İçeriğe geç

Absolute Watchmen Kitap Alıntıları – Alan Moore

Alan Moore kitaplarından Absolute Watchmen kitap alıntıları sizlerle…

Absolute Watchmen Kitap Alıntıları

&“&”

Suçluların çoğu kostümü ile birlikte kariyerlerinide bıraktılar ama bazıları sadece daha az dışa dönük ve daha karlı bir yaklaşım izlediler. Yeni kötü adam nesli, renkli isimlerine rağmen genellikle uyuşturucu ve fuhuş sektöründe yöneten, takım elbiseli, sıradan adamlardı. Bu, sorun yaratmadıkları anlamına gelmiyor tabii… Aksine sadece onlarla dövüşmek eğlenceli değildi demek istiyorum.
“Bu dünyada kimseden yardım beklemeyeceksin. Nihayetinde, insan dediğin yalnızdır.”
“Kimse arkamdan gözyaşı dökmeyecek! Ben göçüp gittikten sonra ah vah diyen olmayacak. Bunun farkındayım. ÖZELLİKLE DE ONUN AKLINA BİLE GELMEYECEĞİMİN”
&‘Adamın teki doktora gitmiş. Depresyona girdiğini söylemiş. Hayatın çok zor, çok zalim olduğunu anlatmış. Her tarafı tehditlerle dolu, geleceğin muğlak ve müphem olduğu bir dünyada, kendini yapayalnız hissettiğinden bahsetmiş. Doktor, &‘Bunun tedavisi basit. Şansına, efsane palyaço Pagliacci bu gece sahne alıyor. Git de onu izle. Toparlayacaksın bak, görürsün,’ demiş. Adam gözyaşlarına boğulmuş, ama doktor demiş Pagliacci benim.&”
“Hepimizin başına bu mu geliyor yoksa? Tek dost edinme fırsatı bulamadığın, çatışmalarla dolu bir hayat… Öyle ki sona erdiğinde, bir tek düşmanlarımız gül bırakıyor.”
Hiçbir şey umutsuz değil. Hayat devam ettikçe değil."
Komedyen (Edward Blake): “Bak… Her şeyin ne kadar büyük bir şaka olduğunu fark ettikten sonra komedyen olmak tek mantıklı şey.”

Doktor Manhattan: “Yakılıp yıkılmış köyler, insan kulaklarını kendine kolye yapmış oğlanlar… Bunlar da şakanın bir parçası mı?”

Komedyen (Edward Blake): “Bi’ dakka… Ben hiçbir zaman iyi bir şaka olduğunu söylemedim!”

“Yağmur haklının da haksızın da üzerine aynı yağar…”
“Gece yarısı oldu mu bütün ajanlar ve üstün insan tayfasını çıkıp yakalıyorlar malumatı, kendilerinden fazla olan herkesi.
-Bob Dylan
“Yakında savaş olacak. Milyonlar yanacak. Milyonlar hastalık, sefalet içinde helak olacak. Bunca ölüm karşısında bir ölümün ne gibi bir önemi var? Çünkü iyilik var. Çünkü kötülük var. Çünkü kötülük cezalandırılmalı. Kıyamet kopsa bile bundan ödün vermeyeceğim. Ama cezalandırılmayı hak edenlerin sayısı o kadar çok ki…
… ve vakit çok az.”
Yıldızlara bakınca tek gördüğümüz, onların eski fotoğrafları aslında.
Sen benim dünyayla tek bağımsın, dünyada ilgi duyduğum tek şeysin. Beni terk ettiğinde, ben de Dünya’yı terk ettim. Bu hiçbir şey ifade etmiyor mu?
Hepimiz birer kuklayız, Laurie. Ben sadece ipleri görebilen bir kuklayım.
Rorschach’ın Günlüğü;
Ayaklarımın altındaki bu şehir, zeka engelli çocuklarla dolu bir mezbaha gibi haykırıyor.
New York.
Bir cuma gecesi, New York’da bir komedyen öldü. Birileri sebebini biliyor. Buralarda bir yerlerde…
Sebebini bilen birisi var.
Karanlık, zina ve vicdan azabı kokuyor.
Hepimiz birer kuklayız Laurie. Ben sadece ipleri görebilen bir kuklayım.
Hadi… kurula gözlerini. Çünkü sen hayatsın. Bir kuarktan daha nadide, heisenberg’ün bütün rüyalarından daha tahmin edilmezsin. Her şeyi şekillendiren güçlerin parmak izlerini apaçık bıraktığı çamursun sen.
Sürekli baktığımız dünya, algılarımızda soluyor. Ama başka bir noktadan, taze bir gözle bakıldığında, hala nefes kesici olabilir.
Gelecek yok. Geçmiş yok. Anlıyor musun? Zaman simültanedir. Tasarımının tümü her kesiminde görünür olduğu halde, insanların bir seferde tek bir kesimini görmekte ısrarcı olduğu, yapısı incelikle ortaya çıkarılmış bir mücevherdir.
İnsana en çok tatmin duygusunu hala en eski ironiler veriyor: İnsan kanlı savaşa hazırlanırken barış adına üst perdeden, en dokunaklı şekilde konuşur.
Çünkü kötülük var. Çünkü kötülük cezalandırılmalı. Kıyamet kopsa bile bundan ödün vermeyeceğim. Ama cezalandırılmayı hak edenlerin sayısı o kadar çok ki.. ve vakit çok az.
Dayanılmaz, kaçınılmaz dehşetlerle yüzleşen ben, nihayet deliliği seçtim.
Benim sık sık hem de, dediğim şuydu: Sen benim dünyayla tek bağımsın, dünyada ilgi duyduğum tek şeysin. Beni terk ettiğinde ben de dünyayı terk ettim. Bu hiçbir şey ifade etmiyor mu sana? Sen benim yerime başkasını koyunca, o bağ da paramparça oldu. Bunun ne anlama geldiğini görmüyor musun? Benim için artık anlamı olmayan bir Dünya’yı kurtarmamı istemenin beyhudeliğini görmüyor musun?
Hepimiz birer kuklayız, Laurie. Ben sadece ipleri görebilen bir kuklayım.
Yapıyoruz çünkü bunu yapmaya mecbur hissediyoruz."
Hiçbiriniz anlamıyorsunuz, ben sizinle hapis değilim. Siz benimle hapissiniz."
Bak… Her şeyin ne kadar büyük bir şaka olduğunu fark ettikten sonra Komedyen olmak tek mantıklı şey."

"Yakılıp yıkılmış köyler, insan kulaklarını kendine kolye yapmış oğlanlar. Bunlar da şakanın bir parçası mı?"

"Bir dakika… Ben hiçbir zaman iyi bir şaka olduğunu söylemedim!"

Bu dünyadan, bu insanlardan bıktım.
Hala ayaktayım şafak sökerken, kalbim paramparça olmasına rağmen. Eksik dostlarımın sağlığına kaldırıyor olmalıydım
kadehimi, bu komedyenlerinkinin yerine.
-Elvis Costello
Şeref şahin gibidir, bazen kukuleta takması gerekir.
Yağmur haklının da haksızın da üzerine aynı yağar…
Hiç biriniz anlamıyorsunuz. Ben sizinle hapis değilim. Siz benimle hapissiniz.
Hayatı yapacak daha iyi bir şey olmadan yaşa. Sonra mantığını uydurursun."
Kaplan! kaplan! gecenin ormanında
Işıl ışıl yanan parlak yalaza,
Hangi ölümsüz el ya da göz, hangi,
Kurabildi o korkunç simetrini
-William Blake
Daha güçlü bir dünyada; daha güçlü, sevecen bir dünyada ölmeye değerdi."
-John Cale
Canlı bir beden de, ölü bir beden de aynı sayıda parçacığa sahip yapısal olarak çarpıcı bir farkı yok.Yaşam ve ölüm; ölçülemez, soyut kavramlar. Neden umurumda olsun ki.
Bu dünyada kimseden yardım beklemeyeceksin. Nihayetinde, insan dediğin yalnızdır.
Yapayalnız…"
Hiçbir şey umutsuz değil. Hayat devam ettikçe değil."
+Korumak mı? Onları kimden koruyoruz ki?
-Kendilerinden.
Atom bombasının ortaya çıkışı her şeyi değiştirdi, düşünce tarzımız dışında… Bu sorunun çözümü, insanlığın yüreğinde yatıyor. Bilseydim, bir saatçi olurdum."
Albert Einstein
İnsanlar neden tartışır hayat o kadar kırılgan ki. Sonsuz hiçlikte asılı duran bir çamurdan beneğin üzerine tutunmuş, başarılı bir virüs, o kadar."
Hepimiz birer kuklayız, Laurie. Ben sadece ipleri görebilen bir kuklayım."
Her kim bir canavarla çarpışmayı göze alırsa, bir canavar olmayı da alsın göze.
Uçuruma uzun uzun bakarsanız, uçurum da bakar sizin içinize."
Friedrich Wilhelm Nietzsche
Hayatlarımızı yapacak daha iyi bir şey olmadığından yaşıyoruz. Sebebini daha sonra buluyoruz. Hiçlikten doğuyor, kendimiz gibi cehenneme mahkum çocuklar doğuruyor, hiçliğe gidiyoruz. Başka bir şey yok.
İnsan yağıyla ağırlaşmış dumanın ardından gökyüzüne baktım: Tanrı orada değildi. Soğuk boğucu karanlık alabildiğince uzanıyordu, yalnızdık.
Ateşin ışığında terleyerek durdum. Göğsümdeki kan lekesi, şiddet dolu yeni bir kıtanın haritası gibiydi. Arındığımı hissettim, karanlık gezegenin ayağımın altında döndüğümü hissettim ve kedileri geceleri bebek gibi bağırtan şeyi tanıdım.
…ama bu bir yanılsama, şeyler şeklini sadece mekanda değil, zamanda da bulur. Öyle mermer bloklar vardır ki, geleceklerinde gömülü heykeller saklıdır içlerinde
+ Kahve ister misin?
– Tabii. Şeytan gibi kara, beklenmedik bir öpücük gibi tatlı olsun.
+ Ne?
– Sütsüz, iki şekerli.
Hepimiz birer kuklayız, Laurie. Ben sadece ipleri görebilen bir kuklayım
Hep bilmek istemişimdir… sence yere çarpmadan önce bayılıyor muyuz, yoksa tüm acıyı hissediyor muyuz?
“Bu dünyanın sıkıntısı bu zaten iyi insan olman için en ufak bir neden yok. Yardım etmeye çalışırsın başın belaya girer.”
“Yaratmak için çok uğraştığımız bu cennet, bir de bakmışız, dehşetle dolmuş.”
“Bunca ölümün karşısında bir ölümün ne gibi bir önemi var? Çünkü iyilik var. Çünkü kötülük var. Çünkü kötülük cezalandırılmalı. Kıyamet kopsa bile bundan ödün vermeyeceğim. Ama cezalandırılmayı hak edenlerin sayısı o kadar çok ki… ve vakit çok az.”
Sonu gelen hiçbir şey yoktur, Adrian. Hiçbir şeyin asla sonu gelmez.
Hayır. Kıyamet kopsa bile. Asla ödün verme.
Kendim adıma hiçbir şeyden pişman değilim. Hayatı ödün vermeden yaşadım ve şimdi gölgelerin içine karışıyorum. Tek şikayet etmeden.
Sen benim dünyayla tek bağımsın, dünyada ilgi duyduğum tek şeysin. Beni terk ettiğinde, ben de Dünya’yı dünyayı terk ettim.
Hepimiz birer kuklayız Laurie. Ben sadece ipleri görebilen bir kuklayım.
&”Hepimiz birer kuklayız, Laurie. Ben sadece ipleri görebilen bir kuklayım.&”
&”Canlı bir beden de ölü bir beden de aynı sayıda parçacığa sahip. Yapısal olarak çarpıcı bir fark yok. Yaşam ve ölüm, ölçülemez, soyut kavramlar. Neden umurumda olsun ki!&”
Bu dünyada kimseden yardım beklemeyeceksin. Nihayetinde, insan dediğin yalnızdır.
Yapayalnız…"
Hepimiz birer kuklayız, Laurie. Ben sadece ipleri görebilen bir kuklayım."
Zaman simültanedir. Tasarımın tümü her kesimde görünür olduğu hâlde insanlarin bir seferde tek bir kesimini görmekte ısrarcî olduğu, yapısı incelikle ortaya çıkarılmıș bir mücevherdir.
Bir annem bir de babam var ama aslında ikisi de yok.
“Biz bu işi verildiği için yapıyor değiliz. Yapıyoruz çünkü yapmak zorundayız. Yapıyoruz çünkü bunu yapmaya mecbur hissediyoruz.”
“Hiçbiriniz anlamıyorsunuz. Ben sizinle hapis değilim. Siz benimle hapissiniz.”
Yaratmak için çok uğraştığımız bu cennet, bir bakmışız, dehşetle dolmuş.
Yıldızlara bakınca tek gördüğümüz, onların eski fotoğrafları aslında.
Sırılsıklam ölülere musallat lanetimiz, kabaran konușmalarına hükmediyordu. Günahlarımız yüzünden adına dünya dediğimiz bu kıyamete mahkum bizlerin bir zamanlar yașadığı ve öldüğü bir cennetten bahsediyorlardı. Hayat hakikaten de cehennem. Ölümün o sert eli tek kurtulușumuz.
Konumuza istatistikçilerin ve teșrihçilerin hassasiyetiyle yaklaștığımızda; kütleçekimiyle bizi en bașta kendine bağlayan, o harikulade, büyüleyici hayal gücü gezegeninden gitgide daha da uzaklașıyoruz.

Gerçekleri belirlemeyi ve elde ettiğimiz bilgileri doğrulamayı bırakmaktan ziyade, gerçeklerin bir parça șiirsel içgörüyle așılanmadıkça parıldamayı bașaramayan birer mücevherden, koleksiyonu yapılmaya değmeyecek yarı değerli tașlardan farklarının kalmadığı anlamına geliyor bu.

Bana kalırsa, kahraman olma sanatının bir parçası da, kahramanlığı bırakma vaktinizin geldiğini bilmektir.
JFK suikastını engelleyememesinin üzerinden çok geçmemiști hatırlıyorum. Tartıșmıștık. Ona demiștim ki, &‘Jon, bu dünyada her șeyin nasıl ișlediğini anlıyorsun ama insanları anlamıyorsun!’
Bu dünyada kimseden yardım beklemeyeceksin. Nihayetinde, insan dediğin yalnızdır.
Ona demiştim ki, “Jon, sen bu dünyada her şeyin nasıl işlediğini anlıyorsun ama insanları anlamıyorsun.”
Bak, yaşlandıkça insan daha farklı bir perspektife sahip oluyor. Her nasılsa, büyük şeyler daha küçük görünüyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir