İçeriğe geç

Hayalperestler Kitap Alıntıları – Robert Musil

Robert Musil kitaplarından Hayalperestler kitap alıntıları sizlerle…

Hayalperestler Kitap Alıntıları

.
Bir şey ne kadar doğruysa, bize yakından dokunsa bile, tekil olarak, bizden uzaklaşır, uzaklaşır.

Sen hiç gerçek duygularla okunmasına rağmen yanlış söylenen bir şarkı duymadın mı? Neden bir insan sahte duygular yoluy la gerçek hisler besleyemesin? Buna, sana inat olsun diye kapıldığını sanma. İnsan ciddiye almadığı bir duygu için kendisini öldürebilir, inan! İnsan bir şeyi ciddiye almadan da onu yaşayabiliyor; hepimizin yaptığı gibi.
Hiçbir şey ortaya koyamayan insanlar tatmin olmak için sevilmeye ihtiyaç duyarlar.
İnsan ne kadar hissederse o kadar çok abartır.
içinde olduğumuz çağ yalnızca kısa duygularla uzun düşüncelere izin veriyor.
Bir arkadaş bulursun, sahtekâr çıkar! Bir sahtekârın üçkağıdını ortaya çıkartırsın, arkadaşın olur!
Dünyada gerçeğin karşısında dürüst olmayan, yalanların ardında gerçek olan insanlar vardır.
Gözlerim dolacak kadar seni özlüyor olabilirim.
İnsan hayal kırıklıkları yaşıyor. Ama en büyük hayal kırıklıkları insanların anlayışsızlıkları yüzünden yaşanıyor!
Yalnız olmak demek nereye gideceğini bilmemektir.
Hakikatlarin, dileklerin, duyguların o dayanılmaz keşmekeşliği içerisinde kaybolmaktır!
Gözler insanın hayatı boyunca hiç yıkamadığı eller gibidir; böylelikle kirli bir alışkanlıkla her şeye dokunmayı sürdürüyorsunuz.
İnsanı mutluluktan uykusuz bırakan, bir sandal gibi rüzgârın yönüne bağlı olarak günlerce sürüklenen düşünceler her zaman biraz yanlıştır.
İnsan istediği her şeyi gerçekleştirir ama istediklerini hiçbir zaman gerçekleştirmiş olmaz.
Tıpkı korkuda da olduğu gibi, insana yabancı gelen her bilinmezlik gözünde büyür.
Burada ne görüyorum biliyor musun? Seçilmiş bir insan için duyulan sevginin aslında herkese karşı duyulan nefretten başka bir şey olmadığını.
Eğer her şey önceden kestirilebilse, her şey öngörüldüğü gibi gerçekleşse; bu insanı mutlu etmez ki.
İnsan ancak bakış açısını genişletirse karşısındaki insan onun içim anlaşılır hale gelir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
İçinde olduğumuz çağ, yalnızca kısa duygularla uzun düşüncelere yer veriyor.
Ama insan içinden güzel şarkılar söylerken dıştan bakıldığında sessiz biri gibi görünebilir.
Bir insanın sana verebileceği her şey, onun ilgisini hak etmediğini düşünen bir bilinçte saklıdır.
Zira insan ancak kendini kaybettiği oranda kendinde olur! Aşağılanmalara maruz kalmaksa bu dünyadaki her ruhun kaderidir.
Ben göğüs kafesimi kırarcasına gönlümü açmıştım ona; ama o bana gelme zahmetinde bile bulunmadı!
Her dışsal aşağılanma, içsel bir yükseliştir.
Düşünceler sıklıkla dileklerden doğar.
Sıra dışı bir serüven dahi ters yüz edilmiş bir sıradanlıktan başka bir şey değildir.
İnsanın yaptığı şeyler kendi içinde başka bir anlam taşırken başka biri için bambaşka bir anlama gelebilir.
Zayıflık duymamak güçlü olmanın bir işareti değildir.
-Ben gerçekten korkuyorum.
-Sözcüklerden mi?
-Sözlerime inandıramadığım, bir şey verdiğimi veya bir şey aldığımı hissedemediğim her insandan korkuyorum.
İnsanın yüreğinde kendisine hak olarak gördüğü her şey fevkalade bulaşıcıdır.
Ben sıra dışı şeyler istemiyorum! İnsanın yaşayabilecekleri arasında günlük şeyler bunların en derinleridir; tabii alışkanlıklarından kurtarabilirseniz.
Gözler insanın hayatı boyunca hiç yıkamadığı eller gibidir; böylelikle kirli bir alışkanlıkla her şeye dokunmayı sürdürüyorsunuz. Bunun önüne geçmek mümkün değil.
Onun fikirleri var, elbette; ama Kendine ait fikirleri var mı? Gerçekten kendine ait fikirleri? Bugün her iki kişiden birininkine benzemeyen fikirleri? Bu o kadar kolay tespit edilebilecek bir şey değil. Derin duyguları var mı? Bir tutku, her nasıl olursa olsun, ancak bu tutkunun hükmettiği kişinin büyüklüğü ölçüsünde büyüyebilir.
Sen zayıfları anlamak için fazla güçlüsün! Sen dürüst olmayanları anlayamayacak kadar aydınsın.
Neden bir insan sahte duygular yoluyla gerçek hisler besleyemesin? Buna, sana inat olsun diye kapıldığını sanma. İnsan ciddiye almadığı bir duygu için kendisini öldürebilir, inan! İnsan bir şeyi ciddiye almadan da onu yaşayabiliyor; hepimizin yaptığı gibi.
İnsan ne yaparsa yapsın, her şey tıpkı havaya fırlatılan bir bumerang gibi kendisine geri döner.
Binlerce kaynaktan fışkıran şeyleri araştırabilen bir dedektif veya bir insan sarrafı yalnızca o tek, en derin kaynağı göremez: senin içini.
İnsan ancak karşısındakinin içindeki iyiliğe kulak verirse, bunları ifade edebilecek doğru sözleri bulabilir!
Hiçbir zaman birbirimizden fazla bir şey istemeyişimiz hep hoşuma giderdi. Böylece aramızda her zaman özgürce hareket edebileceğimiz bir mesafe olurdu. İnsanı dinlemekten, görmekten, düşünmekten yıldıran şu vıcık vıcık ideal arkadaşlıklar gibi değildi bizimkisi asla. ( ) Son kertede uzaktan gelen bir müziğin tınısı gibiydi.
Siz muhteşemsiniz, ancak bir o kadar da yalnız. Thomas bunu asla göremez. Ben sizin içinizde yaşadıklarınızı sanki kendime çok yakın, çok benzer bir şeymişçesine sezinliyorum. Ama sizi içimdeki korkunç bir avuntu gibi yaşıyorum. Tıpkı keçi ayağına sahip bir melek gibi Bir melek gibi kondunuz parçalanmışlığımın üzerine.
Ben insanları her zaman olduklarından daha iyi olmaya yönelttim. Ama azap çektim.
Her dışsal aşağılanma içsel bir yükseliştir.
Siz yapılan her şeyin söylenebilir, adlandırılabilir olması gerektiğini düşünüyorsunuz; insan öyle hareket etmelidir ki, bunlar ne söylenebilir, ne düşünebilir ne de kavranabilir olmalıdır, yalnızca yapılmalıdır!
Aşk hiçbir zaman aşk değildir! O bedene bürünmüş hayallerin karşılaşmasıdır!
Onun fikirleri var, elbette. Ama Kendine ait fikirleri var mı? Gerçekten kendine ait fikirleri? Bugün her iki kişiden birininkine benzemeyen fikirleri? Bu o kadar kolay tespit edilebilecek bir şey değil. Derin duyguları var mı? Bir tutku, her nasıl olursa olsun, ancak tutkunun hükmettiği kişinin büyüklüğü ölçüsünde büyüyebilir.
Hiçbir şeyi düşünmeden, eleştirmeden, kayıtsız, şartsız kabul etmezdik; ne bir duyguyu, ne bir yasayı, ne de bir ölçüyü. Her şey her şeyle bağlantılıydı; ötekine dönüşebilirdi bizim için. Zıtlıklardan meydana gelen uçurumları kapatarak birbirine dolandıkları yerlerde onları tekrar çözerdik. İçimizde insana dair o inanılmaz, tüketilmemiş, sonsuz yaratıcılığı hissedebilirdik!
İnsan kendisini saran bedeninin ardına gizlidir.
İnsan ne yaparsa yapsın, her şey sonunda tıpkı havaya fırlatılan bir bumerang gibi kendisine geri döner.
Gençken sıradışı parfümler kullanmaktan, tuhaf hafif yiyecekler yemekten hoşlanırsın. Sonra bir gün kendini yalnızca çay içerken, bonbon yerken, sigara içerken bulursun.
Tıpkı korkuda da olduğu gibi insana yabancı gelen her bilinmezlik gözünde büyür.
Aşıkların hep aynı şeyler söyledikleri bilindik bir şeydir!
İnsan hayati kararlar verirken aslında hiçbir zaman kendinde değildir.
Hakikati ortaya çıkarmak bazen istenmeyen halleri de beraberinde getirir.
İnsan ancak bakış açısını genişletirse, karşısındaki insan onun için anlaşılır hale gelir.
İnsan ancak karşısındakinin içindeki iyiliğe kulak verirse, bunları ifade edebilecek doğru sözleri bulabilir!
Belki de herkes hayatı boyunca yaşadıklarının bir yan etkisi olarak elde ettiği başarıların tutuklusu kalmak zorundadır.
İçinde olduğumuz çağ yalnızca kısa duygularla uzun düşüncelere izin veriyor.
Bir arkadaş bulursun, sahtekar çıkar! Bir sahtekarın üçkağıdını ortaya çıkartırsın, arkadaşın olur!
Yalnızca şu duygu vardı içimde hep; yaşarken harcanan emeğe değecek bir şey gelecektir bir gün.
Aşağılanmalara maruz kalmaksa bu dünyadaki her ruhun kaderidir!
Zira insan ancak kendini kaybetti oranda kendinde olur! 
Hiçbir şey ortaya koyamayan insanlar tatmin olmak için sevilmeye ihtiyaç duyarlar.
Her insanın, her eserin, her yaşamın bir yerinde bir çatlak vardır, yalnızca yapıştırılarak kapatılmış bir çatlak!
İnsanların farklılıklardan dolayı birbiriyle çatıştığı sadece bir yanlış anlamadır. Asıl korkunç olan benzerliktir! Kimseye benzememek uğruna ortaya çıkan o kıskançlık, buna rağmen sonunda yine bir tek şeyde takılı kalmaktır.
Her dışsal aşağılanma içsel bir yükseliştir.
Ne kadar çok insanın yaşamaya katlanmaktan mahvolduklarını tahmin edemezsiniz!
Yalnızca aklıyla hareket eden insanlar her zaman açıktırlar.
Ama bu şekilde hiçbir şey değiliz; yine de feci bir şeyiz
Günümüzde kimse nasıl hareket edileceğini bilmiyor.
İnsan eğer yaptığı şeylerden başka bir şey olacak gücü bulamıyorsa kendi de o zaman insan olmaktan çıkar!
Yalan söylesek de söylemesek de, iyi de olsak, kendimizi feda da etsek biz varoluşumuzun ardındaki kastı doğru şekilde yorumlayamayız.
Her insan tıpkı bir balığın leşe geldiği gibi tiksinerek yaklaşır kardeşine. Herkes etrafında bir deniz taşır!
Sıradışı bir serüven dahi tersyüz edilmiş bir sıradanlıktan başka bir şey değildir.
İnsanın yaptığı şeyler kendi içinde başka bir anlam taşırken başka biri için bambaşka bir anlama gelebilir. Ama zamanla insanın içi dışarıda olup biten şeylerle dolar. Artık onu dönüştürecek gücü de bulamazsın!
İçimde ne yapacağı belli olmayan bir sanatçı ruhu taşıyorum!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir