İçeriğe geç

Minhacu’l-Abidin Abidler Yolu Kitap Alıntıları – İmam Gazali

İmam Gazali kitaplarından Minhacu’l-Abidin Abidler Yolu kitap alıntıları sizlerle…

Minhacu’l-Abidin Abidler Yolu Kitap Alıntıları

Kendisine sordular:
— Fitne ve fesad günleri hangi günlerdir?
Buyurdular ki:
— Kişinin, arkadaşından emin olmadığı günlerdir…
…isteyenlerin istemesinden usanmayan, bize rızık olarak afvını ver!
Allah’ım her şey senin kudret elindedir. Bize merhametin boldur.
Lûtfu ve merhametiyle başarıyı verecek olan Allah’dır.
Allah’ı hakkıyla tanımayan kimse O’ndan hakkıyle Korkmaz. Eğer biliyorsa tâzim eder, korkar.
…gerçek ve faydalı bir ilim “ Allah’dan korkma”sonucunu doğurur.
Şânı yüce olan Allah buyurur:
— Kullar içinde ancak âlimler gerçek mânâda Allah’dan korkarlar. ( Fâtır Süresi, âyet:28 )
Şeytan, Allah’ın kullarına musallat ettiği azgın bir köpektir. Onu defetmeye çalıştıkça kudurmuşcasına daha fazla saldırır. Halbuki sahibine müracaat edilirse O onu susturur. Böylece insan bu azgın köpekten kurtulur.
Dine aykırı adetler zuhur ettiğinde Alimler susarsa Allah’ın laneti onların üzerine olsun.
Hz Muhammed SAV
Bir kimse insanlarla teması büsbütün kesmek isterse, cuma, bayram namazlarının ve cemaatle namaz kılmanın üzerine farz olmayacağı bir yere çekilmelidir. Bu yer ancak insanlardan çok uzak dağ başları ve vadiler olabilir. Bu iki şıkkın dışında üçüncü bir yol olamaz. Çünkü bir kimsenin hem ayni şehirde insanlar arasında olması, hem de cemaatlere gitmemesi düşündürücü bir şeydir. Tehlikeli olabilir.
Asır fesat asrı, insanlar da zarar ehli. Onlar seni meşgul ederler. Allah’a karşı mükellef bulunduğun vazifeleri yapamazsın, yaptıklarının da riya yüzünden bozulmasına sebep olurlar. Elinde sağlam hiçbir şey kalmaz. O halde manen insanlardan ayrılmalı, kendi kabına çekilmeli, bu zamanın ve insanların şerrinden Allah’a sığınmalısın. O lütfu ve rahmetiyle insanı korur.
Düşünürüm de, saçıma ak düştüğü bugüne kadar kimi tanıdı isem hepsini kötülemişimdir. Allah tanımadıklarıma hayır ihsan etsin. Benim, insafsız kişilerle ahbap olmaktan başka hiçbir suçum yok.
Sakındığımız bu zaman öyle bir zamandır ki onda Hakka yer yoktur. Zulüm ve taşkınlık ise hüsnü kabul görür. Ne kör bellidir, ne sağır. Kötüler alkışlanır. Eğer bu zaman değişmez, böyle devam ederse, zamanla ölene ağlanmaz; doğana sevinilmez olur.
Ömrün vefa ederse öyle bir zaman göreceksin ki vaizleri, hatipleri çok, alimleri az; dilenenleri çok, verenleri azdır. İlim nefsin esiridir. Fetvalar ilme değil, nefsin arzusuna uygundur.
Hz Muhammed As
Evine çekil, diline sahip ol. Bildiğini yap, bilmediğini yapma. Kendi işinle meşgul ol, alemin işine karışma.
Hz Muhammed SAV
Bir insan dünyaya kalben bağlı ise her ne kadar fiilen bağlı görünmese de hakkıyla Allah’a yönelemez.
Allaha gerçek bağlanış, O’ndan başka hiçbir şeyin sevgisini taşımamaktır. En güç olanı kalpten dünya muhabbetini atmaktır. Nice kişiler vardır ki dış görünüşleriyle dünyayı sevmezler; fakat için için dünyaya bağlıdırlar.
Rabbim! Kaçak kulun kapına döndü. Asi kulun sulh istiyor. Günahkar kulun özür diliyor. Beni affet, özrümü kabul et. Bana merhametinle bak. Allah’ım, geçmiş günahlarımı bağışla. Ömrümün kalan kısmında Sana karşı gelmekten beni koru. Zira her şey Senin kudret elindedir. Bize merhametin boldur.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Eğer tövbe ettikten sonra tövbeni bozar ikinci defa günah işlersen yine tövbe et. Şayet günah işlemeyi sanat edinmişcesine üçüncü, dördüncü defa yaparsan, peşinden yine tövbe et. Günahta nasıl acizlik göstermiyorsan tövbede de acizlik gösterme. Yeise düşme. Günahım tekerrür etti diye tövbeyi terk etme. Şeytan seni aldatmasın. Tövbeye heveslenmen hayra alamettir.
Bir kimse hakkında kafir, bidatçı.. gibi sözler sarf ettiysen, bu da çok ağır bir isnattır. Hemen önce kendi kendini yalanlamalı, sonra da o kimseden af dinlemelisin. Bu mümkün değilse nedamet duyup Allah’tan af dilemelisin.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Üzerindeki kul hakkının sahibini bulamazsan mümkünse onun adına sadaka vermelisin. Buna da gücün yetmiyorsa, çok iyilik yapmalı ve kıyamet gününde o kişinin senden davacı olmaması için Allah’a yakarmalısın.
Soru: Tövbe ettikten sonra yine günah işlemekten korkuyorum. Bu korku tövbe etmeme mani oluyor, tövbesine sadık kalamayacak bir kimsenin tövbe etmesi faydalı mıdır?
Cevab: Şeytanın oyalama ve aldatmacasından başka bir şey olmayan bu fikirleri sana kim söyledi? Ya tövbe ettikten sonra bir daha günah işlemeden ölürsen
Pişmanlık Allah için ve O’nun azabı korkusundan olmalı. Bu tip pişmanlık kişiyi gerçek tövbeye sevk eder. Tövbeye zorlayıcı sebepleri düşünen kimse, içten bir nedamet duyar.
Belalar, yakında açılacak bulutlara benzer
Nedamet kulun isteğine bağlı değildir. Bazen isteği olmadan ani olarak pişman olabilir. Tevbe ise kulun kendi isteğine bağlıdır. Hatta tevbe etmekle emredilmiştir.
Miraç gecesi cehenneme uğradım.. Oradakilerin çoğunun fakirler olduğu gördüm.
-Mal mülk fakirleri mi?
-Hayır, ilim fakirleri
Hz Muhammed SAV
Öğrendiğini Allah için öğren, ihlası elden bırakma. İlmin, ötekinden-berikinden duyulan hikayelerden çok, akla dayansın.
İlim, ibadetin imanıdır; ibadet ve ameller ona tabiidir.
Hz Muhammed SAV
Ey saadet yolcusu, önce ilim tahsil etmen gerekir. Çünkü ilim, hakiki mürşittir. Yapılacak her doğru hareket, ancak bilmekle olur.
Cennet, zahmetli ve güç şeylerle; cehennem ise nefsin, ahlaki olmayan hareketkeriyle örtülmüştür.
Hz Muhammed SAV
Cennet yolu sarp ve yokuştur,cehennem yolu ise düzdür.
Sevgili Peygamberimiz (S.A.S) diyor ki:
Yüreği yalnız Ulu Allah sevgisiyle atan bir âlimin kıldığı iki rekâtlık namaz, gönüllerinde Allah sevgisinden başka herhangi fani varlıkların sevgisini taşıyanların bir ömür boyunca edecekleri ibadetten daha hayırlıdır.
Allah Resûlü buyurur:
Allah, sevdiklerini sıkıntılara maruz bırakır.
Yine bilmelisin ki kul için, özet olarak şu dört özelliğin mutlaka olması gerekir. İlim sahibi olacak, ilminin gereği olarak amel işleyecek, İhlas ve samimiyetle ameline ve hizmetine kendisini adayacak ve dördüncü olarak da korku içinde olacaktır.
Allah’ı hakkıyla tanımayan kimse O’ndan hakkıyle kormaz.
Allah, kimin gönlüne İslâmı açmışsa, o, Rabbi tarafından bir nûr üzere olmaz mı? ( Zümer Sûresi 22 )
– Şayet şöyle soracak olursan: Kişi yaptığı ibadet ile insanlardan bir menfaat yahut övgü beklemez, yalnız Allah Teala’nın kendisine dünyalık bir menfaat vermesini murad ederse bu riya olur mu?

Bilmelisin ki, bu kesinlikle riyadır. Alimlerimiz (r.h.) şöyle demiştir: Riyada itibar edilecek olan, yapılan amel ile neyin murad edildiğidir. Şayet bir kimse yaptığı amel karşılığında dünyevi bir menfaat elde etmek istiyorsa, bu riyadır. Bu menfaati Allah Teala’dan yahut insanlardan iste mesi arasında bir fark yoktur. Allah Teala şöyle buyurmuştur:

– Kim âhiret kazancını isterse, onun kazancını artırırız. Kim de dünya kazancını isterse, ona da istediğinden veririz, fakat onun ahirette hiç bir payı yoktur.

– Nitekim şair şöyle söylemiştir:

Günahların en basitini bile küçümseme,

Zira sürekli devam edilen az, çok olur.

Zira ilim kulluğun yörüngesi, ibadetin özüdür. Alemlerin rabbine ancak ilimle hizmet edilir. Basiret sahiplerinin, yardım ve başarıya nail olmuş kimselerin görüşü de bu şekildedir.
Rasulullah (s.a.v.) ilim hakkında şöyle buyurmuştur:

Şüphesiz ilim, saidlere verilir, şakiler ise ondan mahrum bırakılır.

Allah bilir ya onun manası şöyledir: Bir kimsenin iki bedbahtlığından biri ilim öğrenmemesi, diğeri ise gelişi güzel ibadet ederek yorulmasıdır. Zira bu ibadetlerden eline, zahmet ve cefadan başka bir şey geçmeyecektir. Fayda vermeyen ilimden, kabul olunmayan amelden Allah (azze ve celle)’a sığınırız. Bu sebeple insanlar arasında ilmiyle amel eden, zahid alimler hususi olarak ilme büyük önem gösterdiler.

İlimle yapılan bir uyku, cahilce yapılan bir namazdan daha hayırlıdır. Zira bilgisizce amel eden kişi, ıslah ettiğinden daha çok ifsad eder.
Arayana hedefe götüren yol açık, fakat bakıyorum ki kalpler kör, basiretleri kapanmış. Kocaman yolu göremiyorlar, kurtuluş yolu her an varken sapıtıp felakete düşene şaşarım..
Düşün ey nefsim düşün! Yarım yamalak bir ibadet üzerine Kerim ve Rahim olan Rabbinin sana verdiği nimetleri düşün..
Şimdi düşün ey insan! Senin gece kalkıp iki rekat namaz kıldığın veya bir hayır işi yaptığın anda yeryüzünde karalarda – denizlerde, dağlarda – çöllerde, şehirlerde – köylerde nice aşıklar sadıklar ve nice müctehitler Allah ‘a ibadet etmekte, kapısına ağlayan gözlerle, temiz kalp, temiz lisan ve huşu ile nice değerli hediyeler getirmektedirler. Halbuki sen namazını kılarken her an ne kadar kusursuz olmasına çalışsan gene de Allah’ ın huzuruna layık bir ibadet yapamazsın. Nasıl yapabilirsin ki gaflet içendesin, kalbin türlü ayıplarla kusurlu, bedenin günah yığınlarıyla necis haline gelmiş. Lisanın kötü ve lüzumsuz sözler söyleye söyleye murdar olmuş. Bu durumda olan bir vücudla Allah ‘ın huzuruna nasıl girilir ve nasıl hediye takdim edilir..
Hz. İsa(a.s.) Havarilerine şöyle seslenmiştir:

– Ey Havariler topluluğu! Nice kandiller var ki, rüzgar onları söndürdü. Nice abidler de var ki, kendini beğenmişlik onları bozdu, yoldan çıkardı.

Ey nefis, doyacak kadar azığa razı olursan,
Her zaman hür olarak yaşarsın!
Bütün kötülüklerden dilini çekip susman orucun olsun.
Dilinle, dişlerini kırdıracak sözler söyleme!
Eğer kalbinde kasvet, vücudunda zaaf, rızkında daralma görüyorsan bil ki sen lüzumsuz şeyler konuşmuşsun!
•Işık veremiyen lâmba neye yarar? Demek ki esen rüzgâr lâmbamn ışığını söndürdüğü gibi ücup te güzel amelleri mahvetmekte, faydasız hâle getirmektedir.
Keder yemeğe mani olur. Kederli insan yediğini hazmedemez. Allah’tan korkmak, günah işlemeye mani olur. Ondan korkan günah işlemez. Ümit, ibadet ve itaate vesile olur, ölümü anmak fuzuli şeylerle ömür geçirmeyi önler..
Ey Nefsim! Abidlerin söylediğini söyler, münafıkların yaptığını yaparsın. Bu halinle de cennet ümid edersin. Heyhat cennettekiler öyle insanlar ki onların yaptığı sende yok, senin yaptığın onlarda yok.
-“…Gerçekten insan çok zayıf, zaman zorluklarla dolu, din işleri oldukça gerilemiş, yardımcı olanlar çok az, meşguliyetler sayılamayacak derecede çok, ömür ise oldukça kısa…
Amellere gelince kusurlarla dolu, hesaba çekecek olan ise her şeyi bilmekte, ecel yakın ve yolculuk oldukça uzun..!”
Sabrettim, sabır benim bir seciyemdir. Allah sabırlıları över. Rabbim hakkımda güçlüğe ve kolaylığa hükmedinceye kadar sabredeceğim..
Ey insan bir işin sonunun hakkında hayırlı olup olmadığını bilmiyorsun. O halde bırak her şey kudret elinde olan Allah, hakkında hayırlı olanı seçsin. Sen neticeyi gönül huzuru içinde bekle. Göreceksin hakkında her şeyin hayırlısı takdir edilecektir..
— Bir pırlanta, bin boncuktan daha iyidir.
Bu söz çok yerindedir. Gerçekten riyâ ve ucüb yüzünden fesâda uğramış birçok ibâdetin bulunmaktansa, Allah huzuruna götürülmeye lâyık sâf bir ibâdetin olsun
daha iyidir.
— Kurtuluş istersin, fakat kurtuluşa götüren yollara girmezsin. Karada gemi yürür mü?
Allah resûlü buyurur:
— Allah’ın mü’min kuluna rahmeti, şefkatli ananın çocuğuna merhametinden daha büyüktür.
Gerçekten Allah’ın çizdiği yol kullar için en hayırlı olandır..
Ey Saadet yolcusu. Şöyle aklınla bir kere düşünsen, dünyanın geçici olduğunu, faydalarının zararlarını karşılamadığını, bu hayatta sıkıntılara ve meşakkatlere, ahirette ise sorguya ve azaba sebep olduğunu anlarsın. Bu gerçeği kavrayınca kendini toparlar, her hareketini Allah’a layık olabilme esasına göre hazırlar, zevku safayı Rabb’ına kavuşacağın güne saklarsın. Sen bu düşünüşünün sonunda insanların vefasızlığını, kötü taraflarının daha fazla olduğunu görür, onlarla ancak mecbur kaldıkça ihtilat edersin. Hayırlı işlerinde beraber olur, kötü işlerine karışmazsın.
— Ey insanlar, sizi boş yere yarattığımızı ve hakikaten bize döndürülmiyeceğinizi mi sandınız?
— Sabredenlere Allah’ın lûtfunu müjdele. Onlar, bir musibete mâruz kaldıkları zaman, (biz Allah’a teslim olanlarız; âhirette ona döneceğiz.) diyenlerdir. Rablarının mağfireti ve rahmeti hep onlar üzerinedir ve onlar doğru yola erdirilenlerin tâ kendileridir.
Allah kullarının hâlini iyi bilir. Bizim için hayırlı olacağı sanılan bir çok şeyler aslında hayırsızdır, zararlıdır. Fakat biz onun farkına varmaz, yakınır dururuz. Bu, canı şeker şerbeti çeken bir hasta ile, tedâvisinin arpa bulamacı ile olacağını bilen doktorunun hâline benzer. Allah, kullarını felâketten kurtarmayı hedef tutar.
İbadet Allah’ın hazinelerinden bir hazinedir. Bu hazinenin anahtarı dua, anahtarların kilidini açacak düzeni de helal lokmadır. Anahtarda kilidi açacak düzen olmasa kapı açılmaz. Kapı açılmayınca da içindeki ibadet hazinesine sahip olunmaz..
Nefs düşmandır, fakat aynı zamanda insanın sevgilisidir. Kişi ise sevdiğinin ayıbını görmez Nitekim söylenir; Sevdiğin, hoşlandığın ve kardeş saydığın kişilerin ayıbını göremezsin. Hoşnutluk, ayıplara karşı körlüktür. Hoşnutsuzluk ise ayıpları meydana çıkarır. İnsan nefsinin işlediği her kötülüğü iyi görür. Hiç birini ayıp saymaz. Halbuki nefsi düşmanlık yapmakta, onu felakete sürüklemektedir. O bundan habersizdir. Bu durumda olan birisini nefsinin elinden ancak Allah kurtarabilir..
Velhasıl, bilmemekle tehlikeden emin olunmayan her şeyin ilmini öğrenmek farzdır. Senin için onu terk etmen caiz değildir.
İlim amelin imamı, amel ise ilmin tâbii(cemaati)dir.
Eğer mürşidlerin yolunda isen, felaketleri metanet’e, vekarla, sabırla karşıla. Dilini kötü söylemekten tutabilir, gözünü harama bakmaktan koruyabilirsin. Sırrın insanlardan gizli, fakat Rabbinin yanında tamamıyla açıktır. Zikrin ve kapın kapalı, yüzün güleç, fakat karnın açtır. Kalbin yaralı, alışverişin karsızdır. Güzel huyların görülmez, ufak bir suçun herkesin dilinde dolaşır. Zaman ve insanlar sana her gün gam ve keder yağdırırlar. Fakat kalbin itaatlıdır. Gündüzün insanlarla meşguldür, fakat gecen tenhadır, kimse haline vakıf olamaz. O halde Allah’tan başka kimsenin vakıf olmadığı geceyi ganimet bil. O her şeyin kıymetli olduğu kıyamet günü için değerlidir.
Gözlerin Allah’tan başkası için uyanık olması batıl, O’ndan başkası için ağlaması faydasızdır.
Ey utanmaz nefs! Artık günahlara son vermenin zamanı değil mi? Allah’ın öfkesini teskin edebilecek, azabına dayanabilecek misin?
Dünyada güneşin hararetine ve bir kaç kırbaç darbesine dayanamıyan, cehennem ateşine ve zebanilerin topuzlarına nasıl tahammül edecek? Gene bir karınca ısırmasından incinen zayıf insan, ateşten yaratılmış katır büyüklüğünde akreplerin, deve boyu kalınlığında yılanların sokmasına dayanabilecek mi?
O, yarattıkları içinde insana en güzel sureti verdi. Gökleri ve yeri kudretiyle yoktan var etti.
Cinleri ve insanları ancak kendisine ibadet etmeleri için yarattı. Dünya ve ahirette vuku bulacak olan bütün hadiseleri, sonunu bilerek ve düşünerek hikmetler vücuda getirdi.
Arayanlar için O’na giden yollar gayet açık; görebilenler için varlığını ispatlayan deliller seçiktir. Fakat O dilediğini doğru yoldan çıkarır, dilediğini doğru yola ulaştırır.
Kim dünyada ibadetle zafere ererse,kurtuluşa ve ebedi olarak saadete ermiş olanlardan olur. Kim(ibadeti) kaçırırsa, hüsrana uğrayıp helak olanlarla beraber hüsran ve helak da kalır.
Rızıklar ezelde taksim edilmiştir. Ne takvâ sahi­binin takvasından dolayı rızkı arttırılır, ne de kötü kişinin kötülüğü yüzünden eksiltilir.
Eğer işini Allah’a (c.c.) havale eder de senin hayrına olan şeyi senin için seçmesini ondan istersen, ancak hayır ve doğru ile karşılaşır ve ancak iyiliğe düşersin.
~•Ey nefsim, ebedî Cennet mi hayırlı, yoksa fânî dünyanın ufak bir lokması mı? Sen, Allah’a itâat etmek sûretiyle ebedî saâdeti kazanmağa muktedirsin. Böyle ufak şeylere tama’ edecek kadar basitleşme.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir