İçeriğe geç

Namaza Nasıl Başlanır? Kitap Alıntıları – Vehbi Karakaş

Vehbi Karakaş kitaplarından Namaza Nasıl Başlanır? kitap alıntıları sizlerle…

Namaza Nasıl Başlanır? Kitap Alıntıları

Ağaçlar meyvelerini, hayvanlar ürünlerini, bütün varlıklar kendilerini, insanoğluna neden feda ediyorlar, biliyor musunuz? Oda kendisini Allah’a feda etsin diye. Veya insanoğlunun bedeninde yer alıp, onunla beraber namaz kılsın, Maksud’larına ve Mahbub’larına kavuşsunlar diye.

Ey insan şunu bil: Alem senin hizmetine verilmiş, sen de Alemin Sahibi’nin hizmetinde olacaksın.

Ne güzel demiş şair:

Seni aramam için beni uzağa attın

Alemi benim, beni kendin için yarattın.

(Üstad Necip Fazıl Kısakürek)

Vehbi Karakaş /Namaza Nasıl Başlanır?

Çünkü namaz insanın ruhu için bir vitamin ve manevî yaralarına bir merhemdir.
Secde,kulun Allah’a en yakın olduğu andır.
Kur’an-ı Kerim, yerde ve gökte namaz kılmayan tek bir varlığın dahi bulunmadığını, zerrelerden kürelere kadar mikro âlemden makro aleme kadar her şeyin namaz kıldığını , her şeyin secde halinde olduğunu, Allah’ın azametine boyun eğdiğini, Allah sevdasından mest olduklarını, hatta kuşların dahi kendi namazlarını bildiklerini ve kıldıklanını bize haber veriyor.
Namaz,insanın her an,Allah’ın huzurunda olduğunu fark ettiği andır.
Huşûsuz namaz,ruhsuz beden gibidir.
Bir insan,parmağına yüzük takana,teşekkür eder de,eline parmak takana şükür etmezse, böyle bir insan nasıl sevgili olabilir? Bir insan koluna bilezik takana teşekkür eder de,vücuduna kol ve ayak takana şükür etmezse bu insan nasıl vefalı olabilir? Bir insan gerdanlık takana teşekkür eder de, gerdan takana şükür etmezse bu insan nasıl insan olabilir?
Namaz insanın ruhu için bir vitamin ve manevî yaralarına bir merhemdir.
Bir insanın beş vakit namazı kılabilmesi için, namazın ne olduğunu bilmesi ve önemine aşk derecesinde inanmas lazım. Namazın önemine inanmayan namaz kılmaz, Kılsa da dostlar pazarda görsün kabilinden kılar. Böyle bir namaz da derde derman olmaz. Böyle bir namaz, insani, günahlardan ve haramlardan uzak tutmaz. Halbuki Allah, namazın bůtün kötülüklerden koruyan, kurtaran bir ibadet olduğunu söylemiştir. Ayet şu:

اُتْلُ مَٓا اُو۫حِيَ اِلَيْكَ مِنَ الْكِتَابِ وَاَقِمِ الصَّلٰوةَۜ اِنَّ الصَّلٰوةَ تَنْهٰى عَنِ الْفَحْشَٓاءِ وَالْمُنْكَرِۜ وَلَذِكْرُ اللّٰهِ اَكْبَرُۜ وَاللّٰهُ يَعْلَمُ مَا تَصْنَعُونَ 

Sana Kitap’tan vahyedileni oku ve namazı dosdoğru kıl.Gerçekten namaz,haram ve günahlardan ve bütün kötülüklerden alıkoyar.Allah’ı zikretmek ise muhakkak en büyük(ibadet)tir.Allah,yaptıklarınızı bilir.
||Ankebut,29/45

Allahım! Bilerek veya bilmeyerek incittiğim kulların varsa, bu ayıbımdan dolayı önce beni, sonra da gücendirdiğim kullarını affet!
الحياء لا ياتي الا بخير
“Utanmaktan sadece hayır gelir. Başka bir şey değil.”
Namaz, insanın Allah’la buluştuğu ve konuştuğu andır.
Huşûsuz namaz, ruhsuz beden gibidir.
Dün bir fuardaydım. Akşam namazı için mescidi sordum. Gittim. Fuarda gördüğüm insan kalabalıklarını mescidde göremedim.
Maddi ve manevi bir çok hastalığın temelinde namazsızlık ve huşûsuzluk vardır.
Namazın kazandırdığı sevaba denk bir sevap olmadığı gibi; namazsızlığın kazandırdığı günaha denk bir günah da yoktur.
“Kainatta her şey her şeye bağlı ve her şey bir şeye bağlı.”
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Hey bu satırları okuyan arkadaşım! Seni hiç unutmayan Vefalı Sevgiliyi sen nasıl unutursun?
Secde, teslimiyetin ve itaatin sonsınırı ve doruk noktasıdır.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bütün kainat uyanıktı, her şey Allah’ı zikirle meşguldü. Kimi haliyle, kimi diliyle, kimi sesli, kimi sessiz.
Ne olur Rabbim, beni kendinden uzaklaştırmakla cezalandırma
Bu dünya, oyun ve eğlence yeri değil, imtihan salonudur. Bu dünya, oyun ve eğlence yeri değil, imtihan salonudur.
Namazlar, insanları her zaman, her yerde ve her halde Allah’ı unutmadan yaşama saadetini sunarlar.
Allah’ın namazı farz kılması, onun bize rahmetinin merhametinin sonucudur. Çünkü namaz insanın ruhu için bir vitamin ve manevi yaralarını bir merhemdir.
Namaz, insana, kendisinin mutlak aciz olduğunu idrak; Allah’ın da her şeyin mutlak hakimi bulunduğunu ve kudretinin sınırsızlığını itiraf ettirir.
“Allah’ın kelimeleri için denizler mürekkep olsaydı, Allah’ın kelimeleri bitmeden denizler biterdi.”
İslamiyet’te imandan sonra en yüksek hakikat namazdır.”
“Eklense de başıma dünyada kaç baş varsa,
Başım onların hepsi için secdeye varsa”

|????? ???ı?

“Gelse Celalinden cefa; yahut Cemalinden vefa,
İkisi de cana sefa; Kahrın da hoş, Lütfun da hoş.”
“Namaz, sancıma ilaç; yanık yerime merhem,
Onsuz ebedî hayat benim olsa istemem.”
Allah teala razı olacağı namazı kılmaya hepimizi muvaffak eylesin .amin
Yunus şeyhinin dergahına odunun dahi eğriliğini yaklaştırmaz ve yakıştırmazken ,kul Allah’ın dergahına ,huzuruna eğrilikleri nasıl yakıştırabilir .
Allah’ın celaline karşı söz ve fiillerimizde sübhanallah, cemaline karşı söz ve fiillerimizle elhamdülillah, kemaline karşı da yine söz ve fiilimizle Allahuekber diyerek şükrederiz.
Namazlar ,insanlara her zaman ,her yerde ve her halde Allah’ı unutmadan yaşama saadetini sunarlar,
Öyleyse biz önce namaz kılmayanı namaza ,namazın olmazsa olmaz bir ibadet olduğuna inandırmamız gerekir.
İslamiyet’te imandan sonra en yüksek hakikat namazdır
Bir insan, parmağına yüzük takana, teşekkür eder de, eline parmak takana şükür etmezse, böyle bir insan nasıl sevgili olabilir? Bir insan koluna bilezik takana teşekkür eder de, vücuduna kol ve ayak takana şükür etmezse bu insan nasıl vefalı olabilir? Bir insan gerdanlık takana teşekkür eder de, gerdan takana şükür etmezse bu insan nasıl insan olabilir?
Allah imhal eder ama ihmal etmez.
Onlar namaza durdukları zaman, Allah’dan başka her şeyi unutuyorlardı. Herşeye ve her sese kapalı yalnız Allah’a açık oluyorlardı. Hiçbir şeyi görmüyor, hiçbir sesi duymuyor ve hiçbir şeyden korkmuyorlardı.
Seni aramam için beni uzağa attın, Alemi benim, beni kendin için yarattın !
Necip Fazıl
Eklense de başıma dünyada kaç baş varsa, Başım, onların hepsi için secdeye varsa..
Ağaçlar meyvelerini, hayvanlar ürünlerini, bütün varlıklar kendilerini, insanoğluna neden feda ediyorlar, biliyor musunuz? O da kendisini Allah’a feda etsin diye. Veya insanın bedeninde
yer alıp, onunla beraber namaz kılsın, Maksud’larına ve Mahbub’larına kavuşsunlar diye. Ey insan şunu bil: Alem senin hizmetine verilmiş, sen de Alemin sahibi’nin hizmetinde olacaksın. Ne güzel demiş şair:
“Seni aramam için beni uzağa attın
Alemi benim, beni kendin için yarattın.”
Allahım ! Benim senin kulun olmam fahr olarak bana yeter.
Senin benim Rabbim olman da şeref olarak bana yeter.
Allahım ! Ben Seni istediğim gibi bir Allah buldum.
Sen de beni Senin istediğin gibi bir kul eyle.”
Hz.Ali {el-Fahru’r Razi,et Tefsirü’l Kebir.I,251}
Bunu duyan ALLAH dostu büyük bir sevda ila yorganı fırlatıyor. Değil yarım saatlik uykum, her şeyim ona feda olsun, çünkü her şeyimi bana veren Odur. Onun yoluna ve Onun uğruna harcadığım dakikalar bana ebedi hayat, ebedi istirahat, ebedî saadet ve ebedî gençlik olarak geri dönecektir. Onun için dedim ki : Sabah namazına kalkmak, beş vakit namazı kılmak muhabbetin sonucudur, sevdalı ve akıllı adam işidir.
Namaz sancıma ilaç,yanık yerime merhem,
Onsuz ebedi hayat benim olsa istemem.
Allah’ım!
Köleler efendilerinden kurtulunca hür ve mesud olurlar,bense Sana köle olunca hür ve mesud oldun!.

Mevlânâ

Seni aramam için beni uzağa attın,Âlemi benim,beni kendin için yarattı!

(Necip Fazıl Kısakürek)

Allah her gün kuluna 24 saat ömür,hayat ve kainat büyüklüğünde nimet veriyor. Kul kendisini yaratan,büyüten,besleyen Rabbine,beş vakit namaz için bir saatini vermiyor. İnsaf insaf insaf !
Ne olur Rabbim, beni kendinden uzaklaştırmakla cezalandırma.
Güneşin, neden ben hergün ve her an ısı ve ışık veriyorum demesi ne kadar anlamsızsa,insanın da neden ben her gün namaz kılmalıyım ve her rekâtta Fatihayı okumalıyım demesi o kadar da anlamsızdır.Çünkü güneşi her gün ve her an ısı ve ışık vermeye münasip yaratan ve görevlendiren Allah,insanı da her gün beş vakit namaza ve Fatiha gibi bir duayı okumaya münasip ve muhtaç yaratmıştır.
Eklense de başıma dünyada kaç baş varsa,
Başım onların hepsi için secdeye varsa
Necip Fazıl Kısakürek
“ Gözlüğün Bir Ustası Olur Da;
Gözlüğün Arkasındaki Gözün Bir Ustası Olmaz Mı ?”
“ Namaz Kılanın İşi;
Zikir,Susması Fikir,
Meşru Sanatı Ve İşleri;
Şükür Ve İbadet Olur ”
“ Namaz Sancıma İlaç,Yanık Yerime Merhem
Onsuz Ebedi Hayat Benim Olsa İstemem ”
Nefse en zor gelen namaz,yatsı namazıdır Seytanı en kahredici ve menedici namaz,sabah namazıdır.(Âlûsî)Zîra sabah namazı meşhuddur. (İsra s./78) Gece melekleriyle gündüz melekleri ona şâhid olur.Onda hazır bulunurlar.(Âlûsî)
İnsana yakışan odur ki,yüzü ve kulağı konusunda hayalı olduğu gibi,gözünde de hayalı olsun.Nitekim gözünde hayalı olmak,gözü kapatmaktır ve nitekim Yüce Allah (c.c): Müminlere söyle,gözlerini haramdan sakınsınlar (harama bakmasınlar).(Nûr s.30) buyurmuştur. İste bu şekilde Allah’tan utanmak gerekir.Utanıp ta gıybetten ve kötü sözlerden kendisine helal olmayanları dinlememek gerekir.(el-Âlûsî,Ebû’s-Sena,Şihabüddin Mahmud, Rûhu’l-Maanî fî Tefsir’il-Kur’an’il-Azim,IV,91)
99 depreminin tazeliğini koruduğu günlerde (16.07.2000 Bursa) bir Allah dostuna sormuşlar:
-Herkesin uykuda olduğu bir saatte ibadet ü taatle, evrad ve ezkârla meşgul  olmanız deprem korkusundan mıdır?
Cevap enteresan:
-Hayır.Allah her an anılmaya, övülmeye,sevilmeye, sayılmaya,  layık bir dost bense her an Onu anmaya, övmeye, sevmeye, saymaya, mecbur bir kulum.Ben sevda ile ona kulluk etmekle görevlendim.Depremde ne olacam diye düşünmekle değil.Ben vazifemi yapmalıyım,Onun vazifesine karışmamalıyım.Ben onun kuluyum.O beni benden daha iyi düşünür O isterse yaşatır,isterse öldürür Ben depremden korkmuyorum,bana düşen görevleri yapmamaktan veya yapamamaktan,deprem geldiğinde beni günahların içinde bulmasından korkuyorum.Zaten Müslüman depremden ve ölümden değil, depremin dizginleri elinde olan Allah’dan korkar;isyan ve günahlar içinde imansız ve Kur’an’sız gitmekten korkar.
Bir taraftan da Allah’ın insanoğluna lütufkâr muamelesini düşündüm.Onun konağında bulunuyoruz.Onun nimetleriyle besleniyoruz.Üzerimizde ki en küçükten en büyüğe kadar her şeyin sahibi O.İçimizdeki akciğerden, dışımızdaki havaya, yüzümüzdeki gözden, dışımızdaki güneşe,içimizdeki mideden dışımızda ki yiyeceklere, aklımıza, ruhumuza,bedenimize, bağımıza, bahçemize,suyumuza ve toprağımıza varıncaya kadar muhtaç olduğumuz her şeyin sahibi O.Hal böyle iken,her an Onu hatırlamamız gerekirken, heran Onu hatırlamamız gerektiren olaylar, ayetler,nimetler, ikramlarla iç içe yaşarken, Onu, hiç olmazsa, Onun belirlediği saatlerde hatırlamamız,  bunca iyiliğe karşılık şükür ve teşekkürleri sunmamız gerekirken biz bunları yapmıyoruz, aldırmıyoruz, vicdan azabıda çekmiyoruz, özür dilemiyoruz, tevbe etmiyoruz,telafi yoluna gitmiyoruz.Bütün bunlara rağmen, Allah bize dokunmuyor, anında ceza vermiyor.Biz ibadetleri kesiyoruz ve kısıyoruz, Allah nimetlerini kesmiyor ve kısmıyor.Bu kudret ve kuvvet bir başkasının elinde olsaydı, buna rağmen bunca itaatsizkik ve isyan kendisine yapılsaydı, acaba o kudretli zat ne yapardı? Taş üstünde taş,omuz üstünde baş bırakmazdı.Ama kudreti sonsuz Allah sonsuz kudretini -azaba müstehak olmamıza rağmen- bizim aleyhimize kullanmıyor.

Ben bunu düşünürken birden Ebu Bekir’in (r.a) çığlığı aklıma geldi.Müşriklerin,Peygamberimiz’e ve Müslümanlara yaptıkları dayanılmaz işkenceler karşısında Ebu Bekir (r.a) gibi bir hilim ve sabır kahramanı bile hayrete düşmüş:
Ne kadar halimsin,ne kadar sabırlısın Allah’ım diye çığlık atmıştır.Hikmet,Ebu Bekir’e cevap vermiş: Ey Ebu Bekir! UNUTMA, ALLAH İMHAL  EDER, AMA İHMAL ETMEZ. Yani hikmetinin ve sabrının gereği mühlet  verir ama, adaletinin ve gayretinin gereği olarak da isyan edenleri,tevbe etmeyenleri cezasız bırakmaz,kimsenin yaptığını yanına koymaz.

-24 saatte kaç vakitte namaz kılıyoruz?
-Beş vakitte..
-24 saatte kaç vakitte havayı teneffüs ediyoruz?
-Her an..
-Allah bize her an en kiymetli nimet olan havayı verirken çok demiyor. Her an hava, her an hava, her gün su, her gün su,her gün yemek, her gün yemek deyip verdiği ninetleri çok görmüyor.Başına kakmıyor.Ey Nefis! 24 saatte,beş vakitte kıldığın bir namaz için nasıl her gün namaz,her gün namaz diyerek namazı çok görebilirsin? İnsaf!
İnsanoğlu menfaatine düşkün bir varlık.Namaz kılarsan günde cebine bir altın konulacak deseniz,bir vakit namazı dahi kaçırmaz.Allah önceden bunca altını, altınlardan daha önemli cevher ve nimetleri cebimize koymuş.Yüzümüze dizmiş, içimize ve dışımıza yerleştirmiş.Biz farkında değiliz, şükür yerine şikâyetlerimizi ve isyanlarımızı sürdürüyoruz.Bu tavrımız,insafa ve insanlığa sığar mı?
Vücudumuzun hastalanan bir organını tedavi eden doktor,bu hizmetinin karşılığında bir ücret bekler ve alır da; vücudumuzun tümünü yapan, yaratan, ve sapsağlam bir şekilde bize veren Zât, bizden bir şey beklemez mi?
Ağaçlar meyvelerini,hayvanlar ürünlerini,bütün varlıklar kendilerini, insanoğluna neden feda ediyorlar, biliyormusunuz? Oda kendisini Allah’a feda etsin diye.Veya insanoğlunun bedeninde yer alıp,onunla beraber namaz kılsın,Maksud’larına ve Mahbub’larına kavuşsunlar diye.Ey insan şunu bil: Alem senin hizmetine verilmiş, sen de Alemlerin Sahibi’nin hizmetinde olacaksın.
Namaz, sırat köprüsünde buraktır.
Namaz, hem dünya ve hem de ahirette cennettir, cennette tükenmez servettir.
Namaz, elemsiz lezzet ve ebedî saadettir.
Namaz, rü’yet-i ilahîye mazhariyet yani Allah’ın cemalini seyretmeye vesiledir.
Namaz,kabrin karanlığı için kandil,cennet bahçesi ve cennet sofrasıdır.Namaz, büyük mahkemede senet ve berattır.
Müslüman’ın yüzünü anlatırken Necip Fazıl der ki:
Her hattı tevhid kaleminden bir satır
O yüz ki göz değince Allah’ı hatırlatır.
Bir kahve ikram edenin kırk yıl hatrını sayan insan,Allah’ın sayısız nimetlerinin hatrını saymaz,namaz kılarak teşekkürünü ortaya koymazsa, böyle bir insan olabilir mi?
Namazda ne kadar mükemmel iseniz, rahmette, adalette cömertlikte, iyilikte ve güzel ahlakta da o kadar mükemmel olursunuz.Namazda ne kadar noksan,ne kadar kusurlu olursanız rahmette, adalette, cömertlikte,iyilik ve güzel ahlakta da o kadar noksan veya o kadar kusurlu olursunuz.
O erler ki,gönül fezasındalar.
Toprakta sürünme ezasındalar.
Yıldızları tesbih tesbih çeker de
Namazda arka saf hizasındalar
İçine nefs sızan ibadetlerin
Birbiri ardınca kazasındalar
Bir an yabancıya kaysa gözleri
Bir ömür gözyaşı cezasındalar
Ne cennet tasası ve be cehennem
Sadece Allah’ın rızasındalar.
(Necip Fazıl Kısakürek)
Hâşâ! Allah Tealâ’nın bizim namazımıza ve ibadetimize ihtiyacı olduğundan namaz farz kılınmış değil, bizim namaza ihtiyacımız olduğunda  dolayı namazı farz kılmıştır.
Güneşin, neden ben hergün ve her an ısı ve ışık veriyorum demesi ne kadar anlamsızsa,insanın da neden ben her gün namaz kılmalıyım ve her rekâtta Fatihayı okumalıyım demesi o kadar da anlamsızdır.Çünkü güneşi her gün ve her an ısı ve ışık vermeye münasip yaratan ve görevlendiren Allah,insanı da her gün  beş vakit namaza ve Fatiha gibi bir duayı okumaya münasip ve muhtaç yaratmıştır.
Yunus meşeden şeyhinin dergâhına doğru, dümdüz odunladı taşır.Şeyhi sorar:
-Oğlum meşede hiç eğri odun yok mu? Yunus’un cevabı enteresandır:
-Var efendim.
-Neden getirmiyorsun?
-Siz o kadar doğrusunuz ki efendim,bırakın Yunus’un eğriliğini,odunun eğrisi bile bu dergâha yakışmıyor.
Hz.Ali (radıyallahuanhâ):
Allahım! Benim Senin kulun olmam fahr olarak bana yeter.
Senin benim Rabbim olman da şeref olarak bana yeter.
Allah’ım!Ben Seni istediğim gibi bir Allah buldum.
Sen de beni Senin istediğin gibi bir kul eyle. (El-Fahru’r-Râzî,et-Tefsîrü’l-Kebir,I,251)
İman bir tarla,namaz bir tohum.Tarlası olmayanı  tohumu olmaz, olsa da işe yaramaz.İmanı olmayanın da namazı olmaz.Zaten Allah, namazın müminlere farz olduğunu söylemiştir.(Nisa s./103)
Önce Allah’a iman ki buna İman-ı Billah denir.
Sonra Allah’ı tanıma, ki buna marifetullah denir.
Sonra tanıdığımız Allah’ı sevmek ki buna da muhabbetullah denir.
Hz.Ali radıyallahuanhâ buyuruyor ki: Şüphesiz dünya sırtını dönmüş gidiyor, ahiret yüzünü dönmüş geliyor.Siz ahiret çocukları olun, dünya çocukları olmayın.Bugün (yani dünyada) amel var,hesap yok.Yarın hesap var amel yok.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir