İçeriğe geç

Efsane Kitap Alıntıları – Marie Lu

Marie Lu kitaplarından Efsane kitap alıntıları sizlerle…

Efsane Kitap Alıntıları

Hakkımda hiçbir şey bilmiyor gibi görünüyorlardı. İşte bu yüzden benden nefret ediyorlardı, işte bu yüzden ben ülkedeki en tehlikeli değil, en çok aranan suçluydum.
Bir daha asla gülümseyebileceğimi sanmıyordum
Her gün yeni bir yirmi dört saat demek. Her yeni gün her şeyin tekrar mümkün olması demek. Anın içinde yaşıyorsun, anın içinde ölüyorsun, geçmişi ya da geleceği düşünmeden. Işıkta yürümeye çalışıyorsun.
Garip. Seninle burada olmak çok garip. Seni çok az tanıyorum. Ama sanki aynı kişiymişiz de iki farklı dünyada doğmuşuz gibi hissediyorum.
Sen istemediğin sürece yalnız değilsin.
Para dünyadaki en önemli şeydir, tamam mı? Parayla mutluluğu satın alabilirsin, başka kimsenin ne dediği umurumda değildir. Parayla rahatlığı, statüyü, dostları, güvenliği her şeye sahip olabilirsin.
“Sana sokakta kullandığın ismi hiç sormamıştım. Neden Day?

“Her gün yeni bir yirmi dört saat demek. Her yeni gün her şeyin tekrar mümkün olması demek. Anın içinde yaşıyorsun, anın içinde ölüyorsun, geçmişi ya da geleceği düşünmeden.”

hayat hiç adil değil .
Kendime, her şeyden önce mantık dedim. Başka bir şey kalmadığında mantığın seni kurtaracaktır.
Para dünyadaki en önemli şeydir, tamam mı? Parayla mutluluğu satın alabilirsin, başka kimsenin ne dediği umurumda değildir. Parayla rahatlığı, statüyü, dostları, güvenliği Her şeye sahip olabilirsin.
Hoşlanmam gereken en son kişiye kendimi kaptırmıştım,kalbimi sızlatmasını isteyeceğim en son kişiye.
“Para dünyadaki en önemli şeydir, tamam
mı? Parayla mutluluğu satın alabilirsin, başka kimsenin ne dediği umurumda değildir. Parayla rahatlığı,statüyü, dostları, güvenliği her şeye sahip olabilirsin.”
🥷Kitleler kendi başlarına işlevsizdir. Yardıma ihtiyaçları vardır.
Sana sokakta kullandığın ismi hiç sormamıştım.Neden Day?
Her gün yeni bir yirmi dört saat demek.Anın içinde yaşıyorsun,anın içinde ölüyorsun,geçmişi ya da geleceği düşünmeden.Işıkta yürümeye çalışıyorsun.
Doğru sebeplerden dolayı birini öldüren insanların sayısı çok azdır.
“Sen de beni bırakmayacaksın, değil mi? Annem ile babamdan daha uzun süre yanımda olacaksın, değil mi? Metias alnımdan öptü. Sonsuza kadar, çocuk, beni görmekten bıkana kadar.
Eğer isyan etmek istiyorsan sistemin içinden et. Sistemin dışından ayaklanmaktan çok daha etkilidir. Ve eğer isyan etmeyi seçersen beni de götür. Bana elini ver, ben de sana elimi vereyim.”
“Beni şimdi kandırması için hiçbir sebep yoktu Artık kaybedecek hiç bir şeyim, onun da kazanacak hiçbir şeyi yoktu.
“Doğru sebeplerden dolayı birini öldüren insanların sayısı çok azdır, June.” dedi. “Birçok insan yanlış sebeplerle öldürür. Umarım her iki grupta da olmazsın.”
“Ciddi bir soru mu bu? Hepimiz daha fazla para istemiyor muyuz? Paranın yettiği ne zaman görülmüş? Para dünyadaki en önemli şeydir, tamam mı? Parayla mutluluğu satın alabilirsin, başka kimsenin ne dediği umrumda değildir. Parayla rahatlığı, statüyü, dostları, güvenliği her şeye sahip olabilirsin.”
“Sana sokakta kullandığın ismi hiç sormamıştım. Neden Day?
Her gün yeni bir yirmi dört saat demek. Her yeni gün her şeyin mümkün olması demek. Anın içinde yaşıyorsun, anın içinde ölüyorsun, geçmişi ya da geleceği düşünmeden. Işıkta yürümeye çalışıyorsun.
“Olay hep buydu zaten, toprak, toprak, toprak. Ancak bir birliğe hiç dönüşmedik; asla da dönüşmeyecektik. Ya onları yenecek ya da denerken ölecektik.”
“Anılar uçup gitti, ben de sözlerinden geri kalanlara tutunmaya çalıştım.”
“Üzerimdeki her renk benden koparılmıştı, tıpkı Metias’ın hayatımdan koparıldığı gibi.
Beni şimdi kandırması için hiçbir sebep yoktu Artık kaybedecek hiç bir şeyim, onun da kazanacak hiçbir şeyi yoktu.
Doğru sebeplerden dolayı birini öldüren insanların sayısı çok azdır, June. Birçok insan yanlış sebeplerle öldürür. Umarım her iki grupta da olmazsın.
İkimizin düşmanı da aynı kişi olabilir. Ve ikimizi birbirimize düşürdüler.
Ciddi bir soru mu bu? Hepimiz daha fazla para istemiyor muyuz? Paranın yettiği ne zaman görülmüş? Para dünyadaki en önemli şeydir, tamam mı? Parayla mutluluğu satın alabilirsin, başka kimsenin ne dediği umrumda değildir. Parayla rahatlığı, statüyü, dostları, güvenliği her şeye sahip olabilirsin.
Cumhuriyet’in benim neye benzediğim hakkında en ufak bir fikri bile yoktu. İşte bu yüzden benden nefret ediyorlardı, işte bu yüzden ben ülkedeki en tehlikeli değil, en çok aranan suçluydum.
Sana sokakta kullandığın ismi hiç sormamıştım. Neden Day?
Her gün yeni bir yirmi dört saat demek. Her yeni gün her şeyin mümkün olması demek. Anın içinde yaşıyorsun, anın içinde ölüyorsun, geçmişi ya da geleceği düşünmeden. Işıkta yürümeye çalışıyorsun.
Day bana doğru eğildi. Uzanıp yüzüme dokundu. Muhteşemsin. Ama benim gibi birinin yanında kaldığın için ahmaksın.
Anılar uçup gitti, ben de sözlerinden geri kalanlara tutunmaya çalıştım.
Onları kaybetmenin üzüntüsüyle ağlamamın sebebi, onlarla ilgili hiçbir anım olmamasıydı.
Arada bir kurallara uymamak tabii ki tolere edilebilir, özellikle Cumhuriyet için becerilerini geliştirmek amacıyla yapıyorsan. Kolonilere karşı zafer. Değil mi?
Sen de beni bırakmayacaksın, değil mi? Annem ile babamdan daha uzun süre yanımda olacaksın, değil mi?

Metias alnımdan öptü. Sonsuza kadar, çocuk, beni görmekten bıkana kadar.

Yıldırımları izleyerek, gök gürültüsünü dinleyerek uzandık ve yağmurlu bir günün doğuşunu bekledik.
Yıldırımları izleyerek, gök gürültüsünü dinleyerek uzandık ve yağmurlu bir günün doğuşunu bekledik.
Başımı omzundan kaldırıp ona baktım. Sana sokakta kullandığın ismi hiç sormamıştım. Neden Day?
Her gün yeni bir yirmi dört saat demek. Her yeni gün her şeyin tekrar mümkün olması demek. Anın içinde yaşıyorsun, anın içinde ölüyorsun, geçmişi ya da geleceği düşünmeden. Vagonun açık kapısından karanlık su şeritlerinin dünyayı örttüğü yere doğru baktı.
Işıkta yürümeye çalışıyorsun.
Muhteşemsin, dedi. Ama benim gibi birinin yanında kaldığın için ahmaksın.
Onların seni incittiğini görmektense ölürüm daha iyi. Anlıyor musun?

John Wing

Doğru sebeplerden dolayı birini öldüren insanların sayısı çok azdır, June. dedi. Birçok insan yanlış sebeplerle öldürür. Umarım her iki grupta da olmazsın.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Sesi aklımdan geçen bütün ayrıntıları bana unutturabilirdi, beraberinde arzu ya da korku, hatta bazen öfke getiriyordu ama her zaman için bir şeyleri tetikliyordu. Daha önce olmayan bir şeyleri.
Yenilgiye uğramış gibi yavaşça başını salladı, sonra da tekrar gözlerimin içine baktı. Hüznü onu anlatılmaz derecede güzel kılıyordu; çorak arazileri kar kaplamış gibi.
Onu çok özledim, diye fısıldadı. Hep yanımda olacağını düşünmüştüm, işte, her zaman dayayabileceğim biriydi. Yanımda bir tek o vardı. Şimdi o da gitti ve keşke sebebini bilsem.
Kendime, her şeyden önce mantık dedim. Başka hiçbir şey kalmadığında mantığın seni kurtaracaktır.
Hoşlanmam gereken en son kişiye kendimi kaptırmıştım, kalbimi sızlatmasını isteyeceğim en son kişiye.
Para dünyadaki en önemli şeydir, tamam mı? Parayla mutluluğu satın alabilirsin, başka kimsenin ne dediği umurunda değildir. Parayla rahatlığı, statüyü, dostları, güvenliği her şeye sahip olabilirsin.
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bazen odanın diğer ucundaki iyi niyetli birinin bakışlarını üzerimde buluyor ve bunu görmezden geliyordum. Böyle duyguların bana hiçbir yararı yoktu.
Buradaki her şey bana yanlış gibi geliyordu, bu odadaki her şey; bunların hepsi sanki uzanıp dokunsam paramparça olacak bir illüzyon gibiydi.
Derin bir nefes almaya çalışıp gözlerimi yere indirdim. Kendime, her şeyden önce mantık dedim. Başka hiçbir şey kalmadığında mantığın seni kurtaracaktır.
“Gözüme eşekarısı zehri gibi yakan bir şey enjekte ettiler. Aynı zamanda dizimi kestiler. Neşterle. Sonra da bana zorla bir tür ilaç içirdiler, tek hatırladığım şey diğer çocukların cesetleriyle birlikte bir hastanenin bodrum katında yatıyordum ama ölmemiştim. Tekrar güldü. Sesi oldukça zayıf geliyordu. “Harika bir doğum günüydü.”
Komutan Jameson tutukluyu görmeye geldi. Tutuklu. Buna güldüm. Askerler adımı ağızlarına almak bile istemiyorlardı.
Yüz ifadesi o kadar yürek parçalayıcıydı ki bir an ona sarılmak istedim. Birinin ona sarılması gerekiyordu. Onu çok özledim,” diye fısıldadı. “Hep yanımda olacağını düşünmüştüm, işte, her zaman sırtımı dayayabileceğim biriydi. Yanımda bir tek o vardı. Şimdi o da gitti ve keşke sebebini bilebilsem.” Yenilgiye uğramış gibi yavaşça başını salladı, sonra da tekrar gözlerimin içine baktı. Hüznü onu anlatılamaz derecede güzel kılıyordu; çorak arazileri kar kaplamış gibi.
o akşam tavuklu ve dondurmalı sandviç yapmayı bile denemiştim, belki de hayatımdaki en zekice fikir değildi.
“Doğru sebeplerden dolayı birini öldüren insanların sayısı çok azdır, June.” dedi. “Birçok insan yanlış sebeplerle öldürür. Umarım her iki grupta da olmazsın.”
İnsanları umursayan, sorumluluk sahibi biriydi. Benden tamamen farklıydı.
Sokaklar onu kırmamış, daha da güçlendirmişti. Benim gibi.
Sokaktan birine âşık olmanın kimseye bir yararı olmazdı. Karantina altında kısılıp kalmış bir aileye sahip olmanın ya da sokakta yaşayan bir öksüzün sana ihtiyacı olmasının yanında sahip olabileceğin en büyük zayıflık bu olurdu.
Kolumun içine sokuşturduğum papatyaları çıkardım. Bazıları ezilmişti ancak onları dikkatle düzeltip etrafını yavaşça toprakla kapladım. Büyük ihtimalle annem bunları asla göremeyecekti. Ama ben onların burada olduğunu biliyordum. Bu çiçekler hâlâ hayatta olduğumun, hâlâ onları koruduğumun kanıtıydı.
Skiz dövüşü sırasında olduğu gibi dikkatimi dağıtan bir sevimliliği vardı. Hayır, doğru kelime sevimli değildi. Güzeldi.
Dövüşü kaybetmekten korkmuyordum. Asıl korktuğum yanlışlıkla rakibimi öldürmekti.
Olay hep buydu zaten, toprak, toprak, toprak. Ancak bir birliğe hiç dönüşmedik; asla da dönüşmeyecektik. Ya onları yenecek ya da denerken ölecektik.
Yaptığım tek şey ülkem için kendimi geliştirmekti.
Bir daha asla gülebileceğimi sanmıyordum.
Seni bulacağım, Los Angeles’ın sokaklarını didik didik edeceğim. Gerekirse Cumhuriyet’teki her bir sokağı arayacağım. Seni oyuna getireceğim, kandıracağım, bulabilmek için yalanlar söyleyeceğim, insanları aldatacak, hırsızlık yapacağım, saklandığın yerden çıkmaya zorlayacak ve kaçacak hiçbir yerin kalmayana kadar takip edeceğim. Sana yemin ediyorum: Hayatın artık bana ait!
Sen de beni bırakmayacaksın, değil mi? Annem ile babamdan daha uzun süre yanımda olacaksın değil mi?
Metias alnımdan öptü. Sonsuza kadar, çocuk, beni görmekten bıkana kadar.
Hakkımda hiçbir şey bilmiyor gibi görünüyorlardı. İşte bu yüzden benden nefret ediyorlardı, işte bu yüzden ben ülkedeki en tehlikeli değil, en çok aranan suçluydum.
Bana inanmadı ama şu var ki,
ben bir şeyi gerçekten yapana kadar kimse dediklerime inanmıyordu.
Sen de beni bırakmayacaksın, değil mi? Annem ile babamdan daha uzun süre yanımda olacaksın, değil mi? Metias alnımdan öptü. Sonsuza kadar, çocuk, beni görmekten bıkana kadar.
Anın içinde yaşıyorsun, anın içinde ölüyorsun, geçmişi ya da geleceği düşünmeden.
Sana sokakta kullandığın ismi hiç sormamıştım. Neden Day?
Her gün yeni bir yirmi dört saat demek. Anın içinde yaşıyorsun, anın içinde ölüyorsun, geçmişi ya da geleceği düşünmeden. Vagonun açık kapısından karanlık su şeritlerinin dünyayı örttüğü yere doğru baktı.
Işıkta yürümeye çalışıyorsun.
“Birçok insan yanlış sebeplerle öldürür.
Umarım her iki grupta da olmazsın.”
Etiketler:

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir