İçeriğe geç

Aynı Gökyüzünün Kıyameti Kitap Alıntıları – Koray Yersüren

Koray Yersüren kitaplarından Aynı Gökyüzünün Kıyameti kitap alıntıları sizlerle…

Aynı Gökyüzünün Kıyameti Kitap Alıntıları

Yemek için yeterli stoğunuz yoksa ölürsünüz.Eğer yemek için sokağa çıkmazsanız yine ölürsünüz.Yeni dünya ‘da değişmeyen tek şey ölüm.Her hayatta olduğu gibi ,bu hayatında sonunda ölüm var
‘İstedikleri için savaşan insanlar, onurlu insanlardır.’
“ Bir yerlerde birileri tanrıcılık oynuyor. Satranç tahtasından piyon olan bizler de, her zaman en önde kendimizi feda etmek zorundayız. Bize gösterilen yol her zaman düz gitmektir. Başka yol yoktur. Ve eğer şanalıysak, çaprazdan kaçıp kurtulabiliriz.”
Mavinin arasına biraz sarı ve kırmızı karıştığında ortaya çıkan manzara inanılmazdı. Bir ressamın paletinin üzerine yayılmış boyalar gibiydi. Karışıklardı ama bir o kadar da ahenk içindeydiler.
“Oysa yıldızlar her gece en çok senin odana doğardı.”
“İnsanlar öldürüyor, Kaan. Bir şey söylemeden, yargılamadan, karşılarındaki kişinin kim olduğunu umursamadan tanrıcılık oynuyorlar sokaklarda. Gülmek yok, ağlamak yok, acı yok.”
“Bugün öyle bir gittin ki Öyle bir uzaklaştın ki Yalvarırım bir şey söyle! Gitmedim de!”
Gözlerimden akan yaşları silerken sendeledim.
“Seni koruyabilmek için burda olamadığım, seni sevdiğimi daha önce söyleyemediğim ve bu sabah seni izlemek için cama çıkmayı unuttuğum için özür dilerim.”
“ Gül yeniden. Gül ki, dinsin bu acı. Kalbim, Rüya Kalbim göğsümün içinde can çekişiyor. Şuram acıyor ve bu acıya dayanabilecek kadar güçlü değilim ”
Kabul etmemeli, savaşmalı, kendimi ifade edebilmeliydim. Lakin kendi doğruları dışında doğru bilmeyen insanlara bir şeyler anlatıp kabul ettirmek, bulutlu bir gecede yıldız aramaya eş değer olabiliyordu.
Senaryo hep aynıydı. Yaşayabilmek için öldürmek gerekiyorsa, onu da yapıyordu insanlar. Aslında bu, her zaman böyleydi. İnsanlar bencil yaratılmışlardı. Hayatlarını tercihleri üzerine şekillendiren insanlar, farkında olmadan, aldıkları kararlar doğrultusunda başkalarının hayatlarına da yön veriyorlardı. Ama birinin ölümü yalnızca yaratıcının kararı olmalıydı. Bir insanın değil!
İnsanları kıyafetlerine göre yargılıyor olduğunuz için mi yalnızsınız? Yoksa yargılamaya hazır zihniniz izin vermedi mi bir bayan ile olmanıza?
Onu bir başkası takip etti. Hayır! Doğru olamaz! Gördüğüm şeyin gerçek olmadığına inanarak gözlerimi ovuşturdum. Ama bir rüya değildi gördüklerim. Gerçekti. Ve belki de, yaşadığımız gerçekliğin değişmesine sebep olacak yeni bir gerçeklikti.
İnsanların insanlığa dair inancı da yok oluyordu Kişi içindeki insanlığı kaybederse, yaşamak için amacını da kaybederdi.
Sanki nefes alıyor ama yaşamıyordum.
İnsan bir şeye inanmazsa, yolunu kaybeder.
İstedikleri için savaşan insanlar, onurlu insanlardır.
İnsan gittiği yolu bile güzelleştirmelidir.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Pes etmek üzere olduğu noktada, yaşadığı hayatı sorgulaması gerekir insanın.
