İçeriğe geç

Açık Düşman Kitap Alıntıları – Jean Genet

Jean Genet kitaplarından Açık Düşman kitap alıntıları sizlerle…

Açık Düşman Kitap Alıntıları

Bir kitabı okumakla, bir tabloya bakmakla ya da bir müzikle değişime uğramaz insan; zamanla değişime uğrar ve bütün bunları kendine uyan bir şey haline getirir.
Barışçı bir şekilde, silahsız olarak bir görüş ifade ettiler diye otuz yıla, elli yıla mahkûm edilmiş siyasi tutuklular var. Askeri harekâtlar ya da darbe girişimleri değil, fikirler.
Çekicilik güzellikte değildir ,bir varolma biçimindedir.
devlete tabi olan halk değildir, devlet halka tabidir; çokuluslu hisse senedi ortaklığına dayalı şirketlere ve onların fabrikalarına ihtiyacı olan halk değildir, halka ihtiyacı olan o pislik kapitalistlerdir
Amerikan uygarlığı diye adlandırılan şey yok olacak. Çoktan öldü çünkü horgörü üzerine kuruluydu. Mesela, zenginlerin yoksullara karşı horgörüsü, Beyazlar’ın Siyahlar’a karşı horgörüsü, vs. Horgörü üzerine kurulu her uygarlık mutlaka yok olmak zorundadır.
Kafamı meşgul eden bir şey daha var: faşizm. Black Panther Party’nin sık sık faşizmden bahsettiğini duyuyoruz ve Beyazlar bu kelimeyi kabul etmekte zorlanıyorlar. Çünkü Siyahlar’ın baskıcı ve faşist bir rejimde yaşadıklarını anlayabilmek için Beyazlar’ın hayal güçlerini adamakıllı çalıştırmaları gerekiyor.
Otuz yıl önceki kitaplarımı okumanızı istemeyeceğim sizden ,ama denemek isterseniz aynı yazı olmadığını göreceksiniz .Ama konuşan aynı insan olduğu da göreceksiniz .
gördüğünüz fotoğraflar Holywood’dan gelmiyordu .
Bir tanesi yazıldığında, bu iki terim birbiriyle çabucak bağdaşır.
Eskiden Fransa’da bir suçlu vardı: bu Yahudi’ydi. Burada, eskiden ve bugün bir suçlu var: o da Zenci.
Dile getirilmemiş olanı duymayı bilmek gerekir.
Bir insanın hayatında sadece birkaç ışıltı vardır. Gerisi sıkıcılık, boğuculuktur.
Sartre insanın özgür olduğunu ve her insanın elinde kendi oluşunun sorumluluğunu yüklenmek için her türlü imkânın bulunduğunu varsayıyor. Ben onun özgürlük kuramlarından birinin örneğiyim. Maruz kalmak yerine, kendine verilmiş olanı isteyen, bunu üstlenen ve en uç sonucuna vardırmaya kararlı olan bir adam tanıdı.
Müstehcen denen kelimelere gelince, şunu söyleyebilirim: bu kelimeler varlar. Eğer var iseler onları kullanmak gerekir, yoksa onları icat etmeselerdi.
Alkolle küçük çaplı kendinden geçmeler beni pek etkilemiyor. Ben uzun süredir uzun bir kendinden geçişte yaşıyorum.
Her yalnız insanın yanındayım ben. Ama, nasıl söylemeli, manevi olarak istediğim kadar her yalnız insanın yanında olayım, yalnız insanlar hep yalnızdırlar.
M. G. – Neden hırsız, hain ve eşcinsel olmaya karar verdiniz?
G. – Buna karar vermedim, karar almadım. Fakat birtakım olaylar var. Çalmaya başladımsa, bunun nedeni aç oluşumdu.
Bir eser mükemmelliğe ne kadar yakınsa, o kadar çok kendi üzerine kapanır. Daha da kötüsü, özlem uyandırır!
Şatafatlı ama soytarı, dediğim dedik ama kafası karışık ,silik ama gaddar ,kabız ama kendini bişey sanan,kararlı ama sallantıda, buyurgan ama kırılgan bir yargıç
6 ocak günü, dört Malili ve bir Moritanyalı emekçinin Aubervillers de ,soğuktan ölmesi : her iki ülkenin elçileri için şampanya patlatıp ciddiyetten uzak bir şekilde Kader’den bahsetmek için bulunmaz bir fırsat .
Elbetteki şöyle bir ihtimal var : Zorbalığın, kendi aşırılığı sayesinde kendini yok etmesi ..
Zorbalık en beklenmedik biçimlere bürünür ,ilk anda zorbalık olarak ortalığa çıkarılamayan biçimlere :
Odun kırma angaryası.
Mahkumu kamptan çıkarmak ve sözde bir firar girişimi sırasında safdışı bırakmak için bahane (cezayir savaşı sırasında kullanılan deyim )
İşsiz siyahların sayısı giderek artıyor ve çalışanların çoğu ancak yarım gün çalışabiliyor .
Beyazlar siyahlara şiddete başvurmamayı vaaz ederken ,bu şiddet durumunun eskiden beri ,köle tüccarları zamanından beri kendini gösterdiğinin bilincinde değiller mi ?
Bu ülkenin yargıçlarını ve ırkçı olarak kalmış beyazlar’ın çoğunu mahkum edecek bir itham ediyorum
Zenginsiniz ama hiç bir şeyiniz yok .
Saydım: Yedi kitabınız ,bir çalar saatiniz ,bir deri ceketiniz ,üç gömleģiniz ,bir takım elbiseniz ve bir valiziniz var . Hepsi bu mu ?
__ya ebedi hayat ona inanıyor musunuz ?
__Bu can çekişen bir protestan ilahiyatçı sorusu .
Evet ,çünkü kendimi verilmiş zamandan sorumlu hissediyorum .Bu zaman içinde bir şey yapmak istiyorum ve bu bir şey de yazı .
Amerika’ya gitmek için dört yıllık bir vizem var ,ama sanırım konsolosluk bana kazara vermiş .Kim olduğumu öğrenince kullanmama izin vermediler .
Eserimin hiç bir tanıtım yardımı olmadan kendi kendini savunmasına dair bir bahis .
Eğer güçlüyse başaracaktır ,zayıfsa vah vah bana .
Bir eleştirmen hizmetçilerin böyle konuşmadıklarını söyledi. Böyle konuşurlar ama sadece benimle .
Bana siyahların böyle konuşmadıklarını söylerlerse ,onlara kulağınızı kalplerine dayarsanız aşağı yukarı bunları duyarsınız ,derim .
çünkü komiktir ,eğlendiricidir,ve her şeyi anlar .Ve her şeyi yargılayarak değil gülerek anlayan bir adamın karşısında olmak bayağı hoş bir şey .Benim her şeyimi kabul etmiyor ama kabul etmediğinde bunun eğleniyor .Son derece hassas bir insan .
Dost filan istemem : Ancak yüreği parçalanmamış bir düşman .Katıksız ,kusursuz
Ne renk : Bir kiraz gibi yumuşacık yeşilden,fıkır fıkır menekşe rengine
Yazmak verilen sözün alanından kovulduğunuzda size kalan şeydir belki de.
Yazmak ihanet ettiğimizde elimizde kalan son çaredir
Siyahlar beyaz bir sayfanın üzerindeki siyah harfler gibi oldukları içindir. Onlar Amerikanın solgun Beyaz’ları üzerindeki siyah harflerdir
Ben Viyana’ya geliyorum ve Viyana’nın tüm yahudi karşıtı geçmişini görüyorum. Yahudi sorununun yaratılmasımda yüzyıl sonu Avrupa’sının bütün sorumluluğunu okuyorum
Gerçek üzerine sınırsız bir şekilde etki yapılamaz
Devrim sadece güçsüz bir ruhbanı rahatsız edecektir; ancak Kemal Atatürk’ün giriştiği deneme burada talihsiz bir hatıra. Devleti laikleştormeyi başardıysa da, Türk halkı ve neredeyse tüm Türk toplumu mümin olarak kalacak ve gene hep mümin olacaktır. Bir kaç camiyi müzeye dönüştürmek, Batı lehine Doğu’ya kovmaya yetmez
Filistinliler için düşman, tek düşmansa da iki yüzü var: İsrail sömürgeciliği ve Arap dünyasının gerici rejimleri
Hüseyin (Ürdün kralı) bugünün varlıklarını savunan bir küçük burjuva, Thiers’ın dünün varlıklarını savunduğu gibi. İsrail devleti, müslüman omuzunda bir morluk, bir çürük olarak durmakta.
Öncü işaretlerden anlaşılıyor ki; Amerika korkuyor, sınırları içine özellikle Siyahlardan, onların gittikçe zeki olmalarından korkuyor. Malcom X’i öldürttü, Luther King’i öldürdü
Bir eser mükemmelliğe ne kadar yakınsa o kadar çok kendi üzerine kapanır. Daha da kötüsü özlem uyandırır
Tüm haber imkanlarını elinde tutan Basın, haber vermeyi reddetmekle Amerikalıların anlı şanlı aptallığından sorumludur
Amerikan uygarlığı diye adlandırılan şey yok olacak. Çoktan öldü çünkü horgörü üzerine kuruluydu
Şimdiye kadar Siyahlar, Beyazların kendilerini yalnızca iki yolla ifade ettiğini gördüler: Zorba egemenlik veya mesafeli ve biraz hor gören himayecilik. Bir başka yol aramak gerekiyor
Bir insanın hayatında sadece bir kaç ışıltı vardır. Gerisi sıkıcılık, boğuculuktur
Yalnızlık. En büyük azizler biraz yakından bakıldığında suçlulara benzerler, size de öyle gelmiyor mu?
Her yalnız insanın yanındayım ben. Ama, nasıl söylemeli, manevi olarak istediğim kadar her yalnız insanın yanında olayım, yalnız insanlar hep yalnızdırlar. Suçunu işlerken istediğim kadar Oswald’ın yanında olayım, o yalnızdı. Tuvallerini boyarken istediğim kadar Rembrandt’ın yanında olayım, o yapayalnızdı.
“Bir kitabı okumakla, bir tabloya bakmakla ya da bir müzikle değişime uğramaz insan; zamanla değişime uğrar ve bütün bunları kendine uygun bir şey haline getirir.”
“Filistinliler için düşman, tek düşmansa da iki yüzü var: İsrail sömürgeciliği ve Arap dünyasının gerici rejimleri.”
“Bir kitabı okumakla, bir tabloya bakmakla ya da bir müzikle değişime uğramaz insan; zamanla değişime uğrar ve bütün bunları kendine uygun bir şey haline getirir.”
“Filistinliler için düşman, tek düşmansa da iki yüzü var: İsrail sömürgeciliği ve Arap dünyasının gerici rejimleri.”
“Amerikan uygarlığı diye adlandırılan şey yok olacak. Çoktan öldü çünkü horgörü üzerine kuruluydu.”
Şimdi ne sizdenim ne size karşı, sizinle aynı anda varım ve derdim size karşı çıkmak değil, sizin de benim de içinde birlikte kıstırılacağımız bir şey yapmak.
Bir devrim, yüzlerden ve bedenlerden onları pörsüten ölü deriyi düşürmedikçe bir devrim olur mu? Akademik bir güzellikten degil, vücutların, yüzlerin, çığlıkların, ölü olmaktan çıkan sözlerin elle tutulmaz – adlandırılamaz- sevincinden söz ediyorum, yani şehvetli bir sevinç demek istiyorum, ve öyle kuvvetli ki tüm erotizmi kovmak istiyor.
Aşk ve ölüm. Bir tanesi yazıldığında , bu iki terim birbiriyle çabucak bağdaşır.Aşkın müstehcenliğini ve ölümün müstehcenliğini algılamak için Şatila’ya gitmem gerekti. Her iki durumda da vücutların saklayacak hiçbir şeyleri yoktur: duruşlar, bükülmeler, hareketler, işaretler, hatta sessizlikler hem bir dünyaya hem ötekine aittirler.
Şiir aşağılık olarak nam salmış maddeleri soylu olarak kabul edilen maddelere dönüştürmekten , bunuda dil aracılığıyla yapmaktan ibaretti.
Eğer dünya hakkında bir şeyler anlamak istiyorsak, hınçtan kurtulmak gerekir.
Dile getirilmemiş olanı duymayı bilmek gerekir.
Dile getirilmemiş olanı duymayı bilmek gerekir.
B. P.-D. – Hayır, ilginç olan Genet’nin güzelliği. Yüzünüzde müthiş bir masumiyet olduğu söylense, buna kırılır mıydınız?
G. – Hayır.
B. P.-D. – Gururunuzu mu okşar?
G. – Oldukça, evet. Çünkü artık biliyoruz ki masumlar yoldan çıkartıcıdırlar.
B. P.-D. – Masumiyetin yüzünü takınmak ve yoldan çıkartıcı olduğunu bilmek zevkli mi?
G. – Masumiyetin yüzünü takınmadım. Yüzümde masumiyet var diyorsanız vardır. Masumiyet olmadığını düşünüyorsanız yoktur. Ama yüzümde masumiyet olduğunu söylerseniz ve olduğunu düşünürseniz daha çok hoşuma gider.
B. P.-D. – Yalnız yüzünüzde masumiyet olduğunu düşünmekle kalmıyorum, aynı zamanda Reims meleğinin onun yanında namussuzun tekine benzediği kanısındayım.
G. – Reims meleğinin tebessümü Haklısınız, çok sahtekardır.
Benimle gerçek bir tartışmaya girmiyorsunuz. Kendinizi bulaştırmıyorsunuz. Bırakıyorsunuz ben bulaşayım, ama siz yerinizden kıpırdamıyorsunuz.
B. P.-D. – Sizde bir kötülük zevki mi var? Bir bedbahtlığı tasvir ettiğinizde böyle gülümsüyorsunuz yalnızca
G. – Kimin bedbahtlığı? Beni gülümseten sefillerin bedbahtlığı değil herhalde, galiplerin bedbahtlığı.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir