Osman Sungur Yeken kitaplarından Aşık da mı Olmayalım? kitap alıntıları sizlerle…
Aşık da mı Olmayalım? Kitap Alıntıları
Güzellik varsa Mevla’ya, kusur varsa emanetçiye aittir.
Güzellik varsa Mevla ‘ya, kusur varsa emanetçiye aittir.
Hayatım altüst olur diye korkma, ne biliyorsun altının üstünden daha güzel olmadığını?
Günahlar normalleşmişse biz anormalleşmişiz demektir.
Haramda huzur ararsan huzur sana haram olur.
Derdin dünya olmasın, çünkü derdi dünya olanın dünya kadar derdi olur.
Sonunu düşünen kahraman olur.
Secdelerdeymiş aşk,bulmak alnıma düştü!
Sevmek bu kadar güzelse kim bilir sevmeyi yaratan ne kadar güzeldir.
Ey gönül! Şimdi sorarım sana :
Hangi aşk daha büyüktür?
Anlatılarak dile düşen mi,
Anlatılmayıp yürek deşen mi?
Hangi aşk daha büyüktür?
Anlatılarak dile düşen mi,
Anlatılmayıp yürek deşen mi?
Aşk yakar
Doğruysa bu dünyada
Yanlışsa öbür dünyada
Doğruysa bu dünyada
Yanlışsa öbür dünyada
Keder göçebedir, gözyaşı bol olan yüreklere ortağını kurar.
Eğer geçmiş sana acı veriyorsa henüz geçmemiş demektir.
Bazen bitmek bilmeyen dertler yağmur olur üstüne yağar. Ama unutma ki, rengarenk gökkuşağı yağmurdan sonra çıkar.
İlginç bulduğum bir şeyi söyleyeyim mi? Sihirbaz olabiliyor insan farkında olmadan. Mesela birini severken kendini kaybedebiliyor
Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku. Yoksa hayvan hükmünde insan olmak ihtimali var.
Sabret dostum, Her gecenin bir sabahı, her kışın bir baharı var.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Fakat tahammül et ey yolcu, aşk yolunda kanayan yaranın tedavisinde ilk aşama, ızdırap dolu bir muayenede, can yakan bir teşhistir.
Aşk yakar..
Doğruysa bu dünyada..
Yanlışsa öbür dünyada..
Doğruysa bu dünyada..
Yanlışsa öbür dünyada..
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Hakikî matlup, hakikî maksut, hakikî mabud yalnız O’dur.
sanma ki bu derdi bir tek bülbül taşıyor, sanma ki aşk sadece onun yangını! Ona masum olmayan bu yanmak hali, her tarifenin her ferdin yangını
Ağlamak Müslüman’ın iman halidir. Bazen gözleriyle, bazen kalbiyle, bazen ruhuyla ağlar.
Ey kendini insan bilen insan! Kendini oku. Yoksa hayvan hükmünde insan olmak ihtimali var.
Sofraya tok oturan, cok istifade edemez. Dinlemeyi bilen bir ahmaktan bile öğrenir Kazanmayı bilen kim ya da hangi etiket bakmaz, hakikati gördüğünde Bu benim kayıp malımdır. Der.
Akıbetinden endişe etmeyenin akıbetinden endişe edilir. Esas, sonunu düşünen kahraman olur.
Allahu Ekber dedikçe basamakları çıkıp huzur – u Kibriyâda el pençe divan durmak bir ademe nasip oluyor! Bu ne şeref?
Hiç sivrisinekteki binler faydalı işlerin birinden hikmet dersi dinledin mi?
Başını kaldır! Kendini tanıttırmak isteyen faal ve kudretli bir Zat’in harika işlerine bak.
Sen başıboş olmadigin gibi bu hadiseler başıboş olamazlar.
Her birisi çok hikmetli vazifeler peşinde koşturuluyorlar.
Bir Müdebbir-i Hakim tarafından istihdam olunuyorlar.
Sen başıboş olmadigin gibi bu hadiseler başıboş olamazlar.
Her birisi çok hikmetli vazifeler peşinde koşturuluyorlar.
Bir Müdebbir-i Hakim tarafından istihdam olunuyorlar.
Hayatın dalgalarından, dünyanın koşturmacasından ve gürültüsünden sıyrılıp secdede, Rabb’inin huzurunda kalbini dinlemedikçe insan; derinlere inmedikçe, sorgulamadıkça, kendi hatırını sormadıkça, düşünmedikçe akıbetini, nasıl bulacak kalbindeki sedefi, cevheri, zebercedi, inciyi?
Gayrimeşru bir muhabbetin neticesi, merhametsiz azap çekmektir.
Haslıkelam, kalbi beşer sonsuzu sevmeye programlanmış. Fakat sonsuz duruken biraz sonra terk edecek olana yöneltince tüm aksamı bozuluyor ve dayanılmaz bir acı veriyor.
Sen iç acılarından kaçamazsın; nereye gitsen ayakbastı ızdırapların var. Seni içten yakan bir yangın var kaçamadığın
Ferden minennas
Ağlamak, Müslümanın iman halidir. Bazen gözleriyle, bazen kalbiyle, bazen ruhuyla ağlar
Zira birbirleriyle boğuşanlar, müspet hareket edemezler.
Güzel gören güzel düşünür, güzel düşünen hayatından lezzet alır.
Ne diye ölümden korkuyorsun?
Sen, seni var eden ve her sürenin başında kendini sana rahman ve rahim olarak tanıtan, şefkatin kaynağı Yaratıcısına kendini sevidirirsen, o senin yüzünü güldürmez mi sanıyorsun?
Fani aşkı kopyalayıp kalbine yapıştıramıyorsun. Dosya türü desteklenmiyor, hala ısrarla play’e basıyorsun. Kalbin işletim sistemini bozacaksın.
Hayatım alt üst olur diye korkma, ne biliyorsun altının üstünden daha güzel olmadığını?
En tehlikeli günah, insanın küçük gördüğü günahtır. Korkmadığı, çekinmediği normal gördüğü günahtır.
Peki neden günah işliyoruz?
Televizyonu açıyoruz, namahremler Günahlar sıradanlaşmış artık değil mi?
Günahlar normalleşmişse biz anormalleşmişiz demektir!
Insan bazen bir anlık bir hatanın bedelini seksen sene hapis ile çeker.
Flört yaygınlaştırılmaya çalışılıyor. Ta ki insanlar harama sevk olsun. İslam’ dan uzaklaşsın!..
Sen belki de sana helal olmayanda aradın mutluluğu
Bir gün Hz. Aişe (r.anha) Beni seviyor musunuz ya Resulallah? Dediğinde, Evet ya Aişe, seviyorum demişti.
Beni nasıl seviyorsunuz ya Resulallah? Diye sorduğundaysa şu muhabbet dolu, samimi, hayranlık uyandıran cevabı verdi:
Kördüğüm gibi
Beni nasıl seviyorsunuz ya Resulallah? Diye sorduğundaysa şu muhabbet dolu, samimi, hayranlık uyandıran cevabı verdi:
Kördüğüm gibi
Derdin dünya olmasın; çünkü derdi dünya olanın dünya kadar derdi olur.
Eyvah demeden Allah demek için silkinmemiz gerekmiyor mu? Daha ne kadar boğacak bizi dünya?
Eyvah diyeceğiz belki de! Eyvah ki aldanmışız! Eyvah ki bu fanı fâni hayatı baâki sanmışız! Bu dünyanın güzellikleri bizi celbetmiş! Tek baâki olanı unutmuşuz!
Şuan uzaklarda bir yerlerde hayatının son saniyesinde olan birileri var, pişmanlıklarla dolu O da 10 dakika önce ölmeyi beklemiyordu, sen gibi
Hızla ölüm bize yaklaşırken, cehnnem tehlikesi bize yaklaşırken, kagir azabı tehlikesi bize yaklaşırken tövbe manevrası ile yönümüzü çevirmiyorsak kendimize akıllı diyebilir miyiz?
Nefsin gözü miyoptur.
Dünyanın en yoğun sıvısı, kimya da ne kabul edilir bilmiyorum; ama benim coğrafyam da gözyaşıdır.
Sevmek bu kadar güzelde kim bilir sevmeyi yaratan ne kadar güzeldir.
(Şems-i Tebrizi)
(Şems-i Tebrizi)
Unutmanın en zor hali, unuttuğunu sunmaktır. En acı haliyse hatırlaman gerekeni hatırlayamamaktır.
Unutuveriyoruz ya birden çok iyi bildiklerimizi Allah bazen bize hatırladıklarımızı hatırlatanın kim olduğunu hatırlatmak için unutturur.
Onu tanıyan ve itaat eden zindanda dahi olsa bahtiyardır. O’nu unutan saraylar da olsa zindadır bedbahttır.
Bir maksut ki fenada mahvoluyor; o maksudu istemem. Çünkü faniyim, fani olanı istemem, neyleyeyim?
Bizim de kımamız gereken suretperest putlarımız varsa La uhibbü’l-afilin. Ben batıp gidenleri sevmem. Demeliyiz ey yolcu!
Her fiilin bir faili var. Her fiil de failinden haber verir. Fiili yapmak için gerekli özellikleri ve sıfatları fiil vasıtasıyla sorarak buluruz.
Zira insan tanımadığını sevemez. Sevdiğini söyleyen de yalan söyler.
Yolunu kaybedene en güzel ayakkabılar fayda etmez.
Sen Allah’ı seversen
Allah seni sevmez mi?
Rızasına erersen,
Hak ecrini vermez mi?
Allah seni sevmez mi?
Rızasına erersen,
Hak ecrini vermez mi?
Sular gibi çağlasan,
Eyyüb gibi ağlasan,
Ciğergahı dağlasan,
Ahvalini sormaz mı?
Yolunu kaybedene en güzel ayakkabılar fayda etmez.
Sivrisinek son derece hassas ısı algılayıcıları ile donstılmıştır. Binde birlik sıcaklık değişimini dahi hissedebilir. Bu algılama ışığa bağlı olmadığından sivrisinek karanlık bir odada bile kan damarını bulabilir.
Öyle hassas bir düzen kurulmuş ki atomun çekirdeği etrafında dönen elektronların hızı bir değişse her şey mahvolacak. Sürekli farklı yörünge de seyrede elektronlar üst üste gelse düzen bozulacak.
Dünyanın en güzeli seçilen binlerce insan toprağın altına girdi ve unutuldu. Kimse mezarlıktan cesedini çıkartıp da aşık olmaz suretine değil mi? Çünkü hakiki güzel değildi. Tıpkı nehrin üzerinde ki kabarcıklar gibi
Derdin dünya olmasın, çünkü derdi dünya olanın dünya kadar derdi olur.