Koş, metro kaçacak.
Arkadaşlarıma yetişmeliyim, konuşamayız.
Yetişmeliyim.
Geç kaldım.
Geç kaldım!
Yaşamak için geç kaldım.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Hayatla ölüm arasındaki incecik çizgide yaşam savaşı vermek güç
Kaçmak doğru karardı. Fakat doğru yöne kaçtığında kurtulabiliyordu insan.
Hayal etmek, imkânsız düşüncelerin gerçekleşmesi için atılan ilk adımdır.
Özgürlük, doktor Özgür olduğunu düşünen insanlar bile özgür değiller bu dünyada. En özgürleşme bile, bir şeyin kölesi.
Dünyayı gezen bir gezgin düşün, doktor. Gezginin gezebilmek için neye ihtiyacı var?
Özgüven.
Her şeye çok romantik bakıyorsun, doktor. Paraya ihtiyacı var. Gezgin, paranın kölesi O yüzden bu dünyada özgürlük yok, doktor.
Özgürlük, doktor Ne komik bir terim, değil mi? Özgür olduğunu düşünen insanlar bile özgür değiller bu dünyada. En özgürleri bile, bir şeyin kölesi.
Özgür olduğunu düşünen insanlar bile özgür değiller bu dünyada. En özgürleri bile, bir şeyin kölesi.
Ve hayat, Algrit Yalnızca yaşamayı hak edenlere verilmiş bir hediye olacak.
Hiçbir şeyin düzeleceği yok. Aksine, her şey daha da kötüleşecek. Bu gördükleriniz yalnızca fragmandı. Asıl film yeni başlıyor.
Kurtuluş, kelime anlamını yitirdiğinde, sekiz harfin bir araya gelmesinden oluşan çaresizlikten başka bir şey olmuyor.
Senaryo hep aynıydı. Yaşayabilmek için öldürmek gerekiyorsa, onu da yapıyordu insanlar. Aslında bu, her zaman böyleydi. İnsanlar bencil yaratılmışlardı. Hayatlarını tercihleri üzerine şekillendiren insanlar, farkında olmadan, aldıkları kararlar doğrultusunda başkalarının hayatlarına da yön veriyorlardı. Ama birinin ölümü yalnızca yaratıcının kararı olmalıydı. Bir insanın değil!
Sanki nefes alıyor ama yaşamıyordum. Yaşamak istiyor muydum ya da yaşamalı mıydım?
İnsanlar öldürüyor, Kaan. Bir şey söylemeden, yargılamadan, karşılarındaki kişinin kim olduğunu umursamadan tanrıcılık oynuyorlar sokaklarda.
İstedikleri için savaşan insanlar, onurlu insanlardır.
Güzel ve çirkin kavramları neye ya da kime göreydi? İnsan güzeldi ancak herkes bu güzellik kavramını belirli koşullara bağlıyordu.
İnsan bir şeye inanmazsa, yolunu kaybeder.
Hayatlarını tercihleri üzerine şekillendiren insanlar, farkında olmadan, aldıkları kararlar doğrultusunda başkalarının hayatlarına da yön veriyorlardı.
İnsan ölüme ne kadar yaklaşırsa, onun soğukluğunu o kadar hisseder ve yaşama içgüdüsü ile dolardı.
Pes etmek üzere olduğu noktada, yaşadığı hayatı sorgulaması gerekir insanın.
Hayal etmek, imkansız düşüncelerin gerçekleşmesi için atılan ilk adımdır.
Özgür olduğunu düşünen insanlar bile özgür değiller bu dünyada.
Özgür olduğunu düşünen insanlar bile özgür değiller bu dünyada. En özgürleri bile, bir şeyin kölesi.
Ama birinin ölümü yalnızca yaratıcının kararı olmalıydı. Bir insanın değil!
Kötülük katildi, katil de insanlar
İnsan bir şeye inanmazsa, yolunu kaybeder.
kişi içindeki insanlığı kaybederse, yaşamak için amacını da kaybederdi.
Hayal etmek, imkânsız düşüncelerin gerçekleşmesi için atılan ilk adımdır.
Özgürlük, doktor Ne komik bir terim, değil mi? Özgür olduğunu düşünen insanlar bile özgür değiller bu dünyada. En özgürleri bile, bir şeyin kölesi.
İnsanlık,savaşarak yeniden kurtuldu.
Ve biz!Birbirimize yardım ederek,yeni bir hayat kuracağız!
Bizler savaşçılarız!
Ve bizler,yeni çağın ilk insanlarıyız.
Geçtiğimiz yollarda kazandığımız tecrübeler,ileride bize yol gösterir.Yalnızca nasıl değerlendireceğimize karar vermeliyiz.Yıkım o zaman daha az olur.
Siyah dumanlar sanki yeryüzünden kaçmak istermişçesine yükseliyordu gökyüzüne doğru.
Hayal etmek,imkansız düşüncelerin gerçekleşmesi için atılan ilk adımdır.
Senaryo hep aynıydı. Yaşayabilmek için öldürmek gerekiyorsa, onu da yapıyordu insanlar. Aslında bu, her zaman böyleydi. İnsanlar bencil yaratılmıştı.
Acı hissetmediklerini biliyordum. Belki hissetseler, çok daha kolay olurdu. Bir umut olurdu. Ama umut, insanlarla beraber ölmüştü.
Ve ölüm, söylendiği gibi sessiz değildir. O her yerdedir. Ölümün sesi, insanların hırıltılarına gizlenmiş yüzlerce çığlıktır. Ölümün elleri, yaşayanlara zarar vermek için her köşe başındaydı.
Ve hayat, Algrit Yalnızca yaşamayı hak edenlere verilmiş bir hediyedir.
Genelden insanlığın kaderi, hak ettiği olacaktır.
+ İnsan bir şeye inanmazsa, yolunu kaybeder.
– Yolun sonunda hiçbir şey olmasa bile inanması gerekir mi?
Ve hayat, Algrit Yalnızca yaşamayı hak edenlere verilmiş bir hediye olacak.
Korkuyordum. Bir insan tarafından katledilmekten korkuyordum.
Insanların yalnızca dış görünüşleri ile değerlendirilmesine katlanamıyorumdum. Güzel ve çirkin kavramlara neye ya da kime göre göreydi? İnsan güzeldi ancak herkes bu güzellik kavramını belirli koşullara bağlıyordu.
Özgürlük, doktor Ne komik bir terim, değil mi ? Özgür olduğunu düşünen insanlar bile özgür değiller bu dünyada. En özgürleri bile , bir şeyin kölesi.
Hayatla ölüm arasındaki incecik çizgide yaşam savaşı vermek güç
Modern insanlık tarihimizden geriye çok az şey kaldı. Yaşadığımız dünya artık bize yabancı. Sokağa çıkmak tehlikeli Yemek için yeterli stokunuz yoksa ölürsünüz. Eğer yemek için sokağa çıkmazsanız yine ölürsünüz. Yeni dünyada değişmeyen tek şey ölüm. Her hayatta olduğu gibi, bu hayatın sonunda da ölüm var.
İstedikleri için savaşan insanlar, onurlu insanlardır.
Evet, beyler dedi ve boğazını temizledikten sonra devam etti. Size Cennet’ in Anahtarı’nı sunuyorum.
Kurtuluş, kelime anlamını yitirdiğinde, sekiz harfin bir araya gelmesinden oluşan çaresizlikten başka bir şey olmuyor.
Onlar artık insan değiller. Bir şey, onların sahip olduğu her şeyi aldı.
Duygular dahil.
İnsanlar, hayatları boyunca bir şeyler için uğraşıp istedikleri noktaya geldiklerinde, neden daha önce geçtikleri yolda olanları umursamaz ve küçük görürlerdi ki?
Ben rüya görebilmek için, uyumayı göze alıyordum.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir