İçeriğe geç

Cehennem Değirmeni Kitap Alıntıları – Rauf Orbay

Rauf Orbay kitaplarından Cehennem Değirmeni kitap alıntıları sizlerle…

Cehennem Değirmeni Kitap Alıntıları

O zamanki Başvekil Şükrü SARAÇOĞLU’nun daveti üzerine toplanan Vekiller Heyetin de yaptığı konuşmanın bir bölümü çok etkiledi
“ harici yenin epeydir Londra’dan şikayet ede ede bir türlü önüne geçemedim berbat halini temasta, bilmem ne müdürü veya reisi diye rastgelenin eline kurye pasaportu verilerek gönderildiğini ve bunların çoğunun döviz kaçakçılığından başka bir şey yapmayarak kendilerine emanet edilen mahrem evrakı lâyikiyle muhafaza edemeyerek, başkalarını eline geçmesine sebep oldukları gibi, bir takım devlet sırlarının da benden evvel şuna buna duyurduklarını anlattım.”
Vekillerde biri “Altın oralarda serbesttir, harpten evvel Beyoğlu’nda bir tek Türk dükkanı yokken, şimdi birçok Türkler orada iş sahibi oldular, dükkan açtılar müesseseler kurdular”
Rauf ORBAY; Beyoğlu’nu Kaçakçılıktan yetişmiş Türk işadamları ile doldurmak sevdasında olan bu vekil beye benim derdimin devlet sırlarını muhafaza olduğunu ve bütün medeni milletlerin namusları gibi üstüne titredikleri bu sırların bilhassa o buhranlı günlerde bizim için hayati bir ehemmiyeti haiz olduğunu ve bazen bir mahrem kağıdın veya sırrın başkasının eline geçişi ile telafisi imkansız zararlara hatta ve felaketlere vuranabileceğini anlatanmayacağımı görerek sadece hükümet heyeti içinde zihniyette kimselerin bulunuşu karşısında, memleket hesabına büyük bir Üzüntü duydum.
Toplantını ardından Londra Büyükelçiliği görevinden ayrılarak siyasi hayatına son vermiştir.
Rauf ORBAY’ın hayatının bir kısmı bu sayfalarda özetlenmiş.
Kendisini dikkatle dinlediğim kıymetli dostum Ali Fuat Paşa, son sözünü söylerken, anlattıklarının üzerimde yaptığı tesiri görmek isteyen bir merakla ve üzüntü içinde, yüzüme bakıyordu. Ben de, itiraf ederim ki derin bir ıztırap içinde idim. Bir ânda, mazi, o kapkara ümitsiz ve kasvetli hava içinde, tam bir fikir ve ideal birliğiyle elele vererek mücade­leye atıldığımız günler gözümün önüne geldi. Kâzım Kara- bekir, Ali Fuat, Refet İçimizde, memleketi kurtarmağa ve milleti selâmet yoluna ulaştırmağa en kabiliyetli ve liyakatli olduğuna kat’i şekilde inanarak, kendisini baş bilip bütün kalbimiz ve varlığımızla bağlandığımız Mustafa Kemal’e olan bu en samimi duygularımızın kaynağı sadece vatan ve millet sevgisi idi ki, bizim hâlâ bu sevgi ile meşbu olan yü­reklerimizde herşeye rağmen ne olursa olsun, şahsî menfaat­ler, ihtiraslar, ikbâl düşkünlükleri gibi daima yabancısı oldu­ğumuz, memleket hesabına da zararlı bulduğumuz eğilimler, yer alamıyordu. Gerçek işte bu idi.
Kayıtsız şartsız Hakimiyet’i Milliye Cumhuriyettir.
Ancak her Cumhuriyet Hakimiyet’i Milliye değildir..
Demokrasi sadece insan hakları demek değildir. Yaşanan bir railte bir oluşumdur, dışarıdan getirilemez toplumun vicdanından doğar.
M.Kemal cidden büyük bir adamdır. Fakat etrafında toplanan kişiler ona layık olamamışlardır.
Yaşasın şarkın emperyalizme karşı kazandığı muzafferiyet!
Rauf Bey! bir millet var, koyun sürüsü Buna bir çoban lazım O da benim.
Biz evvela ve her şeyden önce Türküz.
Sonra Türklere ve Türk vatanına dost olanların dostuyuz.
Demokrasi, elbette yalnız insan hakları demek değildir. Demokrasi, yaşanan bir realite, bir oluşumdur. Topluma dışarıdan getirilemez; toplumun vicdanından doğar.
Bu son karşılaşmalarında Mustafa Kemal Paşa’ya göre, Sultan Vahdeddin’in son sözleri şunlar olmuştu: ( Paşa, şimdiye kadar devlete çok hizmet ettin, bunların hepsi artık tarihe geçmiştir. Bunları unutun. Asıl şimdi yapacağın hizmet hepsinden mühim olabilir. Paşa, devleti kurtarabilirsin.)
Ötedenberi sarsılmaz bir imanla inandığımız gibi Atatürk cidden büyük bir adamdır. Fakat etrafında toplananlar, maalesef hiçbir vakit ona layık olamamışlardır.
Ardahan Mebusu merhum Halit Paşa, meclisin toplantı halinde bulunduğu bir zamanda, mebusların ve zabıta heyetinin gözleri önünde Meclis koridorunda dört mebus* arasında katledilmiştir, fakat bu efendiler alıkonulmamış, aksine günlerce serbest ve bir arada bulunarak beraat kararı almaya muvaffak olmuşlardır.
*: Afyon Mebusu Ali Çetinkaya, Rize Mebusu Rauf, Bozok Mebusu Avni ve Gaziantep Mebusu Kılıç Ali Bey.
( ) Şeyh Sait denen adam daha evvel, yıllarca evvel yani 1914’te devlete karşı isyan etmiş, bastırmağa gelen kuvvet tarafından yakalanacağını anlayınca Rus Konsoloshanesine sığınmış ve Birinci Dünya Harbi arefesinde Rusya hesabına çalıştığı sabit olmuş, müseccel bir mahluktu.
İzzet Paşa kabinesinde Mondros mütarekesine imza eden Rauf bey, bugün adeta vatan haini oluyor. Çünkü Halk Fırkası’ndan çıkmıştır. İzzet Paşa kabinesinde mütarekeyi kabul eden ve imza etmesi için emir verenler arasında bulunan Fethi Bey ise, bugün Millet Meclisi Reisi bulunuyor. Çünkü henüz Halk Fırkasına mensuptur.
Anadolu’da asayişi temin edebilecek tek şahsiyetin Mustafa Kemal Paşa olduğuna kanaat getiren Sadrazam Damat Ferit Paşa, Mustafa Kemal Paşa’nın ordu müfettişliğine tayin iradesini bizzat kendisi yazdırıp, Padişaha imzalatmıştır. Mustafa Kemal Paşa, Anadolu’ya ve Ermenistan vilayetlerine umumi müfettiş olarak gönderilmiş ve Rusya ile Türkiye arasındaki eski hududu muhafaza ve Doğru vilayetlerindeki askeri kuvvetlere kumandanlık etmek için vazifelendirilmiştir. Paşa Samsun’a giderken İstanbul’da onu uğurlamaya gelen Dahiliye Nazırı Mehmet Ali Beydi.
Mustafa Kemal Paşa olmasaydı, Milli Mücadele yapılabilir miydi?
Bana kalsa, hayır!
Kazım Karabekir Paşa olmasaydı, Milli Mücadele yapılabilir miydi?
Bana kalsa, yine hayır!
Rauf Orbay olmasaydı, Milli Mücadele başarılabilir miydi?
Bana kalsa, yine hayır!
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Celal Bey’e kaç defa söyledim; Bu İsmet Paşa ile oyuna girme,bunda oyun çok diye, dinletemedim. Mahkeme nasıl gidiyor, asmasalar bari! ( ) Çok oyun kurmasını bilen bir adamdır İsmet paşa. Bir adamı gözü kesti mi, eğer suçlu değilse, ona suç işletir; suç işlemezse, suç icat eder.
Demokraside her ne kadar Gizli oy, açık tasnif esası benimsenmiş olsa da, tek parti fazileti, açık oy, gizli tasnif biçimini gerektiriyordu. Açık oy, gizli tasnifin faziletine inanmayanlar çıkarsa, bunlar elbette rejim düşmanı olarak takibata uğrayacaklar ve vatandaşlık nimetlerinden mahrum yaşayacaklardı.
Ardahan Mebusu merhum Halit Paşa, meclisin toplantı halinde bulunduğu bir zamanda, mebusların ve zabıta heyetinin gözleri önünde Meclis koridorunda dört mebus* arasında katledilmiştir, fakat bu efendiler alıkonulmamış, aksine günlerce serbest ve bir arada bulunarak beraat kararı almaya muvaffak olmuşlardır.
*: Afyon Mebusu Ali Çetinkaya, Rize Mebusu Rauf, Bozok Mebusu Avni ve Gaziantep Mebusu Kılıç Ali Bey.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir