çox əski çağlarda başqasına daş atmaqla yanaşı, onu söyməyə də başlayan birinci insan sivilizasiyanın yaradıcısı oldu..
Bütün insanların başqalarından gizlətdiyi istəkləri vardır, eləcə də, hamının özünün belə baş açmadığı istəkləri vardır..
Qadın kişini gücsüzləşdirməli deyil, yumşaltmalıdır..
İnsanlar evlənəndən sonra, çox vaxt, artıq biri-birini sevdikləri çağlardakı kimi, biri-biri üçün yaşamırlar. Onlar daha çox üçüncü birisinin varlığı üçün birlikdə yaşayırlar və çox keçmədən, kişinin çox qorxulu rəqibləri ortaya çıxır, onların adı: dolanışıq və uşaqdır
Ər – demək olar ki, həmişə, qadının ürəyində, yalnız sevimli kişinin boş qalan yerini tutur, ancaq o kişinin özü ola bilmir..

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir