İçeriğe geç

Abbas Kiyarüstemi ile Sinema Dersleri Kitap Alıntıları – Paul Cronin

Paul Cronin kitaplarından Abbas Kiyarüstemi ile Sinema Dersleri kitap alıntıları sizlerle…

Abbas Kiyarüstemi ile Sinema Dersleri Kitap Alıntıları

“Hayal yoluyla, yaşamın bazı değişmez zorluklarına müsamaha gösterirsiniz. Kaçarsınız, rüya görürsünüz, yenilenip geri dönersiniz. Bu, havasız bir odada pencere açmaya benzer. ( ) Hayallerimiz, yaşamlarımızda açtığımız pencerelerdir.”
Uzun yoldan gidelim, taşlıdır ama daha güzeldir
Bir İran atasözü, ölümün yan komşu için olduğunu söyler.
Şansa ve kadere itimat etmek, yaşamınızın belli bir yönde ilerlemesini umut ederek kendinizi bitap düşürmekten daha iyidir belki de.
Belki de birini sevmenin hakiki değeri kendinden vazgeçmene izin vermesidir.Aşk aynı zamanda yıkıcı bir kuvveti de taşır yanında. Tutku acı çekmek anlamına gelir.
“Bilge insan asla parıldamaz.” lafını söyleyen Buda’dır. Eğer bir insan kendisini çok fazla sergilerse kimse onun farkına varmaz. Gölgelerde kalın ki tüm dünya gözlerini açsın.
Bağışla ve günahlarımı unut. Benim tamamen unutmamı sağlayacak kadar değil ama.
Kime âşık olmak istedikleri konusunda sabit fikirlere sahip olan insanlar, yaşamlarını muhtemelen yalnız geçireceklerdir.
Sanatçılar, iletişim kurmanın hasretini çeker. Onları sanatçı kılan budur. Hayallerini paylaşmazlarsa hastalanırlar.
Şiiri anlamadığı için kim şairde kusur bulabilir? Şiiri “anlamak” nedir ki zaten? Müziği anlıyor muyuz?
Hakikatin ötesine gider, gerçeklik âleminin derinliklerine dalar ve bizim metrelerce yükseğe uçup oradan dünyaya bakmamızı sağlar.
Hayal dünyamızı ölçebilen bir alet olsaydı, yeraltında çalışan işçilerin düşlerinin bütün günlerini yerin altında karanlıkta geçirmelerinden dolayı sürekli rengârenk olduğunu keşfedebilirdik.
İyi filmler, en basit ve en küçük anlardan doğar. Yaşamın günlük sıradanlıklarına zinde gözlerle bakın ve aslında bunların ne kadar büyüleyici olduğunu görün.
Sabzian’ın yaptıklarını acaba ben yapabilir miydim? Kim kendisinden tamamen memnun? Hepimiz zaman zaman bir başkası olmanın nasıl olabileceğini hayal etmiyor muyuz? Hepimizin içinde saklı bir Sabzian var. On altı yaşımdayken Les Chansons de Bilitis’i bir kız için baştan sona kopyalayıp ona bunu benim yazdığımı söylemiştim. Her birimiz farklı bir kimliğin izini sürüyoruz.
Hayaller hayat verir.
Aşırı muhabbet,tez ayrılık getirir.
İnsanlar gördüklerine inanmaya meyillidirler.
Bin farklı kişi tarafından okunmuş olan bir kitap , der Andrei Tarkovsky, bin farklı kitaptır .
Kuşlar ,en çok kafeste tutulduklarında şakır.
Film yapmadığınız günlerde yönetmen değilsiniz.
Kimseye itibar etmeden, kimsenin itici gücün kendisi olduğunu iddia etmesine fırsat vermeden film çekme fikrini seviyorum. Taviz, filmin sonunda kimin ne yaptığını söylemeksizin isimleri dümdüz bir sırayla izleyiciye sunmak olacaktır.
Filmi kalbinizle izlediğiniz zaman aklınızla izlediğinizden çok daha bağışlayıcı olacaksınız.
Sadece işinize bakın. Başlangıçlar hep çok zordur.
Doğal ve kendiliğinden çıkıyoruz meydana ancak yıllar sonra doğaya aykırı bir şekilde ölüyoruz. Birinin bir zamanlar söylediği gibi kelebeklere dönüşen ipek böcekleri olarak doğmuyoruz. Kelebek olarak doğuyoruz, sonra kurtçuğa dönüşüyoruz.
“Ay yalnız, güneş yalnız, erkek yalnız, kadın yalnız, çiftler yalnız.”
