İçeriğe geç

Konuşmayan Tavus Kuşu Camio Kitap Alıntıları – Berrak Yurdakul

Berrak Yurdakul kitaplarından Konuşmayan Tavus Kuşu Camio kitap alıntıları sizlerle…

Konuşmayan Tavus Kuşu Camio Kitap Alıntıları

Hepimiz çöplükteyiz ama bazılarımız yıldızlara bakıyor, Oscar Wilde
Kör bir adam ışığın varlığına inanır. Gözleri gören biri ise ışığı tanır ve bilir. Bilen birinin artık inanmaya ihtiyacı kalmamıştır.
Yaşlılar her şeye inanırlar, orta yaşlılar her şeyden şüphelenirler, gençler her şeyi bilirler.
“Doğallık sürdürülmesi çok zor olan bir roldür.”
Ezoterik ve batıni doktrinler söz konusu olunca hiç kimse onun terliğini bile öpemez.
Insanoğlu sayılara ölümlü canından bile daha cok kıymet verir.Yeryuzunde sahip olduğu malların sayısı, cebinde taşıdığı kağıt parçaların sayısı, dostlarının sayısı ve sayica daha üstün olduğu diğer insanogularinin sayısı .
Büyük bir yalanı gerçek olarak kabul etmeyi seçtiğin andan itibaren onu takip eden, tamamlayan diğer küçük yalanlar da otomatik olarak gerçek gibi görünmeye başlarlar.
Aynı soruyu defalarca sormana rağmen yine de yanıt alamıyorsan Sorunun soruluş biçiminde bir yanlışlık olduğundan süphelenmeye başlamanın zamanı gelmiş demektir.
Kör bir adam ışığın varlığına inanır. Gözleri gören biri ise ışığı tanır ve bilir. Bilen birinin artık inanmaya ihtiyacı kalmamıştır.
Geçip giden ve artık değiştirilemeyecek olan dünü ve belki de asla gelmeyecek olan yarını düşünerek vakit kaybetme.
Bütün hatalar eninde sonunda ortaya çıkarlar, bir süre sonra mutlaka farkedilirler. Oysa yarım ve çeyrek olan gerçekler gözden kolaylıkla kaçar, onlara inananları yanlış yollara saptırmaya devam ederler. En sonunda bütün yaşamını onları kucaklayarak geçirmeye başlarsın ve bu kısmi gerçeklerin ruhunu ne kadar tahrip ettiklerini, seni nasıl bir karmaşaya sürüklediklerini fark edemevecek hale gelirsin.
Yaşamın gizemleri tek bir formül, tek bir inanç veya tek bir felsefeyle açıklanabilecek kadar basit değildir.
Elimizin altında bu kadar çok bilgi varken bilgi açlığı içinde kıvranmamızın ve mutlu olmak için bunca neden varken yaşama sevincimizi yitirmiş olmamızın bence tek bir sebebi var: Zekâmızı körelttik!
Tanrı zarları atmaz, zarları klon tanrıların ellerine tutuşturur. Yaratmak çok eğlenceli bir uğraştır sevgili seyirciler. Asıl eğlence ise yarattıktan sonra başlar.
Kendimizle kurduğumuz iletişimi düşünmek olarak tanımliyoruz ama çoğu zaman bu iletişimde bile eksik kalan bir şeyler olduğunu hissediyoruz. Sizce bunun nedeni nedir? İletişim kurduğumuz benliğimizle eşit değil miyiz? Bana kalırsa eşit değiliz ve bunun farkındayız. İçimizde bir yerlerde çok daha büyük bir potansiyel olduğunu biliyoruz ve bu potansiyeli bulup ortaya çıkarabilmek için gizli bir mücadele yürütüyoruz.
“Ben yokken düşüncelerin benimle beraber geçirdiğin düne de, yanına geri döneceğim yarına da ait olmasın. Geçip giden ve artık değiştirilemeyecek olan dünü ve belki de asla gelmeyecek olan yarını düşünerek vakit kaybetme. Her an olman gereken yerde, gözlerinin tam arkasında kalmaya çalış.
Sen gerçeği aramaya başladığın zaman gerçek de seni aramaya başlar, çeşitli şekillerde sana ulaşmaya çalışır. Eğer bilgiye layık olursan ona ulaşmanı hiçbir şey engelleyemez. Arayışın sırasında yapabileceğin en büyük hata, çıktığın ruhsal yolculuktan ötürü kibirlenmek ve kendini diğer varlıklardan daha gelişmiş, daha kutsal zannetmektir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Öfkeli olmaya devam ederek başka birinin yapmış olduğu hata yüzünden kendini cezalandırıyorsun Seraphim” dedi Mama Nono. “O seni yalnızca bir defa isırdı, ama sen zihninde bu olayı yeniden canlandırdığın her anda onun bunu bir daha yapmasına izin veriyorsun. O senin canını bir defa yaktı, tekrarlayıp duran sensin!
Gördüğüm kadarıyla korktuğun şey başına geldi!” diyerek onlara yaklaştı Mama Nono. “Ama koşarak kaçamadın..”

“Kaçamadım, çünkü korkudan donakaldım” diyerek düştüğü yerden doğruldu Seraphim.

Demek ki, senin asıl düşmanın ejderhalar değil, korkunun kendisiymiş dedi Mama Nono. Seni kendini kurtarmaktan alıkoyan tek şey içine düştüğün panikti.

Dünü niye düşünüyorsun?…Dün geçti bitti! Şimdi burada, olmamız gereken yerdeyiz, gözlerimizin tam arkasında.
İyi niyet bile bilinçsiz insanların ellerinde zehirli hale gelebilir.
Yaşamın gizemleri tek bir formül, tek bir inanç veya tek bir felsefeyle açıklanabilecek kadar basit değildir.
Elimizin altında bu kadar çok bilgi varken bilgi açlığı içinde kıvranmamızın ve mutlu olmak için bunca neden varken yaşama sevincimizi yitirmiş olmamızın bence tek bir sebebi var:Zekamızı körelttik!
Dünyada iki çeşit trajedi vardır. Bunlardan birincisi istediğin şeyi elde edememek, ikincisi ise istediğin şeyi elde etmektir, Oscar Wilde
Bütün fazlalıklarından kurtulabilenler özgürlüğe adım atarlar.
Dilencilik insanın hayata bakışıyla ilgili bir durumdur, senin zihnin sahip olduğundan daha fazlasına ihtiyaç duymaya devam ettiği sürece sen bir dilenci olarak kalmaya mahkumsun.
Aptallıktan başka günah yoktur, Oscar Wilde.
İnsanoğlu sayılara ölümlü canından bile daha çok kıymet verir. Yeryüzünde sahip olduğu malların sayısı, cebinde taşıdığı kağıt parçalarının sayısı, dostlarının sayısı, düşmanlarının sayısı ve sayıca daha üstün olduğu diğer insanoğullarının sayısı
Yaratılmış olan her şeyin ezelden beri var oldukları gibi ebediyete kadar da var olmayı sürdüreceklerini bilenler, ölüler için yas tutmazlar.
Yaşanmamış kalan şeyler çok ısrarcı olurlar
Geçip giden ve artık değiştirilemeyecek olan dünü ve belki de asla gelmeyecek olan yarını düşünerek vakit kaybetme. Her an olman gereken yerde, gözlerinin tam arkasında kalmaya çalış.
Başkalarının inançlarına teslim olursan bir süre sonra o inançların sana ait olduğunu zannetmeye başlarsın. Bu tuzağa düşmemek için zihnini hiçbir şeyi reddetmeyen ama hiçbir şeyi kendine katmayan bir ayna gibi kullanmaya çalışmalısın.
Duygularımızın ve düşünce sistemlerimizin zincirlerinden kurtulmayı başardığımız zaman bu güzel gezegene ait olan her şeyde ve onun üzerinde yaşayan bütün canlılarda tanrısal olanın yansımalarını görebilmeye başlarız.
Unutma ki tevazu bir erdem değildir, kendi hiçliğinle yüzleşmeni sağlayan bir araçtır.
Öfkeli olmaya devam ederek başka birinin yapmış olduğu hata yüzünden kendini cezalandırıyorsun
Gerçek yardım, ödül beklentisi olmadan yapılır ve gerçekten vermeyi bilen kişi bunu öyle büyük bir gizlilik içinde yapar ki, yaptığı iyilikleri başkalarına anlatmaktansa cimri olarak tanınmayı bile tercih eder.
Hayatın, hakkında konuşulup üzerinde düşünülerek değil, her an yaşamın içine katılıp onun bir parçası olarak anlaşılabileceğini gösterdi ve yaşamın ona kollarını açmasını beklemek yerine kendisinin yaşamı kucaklaması gerektiğini anlamasını sağladı.
Doğru olarak kabul edilen her şeyin bir bölümü doğru, bir bölümü yanlış, bir bölümü de anlamsızdır. Ayrıca, tüm doğruların bir bölümü doğru ve yanlış, bir bölümü doğru ve anlamsız, bir bölümü yanlış ve anlamsız, bir bölümü ise hem doğru, hem yanlış, hem de anlamsızdır.
Hepimiz çöplükteyiz ama bazılarımız yıldızlara bakıyor, Oscar Wilde
‘Hepimiz coplukteyiz ama bazilarimiz yildizlara bakiyor, Oscar Wilde’ diyerek gecti Camio.
Önemli olan tek sır, kendi içinde taşıdığın sırdır
Gerçek yardım ödül beklentisi olmadan yapılır ve gerçekten vermeyi bilen kişi bunu öyle büyük bir gizlilik içinde yapar ki, yaptığı iyilikleri başkalarına anlatmaktansa cimri olarak tanınmayı bile tercih eder.
Altıncı kural: Yaratılan her yeni şey en az yaratıcısı kadar gelişme potansiyeli sahiptir
Ne yazık ki, benden aldığın şeyler sana mutluluk getirmeyecekler, çünkü mutlu olabilmek de bir yetenek gerektirir ve o yetenek sende kesinlikle yok.
Kafanın karışması belki de zannettiğin kadar kötü bir şey değildir. Sislerin arasında yürürken önünü göremediğin için şikayet ediyorsun, ama sis dağıldığı zaman karşında göreceğin şeylerle yüzleşmeye hazır olup olmadığını biliyor musun?
Dünyada iki çeşit trajedi vardır. Bunlardan birincisi istediğin şeyi elde etmemek, ikincisiyse istediğin şeyi elde etmektir.
Kendini sevmek, ömür boyu sürecek bir aşk macerasının başlangıcıdır
Kendini sevmek , ömür boyu sürecek bir aşk macerasının başlangıcıdır Oscar Wilde diyerek geçti Camio
Hepimiz çöplükteyiz ama bazılarımız yıldızlara bakıyor, Oscar Wilde diyerek geçti Camio
Dünyada iki çeşit trajedi vardır. Bunlardan birincisi istediğin şeyi elde etmemek, ikincisiyse istediğin şeyi elde etmektir.
Oscar Wilde dedi camio
Dünyada iki çeşit trajedi vardır. Bunlardan birincisi istediğin şeyi elde etmemek, ikincisiyse istediğin şeyi elde etmektir.
Kafanın karışması belki de zannettiğin kadar kötü bir şey değildir. Sislerin arasında yürürken önünü göremediğin için şikayet ediyorsun, ama sis dağıldığı zaman karşında göreceğin şeylerle yüzleşmeye hazır olup olmadığını biliyor musun?
Ne yazık ki, benden aldığın şeyler sana mutluluk getirmeyecekler, çünkü mutlu olabilmek de bir yetenek gerektirir ve o yetenek sende kesinlikle yok.
Kafanın karışması belki de zannettiğin kadar kötü bir şey değildir. Sislerin arasında yürürken önünü göremediğin için şikâyet ediyorsun, ama sis dağıldığı zaman karşında göreceğin şeylerle yüzleşmeye hazır olup olmadığını biliyor musun?
Mama Nono, çocuğa hakikat arayışıyla ilgili büyük bir özlem aşıladı ama ona hakikate ilişkin bir ideoloji vermemeye daima özen gösterdi. Ona bu konuda öğütler vermek yerine gerçeğe ulaşmak için nasıl arayışa girebileceğini, daima dış görünüşlerin yanı sıra içsel olanı da görmeye çalışması gerektiğini ve dünyayı tam olarak fark edip, farkındalığının tadını çıkarmayı öğretti.
Kör bir adam ışığın varlığına inanır. Gözleri gören biri ise ışığı tanır ve bilir. Bilen birinin artık inanmaya ihtiyacı kalmamıştır.
Tanrılar bizi cezalandırmak istediklerinde dualarımızı kabul ederler.
İnsanoğlu sayıları ölümü canından bile daha çok kıymet verir. Yeryüzünde sahip olduğu malların sayısı, cebinde taşıdığı kağıt parçalarının sayısı, dostlarının sayısı, düşmanlarının sayısı ve sayıca daha üstün olduğu diğer insanoğullarının sayısı
Öfkeli olmaya devam ederek başka birinin yapmış olduğu hata yüzünden kendini cezalandırıyorsun.
Başkalarının eline geçeceğinden korkmasak hiç tereddüt etmeden çöpe atabileceğimiz bir çok şey vardır.
Gerçek yardım, ödül beklentisi olmadan yapılır ve gerçekten vermeyi bilen kişi bunu öyle büyük bir gizlilik içinde yapar ki, yaptığı iyilikleri başkalarına anlatmaktansa cimri olarak tanınmayı bile tercih eder.
Doğru olarak kabul edilen her şeyin bir bölümü doğru, bir bölümü yanlış, bir bölümü de anlamsızdır. Ayrıca, tüm doğruların bir bölümü doğru ve yanlış, bir bölümü doğru ve anlamsız, bir bölümü yanlış ve anlamsız, bir bölümü ise hem doğru, hem yanlış, hem de anlamsızdır.
Hepimiz çöplükteyiz ama bazılarımız yıldızlara bakıyor.
“Hepimiz çöplükteyiz ama bazılarımız yıldızlara bakıyor
Büyük bir yalanı gerçek olarak kabul etmeyi seçtiğin andan itibaren onu takip eden, tamamlayan diğer küçük yalanlar da otomatik olarak gerçek gibi görünmeye başlar.
Hepimiz sık sık anlaşılmıyor olmaktan şikayet ediyoruz, ama anlaşılmayı beklemeden önce kendimizi anlamamız gerektiğini unutuyoruz.
Elbette herkesin her zaman alçakgönüllü olması gereklidir, ama alçakgönüllülüğüyle iftihar eden iki yüzlülerden birine dönüşmemeye de çok dikkat etmelisin. Unutma ki, tevazu bir erdem değil, kendi hiçliğinle yüzleşmeni sağlayan bir araçtır.
Yalnızca alıkların ciddiye alındığı bir çağda doğmuş olduğumun farkındayım ve yanlış anlaşılmamaktan korkuyorum; Oscar Wilde, diyerek geçti Camio.
Yaşamın gizemleri tek bir formul tek bir inanç veya tek bir felsefeyle açıklanabilecek kadar basit değildir. Cevapları bulduğumuzda inanma hatasına düşecek olursak fazlasıyla rahatlar, kendi doğrularımıza ve değerlerimize daha da sıkı sarılır ve arayışımıza son veririz.
“ Öfkeli olmaya devam ederek başka birinin yapmış olduğu hata yüzünden kendini cezalandırıyorsun Seraphim,” dedi Mama Nono. “O seni yalnızca bir defa ısırdı ama sen zihninde bu olayı yeniden canlandırdığın her anda onun bunu bir daha yapmasına izin veriyorsun. O senin canını bir defa yaktı, tekrarlayıp duran sensin!”
Büyük bir yalanı gerçek olarak kabul etmeyi seçtiğin andan itibaren onu takip eden, tamamlayan diğer küçük yalanlar da otomatik olarak gerçek gibi görünmeye başlarlar.
Aynı soruyu defalarca sormana rağmen yine de yanıt alamıyorsan, sorunun soruluş biçiminde bir yanlışlık olduğundan şüphelenmeye başlamanın zamanı gelmiş demektir.
İnsanoğlunun ruhu korkuyla ve öfkeyle doldurularak kirletildi, doğayla olan uyumu tamamen yok edildi, ona üzerinde yaşadığı dünyayla olan bağlantısı bile unutturuldu. Biz insanlar kendi kızgınlıklarımızdan ve olumsuz duygularımızdan kaynaklanan negatif enerjimizle aşırı derecede ısınmasına yol açtığınız bu güzelim gezegeni yok etmenin topluca intihar etmek anlamına geldiğini bile göremeyecek derecede aptallaştık! Her günümüzü bir sonraki günün getireceklerinden korkarak geçirmekten artık bıkmadık mı? Bizi gerçeğe giden yoldan uzaklaştırdıysa, dün de en az yarın kadar tehlikeli değil midir?
İçinde bulunduğumuz dönemi İletişim Çağı olarak adlandırmamıza ve neredeyse bütün zamanımızı bilgi bombardımanına tutularak geçiriyor olmamıza rağmen hepimiz büyük bir cehalet içinde yaşamaya devam ediyoruz. Çoğunluğumuz mutsuz, paranoyak, depresif, vurdumduymaz kişilere dönüştük. Elimizin altında bu kadar çok bilgi varken bilgi açlığı içinde kıvranmamızın ve mutlu olmak için bunca neden varken yaşama sevincimizi yitirmiş olmamızın bence tek bir sebebi var: Zekâmızı körelttik!

Artık hepimiz tam anlamıyla makineleştik ve hayatımızı gerçek tecrübeler edinerek doya doya yaşamak yerine birer turist gibi zihnimizde biriktirdiğimiz hayata dair görüntülerle avunarak yaşar hale geldik. Günlük hayatımızda hiçbir şeye dikkatimizi tam olarak veremiyoruz çünkü dikkatimizi bize göre önemli olan anlar için saklıyoruz. Yaşadığımız anları sonuna kadar fark etmekten ve yaşamımıza tüm dikkatimizi yöneltmekten bile korkuyoruz. Oysa cimrileşmenin hiç lüzumu yok, çünkü dikkat ve farkındalık kullanıldıkça azalan, biten şeyler değillerdir. Onlar asla tükenmezler, yaşamdan daha çok keyif almamızı sağlarlar ve kullanıldıkça çoğalırlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir