İçeriğe geç

90 Dakikada Aristoteles Kitap Alıntıları – Paul Strathern

Paul Strathern kitaplarından 90 Dakikada Aristoteles kitap alıntıları sizlerle…

90 Dakikada Aristoteles Kitap Alıntıları

&“&”

En kötüsüyse silahlanmış adaletsizliktir.
Eğitimliler ve eğitimsizliler arasındaki fark, yaşayanlar ve ölüler arasındaki fark gibidir.
Eğitim iyi zamanlarda bir güzellik, zor zamanlarda ise bir sığınaktır.
Mutluluksa, insanın, yapabileceğinin en iyisini yapmasıdır. Ama acaba yapabileceğimizin en iyisi nedir ? Aristoteles’in inancına göre insanoğlunun sahip olduğu en değerli şey aklıdır ve her kim olabildiğince çok zamanını aklın saf kullanımı sayesinde kuram üretmekle geçirirse, en mutlu ve iyi insan odur.
Eğitimliler ve eğitimsizliler arasındaki fark, yaşayanlar ve ölüler arasındaki fark gibidir.
Bir canlı için doğal olan şey, aynı zamanda onun için en doğru ve en doyurucu olan şeydir. İnsan için bu, tinine uygun bir yaşam sürmektir, zira tin insanı insan yapan şeydir. Öyleyse bu yaşam aynı zamanda en mutlu olanıdır.
En kötüsüyse silahlanmış adaletsizliktir.
Ortaçağ’da öğretileri bir çeşit kutsal doktrin olarak görüldü ve bu nedenle her türlü gelişimine engel oldu.
Aristoteles, tüm evrensel dahilerin ilki ve belki de en büyüğüydü.
İyi ki Aristoteles, İskender’e verdiği coğrafya derslerinde ondan Çin’in varlığını gizlemişti. Çin’in varlığı, dönemin Batı dünyası tarafından henüz bilinmiyordu.
İ.Ö. 342 yılında, antik dünyanın en büyük düşünürü, zamanın en büyük megalomanını eğitmeye çalışıyordu. Aristoteles 42, İskender ise 13 yaşındaydı.
Tum insanlar ölümlüdür.
Tüm Yunanlılar insandır.
O halde;
Tüm Yunanlılar ölümlüdür.
Platon Devlet adlı eserinde filozof kralın ütopik devletini nasıl yönetmesi gerektiğini anlatır (ki bu devlet idaresi dayanılmaz bir diktatörlükle son buluyordu). Aristoteles ise gerçekten var olan bir devletin nasıl idare edilebileceğini ortaya koyuyor.
Speusippos (Platon öldükten sonra okulun başına geçen dayısı) Diogenes ile Atina’nın agorasında giriştiği bir tartışma sonunda tüm insanların gözü önünde rezil olunca, utancından intihar etti.
Asıl gerçek, algılanabilir dünyanın ardında, idealar dünyasındadır.
Platon’un Aristoteles’i ayaklı akıl" ve evini "sahaf dükkanı" olarak nitelendirdiğini biliyoruz.
Aristoteles’in kahraman olmak gibi bir niyeti yoktu. Kendi deyişiyle Atina’yı felsefeye karşı ikinci kez bir günah işleme durumundan uzak tutmak için " çekip gidecek kadar akıllı biriydi.
Aristoteles’in öğrencisi İskender de kendi yapabileceğinin en iyisini yapmaya çalışıyordu ve sayısız insana acı ve ölüm getirdi. Yine de, bu durumdan öğretmeninin sorumlu olduğu şeklindeki suçlamaya karşılık vererek, Aristoteles’in bu tür ahlaki taşkınlıkları ünlü Altın Denge öğretisiyle dizginlemeye çalıştığı söylenebilir. Bu öğretiye göre her erdem, iki aşırı uç arasındaki orta noktadır.
Aristoteles’in en büyük başarısı mantık alanındadır. Daha doğrusu onun mucididir. Ona göre mantık tüm öğrenme olgusunun temeliydi.
Aristoteles’in Tragedya , ruh uyarılmasın diye acıma duygusu ve korku uyandırıyor" şeklinde meşhur tümcesi temel bir görüştür. Kendisi de oldukça derin düşünceli ve genelde ciddi bir insan olduğu için tragedyanın analizi konusunda başarılı biriydi.
Asıl gerçek , algılanabilir dünyanın ardında, idealar dünyasıdır.
Ama Aristoteles, adı Platon da olsa, bir ustanın peşinden gidemeyecek denli başına buyruk biriydi.
Aristoteles’e göre eğitimliler ile eğitimsizler arasındaki fark, yaşayanlar ile ölüler arasındaki fark gibidir.
Kim ki arayışlarını akla yöneltir ve o şekilde yaşarsa, onun için bilgi sahibi olmanın sonsuz yararları vardır.
Mutluluk salt bir davranış değildir. Öyle olsaydı, hayatı boyunca uyuyan ve bir bitki gibi yaşayan kişi de ona sahip olabilirdi veya en büyük talihsizliklerle karşılaşan bir insan. Bu bizi tatmin etmeyip de, onu belirli bir eyleme dönüştürmek zorunda olduğumuzda ve bunun ötesinde, eylemler gerek kaçınılmazlıktan dolayı ve bir araç olarak, gerekse salt eylem oldukları için arzulanır iseler, mutluluk muhtemelen salt bir araç olduğu için arzulanır olan bir eylemde değil, eylem olduğu için arzulanır olan bir eylemde kavranabilir. Ne de olsa mutluluk, başka bir şeye ihtiyacı olmayan, kendi kendine yeter bir şeydir.
Aristoteles’e göre eğitimliler ile eğitimsizler arasındaki fark, yaşayanlar ile ölüler arasındaki fark gibidir.
“Eğitim;
İyi zamanlarda bir güzellik,
Zor zamanlarda ise bir sığı­naktır.”
Şeref şereflendirilenden çok, şeref veren kişinindir.
Mutluluk, başka bir şeye ihtiyacı olmayan, kendi kendine yeter bir şeydir.
Aristoteles’e göre, aklı başında bir devletin anlam ve amacı, kendisi gibi eğitimli insanlardan oluşan bir zümreyi ortaya çıkarmak ve onları koruyup kollamaktır
Akıl elbette kendi kanunlarına göre
hareket etme özgürlüğüne sahip olmalıydı, ama ancak inancın sınırları dahilinde. İnanç olmadan akıl bir hiçti.
Aristoteles’in inancına göre insanoğlunun sahip olduğu en değerli şey aklıdır ve her kim olabildiğince çok zamanını aklın saf kullanımı sayesinde kuram üretmekle geçirirse, en mutlu ve iyi insan odur. Bu ifade hedonizmin (hazcılık .Ç.n.) masumane ve bilgiç oyun tarzıdır.
Aristoteles’e göre eğitimliler ile eğitimsizler arasındaki fark, yaşayanlar ile ölüler arasındaki fark gibidir.
Eğitimliler ile eğitimsizler arasındaki fark , yaşayanlar ile ölüler arasındaki fark gibidir.
Cordoba Halifesi’nin özel filozofu ve hekimiydi. Averroes, felsefenin ve özellikle de Aristoteles felsefesinin, hakikata giden asıl yol olduğundan emindi. Onu gözünde vahiyler tanrıya ulaşmanın ancak ikinci iyi yoluydu ve akıl inanca üstün geliyordu.
10. yüzyılın sonlarında İran’da dünyaya geldi. İslâm dünyasının en büyük filozoflarından ve bilim adamlarından biriydi. Avicenna’ının geniş kapsamlı eserleri günümüze dek yazılmış tıp kitaplarının en iyileri arasında yer alır, çünkü o tıbbı şarlatanlıklardan kurtarmak gibi kahramanca bir işe girişti.
Aristoteles felsefesi iki büyük İslâm bilgini tarafından geliştirildi.
İbn Sina (Avicenna)10. yüzyılın sonlarında İran’da dünyaya geldi..
İkinci büyük Aristoteles yorumcusu ise Averroes’tir (İbni Rüşd)
12. yüzyılda Mağrip İspanya’sında yaşadı
Aristoteles’in gerçek değerini ilk keşfeden Araplar oldu. Avrupa’nın “ortaçağ karanlığına” düştüğü bir zamanda İslâm dünyası tinsel gelişimini sürdürdü.
Çoğunluk köle zihniyetindedir, zira bir büyükbaş hayvanın yaşamını tercih eder.
Eğitimli ve iddialı insanlar şerefi seçerler.
İnsanların çoğu ve en kabaları zevki tercih ediyor. Bu nedenle zevkli yaşama değer verirler.Aslında belirgin olan üç tür yaşam biçimi vardır, birincisi şimdi saydığım, diğerleri ise siyasi yaşam ve gözlemleyici yaşam.
Kim ki arayışlarını akla yöneltir ve o şekilde yaşarsa , onun için bilgi sahibi olmanın sonsuz yararları vardır.
Bir nesne hakkında yargıda bulunmak, o nesne konusunda bilgi ve eğitimi olan kişinin işidir; tüm nesneler hakkında yargıda bulunmaksa, her konuda bilgili ve eğitimli olan kişinin. Bu nedenle genç bir insan siyaset bilimi için iyi bir dinleyici değildir, zira pratik hayat deneyimi yoktur.
Şiirselliği ortaya çıkaran iki tür doğal neden olmalı. Zira birincisi, insan doğuştan itibaren taklit eden bir varlıktır.
İkincisi, insanlar taklit etmekten ve taklit seyretmekten hoşlanırlar. Bunun bir kanıtı da sanat eserlerinde yaşadığımız şeydir.
Mutluluk, başka bir şeye ihtiyacı olmayan, kendi kendine yeter bir şeydir.
İnsan daha gençliğinde geometrisyen,
matematikçi ve genelde böyle şeylerde bilge olabilir, ama akıllı olamaz. Nedeni şudur ki, akıllılık kendini ayrıntıda gösterir
ve bu da ancak deneyim yoluyla ortaya çıkar. Ancak genç bir insan bu deneyimlere
sahip olamaz, zira bunlar uzun bir zaman
süreci içerisinde oluşurlar.
Erdem, aşırısı hata, eksikliği
sövgüye değer ve dengelisi doğru olup
övülen tutku ve eylemlerle ilgilidir.
Etik, erdemli tutkular ve eylemlerle ilgilenir; her ikisinde de aşırılık, eksiklik ve denge vardır. Böylece insan az ya da çok korku veya cesaret, hırs, öfke, merhamet ve hatta sevinç ve acı hissedebilir, üstelik her ikisini de doğru olmayan bir biçimde; buna karşın, bunu, yapılması istenen zamanda ve şart altında ve neye karşı ve niye ve nasıl yapmak, dengedir ve en iyi olan, ki, bu da erdemi simgeleyen şeydir. Aynı zamanda eylemlerde de aşırılık, eksiklik ve denge vardır.
Ona göre insanoğlunun nihai hedefi mutluluğun arayışı olmalıdır. Mutluluksa, insanın, yapabileceğinin en iyisini yapmasıdır.
Ama acaba yapabileceğimizin en iyisi
nedir ?
Aristoteles’in inancına göre in­sanoğlunun sahip olduğu en değerli şey aklıdır ve her kim olabildiğince çok zamanını aklın saf kullanımı sayesinde kuram üretmekle geçirirse, en mutlu ve iyi insan odur.
Yaşamının sonlarına doğru biraz kibirli biri olmuş olabilir, ama eserlerinden, insani acılara yabancı olmadığı anlaşılmaktadır. Tüm yaşamı boyunca bir öğretmen olarak kalmış ve hiçbir zaman bir kamu görevinde çalışma arzusunda bulunmamıştır
“Eğitim;
İyi zamanlarda bir güzellik,
Zor zamanlarda ise bir sığı­naktır.”

Aristo

Aristoteles kendisini nasırına basılmış gibi hissetti, öyle ki, kendisine ait bir okul kurmaya karar verdi.

Bu nedenle Aristoteles’in okulu Lykeion olarak anıldı. Bu ad günümüze dek ulaşmış ve Almanca Lyzeum, Fransızca lycée olarak varlığını sürdürmektedir (Türkçe’de lise olarak)
Aristoteles mantığını “çözüp ayırmak” anlamına gelen “Analytika” olarak isimlendirmiştir. Ona göre her bilim ve her bilgi alanı prensiplerden ve­ya mutlak doğrulardan (genel geçerlilikten) yola çıkmalıdır. Mantık sayesinde ise bunlardan gerçekler ortaya çıkartılabilir (veya analiz edilebilir). Genel geçerliliği olan şeyler ise bilimlerin veya bilgilerin etki alanlarını tanımlarlar ve bu alanları önemsiz veya konuyla ilgisiz elementlerden ayırırlar.
Aristoteles’in en büyük başarısı mantık alanındadır. Daha doğrusu onun mucididir. Ona göre mantık, tüm öğrenme olgusunun temeliydi
Ona göre, komedyada kötü insanların taklitleri yapılır ve gülünç olan, çirkinliğin komik biçimde tebdil-i kıyafetidir
Aristoteles’in, “Tragedya, ruh uyarılsın diye acıma duygusu ve korku uyandırıyor” şeklindeki meşhur tümcesi temel bir görüştür. Kendisi de oldukça derin düşünceli ve genelde ciddi bir insan olduğu için tragedyanın analizi konusunda başarılı biriydi.
Aristoteles, herhangi modern bir siyaset bilimcisinin tarafsızlığıyla değişik devlet biçimlerine yönelik tehditleri inceleyerek, örneğin hangi şartların bir ihtilale neden olabileceğini araştırdı ve monarşilerin, aristokrasilerin, demokrasilerin ve tiranlıkların varlıklarını nasıl koruyabileceklerine dair önlemler içeren kataloglar geliştirdi.
Aristoteles’e göre başarılı bir tiranlığın gerçek bir tirana ihtiyacı vardır.
Ancak bir polis devletinde eğitimli bir elit tabakaya yer yoktur.
Aristoteles’e göre, aklı başında bir devletin anlam ve amacı, kendisi gibi eğitimli insanlardan oluşan bir zümreyi ortaya çıkarmak ve onları koruyup kollamaktır
(Kinizm; İ.Ö. 400 yıllarında Anthisthenes tarafından geliştirilen felsefe) :
Kinikler, gerçek mutluluğun maddi olanaklar, politik güç ya da sağlıklılık gibi dış özelliklerden oluşmadığını vurgularlar.
Platon şekilleri idea olarak görürken, Aristoteles şekilleri (ya da kendi deyişiyle “genel geçerlileri”) dünyanın tözlerine dahil olan, tek başlarına var olmayan hakikatlar olarak gördü.
Öncelikle olgu ve nesneleri Birincil ve ikincil tözlere ayırdı. Aristoteles’e göre birincil tözler elbette dünyaya ait şeylerdi, ikincil olanlar da idealar ve şekiller.
Platon, dünyayı sonuç olarak din­sel esaslardan yola çıkarak yorumlarken, Aristoteles gerçeğe bilimsel bir açıdan yaklaşma eğilimi içerisindeydi.
Platon, algıladığımız dünyanın sadece görüntülerden oluştuğunu düşünüyordu.
Ona göre, gerçek olan şeyler aslında algıladığımız dünyanın ardında duran,
şekillere veya ideallere benzeyen idealardır. Görüntüler dünyasının nesneleri ancak, esas olan idealar dünyasına katıldıkları oranda gerçektirler. Ona göre, benim şu anda sokaktan aşağıya yürümekte olduğunu gördüğüm kahverengi köpek, köpeklik ideasına (ya da
şekline) katıldığı için bir köpektir. Bununla birlikte, kahverengi olmasının nedeni, onun kahverengililik ideasının (veya idealinin) bir parçası olmasınfandır. Asıl gerçek, algılanabilir dünyanın ardında, idealar dünyasındadır.
Aristoteles’in babası Nikomakhos,
Büyük İskender’in büyükbabası olan
Makedonya kralı Amyntas’ın özel hekimiydi.
Aristoteles, Makedonya’nın Yuna­nistan’a ait bölümünde bulunan bir köyde, antik Stagira’da dünyaya geldi.
ikinci büyük Aristoteles yorumcu­su ise Averroes’tir (İbni Rüşd)
Aristoteles’in düşünce sınırlarını zorlamamız için 2300 yılı aşkın bir za­manın geçmesi gerekti ve bu da onun benzersiz özgünlüğünü ortaya koyuyor.
Şeref şereflendirilenden çok, şeref veren kişinindir.
Aristoteles’e göre eğitimliler ile eği­timsizler arasındaki fark, yaşayanlar ile ölüler arasındaki fark gibidir.
Çoğunluk köle zihniyetindedir, zira bir büyükbaş hayvanın yaşamını tercih eder. Eğitimli ve iddialı insanlar şerefi seçerler. Bunu siyasi yaşamın hedefi sayabiliriz. Yine de aradığımız şey, sanki daha derin bir hedef. Zira şeref şereflendirilenden çok, şeref veren kişinindir.
Aristoteles’in inancına göre insanoğlunun sahip olduğu en değerli şey aklıdır ve her kim olabildiğince çok zamanını aklın saf kullanımı sayesinde kuram üretmekle geçirirse, en mutlu ve iyi insan odur. Bu ifade hedonizmin (hazcılık .Ç.n.) masumane ve bilgiç oyun tarzıdır.
Aristoteles’in taraftarlarına ve öğrencilerine Peripatetikler adı verilir.
Aristoteles, evlenişinden kısa bir süre sonra Assos’ta bir okul kurdu. Üç yıl sonra da Midilli Adası’nda bulunan Mytilene’ye yerleşti ve burada da bir okul kurdu. Aristoteles’in o devirlerde bitkilerin ve hayvanların sınıflandırılmasıyla ilgilendiği bilinmektedir.
Aristoteles’e göre, aklı başında bir devletin anlam ve amacı, kendisi gibi eğitimli insanlardan oluşan bir zümreyi ortaya çıkarmak ve onları koruyup kollamaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir