İçeriğe geç

A Court of Frost and Starlight Kitap Alıntıları – Sarah J. Maas

Sarah J. Maas kitaplarından A Court of Frost and Starlight kitap alıntıları sizlerle…

A Court of Frost and Starlight Kitap Alıntıları

Üç farklı katmanın nasıl boyandığını o anda fark ettim.
Üstte, çiçekler. Ortada, alevler. Ve alttaki, en büyük katmanda yıldızlar.
Eski viran kulübemizdeki şifonyerin çekmecelerine boyadığım desenler. Her birimiz için bir resim. Her bir kız kardeş için. Daha birbirimizle tanışmadan çok önce eşim tarafından bana, zihnime gönderilen yıldızlar ve aylar.
Diğerleri etrafımda toplanırken, Nuala’dan bu sıralamayla yapmasını istedim, dedi Elain. Çünkü sen bizim temelimiz, hepimizi ayakta tutan kişisin. Hep öyleydin.
Orası sıkıcı.” Cassian sözlerini vurgulamak için esnedi. Az gölgelerine çekilir ve ben yapayalnız kalırım.
Azriel bana öyle bir baktı ki ne demek istediğini hemen anladım: Bu hakikaten Illyria bebeği.
Yaratmaya mecburum yoksa her şey boşa gider. Yaratmaya mecburum yoksa kahrımdan yataklara düşerim ve bir daha çıkamam.” Elini kalbinin üzerine koyduğunda gözlerim doldu. Bu zor,” dedi dokumacı bakışlarını gözlerimden ayırmadan, ve canımı yakıyor, fakat duracak olsaydım, bu tezgâhın ya da bu çarkın susmasına izin verecek olsaydım ” Sonunda bakışlarını benden alıp duvar halısına çevirdi. Boşluk’ta parlayan bir Umut olmazdı.”
Dinleyen yıldızlara, Feyre.
Ve gerçekleşen hayallere, Rhys.
Sanırım kalbim, ben farkına varmadan çok önce bile, senin bana ait olduğunu biliyordu.
Bazen bunun bir tür şaka olduğu hissine kapılıyorum, dedim. Bir tür kozmik numara. Hiç kimse -hiç kimse- bedelini ödemeden bu kadar mutlu olamazmış gibi.
Neler hissettiğimi, ne kadar berbat şeyler hissettiğimi kimselere söylemezken, sana anlattım. Seninle hep konuşabildim. Sanırım kalbim, ben farkına varmadan çok önce bile, senin bana ait olduğunu biliyordu.
Feyre Archeron, bir ricam olacak. Dünyayı bulduğundan daha iyi bir durumda bırak.
Umut, en soğuk geceyi ısıtır.
Tamlin evin etrafına kalkan çekmemişti. İçeri yabalayacak olan herhangi birini, yatak odasında belirip boğazını kesecek düşmanlarını engelleyecek hiçbir şey yoktu.

Neredeyse birisinin bunu yapmasını bekliyormuş gibi.

“Çocuk odası olan bir ev inşaat et Feyre.”
Beni inanılmaz mutlu ediyorsun. Mutlu bir hayatım var ve bunun içinde yer aldığın için sana minnettar olmaktan asla vazgeçmeyeceğim.
Bakışlarımı ona kaldırdığımda uluorta yanaklarından süzülen gözyaşlarından utanmadığını gördüm. Soğuk rüzgâr onları dondurmadan önce birkaç tanesini elimle silerken Rhys kulağıma, “Ben de hayatımda yer aldığın için sana minnettar olmaktan asla vazgeçmeyeceğim Feyreciğim,” diye fısıldadı. “Ve bizi bekleyen ne olursa olsun,” – küçük, neşeli bir gülümseme- “birlikte yüzleşeceğiz. Her bir anının tadını birlikte çıkaracağız.”
Tekrar ona yaslandığımda kolunu omzuma doladı. Kolumun üst kısmındaki, ikimizin de taşıdığı o dövmenin üzerinden: Birbirimize verdiğimiz bir söz. Asla ayrılmamak, sonuna kadar.
Hatta daha sonra bile.
Seni seviyorum, dedim bağ üzerinden.
Sevmeyip de ne yapacaksın?
Dirsek atmama kalmadan Rhys beni tekrar öptü, nefessiz ve hızlı. Dinleyen yıldızlara, Feyre.
Elimi yanağında gezdirip son gözyaşlarını silerken teni sıcacık ve yumuşacıktı. Sonra evin bulunduğu sokağa doğru döndük. Geleceğimize ve o gelecekte bizi bekleyenlere doğru.
Ve gerçekleşen hayallere, Rhys.
“Yüzyıllar önce ölen bir kadının diktiği elbiseleri giymekten rahatsız olabilirsin diye düşündüm.”
Elimi kalbimin üzerine koydum. “Onur duydum Rhys. Kelimelerle anlatamam.”
Dudakları hafiften titredi. “Seni severdi.”
Bu sözleri bana verdiği hediyeler kadar harikaydı. Başımı eğip alnımı alnına dayadım. Ben de onu severdim.
Pofurdadım. “Fazla mızmızlanayım deme. Feyre bize Illyria bebekleri deyip duruyor zaten.”
Azriel kıkır kıkır güldü. “Uçması yeterince geliştiğine göre bence bunu söylemeye hakkı var.”
İçim gururla doldu. Doğuştan kanatlara sahip olmasa da azmi ve isteğiyle bunu telafi etmişti. Kendimize ayırmayı başardığımız o değerli zamanlarda havada geçirdiğimiz saatlerin sayısını unutmuştum
Amren kelimeleri dışımdan söylemişim gibi, bakışlarını bana kaldırdı. “Onu seviyorum çünkü onu seven çok az kişi var. Onu seviyorum çünkü yanında olunması ya da anlaşılması zor biri.”
Cassian, “O tavuğu bütün gece elinde mi tutacaksın?” diye sordu masadan.
Somurtarak sert adımlarla ona doğru yürüdüm ve servis tabağını ahşap yüzeye bıraktım. “Üzerine tükürmüştüm,” dedim sevimli bir sesle.
Cassian gülümseyerek karşılık verdi. “Öyle yemesi daha lezzetli olur.”
“İkiniz ortamı çirkinleştirmek için özel çaba harcamış gibisiniz.”
Cassian elini kalbinin üzerine koydu. “Kalbimizi kırıyorsun.”
Azriel tavana bakarak iç geçirdi.
“Zavallı Az,” dedim kendime bir kadeh daha şarap doldurarak. “Şarap seni kendine getirir.”
Bana ters ters baktı, sonra şişeye, sonra Cassian’a, derken hışımla yanıma geldi ve elimden kaptığı gibi kafasına dikti. Cassian keyifle sırıttı.
Muhtemelen Rhys o anda kapıda belirdiği için.
“Eh, en azından artık iyi şaraplarımı kimin bitirdiğini biliyorum. Bir tane daha ister misin, Az?”
Azriel şarabı ateşe püskürtmekten son anda kurtulup güçlükle yutkundu ve kıpkırmızı kesilmiş bir yüzle Rhys’e döndü. “Açıklamama izin verirsen ”
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Cassian birden üzerime geldi, beni kucakladığı gibi havaya kaldırdı ve midem bulamama kadar havada döndürdü. Küfürler savurarak göğsünü yumrukladım.
Sonunda beni yere bıraktı. “Gündönümü için bana ne aldın?”
Koluna şaplak attım. “O cırtlak sesini kesmek için bir kucak dolusu ağız bandı.” Cassian tekrar kahkaha atınca ona göz kırptım. “Sıcak kakao ya da şarap?”
Cassian kanadını omzuma dolayıp beni mahzen kapısına yönlendirdi. “Rhysie’nin yakışıklı şişelerinden kaç tane kaldı?”
“Cassian’a cidden yeni bir bıçak alabilirsin ve bunun için seni şapır şupur öper. Ama Az muhtemelen kendisine hiç hediye verilmemesini tercih eder, sırf paketi açarken dikkatler üzerinde toplanmasın diye.”
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Yüzü alışılmadık şekilde ciddileşen Cassian bir süre sustuktan sonra, “Bazen kıskanıyorum,” diye karşılık verdi. “Mutluluğunuzu size çok gördüğümden değil ama ikinizin sahip olduğu şey ” Elini saçlarına saldırdığında kızıl sifonu pencereden içeri süzülen ışıkta ışıldadı. “Çocukken aklımızı efsanelerle, yalanlarla doldurdular. Eşlik bağının muhteşemliği ve mucizeviliğiyle ilgili hikayelerle. Bunların saçmalık olduğunu düşünürdüm. Derken ikiniz çıkageldiniz.”
Birden beklemenin canı cehenneme diye düşünmüştüm. Hayatı ertelemenin zerre kadar anlamı yoktu. Ne istediğimi biliyordum. Geciktirmek için hiçbir neden yoktu.
Kaybına rağmen yaratmaya nasıl devam ediyorsun?
Mecburum dedi.
Yaratmaya mecburum yoksa herşey boşa gider. Yaratmaya mecburum yoksa kahrımdan yataklara düşerim ve bir daha çıkamam.
Bu zor.
ve canımı yakıyor, fakat duracak olsaydım, bu tezgahın ya da bu çarkın susmasına izin verecek olsaydım
Boşluk’ ta parlayan bir Umut olmazdı.
Umut, en soğuk geceyi ısıtır
Dinleyen yıldızlara, Feyre.
Ve gerçekleşen hayallere, Rhys.
Bakışlarında galaksilerin dönendiğine yemin edebilirdim. Kanatları arasındaki gölgelerde gecenin görkemli derinlikleri yuvarlanmıştı.
“Sanırım kalbim, ben farkına varmadan çok önce bile senin bana ait olduğunu biliyordu.”
Eve yaklaşmasından çok önce gücünün bana el salladığını hissetmiştim;
Dünyaya yayılan karanlık bir melodi.
Seninle hep konuşabildim. Sanırım kalbim, ben farkına varmadan çok önce bile, senin bana ait olduğunu biliyordu.
“Senin acı çekmene neden olan hiç kimseyi affedemiyorum.”
Çocuk odası olan bir ev inşa et Feyre.
Feyre, Rhys, Cassian, Morrigan ve diğerleri Gece Sarayı’nı ve ötesini yeniden hayata döndürüp barış dolu bir geleceğe hazırlamakla meşguller.
Kış Gündönümü nihayet çok yakında ve artık kutlanabilir. Fakat bu şenlik bile geçmişin gölgelerinin ortaya çıkmasını engelleyemiyor. Feyre, Gece Sarayı Yüce Leydisi olarak katıldığı bu şenlikte düşündüğünden daha fazla yaraya sahip olduğunu anlıyor ve tahmin edemeyeceğiniz bir macera başlıyor!
“Sanırım kalbim, ben farkına varmadan çok önce bile, senin bana ait olduğunu biliyordu.”
“Sanırım kalbim, ben farkına varmadan çok önce bile, senin bana ait olduğunu biliyordu.”
Geldiğimiz ve geri döneceğimiz ilahi karanlığa.
Umut, en soğuk geceyi ısıtır.
Dinleyen yıldızlara, Feyre.
Ve gerçekleşen hayallere, Rhys.
Seni seviyorum, diye fısıldadı. Hayatımdan, ülkemden, tahtımdan daha fazla.
Dinleyen yıldızlara, Feyre.
Ve gerçekleşen hayallere, Rhys.
Genişce gülümsedi. Dolunay kadar parlak , herhangi bir yıldızdan daha sevimli .
Sanırım kalbim , ben farkına varmadan çok önce bile , senin bana ait olduğunu biliyordu.
Umut, en soğuk geceyi ısıtır.
Aklımı başımdan aldın. Tüm o aylar boyunca. Bunu elde ettiğime hâlâ inanasım gelmiyor. Seni elde ettiğime.   Boğazım düğümlendi. Aktarmak istediği, paylaşmaya ihtiyaç duyduğu düşünce buydu. Seni istedim, Dağın Altında bile. dedim usulca. Bunu oradaki korkunç şartlara bağladım ama o kadın geberdikten sonra, neler hissettiğimi, ne kadar berbat şeyler hissettiğimi kimselere söylemezken, sana anlattım. Sanırım kalbim, ben farkına varmadan çok önce bile, senin bana ait olduğunu biliyordu. Rhys’ in gözleri parladı ve yüzünü tekrar göğüslerimin arasına gömüp sırtımı okşadı. Seni seviyorum, diye fısıldadı. Hayatımdan, ülkemden, tahtımdan daha fazla.
Nefesleri hırıltılı, gözleri gümüş çizgiliydi. Emin misin? diye tekrarladı.
Evet. Her şeyden çok. Bunu Dokumacının galerisinde fark etmiş, hissetmiştim. Olur mu Gerçekten senin için bir hediye olur mu? diye sormayı göze aldım.
Parmakları benimkilerin etrafında gerildi. Hem de nasıl.
Kartopu savaşı yapıyorlar.
Bir baş onayı daha.
Üç Illyria savaşçısı, dedim. En büyük Illyria savaşçıları. Kartopu oynuyorlar.
Mor’un gözleri resmen yaramazca bir neşeyle parlıyordu. Çocukluklarından beri.
Beş yüz yaşının üzerindeler.
Gına getiren zafer hikâyelerini anlatmamı ister misin?
-“Dinleyen yıldızlara, Feyre.
-“Ve gerçekleşen hayallere, Rhys.”
“Ondan kalan bir parçam bile yok. O gitti, ben kaldım. Boşluk işte bu duygudan doğdu.”
“Seni seviyorum,” diye fısıldadı. “Hayatımdan, ülkemden, tahtımdan daha fazla.”
“Sanırım kalbim, ben farkına varmadan çok önce bile, senin bana ait olduğunu biliyordu.”
“Senin acı çekmene neden olan hiç kimseyi affedemiyorum.”
Seninle hep konuşabildim. Sanırım kalbim, ben farkına varmadan çok önce bile, senin bana ait olduğunu biliyordu.
Hangi aklına şaştığım Cassian’la Feyre’nin süsleme yapmasına izin verdi ?
Ah Azriel, üzümlü kekim.
“Sen mutlu musun bari?”
Ela gözleri gölgelendi. “ Biraz daha yolum var.”
“O gitti, ben kaldım. Boşluk işte bu duygudan doğdu.”
“Bu evin her köşesi, her karışı geçmişle doluydu.”
“Kelimeler beni yüzüstü bıraktı.”
“Bir yarayı kapatan ilk dikiş.”
Seni seviyorum, hayatımdan, ülkemden, tahtımdan daha fazla.
“Gerçek senin lanetin.”
Ağzına kızarmış tavuk tıkan Cassian, “Dişine göre birini seç,” dedi Amren’e.
“Farelere yazık olurdu,” diye mırıldandı Azriel.
Kaybına rağmen yaratmaya nasıl devam ediyorsun?
Sesimin çatladığını fark ettiyse bile belli etmedi. Üzgün, kederli bakışlarını gözlerime dikti ve sadece Mecburum, dedi.
Bu basit cevap karşısında yumruk yemiş gibi sarsıldım.
“Yaratmaya mecburum yoksa her şey boşa gider. Yaratmaya mecburum yoksa kahrımdan yataklara düşerim ve bir daha çıkamam. Elini kalbinin üzerine koyduğunda gözlerim doldu. Bu zor, dedi dokumacı bakışlarını gözlerimden ayırmadan, ve canımı yakıyor, fakat duracak olsaydım, bu tezgahın ya da bu çarkın susmasına izin verecek olsaydım Sonunda bakışlarını benden alıp duvar halısına çevirdi. Boşluk’ta parlayan bir Umut olmazdı.
Ağzına kızarmış tavuk tıkan Cassian, “Dişine göre birini seç,” dedi Amren’e.
“Farelere yazık olurdu,” diye mırıldandı Azriel.
“Tehlikeli sözler, Rhysand,” diye uyardı Amren. Uzun adımlarla kapıdan girerken giydiği muazzam beyaz kürk tarafından neredeyse tamamen yutulmuş gibiydi. Sadece yakasından dökülen küt saçları ve yekpare gümüş gözleri görünüyordu. Tıpkı şeye benziyordu
“Öfkeli bir kartopuna benziyorsun,” dedi Cassian.
Hayatımda hiçbir şeyden pişmanlık duymadım, bu hariç. Seninle zaman geçirememek hariç.
Çok güzelsin diye fısıldadı bağ üzerinden.
Sen de.
Biliyorum.
Gülerek geri çekildim. Pislik.
Seni seviyorum, dedim bağ üzerinden.
Sevmeyip de ne yapacaksın?
Seni seviyorum, diye fısıldadı. Hayatımdan, ülkemden, tahtımdan daha fazla.
Umut, en soğuk geceyi ısıtır.
Amren odanın diğer ucundan, Gereğinden fazla abartıyorlar diye buyurdu.

Mor sırıttı. Bunu her yıl haydut gibi malı götüren kadın mı söylüyor? Ceplerine tıkıştırılmış onca mücevherle eve giderken nasıl soyguna uğramıyorsun bilmiyorum.

Amren aşırı beyaz dişlerini gösterdi. Dikkatli ol Morrigan, yoksa sana aldığım şirin şeyi aynen iade ederim.
Mor şaşırtıcı bir şekilde, çenesini kapadı.

“Seni seviyorum, dedim bağ üzerinden.
Sevmeyip de ne yapacaksın?
Dirsek atmana kalmadan Rhys beni tekrar öptü, nefessiz ve hızlı. Dinleyen yıldızlars, Feyre.
Elimi yanağında gezdirip son gözyaşlarını silerken teni sıcacık ve yumuşacıktı. Sonra evin bulunduğu sokağa geri döndük. Geleceğimizd ve o gelecekte bizi bekleyenlere doğru.
Ve gerçekleşen Hayallere, Rhys.
Hayatı ertelemenin zerre kadar anlamı yoktu
Bekleyebilirdim. Bütün lanet gece boyunca burada bekleyebilirdim.
Aynı şeyi yapmaya meyilli olan Nesta sandalyesinde geri yaslandı.
‘Bütün paramı ablana basıyorum.’
‘Sus biraz.’
“Hangi aklına şaştığım Cassian’la Feyre’nin süsleme yapmasına izin verdi?”
“Tehlikeli sözler, Rhysand,” diye uyardı Amren. Uzun adımlarla kapıdan girerken giydiği muazzam beyaz kürk tarafından neredeyse tamamen yutulmuş gibiydi. Sadece yakasından dökülen küt saçları ve yekpare gümüş gözleri görünüyordu. Tıpkı şeye benziyordu
“Öfkeli bir kartopuna benziyorsun,” dedi Cassian.
Ramiel hala önünde yükselmeye devam ediyordu: Gri gökyüzünü delip geçen bir kaya parçası. Güzel ve yalnız. Öncesiz ve sonrasız.
Gece Sarayı’nın ilk hükümdarı onu boş yere kendi arması yapmamıştı. Her yıl kısa bir süreliğine görünerek Ramiel’in en yüksek zirvesini bir taç gibi süsleyen o üç yıldızla birlikte.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir