George R. R. Martin kitaplarından A Storm of Swords: Blood and Gold kitap alıntıları sizlerle…
A Storm of Swords: Blood and Gold Kitap Alıntıları
“Robb bana sarılırken saçlarında kar taneleri eriyordu ve Arya’nın yapmaya çalıştığı kartopu, ellerinde dağılıp duruyordu. O sabah ne kadar mutlu olduğunu hatırlamak Sansa’nın canını yaktı. Şarkımın o gün başladığını düşünüyordum ama o şarkı neredeyse bitmişti.”
Bu kadar yaşlı olmak çok zor. Kör olmak daha da zor. Güneşi özlüyorum. Bir de kitapları. En çok kitapları özlüyorum.
Tanrılar dünyayı bütün insanların paylaşması için yarattı. Ama krallar taçlarıyla ve çelik kılıçlarıyla geldiklerinde, dünyanın sadece onlara ait olduğunu iddia ettiler. Benim ağaçlarım, dediler, elmaları yiyemezsiniz. Benim derem, burada balık tutamazsınız. Benim ormanım, siz avlanamazsınız. Benim toprağım, benim suyum, benim kalem, benim kızım, ellerinizi uzak tutun yoksa keserim ellerinizi, lakin diz çökerseniz koklamanıza izin veririm belki. Bize hırsız diyorsunuz ama bir hırsız cesur, zeki ve hızlı olmak zorundadır en azından. Bir diz çökenin yapması gereken tek şey diz çökmektir.
“Biz ölürsek, dünya da bizimle ölür.”
“Yalnızca ölüm soğuktur.”
“Ölülerin ziyafetinde, yaşayanlar için yer yoktur.”
“Bir kerrsinde Kral Jaehaerys, deliliğin ve dehanın aynı sikkenin iki yüzü olduğunu söylemişti bana. Ne zaman bir Targaryen doğsa, demişti, tanrılar sikkeyi havaya atar ve bütün dünya sikkenin yere nasıl düşeceğini görmek için nefesini tutar.”
“Bütün zaferlerim ellerimde cürufa dönüşüyor.”
“Herkes bir şey ister Alayne. Ve bir insanın ne istediğini öğrendiğinde, onun kim olduğunu ve onu nasıl oynatacağını da öğrenirsin.”
“Sadece kılıcı savuran eli değil, emri veren kafayı da istiyor.”
‘Ben kralım’ diyen bir adam, gerçek bir kral değildir.
“Her şey geçmişe dayanıyor. Annelerimize, babalarımıza ve onlardan önce onların annelerine babalarına. Bizler, bizden önce gelenlerin iplerinin ucunda dans eden kuklalarız.”
Aksi halde Lord Bolton seni portakal gibi soyardı, hayır mı?
Tanrılar dünyayı bütün insanların paylaşması için yarattı. Ama krallar taçlarıyla ve çelik kılıçlarıyla geldiklerinde, dünyanın sadece onlara ait olduğunu iddia ettiler. Benim ağaçlarım, dediler, elmaları yiyemezsiniz. Benim derem, burada balık tutamazsınız. Benim ormanım, siz avlanamazsınız. Benim toprağım, benim suyum, benim kalem, benim kızım, ellerinizi uzak tutun yoksa keserim ellerinizi, lakin diz çökerseniz koklamanıza izin veririm belki. Bize hırsız diyorsunuz ama bir hırsız cesur, zeki ve hızlı olmak zorundadır en azından. Bir diz çökenin yapması gereken tek şey diz çökmektir.
‘Ben kralım’ diyen bir adam, gerçek bir kral değildir.
“Nihayetinde hepimiz şarkıyız. Eğer şanslıysak.”
“Bir adam çiçekler gibi tatlı kokmamalı zaten.”
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Tanrılar dünyayı bütün insanların paylaşması için yarattı. Ama krallar taçlarıyla ve çelik kılıçlarıyla geldiklerinde, dünyanın sadece onlara ait olduğunu iddia ettiler.
Hepinize yetecek kadar zehrim olsun isterdim. Size bakınca, olmamı istediğiniz canavar olmadığım için esef ediyorum.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Her sabah uyandığında içindeki boşluğu hissediyordu.
Hepimiz, sahip olduğumuz yeteneklere göre kendi rolümüzü oynamak zorundayız.
Tanıdığımız bir hırsız, tanımadığımız bir hırsızdan iyidir, ondan sonra gelecek adam daha beter olabilir.
Asıl mesele ne zaman öldüğün değil, nasıl öldüğündür.
Diyar güvende olduğu sürece onurumuzun canınızdan fazla kıymeti yoktur.
Delilik ve deha aynı sikkenin iki yüzüdür.
Adalet, acımasız da olsa adalettir.
İnsanlar genellikle göründükleri gibi değillerdir.
Fedakârlık asla kolay değildir. Aksi halde gerçek bir fedakârlık değildir.
Her büyük lordun, onun makamını kıskanan bir sancak beyi vardır. Bu çeşit adamları yerlerinde tutan sadece kuvvettir. Bir zayıflık sezdikleri anda
Düşmanının kafası sana dair, dâima karışık olsun; senin kim olduğunu ve ne istediğini bilmezse bir sonraki adımını da tahmin edemez. Bazen düşmanını şaşırtmanın en iyi yolu, belli bir amaca hizmet etmeyen hareketler yapmaktır.
Dile getirilmemiş cesur bir amel, daha az cesur bir amel değildir.
Bırak doya doya baksınlar ve fısıldaşsınlar, onlar istiyor diye kendimi saklamayacağım.
Mücadeleden korkan zafer kazanamaz.
Bir adamın bir mücadele sırasında en savunmasız olduğu an kaçtığı andır. Koşan bir adam, bir asker için yaralı bir hayvandan farksızdır. Onun kana susamışlığını uyandırır.
Bir adam ne kadar yükselirse düşüşü de o kadar uzun olur.
Bazen fırtına rüzgarları öyle sert eserdi ki, yelkenlerini indirmekten başka seçeneği kalmazdı insanın.
Kaderimizi kendimiz seçmiyoruz. Ama vazifemizi yerine getirmeliyiz değil mi? Büyük ya da küçük, vazifemizi yerine getirmeliyiz.
İnatçı olmakla aptal olmak arasında dağlar kadar fark vardır.
Düşmanların sana meydan okuduğunda onlara kılıç ve ateşle karşılık verirsin. Ama senin önünde diz çöktüklerinde onların tekrar ayağa kalkmasına yardım edersin. Aksi takdirde bir daha hiçbir adam sana diz çökmez. Ve ‘Ben kralım’ diyen bir adam, gerçek bir kral değildir.
Korku, kılıçtan derin keser.
Bütün adamlar verdikleri sözleri tutmalıdır, en çok da krallar.
Bütün hazineni tek kesenin içine koyarsan, seni soymak isteyenlerin işini kolaylaştırmış olursun.
İş mücadeleye geldiğinde, disiplin her seferinde cesareti yener.
Ben buraya ait değilim.
Şarkımın o gün başladığını düşünüyordum ama o şarkı neredeyse bitmişti.
Güneşi özlüyorum . Bir de kitapları. En çok kitapları özlüyorum.
Düşüncelerin içinde kaybolmuştu.
Onlar neyse oydu , biz de neysek oyuz.
Yarım doğrular, büsbütün yalanlardan daha kıymetliydi.
Biz özgür insanlar , siz diz çökenlerin unuttuğu şeyleri biliriz. Bazen en kısa yol en güvenli yol değildir.
Ölüm de bir çeşit dipsiz kuyu
Dünyada güvenebileceği tek kişi yoktu.
Bana biraz huzur verin.
Kendini kelimelerin içinde , başka zamanlarda ve başka yerlerde kaybetmek istiyordu.
Deliliğin ve dehanın aynı sikkenin iki yüzü olduğunu söylemişti bana.
Bazı gerçekleri duyması zordur.
Adalet , acımasız da olsa adalettir.
Gece göründüğü kadar sakin miydi gerçekten ?
Sessizlik ve fısıltıyla geçen bunca yılın ardından , beni sevdiğinde çığlık atmak niyetindeyim.
Seni ne çok özledim bilmiyorsun , bilemezsin.
Herkes bir şey ister Alayne. Ve bir insanın ne istediğini öğrendiğinde , onun kim olduğunu ve onu nasıl oynatacağını da öğrenirsin.
İnsanlar genellikle göründükleri gibi değillerdir.
Ona güvendiğim için bana lanet olsun.
Yarım doğrular , büsbütün yalanlardan daha kıymetliydi.
Ne vakit bu kadar çok düşmanım oldu ?
Her sabah uyandığında içindeki boşluğu hissediyordu.
Sensiz kaybolmuştum.
Sensiz yarımım.
Hepsi yalan mı , sonsuza kadar , her şey ve herkes ?
Bir rüyanın içindeymiş gibi hissediyordu kendini.
Şarkılarda duyduğunuz şeylere asla inanmayın leydim.
Dünyada yapayalnızdı artık.
Onun adı kulaklarımın içinde bir uğultu , ruhumun üzerinde kara bir bulut.
Umut , fırtınadaki mum misali söndü.