İçeriğe geç

26 ve Bir Kitap Alıntıları – Maksim Gorki

Maksim Gorki kitaplarından 26 ve Bir kitap alıntıları sizlerle…

26 ve Bir Kitap Alıntıları

“Ah, bütün bunların ağır, anlamsız bir düş olmasını ne kadar isterdim.“
İnsan, sevgisini daima birilerine yüklemek ister. Bazen bu sevgiyle onu ezdiğini, sevilen kimsenin hayatını zehirlediğini düşünmez bile.
Her şeylerini söylemiş, konuşacak hiçbir şeyi kalmamış olanların suskunluğu ne kadar acı ve korkunçtur.
Türküsü gecenin sessizliği içinde uzun süre arkamdan inledi, ağladı.
Yalan, insanı kimi zaman gerçekten daha iyi açıklar
Ben bir tutamak bulamadım! Arıyorum, özlüyorum onu, ama bulamıyorum işte!
Günah işleyen kadının en büyük korkusu alay edilmektir. Onlar utanırlar bizden. Biz alacağımızı alır, sonra da ahmak kadını nasıl ayarttığımızı anlatıp böbürlenmek için çarşıya çıkarız. Ama kadının gidecek kimsesi yoktur. Kimse yiğitlik saymaz onun günahını.
İnsan çok güzelleşir uyurken, çocuk gibi güzelleşir. Soluk alır, gülümser, o kadar.
-Yeniden buluşacağımız inancıyla ayrıldık.
-Buluşamayacakmışız.
Berbat bir durumdaydım.
Her şeyini söylemiş, konuşacak hiçbir şeyi kalmamış olanların suskunluğu ne kadar acı ve korkunçtur.
Her şeylerini söylemiş, konuşacak hiçbir şeyi kalmamış olanların suskunluğu ne kadar acı ve korkunçtur.
Hayatında hiçbir güzel şey bulunmayan bir insanın bir hikaye uydurup gerçekmiş gibi anlatmasında ne kötülük var ? Anlatır, masalına kendi de inanır, bir parça avunur. ”
ah, bütün bunların ağır, anlamsız bir düş olmasını ne kadar isterdim.
İnsan çok güzelleşir uyurken,
çocuk gibi güzelleşir.
Herkes kendinin efendisidir; ben bir alçaksam bunun suçu benden başka kimseye yüklenemez!
Günah işleyen kadının en büyük korkusu alay edilmektir. Onlar utanırlar bizden. Biz alacağımızı alır, ahmak kadını nasıl ayarttığımızı anlatıp böbürlenmek için çarşıya çıkarız. Ama kadının gidecek kimsesi yoktur. Kimse yiğitlik saymaz onun günahını.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Tanrım! Bir insanın dünyadaki biricik mutluluğunu elinden alıyorlar! Bu ne biçim düzen?
/// İnsan, sevgisini daima birilerine yüklemek ister. Bazen bu sevgiyle onu ezdiğini, sevilen kimsenin hayatını zehirlediğini düşünmez bile.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
//.. İnsanın tekdüze bir hayatı olması korkunç bir şeydir. Eğer bu durum onu öldürmediyse, yaşamak gün geçtikçe daha dayanılmaz olur..
‘Hayatımız tekdüze sürüp giderdi. İnsanın tekdüze bir hayatı olması korkunç bir şeydir. Eğer bu durum onu öldürmediyse, yaşamak gün geçtikçe daha dayanılmaz olur..’
‘Günah işleyen kadının en büyük korkusu alay edilmektir. Onlar utanırlar bizden.
Biz alacağımızı alır, sonra da ‘ahmak kadını’ nasıl ayarttığımızı anlatıp böbürlenmek için çarşıya çıkarız. Ama kadının gidecek kimsesi yoktur. Kimse yiğitlik saymaz onun günahını.
Kardeş, kadınların en yoldan çıkmışı bile bizden daha çok taşır bu günahın utancını.’
‘Sanki yeryüzünde bir ben canlı kalmışım. Beni de soğuk bir ölüm beklemekte..’
Her şeyini söylemiş, konuşacak hiçbir şeyi kalmamış olanların suskunluğu ne kadar acı ve korkunçtur.

Yirmi Altı Adam ve Bir Kız, Maksim Gorki

Herkes kendinin efendisidir; ben bir alçaksam bu­nun suçu benden başka kimseye yüklenemez!
Her şeyini söylemiş, konuşacak hiçbir şeyi kalmamış olanların suskunluğu ne kadar acı ve korkunçtur.
İnsan, sevgisini daima birilerine yüklemek ister. Bazan bu sevgiyle onu ezdiğini, sevilen kimsenin hayatını zehirlediğini düşünmez bile.
Ne dersin? Kardeş, dünyayı baştan başa dolaşmaya karar verdim. En iyi şey bu. Yürüyüp gidiyor, hep yeni şeyler görüyorsun Başın dinçtir Rüzgâr karşıdan eser, ruhundaki isi pası siler gö­türür. Rahat ve özgürsündür Kimse baskı yapamaz sana. Karnın mı acıktı? Çalışır, elli kapik kazanırsın. İş yoksa, kimden istesen ekmek verir. Çok yer görürsün böylece Dünyanın bütün güzelliklerini görürsün Ne dersin, ha?..
– Şey. dedi. Bir şey sormak istiyordum da Hayat dü­zenini anlatan bir kitap yok mudur? Nasıl yaşamak gerek­tiğini öğreten? Hangi davranışların zararlı, hangilerinin zararsız olduğunu bana anlatsın Ben ne yapacağımı şaşırıyorum. Önce iyi sandığım şey, sonradan kötü çıkıyor.
İşçiler arasında kara kuru, tuhaf, kırmızı sarıklı, fesli, kısa mavi cepkenli, bacaklarda darlaşıp, apış arasında genişleyen bir çeşit şalvar giyinmiş adamlar vardı. Anadolu Türkleriymiş bunlar.
Her şeylerini söylemiş, konuşacak hiçbirşeyi kalmamış olanların suskunluğu ne kadar acı ve korkunçtur. Sözlerine henüz başlamış olanlar ise rahatça susabilirler.
İnsanın tekdüze bir hayatının olması korkunç bir şeydir. Eğer bu durum onun ruhunu öldürmediyse, yaşamak gün geçtikçe daha dayanılmaz olur.
Sevecek bir şeyimiz olmalıydı.
Sevecek bir şeyimiz olmalıydı.
“Sevecek bir şeyimiz olmalıydı.”
Ruhlarının ya da bedenlerinin bir hastalığını hayatta en değerli şeyleri sayan insanlar vardır. Bu hastalığı hayatları boyunca taşır ve sadece onunla yaşarlar. Onunla acı çeker, kendilerini onunla beslerler. Ondan yakınır, böylece öteki insanların ilgisine hak kazanırlar. Onları bu hastalıktan kurtarın, mutsuz olacaklarını görürsünüz. Çünkü hayatla aralarındaki tek bağ odur. Kimi insanlar da öylesine zavallı bir hayat yaşarlar ki, erdemsizliklerini erdem saymak zorunda kalmışlardır ister istemez.
Sevecek bir şeyimiz olmalıydı.
Oysa sevgisiz yaşayamaz insanoğlu. Zaten ruhu da sevmek için verildi ona.
– Serçe avlamak marifet değil, dedi. Marifet şahin avlamakta
Ruhlarının ya da bedenlerinin bir hastalığını hayatta en değerli şeyleri sayan insanlar vardır. Bu hastalığı hayatları boyunca taşır, sadece onunla yaşarlar. Onunla acı çeker, kendilerini onunla beslerler. Ondan yakınır, böylece
öteki insanların ilgisine hak kazanırlar.
Kimi insanlar da öylesine zavallı bir hayat yaşarlar ki, erdemsizliklerini erdem saymak zorunda kalmışlardır ister istemez.
Sevecek bir şeyimiz olmalı idi. Onu bulmuşduk ve seviyorduk işte.
İnsan, sevgisini daima birilerine yüklemek ister.
Kaba insanlar da güzellikten anlarlar.
Her şeylerini söylemiş, konuşacak hiçbir şeyleri kalmamış olanların suskunluğu ne kadar acı verici ve korkunçtur. Sözlerine henüz başlamış olanlarsa kolayca, rahatça susabilirler..
Beni ele alalım; kimim ben? Serserinin, haytanın, ayyaşın, zavallının biri. Anlamsız bir hayatım var. Niçin yaşadığım bile belli değil. Kime gerekliyim? Hiç kimseye… Ne bir yuvam, ne karım, ne çocuklarım var. Bu konuda en ufak bir isteğe de sahip değilim. Yaşıyorum ve içim daralıyor… Niçin? Belli değil! İçimde bir güçsüzlük var, anlıyor musun? Nasıl anlatmalı bunu? Ruhumda bir kıvılcım eksik… Evet, bir eksiklik var ben de… Durmadan onu arıyorum, onu da özlüyorum… Ama nedir o? Bilmiyorum…
Tanrım! Bir insanın dünyadaki biricik mutluluğunu elinden alıyorlar! Bu ne biçim düzen? Dünyada bütün mutluluklarını tek bir şeye, söz gelişi bir köpeğe bağlayan insanlar vardır. Niçin bir köpeğe? Çünkü bu insanın o köpekten başka seveni yok. Oysa sevgisiz yaşayamaz insanoğlu. Zaten ruhu da sevmek için verildi ona.
Biliyor musun, kimi zaman bir iç sıkıntısı basar beni. Hem öyle bir sıkıntı ki, kardeşcik, yaşamanın hiçbir anlamı kalmaz. Sanki dünya boşalmış, bir ben kalmışımdır. O zaman her şey kapkara görünür gözüme. Kendimden de, bütün insanlardan da sıkılırım. Tümü geberse umrumda değildir! Bu benimki bir hastalık olmalı.
Ne yaptığımı anladığım var, ne de nasıl yaşadığımı düşündüğüm!
Öldüyse -ki onun için çok daha iyi- rahat uyusun! Yaşıyorsa, esenlik içinde olsun ve dilerim yaşadığı hayatın bilinci uyanmasın ruhunda Çünkü gereksiz, yararsız bir ıstırap olurdu bu
Ah, bütün bunların ağır, anlamsız bir düş olmasını ne kadar isterdim.
Her şey darmadağın, cansız. Gökyüzü bitmez tükenmez gözyaşlarını saçıyor. Her yer ıssız, karanlık. Sanki yeryüzünde bir ben canlı kalmışım. Beni de soğuk bir ölüm beklemekte.
Aç bir insanın ruhu, doğrusu ya, tokunkinden daha iyi, daha yarayışlı bir biçimde beslenir.
-Kürek mahkumluğundan farksız olan işimiz.
-Yaşamak gün geçtikçe daha dayanılmaz olur.
-Konuşacak bir şeyimiz yok.
Fakat biz yirmi altı kişiydik O tekti.
Çünkü sevecek başka kimsemiz yoktu.
Önceleri hoşlandığım bu lanet hayata dayanamıyorum artık.
Bütün bunlar olurken sen nerdeydin? Beden hiç karşı koymadın alın yazına?
Kadın yaşamayı seviyor oysa can sıkıcı bir hayatı var
Bambaşka insanlarız bizler.Hiçbir kurala uymuyoruz.Hesabımız ayrı görülmeli.Bambaşka yasalar yapılmalı bizler için.Çok sert yasalar.
Günah işleyen kadının en büyük korkusu alay edilmektir.Onlar utanırlar bizden.
Çok basit bir adamım ben.Kadınlar hemen anlarlar bunu; onları incitmeyeceğimi anlayıverirler.
Hemen hemen her serserinin geçmişinde bir tüccar karısı ya da soylu bir bayan vardır.Bu kadınlar serserilerin hikayelerinde hem bedensel,hem de ruhsal bakımdan pek karmaşık tiplerdir.
Biliyor musun,kimi zaman bir iç sıkıntısı basar beni.Hem öyle bir sıkıntı ki,kardeşçik,yaşamanın hiçbir anlamı kalmaz.Sanki dünya boşalmış,bir ben kalmışımdır.O zaman her şey kapkara görünür gözüme.
Aç bir insanın ruhu,doğrusu ya,tokunkinden daha iyi,daha yarayışlı bir biçimde beslenir.
İnsan sevgisini daima birilerine yüklemek ister. Bazen bu sevgiyle onu ezdiğini, sevilen kimsenin hayatını zehirlediğini düşünmez bile.
Her şeylerini söylemiş, konuşulacak hiçbir şeyi kalmamış olanların suskunluğu ne kadar acı ve korkunçtur.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir