İçeriğe geç

Mekanım Datça Olsun Kitap Alıntıları – Can Yücel

Can Yücel kitaplarından Mekanım Datça Olsun kitap alıntıları sizlerle…

Mekanım Datça Olsun Kitap Alıntıları

Daha kimbilir böyle ne yalanlarla
Kandırılmış, büyütülmüştüm ben!
Çiçekleri geride bırakmaktan korkuyorum kururlar diye
Bu resimlerin çerçevesi
Sıcak esen deli rüzğarın sarısıyla
Ağustos böceklerinin sesi
Senden ayrılınca anımsadım
Dünyanın bu kadar kalabalık olduğunu
Başka türlü bir şey benim istediğim
Ne ağaca benzer ne de buluta
Burası gibi değil gideceğim memleket
Denizi ayrı deniz
Havası ayrı hava
Senden ayrılınca anımsadım
Dünyanın bu kadar kalabalık olduğunu. ”
Ölüm bir eşek şakasıdır
Gelir geçer göçer
İçtiğim biralar yirmiyi bulunca
Yine fazla kaçırdın sen! dedi Güler
Adaam sen de!
Atın ölümü arpadan olsun!
Bilmiyorum ne alemdeyim!!!!!
Senden ayrılınca anımsadım
Dünyanın bu kadar kalabalık olduğunu
“Bilmiyorum ne alemdeyim
Bilemiyorum öbür dünyada mıyım”
“Ölümse ince bir rüzgar,
Ilgın ılgın esen”
“Böyle bir akşamüstü
Hiç ölmek istemezdim”
“Öfke bir merhemdir
Sevgimin üstüne sürülen”
”Yağmur duasına çıkmadan
Toprak kokusunu bekliyorum ”
”Napıyorsun Ağustos böceği,
Daha temmuzdayız
Cır – cır – cır
Zor çıkarsın sen Ağustosa!
Ne bileceksin ama
Ozan tabakasının delindiğini,
İklimin değiştiğini,
Temmuzun Ağustosa karıştığını ”
”Bir yıldız yağıyor üstüme ”
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
”Sabahtı saat altı
Alarga sesi bir,
Derken bacanın ardından
Havada açılıp kapanan kanatlar,
Bana Vangogh’un
Belki de kendimin
Ölümünü anımsattı ”
”Çocukluktan sonrası boştur, bir aşk
İki aşk, üç şiir
Gerisi bihoş
Bir çavlandır hayat
İçinde iki kez yıkanabilirsen eğer. ”
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
”Ama şanınla
O kadarcık yaşamak da
Yeter adam olana ”
”Senden ayrılınca anımsadım
Dünyanın bu kadar kalabalık olduğunu ”
”Aynaya bakma artık Güler
Ellerin yeter ”
”Daha kimbilir böyle ne yalanlarla
Kandırılmış, büyütülmüştüm ben! ”
“Gecenin gözlerini gördüm
Ela değildi”
“Gökgürültüsünden korkup yamacıma sokulan sevgilime
Sarın bana, sarıl, öp, öp ,öp beni, dedim
Baksana Allah yıldırımlarıyla resmimizi çekiyor
“Ama ben şimdi deprem olacağını bile bile
Atkısı sedir ağacı bu kapının altında değil
Bu kapının önünde seni öpüyorum”
“Ve burnumda tütüyor
Sönmüş bir mum kokusu”
‘Altıncı kıt’adır yağmur
Damla damla keşfedilen
Yalnızlık ‘
Kökün sağlamı ki
Papatya?
Taht kurmuşsun en sarp kayaliğin basina?
Neden titreyip duruyorsun
En ıfıl esintiyle.. dedim
Papatya eğilip kulağima fisildadi
Sen bakma benim salladiğima
Bu benim bahar günlerimdir
O dem gecip gittiginde
Köküm derin kayaliklarda dedi
Altinci kıt’adir yagmur
Damlaya damlaya keşfedilen
Yanlizlik
-Ne harika yer burası!
Nereden buldun bu Datça’yı
-Elimle koymuş gibi buldum
Bir çavlandır hayat
İçinde ikinci kez yıkanabilirsen eğer.
Öldürmek için değil ama
Yeni bir hayvanat
Yeni bir insanlık yaratmak için
Değişerek değiştirerek
Sözcüklerin amansız gücüyle
Kadınlar okudukça
Okunacak bir güzel kadınlık ve güzellik
Bulutları çağırıyorum geliyorlar
Gökyüzü çok fena mavi
Yürüyemiyorum ayaklarım yok
Sanki bir ruhum
Sanki bir bademağ’cıyım
Benim çağlalarımı yiyin
Bir kadeh rakıyla
Açan ebem kuşaklarından
Başverir onbiray çiçekleri
Can durmadan şiir yazdı, ben de resim yaptım.
Na’apiyorsun Ağustos böceği, daha Temmuzdayiz
Cir cir cir.
Zor çıkarsın sen Ağustosa!sh105
Bugün yine sıcak diyordu peder
Gine ateş fışkıracak gotumuzden.sh94
Ardımızda Kizlan’daki yeldeğirmenleri. Alavara’da doludizgin yaban eşekleri
Burunlar koylar bukler
Daglarki devanalari Balikasiran’da kopuyoruz anakara’dan. Uçuyoruz mehtapta.sh92
Kormen Koyunda
Kavuşmak üzereydi akşam.sh79
Ne harika bir yer burası!
Nereden buldun bu Datça’yi
_ Elimle koymuş gibi buldum.sh 77
Sıcaktı sıcak
Zülfü kara bir bicakti sıcak.sh 72
Kurbağalar ki karanlığın sakaları
Her şey susabilir insanlar bile
Anarşist kurbağalar susmaz.sh 69
Altıncı kıt’adir yağmur
Damla Damla keşfedilen
Yalnızlık.sh25
Ve zeytinler den ve yaşamaktan
Başka bişeyi olmayanların yeri.sh10
Öfke bir merhemdir
Sevgimin üstüne sürülen
Yara daha şenlensin diye
Yara bir acıdır sevinçlere gebe

Doğacak bir bebe
Ağlarken gülen gülerken ağlayan
Gökgürültüsü

Yüksek solunum sistemi
Fena sıkıştırıyor beni,
Soluyum dedikçe dünyayı içime
Bir gıcıktır tutuyor,
Ossun!
Bu kadar dünyalık bana yeter
Sevgili Cemal’i yadederek
Ölüm bir eşek şakasıdır
Gelir geçer göçer
Çocukluktan sonrası boştur, bir aşk
İki aşk, üç şiir
Gerisi bihoş
Bir çavlandır hayat
İçinde ikinci kez yıkanabilirsen eğer.
Ben ki gençliğimde Mozambik’te, Angola’da döğüşmeği kurmuştum
Çiçekleri geride bırakmaktan korkuyorum kururlar diye
Gecenin gözlerini gördüm
Ela değildi
Gökgürültüsünden korkup yamacıma sokulan sevgilime
Sarıl bana, sarıl, öp, öp beni, dedim
Baksana Allah yıldırımlarıyla resmimizi çekiyor!
Bir sürek avıdır sarhoşluk
Saçmalarla şiirler arakladığın
Senden ayrılınca anımsadım
Dünyanın bu kadar kalabalık olduğunu
Acılarla bilenmiş bir Bursa bıçağıdır hayat
Pırıl pırıl,
Ölümse ince bir rüzgar
Ilgın ılgın esen,
Ölüm bir eşek şakasıdır
Gelir geçer göçer
Denizin parçasıyım gayrı
– Polanski’nin Sudaki Hançeri gibi
Ölümün parçasıyım.
Senden ayrılınca anımsadım
Dünyanın bu kadar kalabalık olduğunu
Bilemem hiç bilemiyorum
Aramızda
Duvar var
Bahçe
Ağaç
Dallar
Yapraklar
Gecenin gözlerini gördüm
Ela değildi
Bulutları çağırıyorum geliyorlar
Gökyüzü çok fena mavi
Yürüyemiyorum ayaklarım yok
Sanki bir ruhum
Sanki bir bademağ’cıyım
Elektrikler söndü
Karanlığı koynuma kaptım
Kalçaları ne güzel
Ve burnumda tütüyor
Sönmüş bir mum kokusu
Ölüm bir eşek şakasıdır
Gelir geçer göçer
Senden ayrılınca anımsadım
Dünyanın bu kadar kalabalık olduğunu
İçtiğim biralar yirmiyi bulunca
Yine fazla kaçırdın sen! Dedi
Adaam sen de!
Atın ölümü arpadan olsun!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir