İhsan Şenocak kitaplarından Mekke’den Istanbul’a Fetih Fatih Ayasofya kitap alıntıları sizlerle…
Mekke’den Istanbul’a Fetih Fatih Ayasofya Kitap Alıntıları
Ne mutlu Kur’an-ı Kerim’e iman eden ve ben Müslümanlardanım diyene!
Ayasofya’nın müzeye çevrilmesi boynuna idam yaftası asmaktır.
Nasıl idam bir insanın hayatına son vermekse, ezan seslerini susturmak da bir mabedi idam etmektir.
Ayasofya müze değil, cami; taş değil, mânâdır.
Ayasofya, çan seslerinin kapattığı mâvera yolunun tekbir sesleri ile açıldığı tevhid kürsüsüdür.
Ayasofya, İslam’ın küfre karşı mutlak üstünlüğünü resmetmesi itibariyle; Müslümanların Allah’ın yeryüzündeki halifeleri olduklarının ve dünyaya yeniden adaleti getirecek yegâne ümmetin onlar olacağının alâmetidir.
Ayasofya, gemileri karadan yürüten muhkem iradenin Hakk’ı Bâtıldan ayıran son sözüdür.
“Hak geldi, bâtıl yıkılıp gitti, esasen bâtıl yok olmaya mahkumdur.”
Allah Rasulü’ne kayıtsız şartsız itaat eden Sahabe, Onun konuşmadığı biriyle konuşmayı Hakk’a ihanet addetti. Onun sustuğu yerde herkes sustu, yürüdüğü yolda ise bütün Sahabe durmadan, bahane bulmadan seferber oldu.
Bilinmelidir ki, evinde, işinde Ahkam-ı İslamiyye’yi hayatına tatbik etmeyen nir ümmete, Allah Azze ve Celle İslam Nizamını dünyaya tatbik etme imkanı vermeyecektir.
Yol belli, menzil de malum olduktan sonra Allah’ın rızasına talip bir mü’min için kimin ne diyeceğinin ya da ne yapacağının ne önemi var?!
Bu yüzden Ayasofya’nın kapanması ya da müze olması Müslümanlıkla yoğrulan bu milletin ruhuna küfür mührü vurmakla eşdeğer bir hadisedir.
Ayasofya her şeyiyle İslamlaşan İstanbul’un fetih sembolüdür. O Müslümanlar için basit bir mekan değil, ulvi bir mana; müze değil, cami; taş değil, ruhtur.
Ayasofya Allah’tan başka kimseden korkmamanın adıdır.
Moğol ve Haçlı Seferleriyle büyük acılar yaşayan İslam coğrafyası Osmanlı İslam Devletiyle toparlanma sürecine girince İslam yeni diyarlara taşındı. İstanbul yeniden Müslümanların Kızıl Elma sı oldu.
Kudüs’e ve İstanbul’a sahip olan dünyaya hâkim olur. Mekke, Medine, Kudüs ve İstanbul İslâm kubbesi’nin dört sütunudur. Bunlardan biri düşürse kubbemiz yere serilir. Bu yüzden birinin düşmesi hepsinin düşmesi gibidir.
Nasıl idam bir insanın hayatına son vermekse, ezan seslerini susturmak da bir mabedi idam etmektir. Ayasofya’nın müzeye çevrilmesi boynuna idam yaftası asmaktır.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Bu milleti mabedsiz, Ayasofyaları da Fatihsiz bırakma.
Çünkü işgalci yaşaması için sömürmesi ve öldürmesi gerektiğine inandırılmış fatih ise Bir insanı dirilten bütün insanlığı diriltmiş gibi sevaba nâil olur. şuuruyla yetiştirilmiştir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Sultan Fatih, putlardan temizletilme emrini verdiği Ayasofya’yı İslâm’ın küfre galibiyetin remzi olsun diye cami yapar. İlk hutbeyi de Şeyhi Akşemseddin irâd eder.
Bizanslı kadınlar çiçeği yirmi bir yaşındaki Sultan Fatih’e takdim etmek isteyince Sultan şöyle der, Gidiniz, yine ona gidiniz. Evet Sultan Mehmed benim. Her ne kadar sultan ben isem de, o benim hocamdır. İstanbul’un hakiki Fatihi Hocam Akşemseddin’dir..
Müslüman sebepleri yerine getirir, tevekkülü azık yapar, zaferi Allah’tan bekler. Kuvvet de kudret de Allah’tandır.
Sevincim -mücerred olarak- bu şehrin fethedilmesinden mütevellit değildir. Asıl sevincim benim zamanımda böyle bir zatın varlığıdır.
Sultan Fatih, İslâm’ın hakîkatine inanan bir Müslüman olduğunu teyit ve zaferi yalnız Allah’tan beklediğini tevsik makamında, Ya ben Şehri alırım ya da şehir beni! diyerek elçiyi geri gönderdi.
Ey bu satırları okuyan Müslüman Genç!
Fatih’in Istanbul’u fethettiği yaşta olan Mücahidler!
Siz de Fatih’in yaptığını yaparak içinizden dünya çapında mühendisler çıkaracaksınız. Dünya çapında ilim adamları olacaksınız. Nasıl Sultan Fatih o muhteşem topları döktürdüyse siz de çağınızın en gelişmiş harb uçaklarını, füzelerini, silahlarını yapacaksınız. Ve o zalimlerin üslerini, karargahlarını kuşatacaksınız. Mehteran kös vuracak, akıncılarınız Allah-u Ekber diye yerleri ve gökleri inletince küffâr korkudan ellerini kulaklarına tıkayıp inlerinde tir tir titreyecek. Eğer tekbiri dilinizle söylediğiniz gibi yüreğinizle de söylerseniz, bu fotoğrafın gerçekleşmesi çok yakındır.
Edirne’den İstanbul’a doğru yola çıkan muhteşem fetih ordusu nun en büyük gücü topları değil, askere bu yürüyüşün ulviyetini anlatan Akşemseddin, Akbıyık, Molla Gürani’nin de aralarında bulunduğu büyük ruhlu yetmiş veliydi.
Tekke demek; cihad demektir. Küffarla hesaplaşmanın karargâhlarıdır tekkeler.
İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan onu fetheden asker ne güzel askerdir
Mü’min muhlis olursa küffârın varlığı ya zafere ya da şehâdete vesile olur. Müslüman ilkinde dünya namına, ikincisinde ise ahiret adına kazanır.
Sakin ol! Ben kral değilim. Ben güneşte kurutulmuş et parçalarını yiyerek hayatını sürdüren Kureyşîlerden bir kadının oğluyum.
Haya güzeldir fakat kadında olursa daha da güzeldir.
Sultan Fatih, fetih planlarını Allah Rasûlü’nün sünnetini tek doğru kabul ederek hazırlamıştı. Kudüs’ün Fetih planlarını yapan mü’minler de bilmeli ki zor olan Kudüs’ü değil, Kudüs’ü fethedecek kadroları yetiştirmek ve surlardan önce yürekleri fethetmektir. Zoru başaranların önünde hiçbir güç duramaz.
Toto, loto, piyango, teberrüc, mâsiyet arenası podyumlar birer kültürel işgaldir. Müslümanlar kültürel işgale son verince Allah’da onların fetih yolunu açacaktır.
Çünkü fetihte asıl olan, öldürmek değil İslam’la yaşatmaktır.
Bilinmelidir ki, evinde, işinde Ahkâm-ı İslâmiyye’yi hayatına tatbik etmeyen bir ümmete, Allah Azze ve Celle İslâm Nizâmını dünyaya tatbik etme imkânı vermeyecektir.
Allah Azze ve Celle, Efendimiz’in Hudeybiye Musâlâhası metninden silinen adını Kıyamet’e kadar bâki kalacak şekilde Kur’ân’a yazdı.
Fetih, çirkinden güzele, şerden hayra doğru yürüyüştür. İslâm’la değişmeyen, değiştiremez, olmayan, olduramaz.
Hakikat, semådan inen ve vadide akan su, Batıl ise onun üzerinde duran köpük gibidir. Köpük suya nisbetle daha zâhirdir. Bu yüzden insanlar sudan ziyade köpükle alâkadar olur, onu konuşur. Mütefekkirin nasibi hakîkatte, avâmınki ise zâhirdedir.
Ayasofya her şeyiyle İslâmlaşan İstanbul’un fetih sembolüdür. O Müslümanlar için basit bir mekân değil, ulvi bir mânâ; müze değil, cami; taş değil, rûhtur.
Gezintilerimde bir hakikat keşfettim.Bu devletin iki manevi temeli vardır: Fatih’in Ayasofya minaresinden okuttuğu ezan ki hala okunuyor!Selim’in Hırka-i Saadet önünde okuttuğu Kuran ki hala okunuyor!
Nasıl idam bir insanın hayatına son vermekse, ezan seslerini susturmak da bir mabedi idam etmektir. Ayasofya’nın müzeye çevrilmesi boynuna idam yaftası asmaktır.
Bu milleti mabedsiz, Ayasofyaları da Fatihsiz bırakma Allahım
Tekke demek; cihat demektir. Küffarla hesaplaşmanın karargahıdır tekkeler.
On sekiz yaşındaki Usameyi kumandan olarak atayan Hz. Muhammed’in s.a.s yoluna baş koyan bir baba olarak ben de seni on üç yaşında Haçlılara karşı İslam Cephesine kumandan olarak adıyor, Islam Devletine sultan yapıyorum
İstanbul mutlaka fethedilecektir. Onu fetheden komutan ne güzel komutan onu fetheden asker ne güzel askerdir
Ahmed b. Hanbel
MURAD HÜDAVENDİGARIN DUASI
Ab-ı ruy-i Habib-i Ekrem için,
Kerbelada revan olan dem için,
Şeb-i firkatte ağlayan göz için,
Reh-i aşkında sürünen yüz için,
Ehl-i derdin dil-i hazani için,
Cana tesir eden enini için,
Eyle Ya Rabbi lutfunu hemrah,
Hıfzını eylr bize püşt-ü penah,
Ehl-i İslam’a ol muin-i nasir,
Dest-i a’dayı bizden eyle kasir,
Bakma Ya Rab bizim günahımıza,
Nazar et can-ü dilden ahımıza,
Etme Ya RAb mücahidini telef,
Tir-i a’daya kılma bizi hedef,
Çeşmimiz sakla gerd-i marakeden,
Cünd-i İslam’ı cümle mehlekeden,
Bunca yıl sa’ü içtihadımızı,
Gazavat içre yahşi adımızı,
Etme Ya Rabbi kahrın ile tebah,
Yüzümü halk içinde etme siyah,
Rah-ı din içre ben feda olayım,
Siper-i asker-i Hüda olayım,
Din yolunda beni ŞEHİD eyle,
Ahirette beni sait eyle,
Mülk-i İslam’ı payimal etme,
Menzil-i fırka-i dalal etme,
Keremin çoktur ehl-i İslam’a
Dilerim ki erişe itmama
Osmanlının aşk ve vecd dönemindeki fütûhatta ilahi yardım çok barizdir. Bu yüzden azlar çoklara, bir Osmanlı bütün Haçlı İttifakına bedeldir..
Haya güzeldir fakat kadında olursa daha da güzeldir
Evlerinde, okullarında Fatih yetiştiren bir Ümmet için fetih mukadder, fatih siz fetihler ise sloganik bir ameliyedir.
Kelâmullah mümin yüreklere denizler zincirlerle tutulduğunda gemileri karadan yürütecek bir irade ihsan verir.
Osmanlı, büyük bedeller ödeyip, binlerce şehid vererek aldığı Konstantiniyye’yi Mekke fethindeki ruhla İslâmbol yaptı.
İslâm’la değişmeyen, değiştiremez, olmayan, olduramaz.
Yüreklerini iblis’in işgalinden kurtaramayanlar Allah’ın cc. beyti Mescid-i Aksa’yı da esaretteki İslam Beldeleri’ni de hürriyete kavuşturamaz.
Hakîkat, semâdan inen ve vadide akan su, Batıl ise onun üzerinde duran köpük gibidir.
Ayasofya her şeyiyle İslâmlaşan İstanbul’un fetih sembolüdür. O Müslümanlar için basit bir mekân değil, ulvi bir mânâ; müze değil, cami; taş değil, ruhtur.
Fetih kulla Rabbi arasındaki bütün mânileri yok edip kulların iradesini Allah Azze ve Celle’nin buyruklarına teslim etmektir.
Hüküm Allah’ ındır
İslam geçmişi silip atar
Bu yüzden azlar çoklara, bir Osmanlı bütün Haçlı Ittifakı’ na bedeldir
Zoru başaranların önünde hiçbir güç duramaz.
Çünkü fetihte asıl olan, öldürmek değil İslam’ la yaşatmaktır.
Kendi cemiyetinde fuhşa, faize dur demeyen bir Ümmet’ten Israil’e Dur bire mel’un! demesini beklemek hayaldir.
Fatih olabilmek için haramları yasaklayıp, helâllerin yolunu açmak gerek.
Sahabe’nin izinde yürüyen Müslümanlar da önce yürekleri sonra şehirleri fethetti.
Mekke, İslam’ ın doğduğu, Medine devletleştiği, Kudüs Efendimiz’ in bütün enbiyaya namaz kıldırdığı şehir olması cihetiyle dünya liderliğini ilan ettiği, İstanbul ise Sultan Fatih’ in fethiyle ikinci dirilişin başladığı şehirdir. Bu dört şehir İslam kubbesinin 4 sütunudur. Biri düşerse hepsi düşer.
Ayasofya her şeyiyle İslamlaşan İstanbul’ un fetih sembolüdür.
Fatih’in emanetini koruyabildik mi?!
Bugün Şam’da, Bağdat’ta, Doğu Türkistan’da, Kudüs’te, İblib’de ümmete zulmedenlerin karşısında yekvücut olur, Ulubatlılar gibi, önümüzde Akşemseddinler olduğu halde yürürsek; Allah Azze ve Celle yakın bir zamanda bu çağın Müslümanlarını da küfrün merkez karargahlarını fethetmeye muvaffak kılacaktır.
Küfür durmayacağına göre Hakk’ın cephesinde olanlar da Kıyamet’e kadar cihadı bırakmayacak.
Müslüman sebepleri yerine getirir, tevekkülü azık yapar, zaferi Allah’tan bekler. Kuvvet de kudret de Allah’tandır.
Zafer, yalnızca mutlak güç ve hikmet sahibi Allah katındandır. | Al-i İmran, 126
Yesrib Medine olmadan, Mekke’yi; Ümmet de şehirlerini değişmeden Kudüs’ü alamaz, dünyayı değiştiremez.
Çünkü fetihte asıl olan, öldürmek değil İslam’la yaşatmaktır.
Yalnız İslam baki kalacaktır.