Sabahattin Ali kitaplarından Bütün Eserleri kitap alıntıları sizlerle…
Bütün Eserleri Kitap Alıntıları
Unutma Lola, hiçbir acı bâki değildir. Üflersin geçer.Bazılarına biraz daha çok üflemen gerekir, hepsi bu
“Namuslu adam kalmamış bu dünyada iki gözüm.” Müslümandır, namazında, orucundadır, hakkımızı yemez diyorduk ama, biz onun hatırını saydıkça o bizim tepemize bindi. Eh, artık çocuk değiliz, yemiyoruz bu numaraları, değil mi ya?..”
Unutma Lola, hiçbir acı bâki değildir.Üflersin geçer.Bazılarına biraz daha çok üflemen gerekir, hepsi bu.
Acaba ne kazandık
Gönlümüzü verdik de?
Gönlümüzü verdik de?
Gökyüzü masmavi, bahçe yeşil ve tepe üzerinde çiçekler açmış. Hafif bir esinti çiçek kokularını buralara kadar getiriyor. Fakat ne fayda! Ben artık hiçbir şeyden zevk alamıyorum. Bütün bunlar, şairler, çocuklar ve hayatlarının sonuna kadar çocuk kalan kimseler için güzel.
Gece ümitsizlerin kalbinden karanlıktı.
Çünkü hayat, birinin tüm kalbiyle yanında olduğunu bildiğinde güzelleşiyor
Bir arkadaş istiyorum. Benimle konuşmadan beni tamamen anlayacak, benimle karşı karşıya saatlerce hiç konuşmadan oturabilecek bir arkadaş.
Gidersem istikbalimi kaybexecektim, fakat dursam aklımı.
İyilik demek kimseye kötülüğü dokunmamak değil, kötülük yapacak cevheri içinde taşımamak demektir.
Ne sen, ne ben herkes gibi olamayız.
Deli olucam yada bu acıdan ölücem diyemem zira insan tahammül edemeyeceğini zannettiği şeylere pek çabuk alışıyor ve katlanıyor
Doğruyu gördükeleri halde düşüncelerini değiştirmeyenler cahillikleriyle mutluymuş gibi yaşarlar..
Fakat dünya insan olmayan insanlarla doludur.
Şu koskocaman dünyada benim kadar yapayalnız dolaşan bir insan daha var mı acaba?
“ Gönlü güzele düşesin çiçeğim ,
koparıldığına değsin .”
koparıldığına değsin .”
Hayatta fikirler çok büyük, kafalar çok küçük .
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bülbül bile kondu bir gül dalına,
Boşta gezen bizim gönül kuşudur.
Boşta gezen bizim gönül kuşudur.
Acaba şuanda o ne düşünüyor? Herhalde beni değil Niçin?.. Onun kafasında bir müddet yaşamak için neleri feda etmem ki?.. Her şeyi
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Birisi seni içeri almazsa, sonunda kapıyı çalmaktan vazgeçersin.
İnsanlara ne kadar çok ihtiyacım olursa onlardan kaçmak ihtiyacım da o kadar artıyordu.
Dibinde bir ejderhanın yaşadığı bilinen bir kuyuya inecek bir kahraman bulmak,muhakkak ki,dibinde ne olduğu hiç bilinmeyen bir kuyuya inmek cesaretini gösterecek bir insan bulmaktan daha kolaydır.
Birbirine bu kadar yakın kişilerin buluşması enderdir. Bizler tevafuğun bu lütfunu tekmelemeyecek kadar zeka gösterelim.
Başkalarına gülsem de
Senden uzak kalsam da,
Sevmediğini bilsem de
Ben gene sana vurgunum.
Senden uzak kalsam da,
Sevmediğini bilsem de
Ben gene sana vurgunum.
Sen aklıma gelince herşey gülümserdi.
Ben neydim? Ruhum, bir ağaç kurdu gibi beni kemirmekten başka ne yapıyordu?
Zaten yalnızlığımın sebebi kitaplardaki kahramanları semtimde bulamayışım değil miydi?
İnsanlar birbirlerini tanımanın ne kadar güç olduğunu bildikleri için bu zahmetli işe teşebbüs etmektense, körler gibi rastgele dolaşmayı ve ancak çarpıştıkça birbirlerinin mevcudiyetinden haberdar olmayı tercih ediyor.
Ama unutma, taş duvarlar arasında senden başka pencerem yok.
Adamlara eski dediler, barbar dediler, geri kafalı dediler. Ama onlar ne dedi;
Gel gidelim bahçaya sen gül kokla ben seni
Gel gidelim bahçaya sen gül kokla ben seni
Tahammül sınırım çoktan aşıldığından beri insanlarla daha az görüşmeye, hislerimi açmamaya ve tuğla tuğla duvar örmeye başladım. Beni sıkıntıya sokacak insanları ve durumları elimin tersiyle ittim, pişman değilim.
Kalabalık beni sahiden sıktı. Ben ikide birde böyle oluyorum, bazen bütün insanları boyunlarına sarılıp öpecek kadar seviyorum, bazen da hiçbirinin yüzünü görmek istemiyorum. Bu nefret filan değil… İnsanlardan nefret etmeyi düşünmedim bile… Sadece bir yalnızlık ihtiyacı. Öyle günlerim oluyor ki, etrafımdan küçük bir hareket, en hafif bir ses bile istemiyorum. Fakat sonra birdenbire etrafımda bana yakın birilerini arıyorum. Bütün bu beynimde geçenleri teker teker, uzun uzun anlatacak birini. O zaman nasıl hazin bir hal aldığımı tasvir edemezsiniz.
Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde, fakat her şeyden habersiz, yaşayıp gidecektim. Sen bana dünyada başka bir hayatın da mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin.
“Kendimi bir balkondan aşağı daha rahat bırakabilirim, bir insana bırakmaktansa. Öyle çok korkuyorum insandan.”
İçimde, bir yolculukta tanışıp alıştığım, fakat pek çabuk ayrılmaya mecbur olduğum bir insana veda eder gibi bir his vardı
Zaten yalnızlığımın sebebi kitaplardaki kahramanları semtimde bulamayışım değil miydi?
Ne içimdeki sokaklara sığabildim.
Ne de dışardaki dünyaya..
Ne de dışardaki dünyaya..
Ben dünyadan ziyade kafamın içinde yaşayan bir insanım.
Unutma Lola, hiçbir acı baki değildir.Üflersin geçer.Bazılarına biraz daha çok üflemen gerekir, hepsi bu.
Zaten yalnızlığımın sebebi kitaplardaki kahramanları semtimde bulamayışım değil miydi?
Hayat bir tesadüfler silsilesiymiş, âlâ! Fakat tesadüfün kendine göre bir mantığı olmalı değil mi ya?
Demek hayat böyle iki adım ilerisi bile görülmeyen sisli ve yalpalı bir denizdi.
Bizde unutmuş gibi yaparız
Hiç kırılmamış, ağlamamış gibi.
Hiç kırılmamış, ağlamamış gibi.
Evet, onlar benim fena bir kimse olmadiğima inandıkları halde muhakkak fena bir tarafımı, kendilerince fena sayılabilecek bir tarafımı bulmaya uğraşırlarken, ben onların insanlıktan uzaklaşmış, hayvanlıktan, vahşilikten bile daha ürkütücü bir hal almış olan hareketlerinde, yüzlerinde, sözlerinde, şu her şeyi iyi ve güzel bir ahenge götürmeye çalışan tabiatın bir eserini, bir izini arardım. Onlara hiçbir zaman kızamıyor, onlardan nefret etmiyor, sadece zavallılıklarına, daha doğrusu insanlığın bu kadar tiksinecek hale gelmesine acıyordum.
Baksana bana Aman yarabbi, ne güzel gözlerin var senin Mavi değil mi onlar? Fakat bebekleri odanın alacakaranlığında o kadar büyüyorlar ki, uzaktan siyah gibi görünüyorlar. Ben hiç böyle güzel göz görmemiştim: “Gündüzün açık mavi, geceleri siyah ”
“Kitapları bir kadın gibi sevenler, yalnız bekâr odalarının azabını daha az duyarlar. Ellerinde bir kitapla beraber yattıkları, başuçlarındaki lambayı yaktıkları zaman, bahtiyar bir evlilik hayatının daima tekrar edilen saadetini hissederler ”
“Odamda beni kitaplarım bekler. Bu, yegâne tesellidir.”
Fakat bir insan kalbi bu şehirden daha karmakarışık, daha uçsuz bucaksız değil miydi?
“Ayrıldılar Ve bir daha birbirlerini görmediler. Fakat ikisi de küçük derenin kenarındaki söğüdü ve orada geçirdikleri güzel ilkbaharı ve yazı unutmadılar ”
“Yarın öldüğümüz zaman birisi bize sorsa: ‘Dünyada neler gördünüz?’ dese herhalde verecek cevap bulamayız. Koşmaktan görmeye vaktimiz olmuyor ki ”
Sen sevgiline ne verebilirsin sanki? Kalbini mi? Pekâla, ikincisine? Gene mi o? Üçüncü ve dördüncüye de mi o?.. Atma be adaşım, kaç tane kalbin var senin?..
Bizde unutmuş gibi yaparız.
Hiç kırılmamış, ağlamamış gibi
Hiç kırılmamış, ağlamamış gibi
Onu bütün bir emniyetle sana bırakıyorum. Onu benim kadar ve sahiden sevdiğini, onu benden daha çok koruyabileceğini biliyorum Göreceksin, yavaş yavaş sana alışacaktır Fakat bir müddet bırakmak lazım Bir erkek ona çok acı tecrübeler verdi, bunları unutmadan, kim olursa olsun, başka bir erkeğin fazla sokulmasını belki istemeyecektir Sen bütün bunları daha iyi anlar ve düşünürsün “Onu bir doktor gibi tedavi et ”
“İçimizde şeytan yok İçimizde aciz var Tembellik var İradesizlik, bilgisizlik ve bunların hepsinden daha korkunç bir şey: hakikatleri görmekten kaçmak itiyadı var ”
Acaba kafasında benim hakkımda neler var?
“Sen bana karşı değil, asıl kendine karşı kabahatlisin ”
“Perişan bir haldeydim. Fakat içimde kendimden bile sakladığım bir ümit vardı.”
Bizde unutmuş gibi yaparız.
Hiç kırılmamış, ağlamamış gibi
Hiç kırılmamış, ağlamamış gibi
Bizde unutmuş gibi yaparız.
Hiç kırılmamış,ağlamamış gibi
Hiç kırılmamış,ağlamamış gibi
Sevgilime değil; aşka, beni sarsan, serseri yapan, vukuat çıkartan bir aşka âşıktım.
Tesadüf seni önüme çıkarmasaydı, gene aynı şekilde fakat herseyden habersiz yaşayıp gidecektim.Sen bana dünyada başka bir hayatında mevcut olduğunu, benim bir de ruhum bulunduğunu öğrettin.,,
İnsan anlaşılmaz mahluk vesselam
Bizde unutmuş gibi yaparız.
Hiç kırılmamış, ağlamamış gibi
Hiç kırılmamış, ağlamamış gibi
Biz de unutmuş gibi yaparız. Hiç kırılmamış, ağlamamış gibi
“İnsan dünyaya sadece yemek, içmek, koynuna birini alıp yatmak için gelmiş olamazdı! Daha büyük ve insanca bir sebep lazımdı.”
Kafama düşünmeyi, gözlerime görmeyi yasak edebilsem, senin çıktığını zannettiğin yere varmanın bana güç gelmeyeceğini bilirsin
Hayat ne güzel, fakat ne can sıkıcı şeydi!
Düşün dünyada birbirini sevmek, birbirine yakın olmak hisleri de olmasa yaşamın manası kalır mı?
Bizde unutmuş gibi yaparız.
Hiç kırılmamış,ağlamamış gibi
Hiç kırılmamış,ağlamamış gibi
“Seni benim kadar, hatta benden başka kim dinler? Kim seninle beraber üzülür?”
“Seninle yollarımızın ayrılması lazım. Ben bu içimdeki melun şeytanı bir müddet daha gezdirir ve sonra her şeye bir son veririm Niçin seni beraber sürükleyeyim? Ne kadar ayrı insanlar olduğumuz meydanda Bütün bu farklara rağmen seni böyle çılgınlar gibi sevişim de herhalde bu şeytanın bir oyunu olacak ”
Bir yerde biriktiği anlaşılan gözyaşları, kendilerine dökülecek bir mecra bulmuşlar, gayet sakin, hatta biraz tatlı bir şekilde iki yanağından yastığa süzülüyorlardı
Bizde unutmuş gibi yaparız.
Hiç kırılmamış, ağlamamış gibi
Hiç kırılmamış, ağlamamış gibi