Halid Ebu Şadi kitaplarından 30 Günde Manevi Devrim kitap alıntıları sizlerle…
30 Günde Manevi Devrim Kitap Alıntıları
Günah işleyen bir kulun günahını bu dünyada örten Allah (c.c.), o kişinin günahını ahirette açığa çıkarmama hususunda daha lütufkârdır.
Kalbe korku yerleşmiş ise, şehevî duyguları yakıp atar, dünya sevgisi de oradan çıkıp gider.
Tartışmaya en düşkün varlık, insandır.
-Kehf, 54
-Kehf, 54
(İnsanları) Allah’a çağıran, iyi iş yapan ve Ben Müslümanlardanım diyenden, daha güzel sözlü kimdir ?
-Fussilet,33
-Fussilet,33
Hayâ; müminin vasfı, İslâm ahlâkının da bir parçasıdır.
Allah’ım! Seni zikretmekte, sana şükretmekte ve sana ibadet etmekte bana yardım et.
Allah, kendi yolunda ayakları tozlanan kulunu, cehenneme haram kılar.
Ya rabbi! Bizi iman süsüyle süsle. Bizi hidayet öncüleri yap..
Ya Rabbi! Bildiğim ve bilmediğim her türlü hayrı senden istiyor; bildiğim ve bilmediğim her türlü şerden de sana sığınıyorum
Sel gibi akan belaları, dua ile bertaraf edin
Ben, ancak kadere teslim olduğumda mutlu olurum.
Allah (c.c.) sana bakıyorken, sen başkalarına bakmaktan sakın!
Namaz; ancak huşu, teslimiyet ve Allah’a tam bir yönelme ile tam namaz olur.
Kur’an’a inanan hiçbir kul yoktur ki, onun kalbinde ferahlık olmasın
Namazdaki nasibin, onu idrak ettiğin kadarıyladır.
Çok yemek, altı husustan dolayı kınanmıştır:
1.Allah korkusu kalbinden gider.
2. Mahluta karşı şefkat duygusu kalbinden silinir. Çünkü insanların hepsinin kendisi gibi aç olduğunu ve kendisine bir şey bırakmayacağını zanneder.
3. İbadet ve itaatten ayrı kalır.
4. Hikmetli sözler duyduğunda o sözlerden etkilenmez.
5. İnsanlara vaaz ve nasihatte bulunsa bile tesiri olmaz.
6. Hastalıklar o kişide fazla görülür.
1.Allah korkusu kalbinden gider.
2. Mahluta karşı şefkat duygusu kalbinden silinir. Çünkü insanların hepsinin kendisi gibi aç olduğunu ve kendisine bir şey bırakmayacağını zanneder.
3. İbadet ve itaatten ayrı kalır.
4. Hikmetli sözler duyduğunda o sözlerden etkilenmez.
5. İnsanlara vaaz ve nasihatte bulunsa bile tesiri olmaz.
6. Hastalıklar o kişide fazla görülür.
Bir kimse az yemek yerse kavrayışı artar ve kavradıklarını başkalarına da anlatma yeteneği artar. O kişi saf ve rikkatli olur. Çok yemek kişiyi yapmak istediği pek çok şeyden alıkoyup engeller.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Ömer b. Hattab (Radıyallahu Anh) şöyle buyurur:
Şişman olmaktan sakının. Çünkü o , namaz kılma konusunda kişide tembellik oluşturur , bedeni heder eder, hastalığa sebep olur. Yemek yerken ölçülü olun. Böyle yapmak israfa engel olur, bedeni sağlıklı kılar, ibadet yapma hususunda insana güç verir. Bir insan şehvetini dinine üstün tutmazsa o kişi helak olmaz.
Şişman olmaktan sakının. Çünkü o , namaz kılma konusunda kişide tembellik oluşturur , bedeni heder eder, hastalığa sebep olur. Yemek yerken ölçülü olun. Böyle yapmak israfa engel olur, bedeni sağlıklı kılar, ibadet yapma hususunda insana güç verir. Bir insan şehvetini dinine üstün tutmazsa o kişi helak olmaz.
Abdullah b. Mesud (Radıyallahu Anh) ise şöyle buyurur: Kalplerin canlı ve coşkulu olduğu anlar olduğu gibi soğukluk ve bıkkınlık duyduğu anlarda vardır. Canlı ve coşkulu olduğu anları ganimet bilin; sıkılma ve soğukluk duyduğunuz anlarda ise bir şey yapmayın.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Yardımlaşıp birbirine destek olmak, Mü’minlerin ahlâkındandır.
Ya Rabbi! Her musîbet anında bizi, sükûnet nimetiyle rızıklandır.
İnsanın tabiatında usanma duygusu olduğu için değişikliğe karşı bir eğilim vardır. En görkemli saraylarda, en konforlu hayatı yaşasalar da bıkkınlık duygusu insana hızlı bir şekilde sirayet ediyor.
Şeytana giden yollara set çekmek, isyan bataklığından kurtulmak demektir.
Usanma duygusu asrımızın hastalığıdır.
Nefsin hilelerini bilmek cennete giden yolda kontrolü sağlamak demektir.
Bir şeyden usanmayı terk edeceğim. Hedefe ulaşmaya, mükafatın tadına varmaya engel olan üşengeçliğimi yeneceğim.
Bir işi yapabileceğine veya yapamayacağına inanırsan, iki halde de doğru düşünüyorsun demektir.
Mü’minler affedip müsamaha göstersinler. Siz de, Allah’ın sizi affedip müsamaha göstermesini arzu etmez misiniz? (Nur, 22)
•İnsanların pek çoğu sıcak havada 14 saate yakın uzun günlerde aç kalamazlar.
•Pek çoğumuz televizyon ve sigara bağımlılığından kurtulamayacağımızı zannederiz.
•İnsanların pek çoğu gecenin yarısını veya üçte birini ihya edemeyeceğini, Ramazan ayından önceki gibi uykusundan vazgeçmeyeceğini zanneder. Bedenlerinin bu zevklerden mahrum kalamayacağını düşünür.
•Ramazanda alışılmışların dışına çıkma, yerleşmiş alışkanlıklardan kurtulma imkânı vardır. Bunu düşünmek kişinin iradesini kuvvetlendirir.
•Pek çoğumuz televizyon ve sigara bağımlılığından kurtulamayacağımızı zannederiz.
•İnsanların pek çoğu gecenin yarısını veya üçte birini ihya edemeyeceğini, Ramazan ayından önceki gibi uykusundan vazgeçmeyeceğini zanneder. Bedenlerinin bu zevklerden mahrum kalamayacağını düşünür.
•Ramazanda alışılmışların dışına çıkma, yerleşmiş alışkanlıklardan kurtulma imkânı vardır. Bunu düşünmek kişinin iradesini kuvvetlendirir.
İş olacağına varır. Nice şer gibi görünen şeyler vardır ki sonu hayır getirir
Tagor şöyle demiştir: Mümkün, imkansıza sormuş: Nerede ikamet edersin? İmkansız şöyle cevap vermiş: Acizlerin rüyasında
İmkansız sözü ancak zayıf insanların lügatinde vardır.
Bir işi taksim edersen yapamayacağın iş kalmaz.
Kişi iç dünyasındaki düşmanlara karşı mücadele etmezse zahirdeki düşmanlara karşı da başarı elde edemez. Kim kalbinde zafere ulaşmış ise düşmanlara karşı galip gelir. Her kim de çaba göstermezse düşmana yenik düşer.
Yumuşak huylu insan heybetli görülür. Çünkü her kim her şeye hesap sorarcasına yaklaşırsa, şahsını küçültülmüş , basit insanların saldırısına açık zemin hazırlamış olur.
Müsamahakâr olma, kişinin irade sahibi olduğunu gösterir. Müsamahakârlık, düşmanı dostlar safına katmanın en güzel yoludur. Yüce Allah şöyle buyurmuştur:
Sen kötülüğü en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki candan bir dost olur.
Fussilet Sûresi /34
Sen kötülüğü en güzel bir şekilde önle. O zaman seninle arasında düşmanlık bulunan kimse sanki candan bir dost olur.
Fussilet Sûresi /34
Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
Güçlü kimse insanları güreşte yenen değil öfkelendiğinde öfkesine hakim olan kimsedir.
Güçlü kimse insanları güreşte yenen değil öfkelendiğinde öfkesine hakim olan kimsedir.
Büyük insanların boş işlerle meşgul olacak zamanı yoktur.
Allah’ın senin kalbinin temiz olduğunu bilmesi kafidir.
İmam-ı Nevevi der ki: Akrabalık bağlarını korumak ve onları ziyaret etmek kişinin içinde bulunduğu duruma göre değişir. Bu, bazen maddi yardımla, bazen onlara hizmet etmekle, bazen de selam verip onların halini hatırını sormakla olur.
Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
Yoksula sadaka vermek (normal) bir sadakadır. Akrabaya sadaka vermek ise hem sadaka hem sıla-i rahimdir.
Akrabalık bağlarını kesen Cennete giremez.
Gece uzun; ancak çok uyuyarak onu kısaltma
Gündüz temiz; ancak onu günahlarla kirletme!
Gündüz temiz; ancak onu günahlarla kirletme!
Allah kişinin kalbini bir anda bir ayeti duyması için açabilir. Aniden ilgisizlik alakaya, katılık yumuşaklığa, karanlıklar da aydınlığa dönüşebilir.
İbni Kayyım der ki:
Zamanı boşa geçirmek ölümden daha beterdir. Çünkü zamanı boşa geçirmek seni Allah’tan ve ahiret yurdundan koparır. Oysa ölüm sadece dünya ve insanlardan koparır.
Zamanı boşa geçirmek ölümden daha beterdir. Çünkü zamanı boşa geçirmek seni Allah’tan ve ahiret yurdundan koparır. Oysa ölüm sadece dünya ve insanlardan koparır.
İbni Kayyım şöyle demiştir: İnsanın dünyadaki en büyük kazancı zamanı iyi değerlendirip faydalı işler yapmasıdır.
İbni Mesud şöyle buyurmuştur:
Güneş doğup battığından beri pişman olduğum konu, ömrümün azalmasına rağmen, amelimin artmayışıdır.
Güneş doğup battığından beri pişman olduğum konu, ömrümün azalmasına rağmen, amelimin artmayışıdır.
Zamana sövmeyin. Çünkü zamanın sahibi Allah’tır.
Yaşamak için yemek yemeye vakit ayırmıyor musun? Ailen için onlarla günün belli vakitlerini beraber geçirmiyor musun? Kur’an okuyup öğrenmen bu fani şeylerden de mi değersiz? Allah’ın seni görüp gözetmesi senin için ne anlama geliyor?
Bu davete icabet et ve O’nun senden razı olmasını iste!
Bu davete icabet et ve O’nun senden razı olmasını iste!
“Ya Rabbi! Ben senin kulun, kulunun da çocuğuyum. Kaderim senin elinde geçmişim de senin iradendedir. Benim hakkında vereceğin karar adaletlidir. İsteklerimi senin koyduğun ve mahlukata da öğrettiğin isimlerinle istiyorum. Kitabında da bu şekilde zikrettin. Kur’an’ı benim kalbimin ilacı, gönlümün ışığı , üzüntülerimin şifası ve sıkıntılarımın da çözümü yap. ”
Kur’an’ı bizatihi okuyun. Sadece evlerde asılı tutmakla aldanmayın. Allah Kur’an’ı okuyup kavrayan kişiye azap etmez.
Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) şöyle buyurmuştur:
Kur’andan bir şey bilmeyen kimse harap olmuş ev gibidir.
O ev ki harabe olmuş , kimsenin faydalanmadığı, kimsenin dönüp bakmadığı bir evdir.
Kur’andan bir şey bilmeyen kimse harap olmuş ev gibidir.
O ev ki harabe olmuş , kimsenin faydalanmadığı, kimsenin dönüp bakmadığı bir evdir.
Kişileri, rakamları, rüyaları, mekânları uğursuz saymak kişinin hayat biçimini etkileyerek başarıya ulaşmasına engel olur. Bu nedenle kişinin korktuğu şeylerle imtihan olacağı söylenmiştir.
Bil ki uğursuzluk bundan korkanı etkiler ve onu korkutur. Ancak uğursuzluğa önem vermeyen kişiye bu düşünce zarar veremez.
Bil ki uğursuzluk bundan korkanı etkiler ve onu korkutur. Ancak uğursuzluğa önem vermeyen kişiye bu düşünce zarar veremez.
Bazı salihler şöyle derler: Kişinin iradesine en büyük zararı verip aldığı tedbirleri de boşa çıkartan en büyük şey karamsarlıktır. Kim ki ineğin böğürmesini, karganın ötmesini kadere engel olacak durum olarak kabul ediyorsa o kişi cahilin ta kendisidir.
Hiç kimse bir şeyi uğursuz saymaktan uzak değildir. Özellikle bu kişiler, başlarına musibet gelip bu musibetlerden kurtulamayan ve sıkıntıları bitmeyen kişilerdir. Bunlar ümitli olmak isterler, ancak karamsarlık bunlara galip gelir. İleriye dönük planlar yaparlar; ancak vehimleri onlara daha yakın olur. Bilhassa kader onlara musibet getirdiyse ümitler onlara ihanet ettiyse o kişi karamsarlık şemsiyesinin altına sığınır ve Allah’ın kaza ve kaderinden, mutlak iradesinden gafil olur. Bu kişi karamsar ve ümitsiz düşününce bir işe atılmaktan geri durur, başarmaktan umudunu keser. Bu kişi sanki her zaman başına musibet gelecekmiş gibi düşünür. Bu durum o kişide huy haline gelir ki artık hiçbir hedefini de gerçekleştiremez ve hiçbir işte başarı elde edemez. Ancak kadare inanan , kazaya rıza gösteren kişi geleceğe güvenle bakar ve dolayısıyla karamsarlık duygusu da azalır, cesaretsizlik ve vehimleri onun bir işe atılmasına engel olamaz. Çünkü kazanmak bir işe atılmakla, kaybetmek ise bir işten geri durmakla olur.
Peygamber (Sallallahu Aleyhi ve Sellem) bir ihtiyaç için bir yere gittiğinde Ya Mübarek, Ya Raşid (doğruya ulaştıran) Ya Nacih (başarıyı İhsan eden) denmesinden hoşlanır ve kalbi inşirahla dolardı. Bu tabirler hep iyimser ve pozitif bir havayı izhar eder.
Yine bir eşyasını kaybeden kişiye, Ya Vacid (Ey kayıpları bulduran) diyerek dua edilmesini de severdi.
Yine bir eşyasını kaybeden kişiye, Ya Vacid (Ey kayıpları bulduran) diyerek dua edilmesini de severdi.
Nice ömürler vardır ki, zaman olarak uzun; ancak hâsılatı azdır. Nice ömürler de vardır; zamanı az, ancak hâsılatı çoktur.
Güneş doğup battığından beri pişman olduğum konu, ömrümün azalmasına rağmen, amelimin artmayışıdır.
İyimser olup Pozitif düşünürsen;
•Hayırlı işlere ulaşırsın,
•Güzel işler yapıp başarılı olursun,
•Zor ve sıkıntılı şartlarda olsan da olaylara pozitif bakarsın,
•Umutsuzluk ve karamsarlığın belini kırarsın,
•Fiziksel ve ruhsal savunma mekanizmalarını aktif hâle getirirsin,
•Allah’a hüsn-ü zan beslersin,
•Zor durumlarda bile sağlıklı kararlar alırsın,
•Ümitvar olma konusunda Peygamber’i örnek almış olursun,
•İradeni güçlü kılarak hedeflere ulaşırsın,
•Neşeli ve mutlu insanlardan bu pozitif enerjiyi alır, ailene, arkadaşlarına ve diğer insanlara bunu aktarırsın.
•Hayırlı işlere ulaşırsın,
•Güzel işler yapıp başarılı olursun,
•Zor ve sıkıntılı şartlarda olsan da olaylara pozitif bakarsın,
•Umutsuzluk ve karamsarlığın belini kırarsın,
•Fiziksel ve ruhsal savunma mekanizmalarını aktif hâle getirirsin,
•Allah’a hüsn-ü zan beslersin,
•Zor durumlarda bile sağlıklı kararlar alırsın,
•Ümitvar olma konusunda Peygamber’i örnek almış olursun,
•İradeni güçlü kılarak hedeflere ulaşırsın,
•Neşeli ve mutlu insanlardan bu pozitif enerjiyi alır, ailene, arkadaşlarına ve diğer insanlara bunu aktarırsın.
Bugünün Sloganı
Olaylara Pozitif Bak ki Güzel Şeylerle Karşılaşasın
Olaylara Pozitif Bak ki Güzel Şeylerle Karşılaşasın
Hataların telafi edilemeyeceği, tökezlemelerin düzeltilemeyeceği bir gün gelmeden dünyada iken bu hataları düzeltme konusunda acele et! Bugün düzelmeyeceksen hangi gün düzeleceksin?
İman edenlerin Allah’ı anma ve O’ndan inen Kur’an sebebiyle kalplerinin ürpermesi zamanı daha gelmedi mi?
Hadid Suresi/16
Ya Rabbi! Kur’an’ı benim kalbimin ilacı, gönlümün ışığı, üzüntülerimin şifası ve sıkıntılarımın da çözümü yap.
Ya Rabbi! Benim basîret nurumu artır ki, imtihanların arkasındaki hikmetleri görebileyim. Her beladan sonra bir lütfu, her tepenin arkasında bir düzlüğü idrak edeyim
Şüphe, hastalıkların yarısıdır. İyimser olup pozitif düşünmek ise ilaçların yarısıdır. Sabır ise şifanın ilk adımıdır.
Ya Rabbi! Bizi rezil rüsva edecek imtihanlara maruz bırakma! Bizi imtihan ettiğinde sebatkâr olmayı da nasip eyle!
Süfyan-ı Sevri der ki: Az yemek demek gece az uyku demektir.
Ya Rabbi! Ruhumuzu gaflet,şehvet,rehavet ve bıkkın halde iken kabzetme.
Ya Rabbi!Kalplerimizde imanı sabit kıl.
İş olacağına varır. Nice şer gibi görünen şeyler vardır ki sonu hayır getirir.
Ya Rabbi! Ben senin kullarını affediyorum. Kullarının da beni affetmesi için bir çıkış yolu ihsan et.
Kişi kendi ayıp ve kusurlarını düzeltmekle meşgul olmalıdır.
Peygamber(sav) şöyle buyurmuştur:
Güçlü kimse insanları güreşte yenen değil öfkelendiğinde öfkesine hakim olan kimsedir.
Güçlü kimse insanları güreşte yenen değil öfkelendiğinde öfkesine hakim olan kimsedir.
Yumuşak huylu olmak Allah’ın rızasını ve cenneti elde etmenin yoludur.