İçeriğe geç

Aforizmalar Kitap Alıntıları – Lev Tolstoy

Lev Tolstoy kitaplarından Aforizmalar kitap alıntıları sizlerle…

Aforizmalar Kitap Alıntıları

İnsanları yalan söylediklerinde dinlemeyi severim. Çünkü sadece yalan söylerken olmak istedikleri ama asla olamadıkları insanları anlatırlar ..
Çok sevdiğimiz ama geri döndüremeyeceğimiz kişilerin en kötü yanı onları her hatırladığımızda bizi tekrar tekrar terk etmeleridir.
“Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar.
Ya bir insan bir yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir ”
✍Lev TOLSTOY
Asla değişemeyeceğim ben. Tüm kuşkularımla, kendine olan güvensizliğimle, boşa gitmiş çabalarımla ve başarısızlıklarımla ölüme gideceğim. Asla sahip olamayacağım bir mutluluğu diledim hep ve ne kadar denediysem de değiştiremedim kendimi.
Birden beyninde bir şimşek çaktı: Acaba hayatı yaşanması gerektiği gibi yaşadım mı? . Sonra kendi kendine sordu: Her şeyi mükemmel yapmaya çalışırken mi kaçırdım acaba hayatı?
İnsanları yalan söylediklerinde dinlemeyi severim. Çünkü sadece yalan söylerken olmak istedikleri ama asla olamadıkları insanları anlatırlar.
Giden dönmeyecekse; kalanların değerini bilmelisiniz. Ölenle ölünmüyorsa eğer; kalanlarla yaşamaya devam etmelisiniz.
En zayıf anınızdaki gülümsemeniz, en içten gülümsemenizdir.
Tüm güzel hikâyeler iki şekilde başlar: Ya bir insan yolculuğa çıkar ya da şehre yeni biri gelir.
Bir insan acı duyarsa canlıdır. Başkasının acısını anlayabiliyorsa insandır.
Sorular beklemezler, cevap isterler. İnsan cevap bulamazsa yaşayamaz. Ve bir cevap da yok işte.
Beni dünyaya getirmekle son derece aptalca ve kötü bir şaka yapmıştı birisi.
Birine çamur atmadan önce iyi düşünün, ilk önce sizin elleriniz kirlenecek.
Gerçek deliler, aslında sadece kendilerini normal sanıp başkalarında delilik belirtileri görenlerdir.
Bütün mutluluklar birbirine benzer, oysa mutsuzluk kendine özgüdür.
Herkes dünyayı değiştirmekten söz eder, fakat kimse kendini değiştirmeyi düşünmez.
Hareket etmezseniz zincirlerinizi fark edemezsiniz.
Hepsi geçecek ve hepimiz çok mutlu olacağız.Sevgimiz büyümeye değer bir sevgiyse eğer; büyümekten,çoğalmaktan başka seçeneği yok.!
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Tüm güzel hikâyeler iki şekilde başlar: Ya bir insan yolculuğa çıkar ya da şehre yeni biri gelir.
Çok sevdiğin ama geri döndüremeyeceğin kişilerin en kötü yanı; Onları her hatırladığında, seni tekrar tekrar terk etmeleridir!
Tüm güzel hikayeler iki şekilde başlar; Ya bir insan yolculuğa çıkar, ya da şehre yeni biri gelir..
Dünyada kafa sayısı kadar düşünce vardır diyorlar.Ben de diyorum ki, Kalp sayısı kadar aşk vardır.
En güçlü iki savaşçı sabır ve zamandır.
Aşık olduktan sonra kadın için her şey biraz çiftti,. Etrafındaki herkesi, her şeyi bir değil iki olarak görüyordu. Her şeyin iki yüzü, olayların iki farklı yanı vardı. Korkmakla umutlanmak arasında gidip geliyordu. Olanlardan ya da olacaklardan korkuyor muydu yoksa onların olmasını mı istiyordu, bir türlü bilemiyordu.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Aslında herkes kendi çapında mükemmeldir fakat kiminin çapı tamdır, kiminin ise hayatı ancak beyninin yarıçapı kadardır.
Bir kadının kaderi; sevdiği adamın ihanetiyle, sevmediği adamın sadakatİ arasında çizilir.
Tembellik, bütün kusurların anasıdır.
Ümit, uyanık insanın rüyasıdır.
Müzik, duyguların kısaltmasıdır.
Bir disiplin, kültür ve medeniyet çağında yaşıyoruz ama hâlâ bir ahlak çağının çok uzağındayız
Çok sevdiğimiz ama geri döndüremediğimiz kişilerin en kötü yanı, onları her hatırladığımız da bizi tekrar tekrar terk etmeleridir.
Bütün mutluluklar birbirine benzer, oysa mutsuzluk kendine özgüdür.
Çok sevdiğimiz ama geri döndüremediğimiz kişilerin en kötü yanı, onları her hatırladığımız da bizi tekrar tekrar terk etmeleridir.
İnsanoğlunun benim diyebileceği tek şey emeğidir.
Her insan mutlu olamaz. Çünkü gereğinden fazla özler hayatından çıkanları, hak ettiğinden daha büyük umutlarla bekler hayatına girenleri. Ve asla göremez yanı başındakileri.
Bir insan acı duyarsa canlıdır. Başkasının acısını anlayabiliyorsa insandır.
Tüm muhteşem hikayeler iki şekilde başlar: ya bir insan yolculuğa çıkar, ya da şehre bir yabancı gelir.
Mutlu olmanın ilk koşulu, doğayla aramızdaki bağı koparmamaktır.
Bütün mutluluklar birbirine benzer, oysa mutsuzluk kendine özgüdür.
Anlamıştım ki, hayatı ve anlamını kavramak istiyorsam, bir parazitin hayatını yaşamamalıydım. Gerçek bir hayat yaşamalıydım ve bu yaşamın-gerçek insanlıkla birlikte ve o varoluşa kendimi de katarak-geçerliliğini doğrulamalıydım.
Dili, dini, rengi ne olursa olsun iyiler, iyidir.
Sonsuz zamanda, sonsuz mekânda küçük, minicik bir kabarcık oluşur. O küçük kabarcığın ömrü çok kısadır, patlayıverir hemen. İşte o kabarcık benim.
Sürekli coşkulu olmak âdeta onun sosyal görevi haline gelmişti ve bazen istemediği halde sırf onu tanıyanları yanıltmak için coşkuyla dolardı.
Ben mi başkalarının göremediklerini gördüğüm için deliyim, yoksa tüm bu gördüklerimden sorumlu olan onlar mı deli?
Tüm güzel hikâyeler iki şekilde başlar : ya bir insan yolculuğa çıkar ya da şehre yeni biri gelir.
Bir şeyleri anlamak, gözlemlemek ve sonuçlara ulaşabilmek için insan önce kendi varlığını tanımalıdır.
Hayat ne garip, bana en acımasız en adaletsiz gelen şeyler başkalarına sıradan görünüyor.
Hayattan uzaklaştığımız ölçüde hakikate yaklaşırız.
Kitaplar, uygarlığa yol gösteren ışıklarıdır. Ne mutlu bilgi için, bilgece yaşayanlara.
Önemli olan yıllar değil, hayat.
Akrabalık derecelerini değil, dostluk ilişkilerini önemserim.
Benim sevgimin tek amacı, sevdiklerimi mutlu görmektir.
İnsan eğitimli olunca, anlıyor musun, okumuş ve düzgün insanları sever.
Acı çektiren bir sevgi,insanca bir sevgi değildir.
İnsanın gerçek gücü sıçrayışında değil, sarsılmaz duruşundadır.
Bir insanın hayatının ikinci yarısı, ilk yarıda kazanılan alışkanlıkların sürdürülmesinden ibarettir
Hepimiz kardeşiz, fakat ben hırsızları ya da hayat kadınlarını yargılamak, kınamak hatta idam etmek için maaş alıyorum.
Hepimiz kardeşiz, fakat ben sırf zenginlerin ve tembellerin lüksleri karşılanabilsin diye zavallı işçilerden vergi toplamak için maaş alıyorum. Hepimiz kardeşiz, fakat ben kendim bile inanmıyorken ; insanların gerçek dini anlamasına engel olan sahte bir Hristiyanlıkla ilgili vaaz verdiğim için maaş alıyorum.
Ben mi başkalarının göremediklerini gördüğüm için deliyim, yoksa tüm bu gördüklerimden sorumlu olan onlar mı deli ?
Mutlu olmak için, mutluluğa inanmak gerekir.
Başkalarını sevmemizin sebebini mantıkla çözemezsiniz, çünkü bunun hiçbir mantığı yoktur.
Acı duyabiliyorsan, canlısın. Başkalarının acısını duyabiliyorsan, insansın.
Tuhaftır, çocukken büyükler gibi olmak isterdim ama çocukluktan çıktıktan sonra çocuk olmayı özledim..
Bütün mutluluklar birbirine benzer, oysa mutsuzluk kendine özgüdür.
İnsan sadece sarhoşken hayatı yaşayabilir; ayıldığımız an her şeyin aptal bir sahtekârlıktan ibaret olduğunu görmemek elde değil.
Eğer evimin yolunu biliyorsam ama sarhoş yürüyorsam, bu yanlış yolda yürüyorum mu demektir?
Tüm kalbimle iyi bir insan olmayı diledim; fakat gençtim, tutku doluydum ve yalnızdım. İyiliği ararken bir başımaydım. Ne zaman en içten ve en iyi arzularımı dile getirmeye kalksam dalga geçtiler benimle, küçük görüldüm. En aşağılık arzularıma boyun eğdiğimde ise insanlar beni övgüyle karşıladılar.
Havayı içine çekti, soluğunun yarısında durdu, gerindi ve öldü.
Diyelim ki evinizin önüne bir bahçe yapacaksınız ve tam orada yüz yıllık bir ağaç var. Ne kadar eski ve yamuk yumuk olursa olsun, sırf birkaç yeni çiçek ekebilmek için o ağacı kesmezsiniz; tam aksine ağaçtan güç alsın diye onun etrafına ekersiniz tohumlarınızı.
Asla değişemeyeceğim ben. Tüm kuşkularımla, kendime olan güvensizliğimle, boşa gitmiş çabalarımla ve başarısızlıklarımla ölüme gideceğim. Asla sahip olamayacağım bir mutluluğu diledim hep ve ne kadar denediysem de değiştiremedim kendimi.
Eskiden ölümün olduğu yerde şimdi sadece parlak bir ışık demeti vardı.
Bütün delilerin yaptığı gibi ben de benden başka herkesi deli sayıyordum.
Her insan mutlu olamaz. Çünkü gereğinden fazla özler hayatından çıkanları, hak ettiğinden daha büyük umutlarla bekler hayatına girenleri. Ve asla göremez yanı başındakileri.
Birden beyninde bir şimşek çaktı: Acaba hayatı yaşanması gerektiği gibi yaşamadım mı? Sonra kendi kendine sordu: Her şeyi mükemmel yapmaya çalışırken mi kaçırdım acaba hayatı?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir