İçeriğe geç

Bilgi ve Bilinç Kitap Alıntıları – Turgay Aldemir

Turgay Aldemir kitaplarından Bilgi ve Bilinç kitap alıntıları sizlerle…

Bilgi ve Bilinç Kitap Alıntıları

Kendi yolunda gidecek ve bunun için kimseden izin istemeyecek, şéref sahibi bir nesil yetiştirmeliyiz.
(Aliya izzetbegoviç)
Unutmayalım ki batıyı taklit etmek bizi geliştirmedi,bağımlı hale getirdi, özgüvenimizi ,kültürümüzü yitirdik.
Imansiz ve idealsiz nesiller türettik. Pusuda bekleyen yabancı ideolojiler , setleri yıkılan ırmaklar gibi yayildılar ülkeye.
(Cemil Meriç)
Ülkemizde yaşananlar,kendisi olmaktan vazgeçen ama bir türlü baskası da olamayan bir milletin hazin modernlesme hikayesidir.
Ferdin ölümü hayat pınarının kurumasıyla;milletin ölümü ise hedeflerinin ölmesiyle gerçeklesir.
(Muhammed ikbal)
Ailede başlayan çözülme ve zayıflık toplumunda çöküşünün göstergesidir.
Her ötekileştirme girişimi, kültürel ve ahlakî bir yoksulluğun sonucu olarak ortaya çıkar.
Çünkü evlerimiz her sey bitti diye düşünüldügünde dahi hicbirşeyin bitmedigini gösterebilecegimiz deger üretim ocagi ve karargahlarımızdır
Bir dava,inanmakla başlar
Bizler iç dunyamızda kaybetmezsek, dışarıda da kaybetmeyiz.
Biliriz ki iyilik bizi özümüze ve ölümsüzlüge taşıyacaktir.
Iyilik yeryüzünün ve hayatın insana dair mucizesidir.
Karanlıgın zifiri oldugu an,aydınlıga en yakın olunan andır.
Infak ve yardımlaşma toplumsal hayatta nifakın ilacıdır. . .
Dünyadaki açlık ve sefaletin nedeni yoksulları doyuramamak degil ,zenginleri doyuramamaktır.
Kapitalizm bir yanda inanılmaz bir zenginlik üretirken diger yanda ise ölümcül bir yoksulluk üretiyor.
Merhametin tecellisi, bedeli ne olursa olsun,zalimin karşısında mazlumun yaninda saf tutmaktır.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Hayat dedigimiz bir iyilige,güzellige,dogruluga ,bir ideale inanmak,bir umudu yaşamak ve yaşatmaktır.
Senden umut kesmem,kalbinde merhamet adli bir çınar vardır.
(Sezai karakoç)
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Sen yanmazsan,ben yanmazsam nasil çıkar karanlıklar aydınlıga .
Bir ağaç kadar hür ve özgür ; bir orman kadar bir arada.

(Nazım hikmet)

Kervanda yürü ama kendin ol.
(Muhammed ikbal)
Zalimlerden başkasına düşmanlık yoktur.
Hayatın her safhasında ve alanında degerlerimizle var olabilmeliyiz.
Çünkü Allah gerçekten zorluğa gögüs gerenlerle beraberdir.(enfal ,46)
Kiyamet gününde insanın ömrünü nerede tükettiginden ,gençligini nerede eskittiginden, malını nerede kazanıp nerede harcadıgından, bildiklerini ne kadar uyguladigindan hesaba çekilmedikçe mahşer yerinden ayrilmayacaktır.
(Tirmizi,kıyamet)
Tüm makamlar ve mevkiler fanidir baki olan ise buralarda ortaya koydugumuz çaba , gayret ve adaletle yönetimimizdir.
Iman ve emanet kelimelerinin aynı kökten gelmiş oluşu bile bu konuda nasıl bir hassasiyete sahip olmamiz gerektigini ortaya koyar.
Emanet bilincine sahip olanlar,diri vicdanlı insanlardır . . .
Rabbimiz bizleri balçıktan(çamurdan) yarattı ve bizim şahsiyet bulmamiz için bizatihi ruhundan üfledi. Biz insanların çamur tarafını temsil eden hırs, arzu, istek,şehvet vb duygularimizı kontrol edebildigimiz oranda özgürleşiriz.
Bizler,ömrümüzün her anının emanetçısiyiz.
Emanet zayi oldugunda kiyameti bekle.
Şiddet sarmalı,kadın sorunu,emek sömürüsü ,ırk ayrımı,özgürlük açıgı üzerine yeniden kafa yorma zamanıdır. . .
Adalet ve özgürlük gelişme serpilmenin can suyudur.
Zira ahlakın özü samimiyettir. Bir gelenege dayanmak bir köke sahip olmak bir kaynaktan beslenmektir. Kök ve kaynak ne kadar sağlamsa üstümüzdeki sema ve önümüzdeki ufuk da o kadar engindir.
Kökü bende bir sarmaşık
Olmuş dünya sezmekteyim
Mavi,masmavi bir ışık
Ortasında yüzmekteyim
Insan hissettigi ve aklettigi kadar hayal edebilen bir varlıktır. . .
Bizim hikayemiz; kendisi olmaktan vazgeçen ama bir türlü başkası da olamayan bir milletin hazin batılılaşma çabasıdır.
Yüreğimizde taşıdıgımız inanç,gelecegimizi belirler.
Bizim çözemedigimiz yahut çözümüne erdiremedigimiz her sorun bir başkası tarafindan bizlere karşı bir koz olarak kullanılmaya devam edecektir.
Bu ülkenin en dinamik nüfusu,ya darağaçlarinda ya da işkence odalarinda ve hapishanelerde yok edildi.
Biz koşu bittikten sonra da koşan atlarız. . .
Rüzgar ekenler,fırtına biçerler.
Unutmamalıyız ki gelecegimizin,bugünkü çaba ve gayretimiz sekillendirecektir.
Artık zindanlarımızdan kurtulma vaktidir!
Nefs zindanindan kurtulmanin yolu kendi içsel devrimiyle mümkundür.
Yeniden kendimizle buluşmamız gerekiyor.
Emanetleri mülk edinmeden,duyarlilıkla korumamız lazım.
Bir disiplinin ve sistematigin olmadıgı çalışmalardan hayra dönük hicbir şey çıkmaz.
Peygamberimiz arkadaşlarina Yolun hakkını verin diyor. Yürudugümüz yolun hakkini verdigimizde Allah da bizi rahmetiyle kuşatacak ve bizi daha ileriye taşıyacak..
Çalısma ve mücadele olmadan yapilan her türlü ibadet ve teblig sadece riyadır.
(Aliya izzetbegoviç)
Güç zehirlenmesi telafisi ve tedavisi zor bir hastalıktır.
Gölge hayatlarimızla, dun yaptıklarimizin golgesinde bugünümüzü öldüremeyiz.
Sürdürdügümuz hayattan neden memnun degiliz??
Neden hiçbir amaca ulaşmanin hazzı bizi tatmin etmiyor ??
Neden gercek anlamda huzur ve mutlulugu kazanamıyoruz ??
Şimdilerde de kimi müslümanlar tum inanç degerlerinden soyutlanmış gibi bir yaşam sürmeye çalışıyor..
Çevremiz,içinde bulundugumuz zaman,ailemiz,eşlerimiz ve çocuklarımiz, mallarimız ve statümüz Hepsi Allahın bize emanet olarak verdigi varlıklardır
Tarihin her döneminde,içinde yaşadigı toplumun sorunlarina duyarlı olan insanlara Rabbimiz yardım etmiştir. Onlara merhamet kapılarinı aćmıştır,sekinete ulaştırmîştır. Içinde yaşadigı topluma duyarsız davrananlara ise umarsızlıklarina karşı agir imtihanlarla yüz yüze getirmistir.
Çare biziz Çareyi başka yerlerde aramak beyhude bir ugraştır.
Adına muhafazakarlaşma denilen ciddi bir tehditle karşı karşıyayız. Dini bir takı olarak gören,dinin kendi hayatında, toplumsal ve siyasal alanlarda görülmesinden hoşlanmayan seküler bir kafa yapısı şekilleniyor müslümanlar arasinda
Böyle gelmiş ama böyle gidemez . Gitmemeli..
Aslında böyle gelmedi ve tabii ki böyle gitmeyecektir!
Dünya bir eşikte duruyor.
Her insan kendi asrının çocugudur.
Hazreti Ömer der ki;
Nasihatçileri olmayan toplumlarda hayat yoktur.
Derdimiz ne,neyin peşindeyiz ??
Bizi 7 gun 24 saat dertlendirip kıvrandıran şey nedir??
Biz,gönül dünyamızda inkılaplar meydana getirmedikçe,içinde yaşadıgımız toplumu donüştürme gücünü kazanamayız . . .
Kendini yenileyen dinamik bir söylemimiz olmalı.
Gelecege dönük bir ufkumuz olmalı.
Bizim dünyamızda onur ve haysiyet iktidardan önce gelir.
Başka bir hayat mümkündür.
Bir zamanlar bizim yüregimize dokunuldugu gibi biz de bugün muhattaplarımızin yüregine dokunmalıyız.
Allah’ın rızasını nasıl kazanacagız, temel derdimiz budur.
Davamızda,inancımızda ,degerlerimizden ödün vermeden zamanın ruhuna uygun uslup ve tarzlarımızı belirleriz.
Modernleşmenin bizim toplumumuzda dayattıgı degisim,degisimden ziyade köksüzlüge ve yozlaşmaya yol açmıştır.
Islami hayat,bilinçli ve dinamik bir sureçtir .
Kur’an Bir kavim kendi içerisinde olanı degiştirmedikçe, Allah onların durumunu degiştirmez. Buyuruyor.
(Ra’d,11)
Yenilik süreklidir;miskinlik, atalet bizim asla kabullenecegimiz bir durum degildir. Bunun için yenilgi psikolojisinden azınlik duygusundan çıkarak bu toprakların asli unsuru oldugumuz bilinci ile yeniden islam dünyasının tamaminı ortak bir vatan bilinci ile kucaklayarak kardeş olmanın izzetini ve onurunu yaşamamız gerekir.
Degismeyen tek şey degişimdir.
Biz biliriz ki yeryüzünde diktatörler sınırlar koysa da gökyüzünde bu sınırlar yoktur .

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir