İçeriğe geç

Toplu Şiirleri Kitap Alıntıları – Sabahattin Ali

Sabahattin Ali kitaplarından Toplu Şiirleri kitap alıntıları sizlerle…

Toplu Şiirleri Kitap Alıntıları

“Yüzün çiçeklerin en güzelidir.”
Sözün şiirlerin mükemmelidir,
Senden başkasını seven delidir,
Yüzün çiçeklerin en güzelidir.
Gözlerin bilinmez bir diyar gibi.
Yüzün çiçeklerin en güzelidir.
Acaba ne kazandık
Gönlümüzü verdik de?..
Aldırma gönül aldırma gönül aldırma
Beni en güzel günümde
Sebepsiz bir keder alır.
Bütün ömrümün beynimde
Acı bir tortusu kalır.
Anlarsın niçin uzak yerlere baktığımı:
İçinde yaşanmaz bir dünyada yaşıyorum.
Sen aklıma gelince her şeyler gülümserdi.
Ağaçlar şarkı söyler, rüzgar tatlı eserdi.
Sen Yoksun,
Deniz Yok,
Yıldızlar Arkadaşım,
Ya Bu Gece Harikalı Birşeyler Olsun,
Yahut Bir Bomba Gibi İnfilak Edecek Başım.
Ey yâr-ı kadîm-i bî-mürüvvet
Senden edeyim biraz şikâyet

Reddetmek için aratma hiç lâf
Yok sende birazcık olsun insâf

Sen bizden utanma mektubun kes
Biz bekler iken gârib ü bîkes

Sensin çeyrek asırlık günlerimi dolduran;
Seni çıkarsam, ömrüm başlamadan bitiyor.
Beni tamamiyle anlamak için bir hayli uğraşmış, kafasını yormuş, sonra bunun imkânsız olduğunu görerek beni olduğum gibi kabul etmişti.
Belkis: Eczacı Mektebindedir. Nâhid’in gayet iyi arkadaşıdır. Benim de fevkâlâde iyi arkadaşımdır. Bütün dertlerimi sonuna kadar dinler, benim için çok uğraşırdı Zavallı kız iki cami arasında kalmış bînamaz gibidir
İyiliği, fenalığı bilmediğinden değil; onu yapmadığındandır.
Sus böyle dırâz eyleme âvâzını pest ol
Sus kâmil isen bâde-i hicrân ile mest ol
Eyvah onun istemeyin vasfını benden
Ben anlatamam aczimi de eylemem inkâr

Yalnız onu bir gün görerek şöylece tenhâ
Açsam ona kalbimde duran ukdeyi tekrâr

Mâdem ki mey-i aşkı kâbul etmeyecekdin
Niçün kadeh-i kalbi şikest eyledin ey yâr

Yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu.
Sen aklıma gelince herşeyler gülümserdi
Ağaçlar şarkı söyler, rüzgâr tatlı eserdi
Bir sonbahar yağmuru gibi içim ağlardı
Bir şeyler fakat beni yaşamaya bağlardı
Beni en güzel günümde
Sebepsiz bir keder alır.
Bütün ömrümün beynimde
Acı bir tortusu kalır.
Bir dürbünün ters tarafı gibi bu dünya
En büyük şey, en asil şey küçülür burda.
Ey dağların dertlerini dinleyen rüzgâr!
Benim artık yalnız sana itimadım var.
Sensin beni en onulmaz yerimden vuran, Fakat sensin yine boş ömrü dolduran
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Göğsümde gözlerinin sapladığı bir bıçak,
Beynimde hayaliyle alevlenen bir ocak
Ey dağların dertlerini dinleyen rüzgar!
Benim artık yalnız sana itimadım var.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Sen aklıma gelince herşeyler gülümserdi
Ağaçlar şarkı söyler Rüzgar tatlı eserdi
Bir sonbahar yağmuru gibi içim ağlardı
Bir şeyler fakat beni yaşamğa bağlardı
Ruhum Bir heykel gibi düşüp parçalanırdı
Bu sesleri duyanlar gülüyorum sanırdı
Bazen kendi kendimin elinden kurtulurdum
Kalbimi bir çamurda çırpınırken bulurdum
Kıvılcım bile yokken ocak körüklenir mi?..
Derler ki:
“Dünyada sevdasız yaşanmamış
“Bir kalp gösterir misin bu ateşte yanmamış? “
“Aşk öyle bir şeydir ki kimini sevindirir, “
“Okşar bahtiyar eder, gözyaşını dindirir…“
“Tabiatı tıpkı talih gibidir, yâr olmaz kimine de“
“En samimi ateşle çırpınan bir sinede“

“Kıyametler koparır, fırtınalar yaratır,“
“Bazan bir demet güldür, bazan kanlı bir satır“
“Lâkin sevişmiyerek geçen ömür hederdir; “
“Dünyada âşık olmak herkese mukadderdir…“

Ben kulağımdaki bu sözlerin tesiriyle,
Ateşli gençliğimin en derin tesiriyle
Yuvamı bir kuş gibi süsledim, çiçekledim.
Haftalarca kendime bir sevgili bekledim…

Bu haftalar ay oldu, bu aylar sene oldu,
Fakat bilmiyorum bu kadınlara ne oldu?..
Kimsesiz günlerimde hiçbirisi gelmedi,
Bir bülbülün şen sesi odamda yükselmedi…

Ben de kendi kendime: “Bekleme gönül! “ dedim…
“Bir kadının yoluna bakmak tenezzül! …“ dedim…
Zaten nazlanıyordu hangi kadına baksam,
“Aşka yuf olsun dedim eğer yalvaracaksam.“

Atmayı göze aldım hayatımı bir yasa.
Kırmadım gururumu önlerinde… Hülâsa
Ne onlar bana geldi, ne ben onlara gittim
Sahipsiz bir mum gibi gençliğimi erittim…

Şimdi aşka bir heves duymuyorum kendimde…
En ateşli demimi böyle boş geçirdim de
Yine bir kadın için gururum baş eğmedi,
Dudaklarım bir kadın dudağına değmedi..

Bilmem sihir mi, büyü mü?
Çözülmez aşkın düğümü !
Hey bir zaman bakıp bakıp
Seyrine doyamadığım!
Şimdi gurbette bırakıp
Sesini duyamadığım!

Evde kapanıp kaldın mı?
Seyrana çıkıp güldün mü?
Başkalarının oldun mu?
Benimsin! diyemediğim!

Akıtıp gözüm yaşını
Hatırlarım gülüşünü;
Kıvırcık saçlı başını
Göğsüme koyamadiğım!

Dik yamaçların selisin,
Sen benden daha delisin,
Şimdi kimlerin kulusun?
Başını eğemediğim!

Nasıl vurgunum bilirdin,
Niçin benden yüz çevirdin?
Kimlerin koynuna girdin?
Öpmeğe kıyamadığım!

Göğsümde tıkanır sesim,
Yok yaşamağa hevesim;
Ben bir dermansız bîkesim,
Yetmez mi gönül, yetmez mi?
Kaygusuz, deli bir kuştum,
Senin dalına kondum hey!
Yüksek yerlerde uçmuştum,
Ayak ucuna indim hey!

Denizler gibi derindim,
Gözlerine sığ göründüm.
Karlı dağlardan serindim,
Sana sokuldum, yandım hey!

Tükenmez mihnetler çektim,
Kanlı gözyaşları döktüm,
Akıllılara örnektim,
Divânelere döndüm hey!

Âşıklar sana ne yapsın?
Dudaklar nereni öpsün?
Sen bir acayip şarapsın,
Daha içmeden kandım hey!

Yâdını düşürmez dilim,
Sana ulaşır her yolum;
Kirli, günahkâr bir kulum,
Yüzüne bakıp yundum hey!

Bir servi dedi ki bana;
“Rahat benim altımdadır.
Başını vurma dört yana,
Rahat benim altımdadır.

Çok koşup çok yorulmuşsun,
Yollarda yalnız kalmışsın,
Güvenip bana gelmişsin,
Rahat benim altımdadır.

Sana kökümde yer versem
Gölgemi üstüne gersem…
Hey rahat isteyen sersem!
Rahat benim altımdadır.

Serin serin uzanırsın,
Çiçeklerle bezenirsin,
Yat burada, kazanırsın,
Rahat benim altımdadır.

Yârin de gezer dolaşır,
Bir gün buraya ulaşır;
Hasretler burda buluşur,
Rahat benim altımdadır.”

Bir gün kadrim bilinirse,
İsmim ağza alınırsa,
Yerim soran bulunursa:
Benim meskenim dağlardır.
Ey eski günler artık bana yaklaşmayınız,
Ey hayaller, vurmayın kalbimin sert taşına.
Bütün bir hayat bile değmez bir göz yaşına,
Ruhumun dalgaları, köpürüp taşmayınız.
Ruhumun dalgaları, koşup kabarmayınız.
Her damlanız tutuşan göğsüme birer bıçak.
Kalbim bir kayadır ki, nerdeyse yıkılacak,
Hayalden köpüklerle kalbimi sarmayınız.
Daha pek doymamışken yaşamanın tadına
Gönül bağlanmaz oldu ne kıza, ne kadına
Gönlüm yüz sürmek ister yalnız senin katına.
Senden başka her şeyi bir mangıra satıyor.
Daha yirmi yaşında
Beliriyor karşımda,
Siyahlaşan ufuklar
Ağlama ey dere!.. Gürültüsüz ak
Kader bu: Ne yapsan suyun akacak!
Çok zordur çırpınıp tutunamamak:
Fakat bir kere de bize sor dere!..
Öyle bir gülsünüz ki
Sararmıyor, solmuyor.
Biz âşık olduk size,
Bilmem ki ne dersiniz?
Sanırım gülersiniz
Bu deliliğimize!
Başını göğsüme sakla sevgilim,
Güzel saçlarında dolaşsın elim.
Muallime dudak büken ey gafil uyan!..
Para değil bu mesleğe onu bağlayan,
Hocalığın sihirli bir iptilâsıdır

Ölecekler bırakmadan belki hiçbir iz;
Fakat dünkü talebeler, bunu biliniz:
Muallimler, asrımızın evliyasıdır

Sen, ey karanlıklara
Hicran dağıtan kadın!
Git başka bir diyara!
Kalbimi parçaladın
Gel ey günahkâr güzel
Sen de sarıl Allaha
Dünyada yalnız o el
Hitâm verir her âha
Hele artık kurtuldum
Bir küçücük hicrânla
Aşktan kalmadı korkum
Hakka sarıldım cânla
İnsanlar ki bir sürü aptaldan ibarettir;
Gülmeli, kahkahayla bunlara gülmelidir..
Daha yirmi yaşımda
Beliriyor karşımda,
Siyahlaşan ufuklar
Başını göğsüme sakla sevgilim
Güzel saçlarında dolaşsın elim.
Şimdi benim tahtım senin dizindir
Aldırma gönül aldırma gönül aldırma
Yüzüm gülmeğe üşenir,
Gözümde yaşlar boşanır,
Sen yokken nasıl yaşanır?
Niçin benden uzaktasın?..
Aşk öyle bir şeydir ki kimini sevindirir,
Okşar, bahtiyar eder, gözyaşını dindirir
Tabiatı tıpkı talih gibidir, yâr olmaz kimine de
En samimi ateşle çırpınan bir sinede
Kıyametler koparır, fırtınalar yaratır,
Bazan bir demet güldür, bazan kanlı bir satır.
Yüzüm sırıtsa bile, içim yaş döker oldu.
Acaba ne kazandık,
Gönlümüzü verdik de?
Şimdi şiir bence senin yüzündür
Şimdi benim tahtım senin dizindir
Meğer ben ne kadar boş şeylere ağlamışım,
Kalbim hakikat diye bir ihtimale tapmış.
Ne manasız şeylere meğer bel bağlamışım,
Meğer benim peşinde koştuklarım serapmış..
Sen aklıma gelince herşeyler gülümserdi.
Ağaçlar şarkı söyler, rüzgâr tatlı eserdi.
Ruhum bir heykel gibi düşüp parçalanırdı
Bu sesleri duyanlar gülüyorum sanırdı.
Büyük, temiz bir arkadaş arıyor ruhum,
İşte rüzgâr, şimdi sana sığınıyorum!
Bir dürbünün ters tarafı gibi bu dünya
En büyük şey, en asil şey küçülür burda.
“Meğer ben ne kadar boş şeylere ağlamışım;
Kalbim hakikat diye bir ihtimale tapmış.
Ne manasız şeylere meğer bel bağlamışım;
Meğer benim peşinde koştuklarım serapmış..”
“Bilemezsiniz kalbimin ne türlü çarptığını!”
“Sen benim sevgilimsin, sevsen de, sevmesen de.
Aradığım yerlere benzeyiş buldum sende.”
“Gönlüm şimdi ufak bir sevinçten bile mahrum,”

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir