Albert Einstein kitaplarından Aforizmalar kitap alıntıları sizlerle…
Aforizmalar Kitap Alıntıları
Evreni anlamak zordur, çünkü çok barizdir.
Mutluluğa giden yol, her yerde bir şeylerden feragat etmekten ve kendi kendini sınırlamaktan geçiyor.
İnsanlar, neye layıksa sonunda onu elde ederler.
Dinlemeli, çalmalı, sevmeli, saygı duymalı ve çeneyi tutmalı
Aptallara göre insanlar; ırk, cinsiyet, milliyet, yaş, statü, renk, din ve dil başta olmak üzere 8 #8242; den fazla kategoriye ayrılırlar.
Halbuki olay, bu kadar komplike değildir.
İnsanlar, sadece 2 #8242; ye ayrılırlar: İyi insanlar ve kötü insanlar.
Halbuki olay, bu kadar komplike değildir.
İnsanlar, sadece 2 #8242; ye ayrılırlar: İyi insanlar ve kötü insanlar.
İnsan, bütün öbür canlılar gibi yaratılıştan gevşektir. Onu uyaran, dürtükleyen olmazsa hemen hiç düşünmez, törelerine ve alışkanlıklarına uyarak bir otomat gibi yaşar.
Mutlu olmak istiyorsan bir amaca bağlan, insanlara yada eşyalara değil.
Doğruyu gördüğü halde düşüncelerini değiştirmeyenler, cahillikleriyle mutluymuş gibi yaşarlar.
Hayal, bilimden daha önemlidir çünkü bilim sınırlıdır.
Doğaya derin derin bakın, o zaman her şeyi daha iyi anlayacaksınız.
Takdir ediliyorsan değil, taklit ediliyorsan başarmışsın demektir.
Sorunlar, onları yaratanların mantığıyla çözülemezler.
İnsanlar var oldukça savaşlar devam edecek.
İnsan, propagandayla zehirlenmedikçe savaş yanlısı değildir.
Yolculuk etmeyi seviyorum ama varmaktan nefret ederim.
İnsanlık, atom bombasını yarattı ama hiçbir fare, asla bir fare kapanı inşa etmezdi.
Gençlik yıllarında entelektüel eğitime verilen ara, daha sonra doldurulması çok güç olan boşluklar doğurur.
İnsanların yalnız ölümden sonraki ceza korkusu ve ödül umudu ile kendilerini tutabileceklerini düşünmek insanlık için hiç de övünülecek bir şey değildir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Herkese saygı göstermeli ama hiç kimseye tapılmamalıdır.
Korkarım ki bir gün teknoloji, insan etkileşiminin önüne geçecek ve aptal bir nesil ortaya çıkacak.
Delilik, aynı şeyleri yapıp farklı sonuçlar beklemektir.
Genç insan, güzellik ve özgürlüğü dolu bir yaşam için yanıp tutuşan ilk gencin sen olmadığını biliyor musun?
Olağanüstü üretim araçları, özgürlük yerine endişe ve açlık getirdi.
Savaşmak istiyorsan kenedi cahilliğinle savaş.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Yargısız infaz, cehaletin zirvesidir.
Kendi cahilliğinizi asla hafife almayın.
Her zaman en iyi refaketçiye sahiptim, yalnızdım.
İki şey sonsuzdur: Biri evren, diğeri de insanların aptallığı!
Tüm insan eylemlerinin ve yaratımının arkasındaki itici güç, duygu ve arzularıdır.
Bir uzmanın az sayıda yeni fikri vardır; acemininse çok.
Eğitim vermenin en rasyonel yolu, örnek olmaktır.
Eski Yunanlıların da köleleri vardı. Bunlar Zenci değil, savaşta esir edilen beyaz insanlardı. O zamanlar, ırk ayrımı diye bir şey söz konusu olamazdı. Bununla beraber, Yunan filozoflarının en büyüklerinden biri olan Aristoteles, kölelerin aşağı yaratıklar olduğunu, haklı olarak boyunduruk altına alınıp özgürlüklerinden yoksun bırakıldıklarını soyluyor. Onun da geleneksel ön yargılar ağına düştüğü, olağanüstü zekâsına rağmen, bu ağdan kurtulamadığı açıkça meydandadır.
Kesinlikle bilmeniz gereken tek şey, kütüphanenin nerede olduğudur.
Devletin en önemli görevinin, bireyi korumak ve ona yaratıcı kişiliğini geliştirme fırsatı vermek olduğunu düşünüyorum.
Bir öğretmenin en önemli marifeti, yaratıcılığa ve bilgiye duyulan hazzı uyandırmaktır.
Korkarım ki bir gün teknoloji, insan etkileşiminin önüne geçecek ve aptal bir nesil ortaya çıkacak.
Aptallara göre insanlar; ırk, cinsiyet, milliyet, yaş, statü, renk, din ve dil gibi kategorilere ayrılırlar. Halbuki bu kadar karmaşık değildir. İnsanlar sadece ikiye ayrılırlar: İyi insanlar ve kötü insanlar.
Koyun sürüsüne benzeyen kitleler gazeteler aracılığıyla o kadar kolay kışkırtılabilir ki, iki hafta içinde bazı kesimlerin beş para etmeyen amaçları uğruna hem de.
Düşlemek, bilmekten daha önemlidir.
Kişinin susması, her zaman söyleneni onayladığı anlamına gelmez.
İnsan bütün öbür canlılar gibi yaradılıştan gevşektir. Onu uyaran, dürtükliyen olmazsa, hemen hiç düşünmez, törelerine ve alışkanlıklarına uyarak bir otomat gibi yaşar.
Bana kalırsa, bir okulda en kötü şey korku, baskı ve her şeyi herkesten iyi bilir görünme yollarına baş vurmaktır. Böyle bir eğitim öğrencide sağlam duyguları, içtenliği, kendine güveni yok eder. Boyun eğen bir insan yetiştirir.
Eğitim sisteminin belli bir düzene göre işlemesine karşılık, hayat okulu düzensiz ve karışıktır. Bu da, eğitimin ne güçlü bir siyasal araç olduğunu, çatışan taraflar için sömürülmeğe elverişli bir tehlike kaynağı olduğunu açıkça ortaya koyuyor. Öğrenci okuldayken, daha sonraki yıllarda kolayca kurtulamayacağı korkunç ön yargılarla beslenmiş olabilir. Eğitimin devletçe uygulanışı öylesine yönetilebilir ki, yurttaşların içine itildikleri düşünsel tutsaklıktan kurtulma olanakları tümüyle ortadan kalkar.
Bir güzellik ve ahlakça iyilik duygusu edinmelidir yoksa insan, uzmanca bilgileriyle, dengeli bir biçimde gelişmiş bir insandan çok, iyi eğitilmiş bir köpeğe benzer.
Mutlu olmak istiyorsan, bir amaca bağlan; insanlara ya da eşyalara değil.
“Mutlu olmak istiyorsan bir amaca bağlan, insanlara ya da eşyalara değil.”
‘İnsanlık, atom bombasını yarattı ama hiç bir fare, asla bir fare kapanı inşa etmezdi.’
Devlet insan için vardır, insan devlet için değil.Başka bir deyişle, devlet bizim hizmetkârımız olmalıdır, biz onun köleleri değil.
Mutlu olmak istiyorsan, bir amaca bağlan; insanlara ya da eşyalara değil.
“Herkeste deha vardır ancak bir balığı, ağaca tırmanamıyor diye yargılarsanız, tüm hayatını bir salak olduğuna inanarak geçirecektir.”
“Herkeste deha vardır ancak bir balığı, ağaca tırmanamıyor diye yargılarsanız, tüm hayatını bir salak olduğuna inanarak geçirecektir.”
“Herkeste deha vardır ancak bir balığı, ağaca tırmanamıyor diye yargılarsanız, tüm hayatını bir salak olduğuna inanarak geçirecektir.
“Herkeste deha vardır ancak bir balığı, ağaca tırmanamıyor diye yargılarsanız, tüm hayatını bir salak olduğuna inanarak geçirecektir.”
“Herkeste deha vardır ancak bir balığı, ağaca tırmanamıyor diye yargılarsanız, tüm hayatını bir salak olduğuna inanarak geçirecektir.”
Doğruyu gördüğü hâlde düşüncelerini değiştirmeyenler, cahillikleriyle mutluymuş gibi yaşarlar.
Tanımlanmış bir problemin yarısı çözülmüş demektir.
Öğretim, öyle olmalı ki sunduğu şey, değerli bir nimet sayılmalı; güç bir ödev değil.
Öğrenci, doldurmanız gereken bir kap değil, yakmanız gereken bir meşaledir.
Günümüzde öğretim özgürlüğü için en büyük tehlike, bir dış tehlikenin varlığını ileri sürüp öğretim, düşünce alışverişi, basın ve öbür haberleşme özgürlüklerinin kısıtlanmasında, engellenmesinde aranmalıdır.
Bunun sonucu olarak da özel hayatlarında bile düşüncelerini açıklayamayanların sayısı, günden güne çoğalmaktadır.
Bunun sonucu olarak da özel hayatlarında bile düşüncelerini açıklayamayanların sayısı, günden güne çoğalmaktadır.
Doğaya derin derin bakın, o zaman her şeyi daha iyi anlayacaksınız.
Takdir ediliyorsan değil, taklit ediliyorsan başarmışsın demektir.
Sorunlar, onları yaratanların mantığıyla çözülemez.
İnsan, aynı anda hem toplumsal hem de yalnız bir varlıktır.
Mutluluğa giden yol, her yerde bir şeylerden feragat etmekten ve kendi kendini sınırlamaktan geçiyor.
Yaşamanın amacının, kaba anlamıyla, başarı olduğu inancını gençlere aşılamaktan sakınmalıyız.
Bir hatayı iki defa tekrar etmeyen, en mükemmel insandır.
Yolculuk etmeyi seviyorum ama varmaktan nefret ederim.
İnsanlık, atom bombasını yarattı ama hiçbir fare, asla bir fare kapanı inşa etmezdi.
Öğrencinin öğretmene saygı duymasını sağlayacak tek şey, onun insani ve entelektüel değerleri olacaktır.
İfade özgürlüğünü, yasalar tek başına garanti edemez. Herkesin kendi düşüncesini, cezalandırma olmaksızın açıklayabilmesi için toplumda hoşgörü mevcut olmalıdır.
Gençlik yıllarında entelektüel eğitime verilen ara, daha sonra doldurulmasına çok güç olan boşluklar doğurur.
Eğer insanlar, yalnızca anladıkları konularda konuşsaydı dünya çok sessiz bir yer olurdu.
Akıllı ve iyi niyetli insanlara özgü bir ada olması için neler vermezdim, öyle bir yer olsa ben bile vatansever kesilirdim.