İçeriğe geç

Ölüm Ne Renk Kitap Alıntıları – İ. Serdar Kaya

İ. Serdar Kaya kitaplarından Ölüm Ne Renk kitap alıntıları sizlerle…

Ölüm Ne Renk Kitap Alıntıları

“Ölümün rengi ölenin rengiydi”
Bazen de hiç uzatmaz, bir ayetle Allah’ın emrini hatırlatırdı. Ey iman edenler! Allah’tan korkun ve sadıklarla beraber olun. (Tevbe suresi, 119)
Allah bize öyle bir hayat nasip etsin ki; biz cennete gidiyoruz diye sevineceğimiz yere, cennet biz geleceğiz diye sevinsin
Dünya altın kapta sunulan zehir gibidir.
‘Ölüm güzel şey budur perde ardından haber,
Hiç güzel olmasaydı ölür müydü peygamber?’
Sonsuz hayat sonlu hayattan daha güzeldir..
Ölümün rengi, ölenin rengiydi.
Demek insan özgür olamamalıymış,kendi istediği gibi değil, Allah’ın istediği gibi olmalıymış.
Yıkansada arınmaz günah dolu bedenim. Dökülen sular yetmez, ruha dua isterim.
Akıllı olmak bedel istiyordu. Akıllı olmak; emek Akıl yanında sorumluluğu, çalışmayı, yorulmayı da getiriyor. Akıl dert etmek, tasa demek, gaye demek, emel demek. Akıl demek benlik demek, nefis demek, kibir demek
Önce ölseydin, şimdi ölmezdin..
Herkes ya öldüyse fikrine hazırlıksız yakalanmışlığın şaşkınlığını yaşıyor, bu da kanayan yaraya daha çok tuz basıyordu
Nefs, ucuz dünya zevklerinin en zengin müşterisidir.
Dün geçti, yarın var mı? Güvenme gençliğine hiç, ölen hep ihtiyar mı?
Çocuktunuz, her şey oyundu o gün.
Oyun bitti, büyüdünüz; ister övünün ister dövünün
Neylersin ölüm herkesin başında.
Uyudun uyanamadın olacak.
Kim bilir nerede, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak.
Taht misali o musalla taşında.
Binalar yükseldikçe yükselmiş, insan ise alçaldıkça alçalmış.
Bu dünyada ruhunu aşk ateşiyle temizleyemeyenlerin ruhu, ahirette cehennem ateşiyle temizlenir. Çünkü cennet temizlerin yeridir.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Güzel olan şeyler, o güzelliğin geçiciliği içinde yüzeysel bir yakınlık oluşturuyor. Ama acılar, ortak acılar insanı birbirine daha kuvvetli ve daha candan bağlıyor.
Unutma! Sonsuz hayat sonlu hayattan daha güzeldir.
-Ben defterimde bana ait olmayan günahlar da gördüm onlar ne?
-Onlar da arkasından konuşup dedikodusunu yaptığın insanların günahları. Sen konuştukça biz onları senin defterine aktardık. Yani sen sevmediğin kişilere iyilikte bulundun. Onların günahlarını topladın
Herkes oradaydı ama kimsenin kimsesi yoktu.
Binalar yükseldikçe yükselmiş, insan ise alçaldıkça alçalmış.
Tabut, arzuların, heveslerin, hırsların azdırdığı, devleştirdiği koca koca insanların dünyalara sığmadığı bir anda; canın çekilmesiyle bir anda sığıverdiği dünya
İnsanlar kıyametin ne zaman kopacağını merak ederler. O ne zaman koparsa kopsun, kişinin kıyameti kendi ölünce kopuyor işte.
Bir adam gönlü tok olsun istiyorsa, karnı biraz aç olmalı. Allah varlıkla değil, yoklukla daha kolay bulunuyor.
Delilik ile velilik arasında ince bir çizgi vardır.
Önce ölseydin şimdi ölmezdin.
Yıkansa da arınmaz günah dolu bedenim. Dökülen sular yetmez, ruha dua isterim.
Burası dünya mıydı ki etrafım yapmadığım şeyleri söyleyerek kandırabileceğim insanlarla dolu olsun. Burası öyle ucuz oyunlar yapılabilecek yer değildi. Burada adalet vardı. Nasıl yaşadıysan, öyle ağırlıyorlardı. Herkes sonunu kendi belirliyordu. Ölümün rengi, ölenin rengiydi.
Hani insan doğunca kulağına ezan okunur da, onunla başlar ya hayat. Ömür bitince de cenaze namazı kılınır, o da hemen kametle başlar. Hani hayat ezanla kamet arası derler ya, işte ezanla kamet arası ne yapılır camide: Sünnet kılınır! Demek ki ezanla kamet arası sünnetin yeridir. İşte biz de ezanla başlayıp, kametle biten hayatımızda sünnete uygun yaşamış olsaydık, bırak şefaat ummayı, şefaat edenlerden olurduk. O zaman sırat geçilirken korkular azalırdı. Keşke bilebilseydik sırat denilen seyrin, aslında dünyadayken yürüdüğümüz Allah’a giden yol paralelliğini. Dünyada dosdoğru gidenin, sırattan da hızla geçeceğini Dünyada sendeleyenin, orada da sendeleyeceğini Dünyada düşenin, orada da düşeceğini Bu gün sıratı geçmek için medet umduklarımız, dünyada da doğru yolda yürümek için rehberlerimiz olsaydı. Bu gün elimizden tutmasını beklediklerimizin, biz dünyadayken elinden tutsaydık.
Toprak, onu ancak insan aklının cehaleti yok olmakla özdeşleştirebilir. Oysa toprak, yeniden doğuşun yeridir. Neyi gömdük de içine o yeşertmedi bağrında, ne ektik de ona bereketlenmedi üstünde. Toprak insan için de son değildir, yok oluş değildir. Bilakis çok daha uzun, çok daha geniş bir aleme doğuşun yeridir.
Dünya, altın kapta sunulan zehir gibidir. Zehri tanıyıp da altına kanmamak gerekir.
Hastane, yalnız taş duvarlardan ibaret değil de, harcı gözyaşıyla karılı, duvarı umutla örülü yapı Kimi zaman dünyaya gelen, kimi zaman dünyaya dönenler için sevinçle, kimi zaman da hayatın sıcaklığına veda edenlere yasla akıtılan gözyaşlarını harç eder kendine, umutların, duaların duvarı
“Dün geçti, yarın var mı? Güvenme gençliğine hiç, ölen hep ihtiyar mı?”
İnsanı doğruya ya da yanlışa götüren beden mi yoksa ruh mudur? Ya da bu ikisi arasındaki dengeyi bozmak isteyen bambaşka bir şey mi? Neyin elinde oyuncaktır insan? Beden neye köle olur da ruh bunca ıstırabı yüklenir? Nefsine elbet. İnsan nefsine yenilir.

Nefs, ucuz dünya zevklerinin en zengin müşterisidir.

Kendi yapar, bedelini ruha ödetir nefs.

Nefs, eline geçirdiği inciyi darıya değişen tavuk misali, ahretini satar dünyaya, bilir de hakkı hakikati yine de tapar dünyaya.

Bu dünyada ruhunu aşk ateşiyle temizlemeyenlerin ruhu, ahirette cehennem ateşiyle temizlenir. Çünkü cennet temizlerim yeridir.
Oysa toprak yeniden doğuşun yeridir. Neyi gömdük de içine o yeşertmedi bağrında, ne ektik de ona bereketlenmedi üstünde. Toprak insan için de son değildir, yok oluş değildir. Bilakis çok daha uzun, çok daha geniş bir aleme doğuşun yeridir.
Ölümün rengi, ölenin rengiydi.
Binalar yükseldikçe yükselmiş, insan ise alçaldıkça alçalmış.
Cocuktunuz, herşey oyundu o gün.
Oyun bitti, büyüdünuz;
İster övünun ister dovunun
Hayat, ezanla kamet arası kadardı.
Batılı, kendi manevi liderlerini yaşadıkları cağı aydınlatan, barışın ve huzurun kaynağı olarak görüyorken, biz kendi manevi liderlerimizi karanlığın sembolü gericiliğin mimarı ve ayrımcılığın kaynağı olarak görüyoruz. Her toplum kendi değerlerine uygun, o değerlerden beslenen manevi liderleriyle yükselir.
Nefs, ucuz dünya zevklerinin en zengin müşterisidir.
Bu dünyada ruhunu aşk ateşiyle temizleyemeyenlerin ruhu, ahirette cehennem ateşiyle temizlenir.
Allah de atla ateşe,
Ateş gül, sen İbrahim olursun
Evden, evimden son çıkışımdı. Dönüşüm olana, dönüşü olmadan gidişimdi !
Bir Allah dostu ölünce, kabirde Münker-Nekir melekleri gelmiş, ‘Rabbin kim?’ diye sormuşlar.
O da demiş ki;
-Benim Rabbim Allah desem ne olur ki? Siz esas Allah’a sorun benim için kulum diyor mu?
İnsanlar kıyametin ne zaman kopacağını merak ederler. O ne zaman koparsa kopsun, kişinin kıyameti kendi ölünce kopuyor işte.
Ölüm köy meydanına kara haber olarak düşerken, şehirde sadece trafiğin sıkışma sebebiymiş
Sanki her gün yarınıyla mı gelir?

Dün geçti, yarın var mı?
Güvenme gençliğine hiç,
Ölen hep ihtiyar mı?

Hastane; yalnız taş duvarlardan ibaret değil de, harcı gözyaşıyla karılı, duvarları umutla örülü yapı
Kimi zaman dünyaya gelen, kimi zaman dünyaya dönenler için sevinçle, kimi zaman da hayatın sıcaklığına veda edenlere yasla akıtılan gözyaşlarını harç eder kendine, umutların, duaların duvarı
Güzel olan şeyler, o güzelliğin geçiciliği içinde yüzeysel bir yakınlık oluşturur. Ama acılar, ortak acılar insanı birbirine daha kuvvetli ve daha candan bağlıyor.
Yanmazsa bir yürek, yürek denir mi ona? Haram olur sevmek, yüreğinde ateş olmayana
N’ylersin ölüm herkezin başında
Uyudun uyanamadın olacak.
Kim bilir nerde, nasıl, kaç yaşında?
Bir namazlık saltanatın olacak.
Taht misali o musalla taşında.
Asıl korkulması gereken yaşayanlar olduğu halde, ölülerimizden korkmuş ve mezarlıkları bile ölümü bize hatırlatmasın diye uzaklara yapmış, yüksek duvarlarla çevirmişiz
Bizler daha ölmeden ölümü öldürüp gömmüşüz toprağa.
Yok sayanın kim olduğunun hiçbir önemi yoktu. Kim olursa olsun bu duygu katlanılır gibi değildi ki.
Binalar yükseldikçe yükselmiş, insan ise alçaldıkça alçalmış.
Unutma!
Sonsuz hayat sonlu hayattan daha güzeldir.
Ölümün rengi, ölenin rengiydi.
Dün geçti,bugün var mı? Güvenme gençliğine hiç, ölen hep ihtiyar mı?
Bir adam gönlü tok olsun istiyorsa, karnı biraz aç olmalı. Allah varlıkla değil, yokluklar daha kolay bulunuyor. Mutluluk da, huzur da
Bu yaşadıklarımdan normal bir hayat çıkar mıydı? Belki çıkardı, ama yapamadım, pes ettim. Anlayınca akıllı olmaya gücümün kalmadığını deliliği seçtim.
Aradım yıllarca adaleti bozuk terazide.
Peşinden koştuğum sahte hayat kaldı şimdi mazide
Belki bizim için önemli olan o anlar, onlar için sıradan zamanlardı. Bizim başımıza bir defa gelen bu olay, onlar için günlük yaşam biçimiydi..
Geldim de bu dünyaya ne buldu ki dünya.
Gitsem de olur şimdi, kıymeti eksilmez ya
Şimdi bunların ötesinde, dün benim için hiçbir önemi olmayan sağlığımın derdindeyim, hiçbir şeysiz de olsa yaşamanın derdinde
Ben eşimi ve kızımı üzecek şeyler yapmadığımı düşünürken şunu farkına vardım: Evet onları üzmüyorum ama onları mutlu edecek birşey de yapmıyorum, onlar için çalışıyorum. Belki onlar benden sürekli eve birşeyler almamı değil, sadece beni istiyorlardı.
Fakire de acımam, benim bir fiyatım var. Ne insaf, ne de merhamete yer yok hayatın gerçeğinde
Zeynep’i evlenmeye ikna etmek zor olmadı ama görevini bırakmasını istediğimde uzun süre tartıştık. O Bunca emeğim boşa gider, yazık olur diyor, bende İlla ki karşılığı para olan emek mi değerlidir? Ben senin emeğinin karşılığı olmasın demiyorum ki. Bu birikimini hayat içinde her alanda kullanabilirsin. Boşa gitmez, sadece karşılığı para olmaz. Ben senin yerine de çalışırım. Hem bizim ilgilenmen için yeterince çocuğumuz olacak, sen onların öğretmeni ol. diye diretiyordum
Yanmazsa bir yürek, yürek denir mi ona? Haram olur sevmek, yüreğinde ateş olmayana
Nasıl olsa evlenecektim, evlenmeliydim de. Ama nasıl biriyle? Benim hayatımı düzene sokacak, görgülü, kendine güvenen biriyle mi? Bir işi olan eve para getirecek zengin biriyle mi? Yoksa güzel olması yeterli miydi?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir