İçeriğe geç

Исповедь Kitap Alıntıları – Lev Tolstoy

Lev Tolstoy kitaplarından Исповедь kitap alıntıları sizlerle…

Исповедь Kitap Alıntıları

İnsan ancak hayattan sarhoş olmuşsa yaşamaya
devam edebilir; kişinin ayılır ayılmaz her şeyin basit bir aldatmaca
ve de aptalca bir aldatmacadan ibaret olduğunu görmemesi
imkansız!
Sorular beklemeler, cevap isterler. İnsan cevap bulamazsa yaşayamaz. Ve bir cevap da yok işte.
Ve neyin iyi ve zorunlu bir şey olduğuna hüküm verecek olan da hakimlerin ve insanların söz ve haraketleri değil, kalbimle birlikte benim.
Ancak şimdi anlıyorum ki, her şey aynen tımarhanede olduğu gibiydi O zamanlar bütün delilerin yaptığı gibi ben de, benim dışımdaki tüm insanları deli sanıyordum.
Çevresindeki çoğunluk ne tür yaşıyorsa, öyle yaşıyor insan.
Dolayısıyla kararlarım neyin doğru ve gerekli olduğuna dayanmalıydı, insanların söylediklerine ve yaptıklarına değil.
Tüm deliler gibi, ben hariç herkesin deli olduğunu düşünüyordum.
Soluk alabiliyor, yiyebiliyor, içebiliyor, uyuyabiliyordum. Bunları yapmamak zaten elimde değildi,ama yaşamıyordum.
Ne zaman adi ihtirasları teslim oldum, o zaman insanlar beni övdüler ve teşvik ettiler.
Niçin yaşadığını hiç anlamaksızın, hele niçin öldüğünü hiç anlamaksızın, acı içinde öldü.
Dünya sonsuz ve akıl almaz bir şeydir. İnsan yaşamı ise bu akıl almaz evrenin akıl almaz bir bölümüdür.
Hayatım durma noktasına gelmişti. Soluk alabiliyor, yiyebiliyor, içebiliyor, uyuyabiliyordum. Bunları yapmamak zaten elimde olan bir şey değildi. Ama yaşamıyordum.
Her şey tekamül eder, ben de her şeyle birlikte tekamül ederim. Benim de niçin her şeyle birlikte tekamül ettiğim bir gün ortaya çıkacaktır.
Hakem benim yüreğimdir. Hakem kendimdir
Bütün deliler gibi ben de kendim dışındaki herkese deli diyordum .
Rien ne orme un juene homme, comme une liaison avec une [emme
comme il (Hiçbir şey bir erkeğin kişiliğini iyi aile terbiyesi almış
bir kadınla kuracağı yakınlık kadar geliştiremez.)
Hırs, iktidar düşkünlüğü, açgözlülük, şehvet, kibir, öfke ve intikam Bunların hepsi saygı gören şeylerdi.
Bütün ruhumla iyi bir insan olmayı arzuluyordum. Ama iyi bir insan olmanın peşinde koşmak için çok genç, tutkulu ve yalnız, yapayalnızdım.
Her inancın özü, hayata ölüm tarafından yok edilemeyecek bir anlam vermesidir.
Keyfini sürdüğümüz lüksler hayatı anlamamızı imkansız kılıyor.
Hayatın anlamını anlayamazsın, düşünme. Sadece yaşamaya bak!
“Ne istediğimi kendim de bilmiyordum. Hayattan korkuyor,ondan kaçıyor ve her şeye rağmen ondan bir şeyler ümit ediyordum.”
Sen yalan içinde yaşıyorsun, ben gerçekte iddiası, bir insanın ötekine söyleyebileceği en acımasız sözdür.
Gerçi cehalet hep aynı şeyi söyler. Bilmediği bir şey varsa onun saçma olduğunu söyler.
Bir Tanrı’y inanıyordum. Ya da daha doğrusu Tanrı’yı inkar etmiyordum. Ama nasıl bir Tanrı’ya inandığımı tanımlayamıyordum.
Bana çocukluğumda öğretilen şeylere inanmıyordum, ama inandığım bir şeyler vardı. Neye inandığımı ise hiç anlayamıyordum.
Bedenim bana Tanrı tarafından verildiğine göre mantığımı hayatın anlamını da bana o vermiştir.
Tanrı bizi öyle bir şekilde yaratmıştır ki her insan kendi ruhunu kurtarabilir veya yok edebilir.
Hayattan uzaklaştığımız ölçüde hakikate yaklaşırız.
Kalbim çok şey öğrendi ve yaşadı. Ve bu sayede bilgeliği, deliliği, akıllılığı öğrendim. Fakat anladım ki, bu da zor bir iş; çünkü bilgeliğin olduğu yerde fazlaca üzüntü var. Çok öğrenmek isteyen kişinin çok acı çekmesi gerek.
Hakikat hayatın anlamsız olduğuydu.Sanki yaşayacağım kadar yaşamış ,yürüyeceğim kadar yol yürümüştüm de bir uçurumun kenarına gelmiştim.
Tanrıyı bildiğim sürece yaşıyorum. Onu unuttuğumda ona inanmadığımda ölüyorum.
İnsan hayatını sadece kendisi için değil herkes için yaşamalıdır.
Sadece hayatın bizi zehirlediği kadar yaşayabiliyoruz. Ayıldığımız an tüm bunların yanılgı, aptalca bir yanılgı olduğuna şahit oluyoruz.
İnsanlar ışıktansa karanlığı daha çok severler, çünkü yapıp ettikleri şeyler fena şeylerdir. O ki kötülük yapar, ışıktan nefret eder ve yapıp ettikleri için azar işiteceği korkusuyla ışığa gelmez.
Eğer bir kişi yaşıyorsa, yaşamak için inandığı bir şeyler vardır, zira bu olmadan yaşayamaz. Eğer fani olanın asılsız doğasını kavramakta başarısız oluyorsa, ona inanır; eğer başarılı oluyorsa sonsuzluğu kavramak zorundadır. İnanç olmadan yaşamak mümkün değildir.
Etrafındaki çoğunluk nasıl yaşıyorsa, işte öyle yaşıyordu insan
İnsanın kendisini aldatmasının bir faydası yok.
Bir insanın kim olduğunu anlayabilmesi için önce birbirlerini anlamayan, kendi gibi insanlardan oluşan bütün o gizemli insanlığı anlaması gerekmektedir.
Tanrı’yı arayarak yaşadın mı, bir daha tanrısız yaşayamazsın.
Yaşamak ve Tanrı’yı bilmek aynı şeylerdir.Tanrı varoluştur.
İnsan, bildiği şeyi bilmeye son veremez.
“Istırabın, güçten düşmenin, ihtiyarlığın ve ölümün kaçınılmazlığının bilinciyle yaşanamaz. İnsan kendini hayattan, hayatın her imkânından kurtarmak zorundadır” der Buda.
“Hayat olması gereken bir şeydir ama bir derttir; hiçliğe geçiş, hayattaki tek mutluluktur” der Schopenhauer
Ne için yaşıyorum? Cevap: sonsuz büyük mekanda, sonsuz zaman içinde, sonsuz küçük parçacıklar, sonsuz küçük bileşimler içinde değişirler ve sen eğer bu değişimlerin yasalarını kavrayamamışsan yeryüzünde ne için yaşadığını da kavrayamamışsındır.
Size ne olduğunuzu,neden yaşadığınızı söyleyemeyiz.Bu sorulara verebilecek cevabımız yok.Zaten bu sorularla ilgilenmiyoruz.
Tanrı’yı arayarak yaşadın mı, bir daha Tanrısız yaşayamazsın.
Bir yerlerde büyük bir hata yaptım. Ancak nerede hata yaptığımı anlamam çok zamanımı aldı.
Bugün yaptıklarımın ve yarın yapacaklarımın sonucunda ne olacak? Hayatımın tamamının sonucunda ne olacak?
Hayatım, birisinin bana yaptığı aptalca ve sinir bozucu bir şaka.
Ne istediğimi kendim de bilmiyordum; hayattan korkuyordum, hayattan kaçıp uzaklaşmak istiyordum, ama gene de hayattan bir şeyler bekliyordum.
Bütün deliler gibi ben de kendim dışındaki herkese deli diyordum.
insanların eğer iki görüş birbirinden çelişiyorsa bu durumda hiçbirinin, inançta olması gereken o tek hakikati içermediğini görmemeleri imkansızdı.
Büyük bilgi büyük keder getirir, bilgisini arttıran kişi kederini arttıracaktır.
Hiçlikten bu denli korkmamızın, yaşamayı bu kadar çok istememizin sebebi, sadece bu yaşama isteğinden ibaret olduğumuzu bu istek haricinde hiçbir şey bilmediğimizi gösterir.
Tüm deliler gibi, ben hariç herkesin deli olduğunu düşünüyordum.
Eğer kendi bakış açılarına göre inanç dünyevi kazançları elde etmenin bir yoluysa, bu insanlar en radikal inançsızlardır, çünkü ortada gerçekten de hiçbir inanç yoktur.
Hayatın anlamını anlayamazsın, düşünme. Sadece yaşamaya bak.!
Hayatım birinin bana yaptığı aptalca ve sinir bozucu bir şaka
Ne tek tek yaptıklarıma ne de hayatımın bütününe hiçbir mantıklı anlam veremiyordum

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir