İçeriğe geç

İki Zaman Arasında Kitap Alıntıları – Fatma Demirel

Fatma Demirel kitaplarından İki Zaman Arasında kitap alıntıları sizlerle…

İki Zaman Arasında Kitap Alıntıları

Anılar derin bir çukurdur. Ve o çukura düşenlerin zaman kavramı karışır
Ama sen gittin
Anılarımda papatya bahçeleri ve biz; kavurucu bir yaz günü kalbim. Gözlerimde sağnak yağmurlar, ruhumda fırtına, geçmişin rüzgarında savruluyorum ve karlar düşüyor saçlarıma günbegün Mevsimler karıştı içimde, bende takvim çok karışık
Zamanın güzel anlarda hızlı geçmek gibi bir huyu vardı
Sen hudut çizemediğim asi yüreğimin sınır ihlaliydin. Kalbinden kırık kanatlarla sınır dışı edildim. Mülteciyim ben artık. Bütün geçmişimi beni varlığına inandırdığın ütopik sevginde bıraktım
Anılar derin bir çukurdur ve o çukura düşenlerin zaman kavramı karışır.
Dizinde uyutup masal anlatacak adamlar varken; Sıradışı duygular sıradan bir insana heba edilmemeli
Gözyaşlarımda boğduğum hayallerim var benim, içinde boğulduğum bir geçmişim, gelmeyen bir geleceğim.
Gel yarışalım gökyüzü,
Sen mi daha çok ağlayacaksın, ben mi?
İçimde bir acı dalgası yayılıyordu ve ben kulaç atıyordum boğulmamak için.
Yarım kalmış bir şiirim ben. Kafiyesiz. Karışık. Rastgele yazılıp bir kenara atılmış. Her geçen bir kelime ekliyor ve eklenen her kelimede anlam kaybediyor benliğim.
Gözyaşlarımda boğulduğum hayallerim var benim, içinde boğulduğum bir geçmişim, gelmeyen geleceğim
Ruhumun fırtınası beynimde yankılanıyor.
Savaş içinde bütün cümleler.
Bir yanım seni seviyor
Diğer yanım gidişine sövüyor.
Gecenin zifiri karanlığında düşüncelerin beynini tırmalarken herkes görünmez olur. Sessiz intiharlar edersin her gece.
Ve ölü bir beyinle uyanırsın her sabaha
Mesela ben kül oldum, küllerim bile yanıyor.
Cehennem bazen insanın yüreğidir ve herkesin cehennemi ayrı yakar.
Gel yarışalım gökyüzü,
Sen mi daha çok ağlayacaksın, ben mi?
Hayal kırıklığını kabullenmek o kadar zordur ki!
Hayallerin kırığı beynine batan sorulara dönüşür ve sen o acı karşısında güçlü olmak zorunda kalırsın.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Sen hudut çizemediğim asi yüreğimin sınır ihlaliydin.
Kalbinden kırık kanatlarla sınır dışı edildim.
Mülteciyim ben artık.
Bütün geçmişimi beni varlığına inandırdığın ütopik sevginde bıraktım.
Kalbimin gökyüzünde fırtınalar kopardın. Şimdi güneş olmuş ısıtmaya çalışıyorsun dondurduğunu ama bilmiyorsun, buz eriyince yok olur! Ben artık yokum.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Ama sen gittin. Anılarımda papatya bahçeleri ve biz; kavurucu bir yaz günü kalbim. Gözlerimde sağanak yağmurlar,
ruhumda fırtına, geçmişin rüzgârında savruluyorum hâlâ ve karlar düşüyor saçlarıma günbegün. Mevsimler karıştı içimde, bende takvim çok karışık.
Sonu mutlu biten masallarla uyutulan çocuklardık biz.
Büyüdük ve günlerin arasında sıkıştırılmış mutsuzlukların ortasında uyandık. Biz hayata karşı savunmasız yetiştirildik. Her yanlışta bir doğru aradık. Masallarla büyümüş saf çocuklar olarak aşka geri kaldık.
Biz hayata yanlış başladık.
Sana sevgi sözcükleri söylemek vardı, senin sesinle uyuyup senin sesinle uyanmak. Şimdi gözlerinde kaybolmak vardı. ama ben bir defterin sayfalarını karalıyorum. Ben acı çığlıklarımın yansıması olan kelimelerde boğuluyorum.
Ve bazen hayaller kırılır.
Hayaller kırılınca da ruhumuzu keser..
Geçmişim, ruhumda izini taşıdığım bir yara
Yarım kalmış bir şiirim ben. Kafiyesiz. Karışık. Rastgele yazılıp bir kenara atılmış. Her geçen bir kelime ekliyor ve eklenen her kelimede anlam kaybediyor benliğim.
Öyle bir aşk ki içimdeki yağmur damlaları kadar saf ve temiz! Öyle bir aşk ki o, o damlalar kadar huzur verici!
İnsanın kendi yaşamında kaybolmasının canlı örneği gibiydim. Bütün sokaklar tanıdık, sokaktaki her kaldırımın bir anlami var belki. Attığım her adım anılardan geçiyor ama ben çıkmaz bir sokakta tıkılıp kalmışım.
Anılar derin bir çukurdur. Ve o çukura düşenlerin zaman kavramı karışır.
Hayata dair ezberler yaparsın, bir sürü ezber ama yaşadıkça her şey değişir. Zaman bütün soruları değiştirir ve sen o soruların cevaplarının peşinde koşarken ezberini bozmak zorunda kalırsın.
Önce pempe gözlüklerim kırıldı sonra pempe panjurlu evim yıkıldı. O yıkıntıların üzerine basarak yaşadım. İçimde kaybolmuşluk hissinin tarifsiz savruluşu eserken ben asırlık bir ağaç gibi ayakta durdum https://1000kitap.com/kisacaaafd
Kendi hayatımı okuyordum ve okudukça defteri yazdığım için kendime minnettar oluyordum. O defter bana geçmişin hakkında çok fazla bilgi vermeye başlamıştı. Neyse ki daha çok yazılı sayfa vardı ve okuyacağım her sayfa benim için bir parça benden ifade ediyordu
Hayata dair ezberler yaparsın, bir sürü ezber ama yaşadıkça her şey değişir.Zaman bütün soruları değiştirir ve sen o soruların cevaplarının peşinde koşarken ezberini bozmak zorunda kalırsın
Düşünsenize; neyi sevdiğinizi, nelerden hoşlandığınızı, hayallerinizi, umut ettiğiniz şeyleri, hayata dair planlarınızı hiçbirini hatırlamıyorsunuz. Anılarınız sadece günlerden ibaret. Oysa dünyaya gelişinizin üzerinden yirmi beş yıl geçmiş Anılar derin bir çukurdur. Ve o çukura düşenlerin zaman kavramı karışır.
Dizinde uyutup masal anlatacak adamlar varken;sıra dışı duygular sıradan bir insana heba edilmemeli.
Gözyaşlarımda boğduğum hayallerim var benim,içinde boğulduğum bir geçmişim,gelmeyen bir geleceğim.
Cehennem bazen insanın yüreğidir ve herkesin cehennemi ayrı yakar.
Mesela ben kül oldum,küllerim bile yanıyor.
Gel yarışalım gökyüzü,
Sen mi daha çok ağlayacaksın,ben mi?
Hiç Bazen üç harf,bazen de kuramadığın bütün cümleleri anlatan,uçsuz bucaksız bir kelime.
Hayat denilen öğretmen herkesin beni anlayamayacağını bana öğretmişti.
Ateşin içinde olmayan yananı anlayamazdı.
Geceler acıya gebedir ve dayanılmaz sancılarla geçer.
Ben acı çığlıklarımın yansıması olan kelimelerde boğuluyorum.
Sen hudut çözemediğim asi yüreğimin donör ihlaliydin.Kalbinden kırık kanatlarla sınır dışı edildim.Mülteciyim ben artık.
Bütün geçmişimi beni varlığına inandırdığın ütopik sevginde bıraktım.
Kuşağında hala ninniler var benim,düşlerimde masal gibi sevgiler .
Öyle bir aşk ki içimdeki yağmur damlaları kadar saf ve temiz!Öyle bir aşık ki o,o damlalar kadar huzur verici!
İçimde bir acı dalgası yayılıyordu ve ben kulaç atıyordum boğulmamak için.
“Gitme!”diyemezsin,için gider
Kalbimin en derininde bir mıknatıs var sanki tuttu seni bırakmıyor.
Gözlerine baktığımda gözlerimi sende bıraktım.
Ruhumdaki fırtınanın şiddeti gün geçtikçe artıyordu.Bir insanın kendini arayışı çok ağırdı.
Anılar derin bir çukurdur.Ve o çukura düşenlerin zaman kavramı karışır.
Derin duygularımdan vurdun beni.Ağır yaralı ruhum.
Hayata dair ezberler yaparsın,bir sürü ezber ama yaşadıkça her şey değişir.Zaman bütün soruları değiştirir ve sen o soruların cevaplarının peşinde koşarken ezberini bozmak zorunda kalırsın.
Gel yarışalım gökyüzü
Sen mi daha çok ağlayacaksın, ben mi?
Ama sen gittin. Anılarımda papatya bahçeleri ve biz; kavurucu bir yaz günü kalbim. Gözlerimde sağanak yağmurlar, ruhumda fırtına, geçmişin rüzgârında savruluyorum ve karlar düşüyor saçlarıma günbegün. Mevsimler karıştı içimde, bende takvim çok karışık
Hiç Bazen üç harf, bazen de kuramadığın bütün cümleleri anlatan, uçsuz bucaksız bir kelime.
Hayal kırıklığını kabullenmek o kadar zordur ki!
Hayallerin kırığı beynine batan sorulara dönüşür ve sen o acı karşısında güçlü olmak zorunda kalırsın.
Geceler acıya gebedir ve dayanılmaz sancılarla geçer.

Sesini duymamaya, gözlerine bakmamaya, kokusunu almamaya alışırsın. Gülersin gün boyu. Bazen hiç aklına bile gelmez. Ama
o yastığa başını koyduğunda bir acı oturur içine. Açarsın bir şarkı ve o masum suratı gelir aklına, sana aşkla bakan gözleri belirir
karşında. Yalan mıydı o gözler? Yalan mı bakıyordu? Beyninde dönen soruların haddi hesabı olmaz. O böyle değildi. Inandığım
adam bu değildi. Neden? Neden inandım? Ya da neden inandırdı?

Önce pembe gözlüklerim kırıldı sonra pembe panjurlu evim yıkıldı. O yıkıntıların üzerine basarak yaşadım. İçimde kaybolmuşluk hissinin tarifsiz savruluşu eserken ben asırlık bir ağaç gibi ayakta durdum.
Sen hudut çizemediğim asi yüreğimin sınır ihlaliydin.
Kalbinden kırık kanatlarla sınır dışı edildim.
Mülteciyim ben artık.
Bütün geçmişimi beni varlığına inandırdığın ütopik sevginde bıraktım.
İçimin en derininden başlayan sızı bütün vücuduma yayılıyor ve o sızı gözlerimden yaş olarak akıyor. Ben böyle oluyorum sensizliği düşününce. Bu düşünce tahammül sınırımı aşıyor. Ellerim titriyor, titreyen ellerim telefona gidiyor. Duramıyor, anlamıyor musun bu benliğim sensiz dayanamıyor. Bu beynim sensizliği düşünemiyor.
.

Sonu mutlu biten masallarla uyutulan çocuklardık biz.
Büyüdük ve günlerin arasında sıkıştırılmış mutsuzlukların ortasında uyandık. Biz hayata karşı savunmasız yetiştirildik. Her yanlışta bir doğru aradık. Masallarla büyümüş saf çocuklar olarak aşka geri kaldık.

Biz hayata yanlış başladık.

Kulağımda hâlâ ninniler var benim, düşlerimde masal gibi sevgiler.
Öyle bir aşk ki içimdeki yağmur damlaları kadar saf ve temiz! Öyle bir âşık ki o, o damlalar kadar huzur verici!
Kalbimin en derininde bir mıknatıs var sanki tuttu seni bırakmıyor.

Aşk zamansızmış, anlamıştım. Içimdeki hisler bir anda mesafe kat etmişti. Bir anda hayatıma giren insan kalbimdeki tırtılları kelebeğe dönüştürmüştü. İnsan huzur bulduğu şeyleri seviyordu. Mesela ben kitapları, yağmuru, denizi, pembenin her tonunu seviyordum ve artık o da bu listeye adaydı.

Ruhumdaki fırtınanın şiddeti gün geçtikçe artıyordu. Bir insanın kendini arayışı çok ağırdı.
Yarım kalmış bir şiirim ben. Kafiyesiz. Karışık. Rastgele yazılıp bir kenara atılmış. Her geçen bir kelime ekliyor ve eklenen her kelimede anlam kaybediyor benliğim.
Ama sen gittin. Anılarımda papatya bahçeleri ve biz; kavurucu bir yaz günü kalbim. Gözlerimde sağanak yağmurlar,
ruhumda fırtına, geçmişin rüzgârında savruluyorum hâlâ ve karlar düşüyor saçlarıma günbegün. Mevsimler karıştı içimde, bende takvim çok karışık.
Hayata dair ezberler yaparsın, bir sürü ezber ama yaşadıkça her şey değişir. Zaman bütün soruları değiştirir ve sen o soruların cevaplarının peşinde koşarken ezberini
bozmak zorunda kalırsım.
Dizinde uyutup masal anlatacak adamlar varken;
Sıra dışı duygular sıradan bir insana heba edilmemeli
Ruhumun fırtınası beynimde yankılanıyor.
Savaş içinde bütün cümleler.
Bir yanım seni seviyor
Diğer yanım gidişine sövüyor.
Kalbimin gökyüzünde fırtınalar kopardın. Şimdi güneş olmuş ısıtmaya çalışıyorsun dondurduğunu ama bilmiyorsun, buz eriyince yok olur! Ben artık yokum.
Gözyaşlarımda boğulduğum hayallerim var benim, içinde boğulduğum bir geçmişim, gelmeyen geleceğim
Çırpındığım aşk kanatlarımı kırdı.
Uçamıyorum
Anarşist bir duygu aşk

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir