İçeriğe geç

Merkez İstasyonunda Oturup Ağladım Kitap Alıntıları – Elizabeth Smart

Elizabeth Smart kitaplarından Merkez İstasyonunda Oturup Ağladım kitap alıntıları sizlerle…

Merkez İstasyonunda Oturup Ağladım Kitap Alıntıları

Silahları bir kenara koy aşk, çünkü bütün savaşlar kaybedildi.
Kim güneşli bir havada otururken intiharı düşünür ki?
İmrenilecek ne varsa alın götürün: Üzerinde adımın olduğu gümüş taraklar,uzun tuvalet, araba, yüzlerce hayran, lokantada iyi karşılanmak – ben en arsız gönüllerin hayal edebileceğinden bile daha zenginim, her yanımdan taşıp akan iyilik duygusuyla en asıl suratları bile yıkayabilirim. Elimde ne varsa, ne olabilecekse, dünya bana ne verebilecekse hepsini alın, ben yine de yeni keşfedilmiş bir ülkenin imparatoriçesiyim, ne Kolomb’un nr Cortez’in hayalini bile kuramayacağı bir ülke.
Yerkürenin bir parçası oldum artık : Onun coşup taşan dalgalarından biriyim. Ağaçlarla, sinekkuşlarıyla, gökyüzüyle, meyvelerle ve karıklardaki sebzelerle hep bir ağızdan şakıyorum. Onların hepsi ya da hiçbiriyim. İsteğe göre şekil değiştiriyorum.
Korku, üstümdeki davranış denen giysinin altında içorganlarımı kemiren bir kurt gibi
Doğa basıl bir unutma düzeneği geliştirebilir ya da Tanrım, sen, hangi akla sığmaz gerekçeleri öne sürerek sabrımın gücünü tüketen bu tutkuyu bastırabilirsin?
Gece kıyı boyu arabayla giderken alnımı öptü, şimdi nereye gidersem gideyim lanetli başımın üzerinde, daha yücesi hiç kimseye bahşedilmemiş olan o öpücüğü Demokles’in kılıcı gibi taşıyorum.
Bütün kutup yıldızlarım kayan yıldızlara dönüştü.
Aşkı Aziz Christopher gibi taşıyabilirim ben. Ağırdır ama taşıyabilirim. Yalnızca kuşkunun taşları tökezletir beni. Kuşku mu dedim?
-ben gene de en aç gözlü yüreğin bile hayal edebileceğinden daha zenginim, her yanımdan akıp taşan iyilik duygusuyla en asık yüzlüleri bile yıkayabilirim.
Günlerin uzunluğu, düşünceleri baştan çıkarıyor, güneşin altında kertenkeleler gibi uzanıp yaşamayı belirsiz tarihlere erteliyoruz.
aşk, kalbi hala yer altındaki bir mayından daha kolay parçalayabiliyor
yalnızca şunu hatırla: ben bir rahatlık değil, ulaşılacak son noktayım.
ben seni kör etmeye değil bulmaya çıktım.
seni şarkılarıyla felakete çağıran deniz kızları sandığın şey, kaçınılmaz olanın sesinden başka bir şey değil, onca uzun bir bekleyişten sonra seni karşılıyor. ben yalnız senin için yaratılmışım.
Korku, üstümdeki davranış denen giysinin altında iç organlarımı kemiren bir kurt gibi.
Her yanımdan yaralar almışım, yaraların gözleri var; bütün dünyayı iyileşmesi olanaksız bir hüzün yumağı olarak gören gözleri ve kandan oluşan bir gökyüzüne asılı anlatılmaz ağızları var.
Herkesi kendime uzak buluyorum. Herkesi, her şeyi görmezden geliyorum, çürüyüp bir leşe dönüşmeme engel olmaya kalkan herkesten nefret ediyorum. Doğa yalnızca bunaltıcı bir hava, çiçeklerse varoluşun bezginliğini insanın yüzüne vuruyor.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Uluslardan daha fazla hatırlanan insanlar olmuştur ve bir sözcükle ölüme gitmeye hazır insanlardan oluşan uluslar.
Tereyağının fiyatı on sent artmış. İnsanınkiyse düşmüş.
Herkesi kendime uzak buluyorum. Herkesi, her şeyi görmezden geliyorum, çürüyüp bir leşe dönüşmeme engel olmaya kalkan herkesten nefret ediyorum. Doğa yalnızca bunaltıcı bir hava, çiçeklerse varoluşun bezginliğini insanın yüzüne vuruyor.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir