Johann Wolfgang Von Goethe kitaplarından Iphigenie Tauris’te kitap alıntıları sizlerle…
Iphigenie Tauris’te Kitap Alıntıları
Yürümekte olduğumuz ölüm yoludur.
Her adımda ruhum daha da sessizleşiyor.
Hayat bize kendimize ve başkalarına karşı daha az sert olmayı öğretir.
Ne güneşe ne de yıldızlara sevgiyle bakmama izin ver.
Gereksiz bir yaşam erken ölümdür.
It is the path of death we tread:
At every step my soul grows quieter.
Zorunlu mu bırakmaya doğuştan haklarını,
Ve Amazonlar gibi, yabana karşı yaban,
Kılıç hakkını sizden hırsızca çalmalı mı?
Kan ile mi almalı öcünü kıyımların?
Yalnız erkeğin midir, büyük, işitilmemiş
İşler başarmak hakkı? Onun mudur yalnızca
Yiğit göğsüne basmak olmazı, olanaksızı?
Nedir büyük denen şey? Nedir o binlerce kez
inleten ürkü ile bir ozanın ruhunu,
Destan söyleten ona bir umulmaz utkuya
.
Bırak! Ve bir kadının zayıflığından tat alan,
Baskıyı, şiddeti övüp güzelleştirme sözle.
Özgür olarak doğdum ben tıpkı bir erkek gibi.
Bir yol var ve sorun şu, biz ondan gider miyiz?
Hile ne, pusu nedir bilmedim,
Bir kimseyi arkadan vurmayı öğrenmedim.
Ah, yalan, yazık sana! Kurtarmaz yürekleri o,
Yürekten konuşulan doğru söz gibi bize
Erinç, avuntu vermez ve korkutur, yüreğinde
Gizli yalan kuranı, tanrı eliyle dönen,
Hedefinden çevrilen bir ok gibi şaşmadan
Döner, gelir ve bulur bu oku fırlatanı.
Sevme güneşi, günü
Ve sevme yıldızları, gel ardımdan benimle
inelim yeraltının karanlık ülkesine!
Nasıl çiğner yutarsa kükürtlü çamurlardan
Türeyen ejderhalar kendi soylarından geleni,
Yok ediyor bu kuduz soy öyle kendisini,
Gel inelim çocuksuz ve günahsız, oraya!
Sevgili yiğit, Troya düştü mü? Söyle bana.
Ne mutlu bize ki o bir kadın! Çünkü erkek
Alıştırır kafasını, en iyisi de olsa,
Zorbalığa, sonunda tiksindiği şeylerden
Bir yasa kor ortaya, alışır gider ona,
Katılaşır yüreği, tanınmaz olur artık.
Düşüncesi değişmeyen yalnızca kadındır.
İyide ve kötüde daha çok güven ona.
Yakınmıyorum asla gökteki tanrılardan.
Fakat kadınlar yalnız acınır halde olan.
Egemen olan erkek savaşlarda ve evde.
Çare bulur derdine uzak, gurbet ellerde.
Sahiplik zevki onun, utkunun tacı onun.
Ölüm bile son ünü ve son kıvancı onun.
Ne küçük buna karşı, ah, kadının yazısı!
Hoyrat bir ere bile başeğmek tek muradı,
Ödevi, avuntusu. Ve düşünün bir kere
Ne yoksulluk, bir kadın düşerse yaban ellere!..
Önce ana, babama, sonra tanrıya karşı,
Her zaman başeğmede duyardı özgürlüğü
Ruhum benim en fazla yalnız katı sözlere,
Kaba konuşmasına bir erkeğin başeğmeyi Öğrenmedim ne orda, ne de burada asla.”
Ah, kurtaracak mıyım, yalnızlığımda, sessiz, Güzelce beslediğim o dingin umudu ben?”
Sürükler, sarar onu yüreğinin içinden”
Her yere alır gider tatlı bir sözle kadın.”
Bırak! Ve bir kadının zayıflığından tat alan,
Baskıyı, şiddeti övüp güzelleştirme sözle.
Özgür olarak doğdum ben tıpkı bir erkek gibi.
Agamemnon’un oğlu bulunsaydı karşında,
İsteseydin sen ondan layık olmayan şeyi,
Görecektin, yüreğinde hak bildiğini o da
Koruyacaktı hemen kılıcıyla, koluyla.
Sözden başka bir şeyim yok benim ve yaraşan
Kadınların sözünü saymaktır er yiğide.
Yazgımız parmağının ucundadır onların.
ARKAS
Bu senin elindedir diyorum ben de sana.
Yararsız bir yaşam erken bir ölümdür.
.
Bu sonsuz yer üstünde vicdanlı insanlara
İşler başarmak hakkı? Onun mudur yalnızca
Yiğit göğsüne basmak olmazı, olanaksızı?
Temiz, açık yürekli sayamaz hiç kendini.
Ve yargı veremeyiz kendimiz için biz.
Sana itiraf etmek kalbimdeki utancı.
Susardık yaslanarak sessiz birbirimize,
Oynardı dalgalarla ayak ucumuzda su,
Önümüzde uzardı yaşam sonsuz, umutlu
Düşünme, yap öylece nasıl duyumsuyorsan.
Zorunlu mu bırakmaya doğuştan haklarını?
Saldıran, hamle eden bir uğursuz talihi
Daha ilk atağında atakça kovmak için!
Düşünme, yap öylece nasıl duyumsuyorsan.