İçeriğe geç

Çanakkale Rüzgarı Kitap Alıntıları – Solmaz Kamuran

Solmaz Kamuran kitaplarından Çanakkale Rüzgarı kitap alıntıları sizlerle…

Çanakkale Rüzgarı Kitap Alıntıları

Bir gün Eminönü’nde dolaşıyor, karaya doğru dil gibi sokulan Haliç’in pırıltılarına bakıyor. Balıkçı tekneleri oyuncağımsı, karşı meydancıktaki bitpazarında bir adam beğendiği ayakkabının tekini arıyor yığının arasında, bir başkası palto deniyor. Yeni açılan çiklet fabrikasının aroması basmış ortalığı, çöpler kavun kokuyor. Çırak çocuklar itişiyor atölye kapılarında
Aşk da uzun boylu gizlenemiyordu, yalan da Gerçek en saf elmasıydı hayatın
Boreas?

Çanakkale’de esen rüzgârın mitolojideki adı. Ben, hep Boreas derim o deli rüzgâra.

İnsan birden fazla kişiyi sevebilir mi?

Sanırım sevebilir Beki. Ama her birini farklı zamanlarda, farklı farklı sever. Her aşkın rengi, tadı başkadır, çünkü aşk için iki kişi gerekir. Ve kişiler değişince aşkın tadı da, rengi de değişir.

Hettie valinin makam odasına girerken titriyordu, İçeri adımını attığında Mustafa Kemal hemen ayağa kalkıp onun eli ni öptü, Enchantée Matmazel.

Hettie reverans yaptı, Şeref verdiniz Paşam, heyecanımı mazur görün lütfen.

Buyrun lütfen, istirahat edin.

Hettie masanın önündeki koltuğa oturdu.

İngilizsiniz değil mi Matmazel.

Önce Canakkaleliyim Paşam, Türkiyeliyim, ondan sonra da İngiliz.

Mustafa Kemal ayağa fırladı, Duydunuz değil mi beyler, Matmazel’in sözlerini duydunuz. İşte çağdaş uygarlık budur.

Hanımefendi, Çanakkale ve Türkiye sizinle iftihar etmeli.

Teveccühünüz Paşam.

Mustafa Kemal’in beş arabalık konvoyu o gün saat üçte, geldiği gibi homurtular içinde, arkasında sapsarı bir toz bulutu bırakarak Çanakkale’den ayrıldı, on beş gün sonra da Hettie’ye Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı kimliği verildi.

“İnsan, adı anıldıkça yaşamaya devam eder.”
Aşkı muhtaç olduğun için değil, istediğin için yaşamalısın. Aşk o zaman gerçek olur. Gerisi sığınmadır, bir hayaldir ve kolaylıkla hayal kırıklığına dönüşür.
Hiç sormadım. Bazen sormamak, hoşa gitmeyecek bir cevapla karşılaşmaktan çok daha iyidir.
Aşk da uzun boylu gizlenemiyordu, yalan da Gerçek en saf elmasıydı hayatın Hele de zamanın değerini anlayanlarca
Senin bilmediğin bir şey var mı Francis? Hettie uzanıp yaşlı adamın elini tuttu sevgiyle.
Mutlaka vardır. İnsan yetmiş küsur yılını okuyp yazmakla da geçirse, dünyadan ayrılırken bilmedikleri, bildiklerinden kat be kat fazladır. Hayat, milyarlarca mucizeyle doludur. Bizler sadece bir kısmını görebiliriz bu mucizelerin.
Aşkı muhtaç olduğun için değil, istediğin için yaşamalısın. Aşk o zaman gerçek olur. Gerisi sığınmadır, bir hayaldir ve kolaylıkla hayal kırıklığına dönüşür.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir