İçeriğe geç

A'dan Z'ye Seri Katiller Ansiklopedisi Kitap Alıntıları – Harold Schechter

Harold Schechter kitaplarından A'dan Z'ye Seri Katiller Ansiklopedisi kitap alıntıları sizlerle…

A'dan Z'ye Seri Katiller Ansiklopedisi Kitap Alıntıları

Seri cinayetlerin tarihini incelemek çok çetrefilli bir iştir, çünkü tam olarak nereden başlanılacağını bilmek güçtür. Bir yandan seri cinayetler benzeri olmayan modern bir olgu ve Amerika’ yı yirminci yüzyılın sonlarında etkileyen çeşitli hastalıkların bir belirtisidir.
Bana tepeden bakarsanız, bir aptal görürsünüz. Bana aşağıdan bakarsanız, tanrınızı görürsünüz. Bana tam karşımdan bakarsanız, kendinizi görürsünüz.
Evet dedi General ‘bu bana dünyadaki en heyecanlı av fırsatını sunuyor, başka hiç bir av türü bunun yanına bile yaklaşamaz. her gün ava çıkıyorum ve hiç sıkılmıyorum, çünkü benim aklımı da dahil edebildiğim bir avım var
Bana tepeden bakarsanız, bir aptalı görürsünüz. Bana aşağıdan bakarsanız, tanrınızı görürsünüz. Bana tam karşıdan bakarsanız kendinizi görürsünüz.
O günden beri konu üzerine kafa yoranlar bir kasaptan ingiliz tacının veliahdına kadar bir dolu şüpheli öne sürmüşlerdir.
Jack sonsuza kadar ortadan yok oldu. tarihten çıkıp efsaneler alemine karıştı.
Karındeşen tarafından gerçekleştirilen son suç en korkutucuydu. 9 kasım gecesi üç aylık hamile olan hayatı kadınını öldürdü bu olaydan sonra whitechapel cinayetleri birdenbire durdu.
Polis karındeşen’in mektubunu almasından iki gün sonra katil elizabeth stride adında isveçli bir hayat kadınının boğazını kesti kurban üzerinde diğer korkunç şeyleri yapamadan yaklaşan bir arabanın sesiyle işini yarım bırakmak zorunda kaldı.
katilin gerçek kimliğini asla bilinemeyecekti. birkaç hafta sonra metropolitan polisi kışkırtıcı bir mektup aldı. Mektup suçlu olduğunu söyleyen şahıs tarafından yazılmış ve takma bir isimle imzalanmıştı. bu isim halk tarafından benimsedi. bu andan itibaren çılgın whitechapel kasabı bu korkunç isimle anılacaktı: KARINDEŞEN JACK!
Londra’nın east end bölgesindeki ıssız ve loş bir sokakta yürüyen hamal george cross muşambaya sarılı bir şeye çarptı. yakından bakınca bu yığının parçalanmış bi kadının vücudu olduğunu anladı.
Gerçek aşk hikayelerinin çok sadık okuyucusu olan nannie, para için değil aşk için öldürdüğünde ısrar etti: Ben ideal eşi arıyordum hayattaki tek aşkı bir eş bu beklentilere uymayınca onu öteki tarafa gönderiyordu(mısır viskisine veya erik kompostosuna sıvı fare zehri koyarak) ve ondan sonra da başka bir beyaz atlı prensi aramaya çıkıyordu.
polis kendisinin dört kocasını sigorta poliçelerinden(aslında hiç de büyük miktar değildi) para almak istemesi nedeniyle suçladığında, çok sinirlenmişti.
Tüm kara dulların tek güdüsü aç gözlülük değildi.ortyaşın üstündeki kadın seri katil Nannie doss suçlarını itiraf ederken neşe içinde güldüğünden dolayın basın ona kıkırdayan nine adını takmışlardır. diğer lakapları; yalnız Kalpler Katili, Kara Dul ve Lady Mavi Sakal olarak adlandırıldı. Ona bir gazete tarafından kendi kendine yapılan dul deniyordu.
Britanyalı muadili Mary An Cotton isimli kadın çok sayıdaki eşini ve çocuğunu ortadan kaldırmıştır; ta ki son kurbanı olan on yedi yaşındaki üvey oğlunun üzerinde yapılan otopside midesinde arsenik bulununcaya kadar yakalandı mahkeme 13 çocuğundan 11’i de dahil olmak üzere 21 kişiyi öldürmekle suçlu bulundu 24 Mart 1873 yılında asıldı.
On dokuzuncu yüzyılın ortalarında Amerika’nın lydia sherman adındaki kadın birikimlerine konabilmek için kocalarını ardı ardına öldürmüştür. yeni hazinesini kimseyle paylaşmak istemediğinden çocuklarını da zehirlemiştir; kurbanlarından en az ikisini arsenikli sıcak çikolata ile öldürmüştür .mahkeme sekiz çocuğu ve üç kocasını zehirledi ve 1872’de ikinci derece cinayetten asıldı
Diğer kötü ünlü kara dullar da Gunness’ın açgözlü davranışlarının peşinden gitmişlerdir.
Gunness bu efsanevi konumunu sadece suçlarının çok fazla olması nedeniyle değil, aynı zamanda hiçbir iz bırakmadan Karındeşen Jack gibi ortadan kaybolarak halkbilimin ve söylentiler alemine süzülmesine borçludur. Silahlılık görünüşte 1908’de çıkan bir yangında öldü, ancak ölümünü taklit ettiğine düşünülüyor.
Ölümleri gunnes’in hem sigorta tazminatlarını almasını hem de banka hesaplarını boşaltmasını sağlamıştı. yavrularını yiyen anne domuz gibi, hayat sigortalarını yaptırdıktan sonra kendi iki bebeğini de öldürmüştü.
1881’de Norveç’teki küçük bir balıkçı köyünden gelen ve evlenmenden önceki ismi brynhild storset olan kadın fırsatlar ülkesi Amerika’ya geldi yakın zamanda efsanevi belle gunnes olarak anılacaktı.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
1675’te, suçlanarak Brinvilliers İngiltere’ye, Hollanda’ya ve son olarak Liège yakınlarındaki bir manastıra kaçtı ve burada rahip gibi davranan bir polis tarafından tutuklandı. 17 Temmuz 1676’da su tedavisi ile işkence gördü, yani 16 litre su (7 litreden fazla) içmesi sağlandı ve itiraf etmeye zorlandı. Sainte-Croix tarafından geride bırakılan belgelerin gücü ve kendi itirafı üzerine, savunma avukatının suçluluğuna dair iyi bir kanıt olmadığı yönündeki itirazlarına rağmen, ölüm cezasına çarptırıldı. Daha sonra kafası kesildi ve vücudu yakıldı.
Suç ortağı olduğu iddia edilen sevgilisi Sainte-Croix 1672’de doğal nedenlerden öldü, bu yüzden suçlanamadı.
ve 1670’te aynı şekilde iki erkek kardeşi Antoine ve François d’Aubray’i mülklerini miras almak için öldürdü.
Hastalar üzerinde çeşitli formüller deneyerek en az elli kişiyi öldürdü.
1666’da Marie-Madeleine-Marguerite de Brinvilliers, babası Antoine Dreux d’Aubray’i zehirlemek için Chevalier de Sainte-Croix olarak da adlandırılan sevgilisi Yüzbaşı Godin de Sainte-Croix ile komplo kurdu
Bir servetinin tamamını harcadıktan sonra babasının servetine konmak için onu ortadan kaldırmaya karar verdi, fark edilmeyecek bir zehir hazırlayabilmek için Paris’in kamu hastanesi olan Hotel Dieu’de gönüllü olarak çalışmaya başladı.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Önce Csejte kilisesinin bahçesine gömülen cesedi Csejte’li köylülerin ayaklanması sonucu Ecsed’deki Bathory aile kabristanına defnedilmek üzere buradan taşınmıştır.
1585 yılından 1610’a kadar sahip olduğu tüm şatolarda gerçekleştirdiği ortaya çıkmıştır. 650 kişilik kurban sayısına Bathory’nin hâlâ hükümet arşivlerinde saklı olduğuna inanılan günlük ve mektuplarından ulaşılmıştır.
Kralın Bathroy’nin kocasına olan borcu nedeniyle eyleme geçtiği ve böylece Bathory’den kurtulmak istediği de bir başka korkunç gerçek Bugüne dek Elizabeth’in suçsuzluğunu savunanlar krallık tarafından gerçekleştirilen bir komploya kurban gitmiştir
kralın emriyle görevlendirilen György Thurzó isimli subay şatoya incelemeye geliyor ve yaklaşık 300 kişilik bir tanık ordusu dinlendikten sonra korkunç gerçekle yüzleşiyor
Öte yandan Bathory’nin bölgedeki savaşta çaresiz kadınların koruyuculuğunu üstelendiği söylentileri de var. Örneğin Bathory, kocası Osmanlıların eline esir düşen bir kadın ya da kızı tecavüze uğrayıp hamile bırakılan bir kadın için politik hünerlerini sergilemekten çekinmemişti. Diğer yandan şatosunun bir bölümünde istemeden hamile kadınların çocuklarının düşürüldüğü de biliniyor. Bathory bunları kuşkusuz daha fazla genç kızı öldürebilmek için yaptığı düşünülüyor. Önceleri sadece köylü kızlarını katlederken kocasının ölümünden sonra artan kan arzusu bu seri katilin soyluların kızlarına da göz dikmesini sağlıyor. Böylece görgü ve terbiye öğrenmeleri için sarayına kabul ettiği kızların tamamı sırra kadem basıyor. Öte yandan bölgedeki kız kaçırma olayları da artıyor.
17 köy ve tarım arazileriyle çevriliydi ve Küçük Karpat dağlarının kayalıkları üzerinde yükseliyordu. Kocasının sürekli savaşta ve evden uzakta oluşu Bathory’i ticari ve politik konularla ilgilenmek zorunda bırakmıştı. Tarihçilere göre Bathory bu konuda da oldukça başarılıydı. Öte yandan Bathory güzelliğiyle övünmek, aynalar karşısında zaman geçirmek ve günde neredeyse beş defa kıyafet değiştirmekten de geri kalmıyordu. Bathory’nin babasından ve kocasından öğrendiği acımasızlığı sarayındaki hizmetçilere göstermesi ise en sıradan uğraşıydı. Yaşlanmaya başladığını düşündüğü andan itibaren cildini yenileyebilmek için kendini farklı büyülerle uğraşmaya verdiği de biliniyor.
Macaristan’ın Osmanlılar ve Avusturyalılarla gerçekleştirdiği savaşların yaşandığı bu dönemde Bathory Latince, Almanca ve Yunanca dillerini iyi derecede bilen bir Protestan genç kız olarak yetiştirilmişti. Acımasızlığıyla şöhret kazanan kuzeni Transilvanya prensi Stephen gibi Elizabeth de çocukluğundan itibaren ani öfke nöbetleri geçirmekteydi. Araştırmacılar bunun aileden gelen genetik bir bozukluk olduğuna ve Bathory’nin epilepsi hastası olma ihtimaline inanıyor. Günümüzdeki tarih uzmanları ve psikiyatrlar Bathory’nin aynı zamanda cinsel kimlik bozukluğuna da sahip olduğunu belirtiyorlar
Bathory’nin gençliğini koruyabilmek amacıyla bakire kızların kanlarıyla banyo yaptığı söylentileri onun uzak bir akrabası sayılabilecek Wallachia prensi Vlad Tepeş gibi bir vampir olduğuna inanılmasına yol açmıştır.
54 yıllık yaşamı boyunca işlediği korkunç cinayetler nedeniyle de dünyanın en ünlü kadın seri katili unvanını taşıyor. 15 yaşındayken evlendirildiği kocası Ferenc Nádasdy’nin ölümünden sonra suç ortağı hizmetçileriyle birlikte yüzlerce (söylentiye göre 650) genç kızın işkence edilerek öldürülmesinden sorumlu tutulmuştur.
Gilles de Montmorency-Laval, Baron de Rais, Breton şövalye, Fransız ordusunda bir lider ve Jeanne d’Arc ile birlikte savaşmış bir askerdi. En çok itibarı ve daha sonra çocuk seri katili olarak suçlanarak idam edilmesi ile bilinir. Parlak lacivert-siyah saçları ve sakalları vardı. Mavi Sakal adıyla peri masallara girmiştir
Long ıslandlı bir bahçıvan olan ve birçok hayat kadınını öldürüp cesetlerini kendini evlat edinenlerle paylaştığı evden saklamıştır
Modern zamanlardaki seri katillerin gerçekten dikkati çeken tek noktaları tuhaf psikopatolojileridir.
Andrey Romanoviç Çikatilo; Yaptıklarımı cinsel bir zevk için değil, daha çok biraz huzur bulabilmek için yaptım
14 Şubat 1994’te kafasına tek kurşun sıkılarak infaz edildi
Polis nihayet 1990’da yakaladı duruşmasında kurbanlarının ailelerinden korunabilmesi için çelik bir kafes içerisinde mahkeme salonuna getirildi.
1970’te Rusça ve edebiyat öğretmeni olarak çalışmaya başladı. 1978’de ailesiyle Şahtı, Rostov Oblastı’na geçip eğitmen olarak çalıştı.
Parti’nin siyasetine göre Sovyet Birliği’nde seri katil yoktu ancak bu öngörüyle ilgili bir sorun vardı. komünist yetkililer seri cinayetleri çürümüş batı bir fenomeni olarak ilan etti. suç tarihinin en canavar psikopatlardan biri Rusya’daki liman şehri rostov’da serbest yaşamaktaydı.
Boston Canisi olarak değil Yeşil Adam olarak tanındı ve yakalandı. Eyalet hastanesine kaldığı sırada başka bir hasta ile kadınlarına yaptıklarını anlatırken görevliler bilmeden bu korkunç katili yakalandıkları anladılar.
Yirmi yaşlarda Ölçü Alan Adam lakabını bir manken ajansı gibiymiş gibi kapı kapı dolaşıp mezura çıkarıp onları ölçülerini alarak başladı
Albert DeSalvo, Ölçü Alan Adam, Yeşil Adam ve Boston Canisi gibi takma adlarla anılıyordu
William King ismindeki bir New York dedektifi bu iblisi inatla 1910’dan beri arıyordu ve sonunda 1934’te kurbanların ailesine yazmış olduğu mektup kağıdındaki antetten bulup yakalandı.
Albert Fish, Amerika’nın öcüsü, yamyam. Gri Adam, Wysteria’nın Kurt Adamı, ve Brooklyn Vampiri gibi takma adlarla anılıyordu
16 Ocak 1936’da altmış beş yaşındaki fish elektrikli sandalyeye gittiğinde Sing sing de idam edilen en yaşlı en vahşi katil olarak kayıtlara geçti
Elektrikli sandalyede ölmek ne de büyük bir zevk olacak! bu tadacağım en büyük bir zevk olacak -şimdiye dek tatmadığım tek zevk!
Albert Fish’e Amerika’nın Öcüsü adı verilmiştir. iyi bir nedeni ise sevimli bir ihtiyar görümünü altına gizlenmiş bir korkunç yamyam iblis olmasıdır.
Göğsünü bir bıçakla açtım ve vücudunun etli parçalarını kestim. Sonra cesedi, bir kasabın sığırı hazırlaması gibi hazırlayıp balta ile parçaladım cesedi açarken o kadar açgözlüleşmistim ki titremeye başladım; bir parça kesip oracıkta yiyebilirdim.
Lizzie Borden baltayı aldı,
Annesine kırk kere sapladı.
Ne yaptığına bakınca,
Babasında da kırk bir kere sapladı.
Bekle zamanın gelinceye dek,
Haarmann arkandan gelecek,
Elinde baltası ile,
Seni kıyma edecek.
Bizde uyandırdığı gerçek dehşete ve mide bulantısına rağmen, seri katillerin karanlık bir cazibesi olduğunu inkar edemeyiz.Onlar sadece marazi merakımıza değil, aynı zamanda nihai insan sırrını anlama ihtiyacımıza da hitap ederler. Bu kadar sıradan görünen, bizim gibi olan insanlar, nasıl bir canavar yüreği ve beyni taşıyabilirler?
Harold Schechter -1995
Hiç tatmadığım bu büyük zevki tatmaktan mutlu olacağım (İdam cezası açıklanınca)