“Cennet asla binalar, trafik sıkışıklığı, kirlilik, kalabalıklar ve reklam panolarıyla dolu olarak hayal edilemez.”
“Sertlik, doğallığın ve hayal gücünün düşmanıdır.”
“Şiir, her daim kürsülerdeki sloganların hakkından gelecektir.”
Hafız’ın da yazdığı gibi “Bizi kapana kıstıran şey özgür kılar.”
“Sanat, sıkıntılı zamanlarda zenginleşir. Bu bir nevi savunma mekanizmasıdır. Sinemanın da kendine ait bir hayatı vardır. Bir dereceye kadar kontrol edilebilse de asla tamamıyla bastırılamaz.”
“Camdan dışarı baktığımızda veya doğada yürüdüğümüzde, üzerimizde uzanan himayeci gökyüzü ile sevecen sessizlik her yerde aynı. Politik veya kültürel farklılıkların ötesine geçin ki trajedi herkes için aynı anlama gelsin.”
Sohrab’ın yazdığı gibi “Nerede olursam olayım gökyüzü benim.” Şiir, günlük yaşamda da karşınıza çıkar. Sadece gözlerinizi açın.
“İnsanlar olarak sükûnete, dinlenmeye, derin nefesler alabileceğimiz anlara ihtiyacımız var. Bir şeylerin yavaşlaması gerekiyor.”
“Sanat ve şiir olmazsa yoksulluk baş gösterir.”
“Sanat, açığa çıkarmadır, yeni bilgilerin yorumlanmasıdır.”
“Düşler sayesinde yaşamın kasvetini delip geçeriz, bir milim bile kıpırdatmadan hapishanelerin duvarlarını aşarız hatta.”
“Gerçek, yalanın zıddı değildir, bilinmeyenin keşfidir.”
“Avlanan bir grup, yalnız bir savaşçıdan daha etkilidir.”
“Belâgat, kalıcı olmaya yeltenmeyen bilgeliğin eseridir.”
“On dördüncü yüzyıl İran şairi Hafız’ın da söylediği gibi yüreğinizdeki ateşi hiç söndürmeyin ve bırakın gözyaşlarınız aksın. Kalan her şey boş.”
“Basit olan her zaman yenidir ve insanı canlandırır.”
Belki de birini sevmenin hakiki değeri kendinden vazgecmene izin vermesidir.
Rumi, dehşet verici bir şeye nezaketle bakmayı secersek ihtişamını idrak edebileceğimizi söyler. Her şey, nasıl baktigimiza bağlıdır.
Gerçek, yalanın zıddı değildir, bilinmeyenin keşfidir.
”sanat, sıkıntılı zamanlarda zenginleşir, bu bir nevi savunma mekanizmasıdır. ”
”hepimizin eksiksiz birer insan olarak doğduğumuzu ancak toplum bizim kendimiz olmamızı istemediğinden kusurlarımızı edinmeye başladığımızı düşünüyorum. doğal ve kendiliğinden çıkıyoruz meydana ancak yıllar sonra doğaya aykırı bir şekilde ölüyoruz. ”
”hakiki sevinç, ancak kırılmış bir kalbin, acı çekmenin, elem yaşamanın ardından gelir. ”
”seneler geçtikçe hayat kendini gösteriyor. başlarda her şeyi bildiğimizi sanıyoruz. ardından endişe ve şüphe dolu bir dönem takip ediyor ve bundan sonra da çocukluğun yaşantılarını bilfiil yeniden alevlendirmek istediğimiz bir aşama. ”
”hayal dünyamızı ölçebilen bir alet olsaydı yeraltında çalışan işçilerin düşlerinin bütün günlerini yerin altında karanlıkta geçirmelerinden dolayı sürekli rengarenk olduğunu keşfedebilirdik. kuşlar, en çok kafeste tutulduklarında şakır. ”
Sayfayı çevirip çevirmemek tercihtir
Hayat seçimlerden ibarettir.sayfayı Çeviremeyenler aşkı,
Çevirebilenler meşki tercih eder.
Bütün dalgın zihinlerin sorunlarını çözebiliriz. Artık bu insanların hiç bir bahanesi yok, tıpkı önünüzde uzanan ekipmanlar,emrinize amade kaynaklarla sizin de bu hafta hiç bahaneniz olmadığı gibi. Bu fırsatın elinizden kayıp gitmesine izin vermeyin. MUM HIZLI ERİR.
En etkili gözyaşı, yanaktan süzülen değil, gözde parıldayan gözyaşıdır.
Bu sabah uyandığımızda, ölümümüz şu an olduğundan daha uzaktı bize. Hayattan keyif almak için elinizden geleni yapın.
Şiir, doğası gereği, tamamlanmamış ve belirlenmemiştir. Tamamlamaya, boşlukları doldurmaya, noktaları birleştirmeye davet eder bizi.
Gerçek, yalanın zıddı değildir, bilinmeyenin keşfidir. Hakikat ve açığa çıkarma her daim realizmden daha önemli olacaktır.
Önce kalbinizle sonra aklınızla izleyin.
Popüler kültür, ahlakı nadiren geliştirir. Kirletir, cesareti kırar. Kendimi engellenmiş hatta yaralanmış hissediyorum popüler kültür karşısında.
Hepimizin eksiksiz birer insan olarak doğduğumuzu ancak toplum bizim kendimiz olmamızı istemediğinden kusurlarımızı edinmeye başladığımızı düşünüyorum. Doğal ve kendiliğinden çıkıyoruz meydana ancak yıllar sonra doğaya aykırı bir şekilde ölüyoruz.
Hakiki sevinç, ancak kırılmış bir kalbin,
acı çekmenin, elem yaşamanın ardından gelir.
Dizlerinizi tutup alıp verdiğiniz her bir nefesi dinleyene dek yürüyün. Sonra oturun ve bir şiir kitabı okuyun. Hayatı, dünyadaki yerinizi derinlemesine düşünün. Üzüntülerinizi azat edin. Yalnızca keyif alın.
Bir zamanlar benimle beraber yaşayan bir asistanın vardı. Evlendi ve karısını da beraberinde getirdi. Kadın, şehrin gürültüsünü ve kalabalığını fazla kasvetli bulduğundan bir sene boyunca evden dışarı çıkmadı. En sonunda, kadını mahallede dolaştırması için asistanımı zorladım.
Hoşuna gitti mi? diye sordum döndüklerinde. Hayır. dedi. Yüzüm acıdı.
Bazı şiirler beni uykusuz bırakıyor.
Dünyaya bakarım ancak resmini yapmaya cesaret edemedim hiç.
Cennet asla binalar, trafik sıkışıklığı, kirlilik, kalabalıklar ve reklam panolarıyla dolu olarak hayal edilmez.
Burada, keşfedilmemiş bir insanım. Yabanilik, yüklerimden kurtulmama izin veren bir tesellidir.
Bazen ağaçların benim hakkımda çoğu insanın anlayamadığı şeyleri anlayabildiği duygusuna kapılıyorum.
Şiir, tıpkı bir haber muhabiri gibi dümdüz okunmalıdır. Bırakın sözcükler anlamlarını açığa çıkarsın.
Gezegendeki tek insan siz olsaydınız, sabah kalkar mıydınız?
Tamamen farklı ve çok daha sağlıklı bir âlem olan doğanın güzelliklerinin kıymetini bilmemi sağlayan şey, dünyadaki politik buhranlardır.
Sanatçı olarak kendinizi politikaya harcatmayın.
Hayattan keyif almak için elinizden geleni yapın. Dünyanın ömrü insanların kaderlerinden çok daha uzun sürecektir. Ağacın dalındaki o yaprak, günün birinde rüzgarla sürüklenip gidecektir. Geçenlerde, İran’da bir yazar intihar etmiş. Ormanda bulunmuş, cansız bedeni ipin ucunda. Fotoğrafı var. Fotoğrafın bir kısmına bakarsanız hayatın, kuşların, doğanın, güzelliğin her zamanki gibi olduğunu göreceksiniz. Ebediyet acılara katlanıyor. Bizler faniyiz. Geri kalan her şey beyhude.
Seneler geçtikçe hayat kendini gösteriyor. Başlarda her şeyi bildiğimizi sanıyoruz. Ardından endişe ve şüphe dolu bir dönem takip ediyor ve bundan sonra da çocukluğun yaşantılarını bilfiil yeniden alevlendirmek istediğimiz bir aşama. Bir süredir bulunduğum yer bu üçüncü ve son aşama.
Yetişkinlerin konuşmalarının çoğunu sıkıcı buluyorum. İnsan yaşamındaki en acayip dönem, en önemsiz şeylerin dahi radikal bir keşif süreci haline geldiği çocukluk dönemidir. O dönemleri ardımızda bu denli hızlı bırakmamız çok acı. Maalesef çoğu insan için kendimizi o farkındalık durumundan koparmak hatta bu süreci hızlandırmak oldukça doğal.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir