İmam Gazali kitaplarından Afetler Kitabı kitap alıntıları sizlerle…
Afetler Kitabı Kitap Alıntıları
Sana kötülük yapana iyilik yapmak kadar büyük ibadet yoktur. Eğer iyilik edemiyorsan bari bağışla. Bağışlamanın sevabı çoktur.
Kimi kimseler olur ki, herhangi bir kimse bir söz söylese söyleyenin üzerine reddeder. Bunu âdet haline getirmiştir. Ve: -O böyle değildir! Böyledir! der. Bunun ise manası: -Sen ahmak bir kişisin, nadan ve yalancısın, ben akıllı bir kimseyim, doğru sözlüyüm, demektir.
Dil, kalbin karşısında durur. Kalbin içinde bulunan her şeyi, en garip şekilleri, çeşitli değişkenleri ifade eder.
Eğer dil sevinç veren, insanı neşelendiren, gönlü hoşlandıran güzel sözler söylerse kalbe bir ferahlık dökerse kalbin ortasında da bir sevinç, bir ferahlık doğar.
Dilde eğer kötü sözler belirirse kalpte bir gölgelenme, bir kararma meydana gelir.
Eğer dil sevinç veren, insanı neşelendiren, gönlü hoşlandıran güzel sözler söylerse kalbe bir ferahlık dökerse kalbin ortasında da bir sevinç, bir ferahlık doğar.
Dilde eğer kötü sözler belirirse kalpte bir gölgelenme, bir kararma meydana gelir.
Bil ki, haset, dünya ve âhirette kişinin öz benliğinin zararı, ziyanıdır.
Resûl aleyhisselâm şöyle buyurmuştur: Öfkeli kişi yüzünü toprağa koysun. Kendisinin topraktan yaratıldığını hatırına getirsin. Ve bir kul olduğunu düşünsün. Böylece kulun kızmaması gerektiğini anlasın.
Bir kimse Allahu Teâlâ’yı dost tutunca öfkesini yenebilir. Allahu Teâlâ da onun hışmını örter.
Kişinin ihtiyacı ne kadar çok olursa köleliğe yakınlığı da artar. O halde kişinin hürriyeti ihtiyaçsızlıktadır.
İnsan, kendisine ziyan veren şeyleri öfkeyle kovar. Nitekim şehvetin yaratılması da onun aracılığı ile insana fayda veren şeyleri çekmektir.
Söylenecek söz doğru ise kişinin yüzüne karşı söylenmelidir.
Bir kimse başkalarının sözünü sana getirdiği gibi senin sözünü de başkalarına götürür. Ondan sakın!
Gönül ile gıybet de şudur: Bir kimseye, gözüyle görmeden ya da kulağıyla işitmeksizin veya yakından bilmeksizin bir kimsenin kötülüğünden bahsetmektir.
Gördüğünüz her şeyin iyi, güzel yerlerini alın, söyleyin!”
Bir kimsenin ardından gıybet eden kişi, eğer tövbe etmemişse Cehenneme girenlerin ilki olur. Tövbe edip de ölen kişi ise cennete girenlerin en sonuncusu olur.
Bil ki söz verirsen o söze aykırı harekette bulunmamalısın!
İnsanı çok güldüren her şey kötüdür, mezmumdur. Gülmek, gülümsemenin üstünde olmamalıdır.
Benim a’mâl sahifemde en aşağı bir lânet yazılacağına: La ilahe illallah kelimesi yazılmalıdır!
Susmak, imanın üstünlüğünü gösterir. Bir kimseye: Sen yanılıyorsun, demek kimseye farz değildir.
“Allahu Teâlâ’ya ve âhiret gününe inanan, ya iyilikten başka bir şey söylemesin yahut sussun!”
Bir kimse Allahu Teâlâ’yı dost tutunca öfkesini yenebilir. Allahu Teâlâ da onun hışmını örter.
Bir kimse âşık olur. Sevgilisinin oğlu ona dikenli söz söylese âşık, sevgilisi dolayısiyle o çevre sabretmelidir. Sevgilisinin gönlündeki aşkı onu o hale getirir ki, cefa onun gönlüne asla tesirli olmaz, o da kızmaz.
Hazret-i Ebû Bekir o kadar kendi
kendisiyle meşguldü ki, kızmazdı.
kendisiyle meşguldü ki, kızmazdı.
Eğer bir padişah: Filân kişiyi öldü-
rün! diye bir ferman yazsa, bu, kale-
min tasarrufunda değildir. O kişi fer-
man yazmıştır diye kaleme kızmaz.
Çünkü kalem bir buyruk altındadır.
rün! diye bir ferman yazsa, bu, kale-
min tasarrufunda değildir. O kişi fer-
man yazmıştır diye kaleme kızmaz.
Çünkü kalem bir buyruk altındadır.
İsa (aleyhisselâm), Yahya (aleyhisselâm)’a
dedi ki: Kızgın, öfkeli kişi olma. Hazret-i
Yahya: Öfkesiz olmak elimden gelmiyor
ki! Ben insanım! dedi. İsa (aleyhisselâm):
Mal biriktirme! dedi. Yahya (aleyhisselâm):
İşte bu elimden gelir! dedi.
dedi ki: Kızgın, öfkeli kişi olma. Hazret-i
Yahya: Öfkesiz olmak elimden gelmiyor
ki! Ben insanım! dedi. İsa (aleyhisselâm):
Mal biriktirme! dedi. Yahya (aleyhisselâm):
İşte bu elimden gelir! dedi.
Hasan-ı Basri hakkında bir kişi gıy-
bet etmişti. Hasan-ı Basri ise ona bir ta-
bak taze hurma gönderip: işittim ki,
ibadetini bana hediye etmişsin. Diledim
ki, ben de onun karşılığını sana vere-
yim. Beni bağışla. Çünkü tam karşılığını
göndermeye güç bulamadım, dedi.
bet etmişti. Hasan-ı Basri ise ona bir ta-
bak taze hurma gönderip: işittim ki,
ibadetini bana hediye etmişsin. Diledim
ki, ben de onun karşılığını sana vere-
yim. Beni bağışla. Çünkü tam karşılığını
göndermeye güç bulamadım, dedi.
Allah zalimleri {haksızlık yapanları}*, {vahyettiklerine karşı} şüpheye kapılarak kendi kendilerine yazık edenleri*, hakikati inkar edenleri* delalete düşürür. {Bu aptalca fantezilerin ve yanılsamaların ardından gitmelerine izin verilmek suretiyle olur.}
Bir kimse Allahu Teâlâ’yı dost tutunca öfkesini yenebilir. Allahu Teâlâ da onun hışmını örter.
Bir kimse âşık olur. Sevgilisinin oğlu ona dikenli söz söylese âşık, sevgilisi dolayısiyle o çevre sabretmelidir. Sevgilisinin gönlündeki aşkı onu o hale getirir ki, cefa onun gönlüne asla tesirli olmaz, o da kızmaz.