-Albert Fish

Bana tepeden bakarsanız, bir aptalı görürsünüz. Bana aşağıdan bakarsanız, tanrınızı görürsünüz. Bana tam karşıdan bakarsanız kendinizi görürsünüz.

-Charles Manson-

Psikopatlar normal insanların gizli arzularını eyleme geçirmemelerini sağlayan iç sınırlamalardan yoksun olduklarından, bir seri katili en karanlık hayallerini gerçeğe dönüştürmeye çalışmaktan alıkoyan hiçbir şey yoktur.En sonunda da zaten tam olarak bu olur.Hükmetme, karşısındakini alçaltma ve işkence şeklindeki sapkın fantezileri, suçlarını harekete geçiren bir yakıt haline gelir.
Soru: Sokakta yürüyen güzel bir kız görünce ne düşünürsün?
Cevap: Bir yanım ‘Onunla konuşmak, buluşmak isterim’ der.Diğer yanım ise ‘Kafasını bir sopaya geçirirsem nasıl görüneceğini merak ediyorum’ der.
Neticede psikopatlar yönlendirmekte uzmandırlar.Sizi kendilerinin dünyadaki en sorumlu, duyarlı, sevimli insanları olduklarına inandırırlar.Fakat bu tamamıyla göstermeliktir.Yüzeyin altı ta derinlere kadar boştur -kendi açgözlü arzularından başka hiçbir şeye aldırmayan katıksız benmerkezcilerdir.
Bana tepeden bakarsanız, bir aptal görürsünüz. Bana aşağıdan bakarsanız, Tanrınızı görürsünüz. Bana tam karşıdan bakarsanız, kendinizi görürsünüz.

CHARLES MANSON

Hep durmak istedim ama yapamadım.
Başka bir heyecan veya mutluluk kaynağım yoktu. – Dennis Nilsen
Siz ahmaklar beni hasta ediyorsunuz.İntikamım alınacak.Hepimizin içinde bir şeytan
yaşar.- Richard Ramírez ” Gece Avcısı ”
Bedenlerinden çıkan son nefesi hissedersiniz.Gözlerine bakıyorsunuzdur.Bu durumdaki
bir insan tanrıdır..
Ted Bundy.
Bana tepeden bakarsanız bir aptal görürsünüz.Bana aşağıdan bakarsanız tanrınızı görürsünüz.Bana tam karşıdan bakarsanız kendinizi görürsünüz. – Charles Manson
Kadınlar her zaman erkek şiddeti karşısında dengeleyici bir unsur olmuşlardır.
Hep söylendiği gibi ağlamamak için güleriz.
David Berkovitz’in mektubundan;
İnsanları öldürmeyi seviyorum, çünkü çok eğlenceli. Ormanda hayvan avlamaktan bile daha eğlenceli, çünkü İnsan, en tehlikeli hayvandır.
Bu kadar sıradan görünen, bizim gibi olan insanlar, nasıl bir canavar yüreği ve beyni taşıyabilirler?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir