İçeriğe geç

Şeytanla Pazarlık – Faust Kitap Alıntıları – Johann Wolfgang Von Goethe

Johann Wolfgang Von Goethe kitaplarından Şeytanla Pazarlık – Faust kitap alıntıları sizlerle…

Şeytanla Pazarlık – Faust Kitap Alıntıları

Ama yürekten yüreğe bir pencereyi, Ancak yüreğinizle açabilirsiniz.
Faust: Duyumsamadan, Yakalayamazsınız hiçbir şeyi; Özlü, güçlü bir rahatlıkla, İçinizden gelmeli dedikleriniz; Bütün dinleyenlerin yüreğini. İşte bu yolla kazanmalısınız,
Kendine sorman gerekli mi, niçin yüreğinin,
Korku içinde göğsüne tutunduğunu?
Niçin açıklanmayan bir acının,
Bütün diriliğini engellediğini?
Bıktım artık, Sözcüklerin arasında aranıp durmaktan.
”İşte artık bitti! ” demenin anlamı nedir? Bu, ”Hiç var olmamıştı. ” demek gibi bir şeydir! Oysa her şey, var olarak ortada dolaşıyor.
Güzel bir bakış, bir selam,
Bir şiir, kimi mest etmez ki?
Sıkı düzen ve hızlı çalışma
En güzel mükâfatı beraberinde getirir;
En büyük eserin tamamlanması için
Bin ele bir akıl yeter.
Kendini korumaktır bencilliğin öğretisi,
Minnet, sevgi, vazife ve şeref değil.
Hiç aklınıza getirmediniz mi işiniz bittiğinde
Sizi de yakacak komşudaki yangın diye?
Güzellik paylaşılmaz; her kimse, ona tümüyle sahip olan,
Birisi ile ortak olmaktansa yok etmeyi tercih eder.
İşte size dünya:
Kâh yükselir kâh iner
Ve sürekli döner;
Camdanmış gibi çınlar-
Ne de kolay kırılır!-
Boştur içi.
İyi kullanın zamanı, öyle çabuk akıp gider ki!
Siz güvenirseniz kendinize,
Başkaları da güvenecektir size.
Günah aynı; ama günaha götüren yollar farklı!..
“Karanlıkta doğduk, karanlıkla soydaşız, ve kendimize de dahil, herkese yabancıyız.”
.
İnsan her gün en azından küçük bir şarkı dinlemeli, güzel bir şiir okumalı, güzel bir resim görmeli ve mümkünse birkaç makul söz söylemeli.

.
Zamanın kükremesine, kaza girdabına dalalım; acı ve zevk, başarı ve başarısızlık istedikleri gibi değişebilir – bir insanı insan yapan sadece eylemdir.

Ahmak insanlar, bir işe layık olmakla mutlu olmanın birbirine nasıl zincirleme bağlı olduğunu hiçbir zaman hatırlarına getiremezler.
Bilgi ve tecrübe! Bunlar köpük ve sis gibidir. Zekaya denk değildir. İtiraf edeyim ki eskiden beri bilinen birçok şey, bilinmeye değer olan şeyler değildir.
“Karanlıkta doğduk, karanlıkla soydaşız, ve kendimize de dahil, herkese yabancıyız.”
Bütün fani olaylar, sadece birer işarettir. Olmaz diye bilinen şeyler, burada birer olay haline geliyor, tasviri imkansız olan şey, burada yerine getirilmiş oluyor,kadınlığın ebedi olan tarafı(kadınların sevgi ve iffet özellikleri) bizi yükseltiyor!
Sen ki, büyük günahkarları bile huzuruna kabul edilmekten yoksun etmezsin ve tövbe ile elde edilen temiz bir kazancı sonsuz mutluluğa kadar yükseltirsin. Bir defacık kendini unutarak bir günah işlemiş olan bu iyi ruha da sonsuz mağfiretini ihsan et!
Size ait olmayan şeylerle ilgilenmeyin. Kalbinizi rahatsız eden şeyin derdini çekmeyin. O üzüntü bizim içimize zorla girmeye çalışırsa, bütün gayretimizle karşı koyalım. Sevenleri (Burada sevenler sözcüğü Hristiyanlığa gerçekten inanan, dindar demektir. Hristiyanlıkta tanrı sevgi olarak da ifade edilir.) buraya ancak sevgi getirir.
Yaşamaya olduğu gibi hürriyete de, onu her gün yeniden fethetmek zorunda kalanlar layıktır.
İnsanlar yaşamları boyunca kördürler, sen de öyle ol Faust!
Beklemediğimiz bir anda hemen yeni bir imparator ortaya çıktı. Gelenek nedeniyle halk sahaya toplanıyor ve açılan yalancı bayrakların arkasında koyun sürüsü gibi yürüyor.
Bencil insanlar için görev, sevgi, şükran ve şeref bir anlam ifade etmez. Onların ilkesi, öncelikle kendi çıkarını sağlamaktır. Fakat kendi hesapları tamamlanınca komşunun evindeki yangının onları da yakacağını düşünemiyorlar
Halk kütlesi kararsız ve akıntı nereye sürüklerse oraya gitmekte.
En büyük servet bile çabucak erir ve hayatın sellerine karışarak akıp gider. Çalışıp bir şeyler elde etmek iyidir ama onu muhafaza etmek daha iyi ve daha zordur.
Hayır, savaşı sen kazanacaksın. Bu defa baş komutan sensin.

Evet tam bana göre bir makam! Hiçbir şey anlamadığım bir konuda, kitleleri kumanda etmek!

İnsan, yaşadığı sürece ümidini kaybetmemelidir.
Bütün işler böyle topallıyor, düşüp kalkıyor, sonra da takla atarak külçe gibi yığılıp kalıyordu.
Çünkü, yaşamak için kendini savunmak gerekiyordu.
Bu dünya oldum bittim yüzbinlerce maskarasıyla büyük bir delilerevinden başka birşey değildir!
İyilikler isteyen, kendisi iyi olmalıdır.
Aydınlıklarda bir şeyler bulmak birşey anlatmaz çünkü sırlar karanlığın bağrındadır.
Kalbimin en derin yerine gömdüğüm ilk hatıralar, sanki bir pınar gibi fışkırıyor. Garip bir heyecan bana hayatımın o ilk aşkını, o, çok çabuk hissedilen ve dünyanın bütün mücevherlerinden daha parlak olan ilk bakışı hatırlatıyor.
Nasıl da gitmiyor umutlar tümden insanın kafasından
Şaşırır insanoğlu, arayışı sürdükçe.
Bugün yapılmayan, yarın yapılmamıştır,
Ve ziyan etmemeli tek bir günü bile
Ama bitmiş olanı, imkânsızdır mutlu etmek,
Olgunlaşmakta olan müteşekkirdir her vakit.
Kitleyi ancak kitleyle zorlayabilirsiniz
Eğer hata etmiyorsan, gelmez aklın başına!
Oluşmak istiyorsan da yap bunu kendi başına!
Demek ki insan sevgilisini aradığı yerde,
Canavarları bile hoş karşılıyor.
Ne yazık ki eski bir atasözü, şimdi benim hakkımda da gerçekleşiyor; talihle güzellik, sürekli olarak bir arada bulunmazmış.
Sevincimizi hemen müthiş bir ızdırap takip ediyor!
Eğer gönüller gerçekten aydınlıksa , güneş ışığına gerek kalmaz.
Çünkü kalbi etkileyecek şeylerin kalpten gelmesi gerekir.
Bugün gerçekleşmekte olan her şey, temiz geçmişimizin yaşadığı günlerden arta kalmış olayların küçük bir yankısıdan ibarettir.
Öyleyse, sizin gibi güzel konuşmak için ne yapmam gerektiğini söyler misin?
Bu çok kolay bir şey. Söz kalpten gelmeli. Hasret kalpten taşınca insan etrafına bakar ve sorar.
Artık insan, o durumda iken geçmişe ve geleceğe bakmaz! Yalnız şimdiki
Bir çok mükemmel şey görüyor ve işitiyorum. Dolayısıyla hayrete düşürüyor ve bir çok şey sormak istiyorum. Fakat bu adamın söylediği şeylerin niçin bana böyle garip ve dostane geldiğini anlamak istiyorum. O adamın bir sözü öbür sözünden daha tatlı oluyor.
Önceden benim olan şeyler şimdi gözümden silindi.
Artık istersen beni yok edebilirsin. Ama güzellik her öfkeyi yenebilir!
Aceleci ve divane kadın milleti. Hepinizin alın yazısı, mutluluğu ve mutsuzluğu, bir an a bağlı bulunur. Siz bunların hiçbirini sükunetle karşılayamazsınız.
Güzellik hiçbir şekilde bölünemez. Ona sahip olan, başkası ile ortak olmaktansa, öldürmeye tercih eder. Keskin boru sesi, insanın kulağını ve kalbini nasıl parçalarcasına tırmalarsa, kıskançlık da bir zamanlar sahibi iken, sonradan elinden kaçırdığı ama onu hiçbir zaman unutamayan bir insanın kalbini öyle rahatsız eder.
Sanki hayaletler gibi katılaşmış görünüyorsunuz. Sizin olmayan bir günden ayrılma korkusu ile burada heykeller gibi hareketsiz duruyorsunuz. Aynen sizin gibi, diğer insanlar ve bütün hayaletler de, güneşin parlak ışığından isteyerek vazgeçmezler ama bu akıbetten de onları hiç kimse kurtaramaz! Bunu herkes bildiği halde, çok azı hoş karşılar.
Dünya ile ilişkide bulunmak ve boşluğu öğrenmek zorunda değil miyim? Kendi görüşümü mantıklı bir şekilde söylediğim zaman itirazlar iki kat şiddetle yükseldi. Hatta beni rahatsız eden şeylerden kurtulmak için ıssız yerlere gitmek, ama sonra büsbütün unutulmuş bir hâlde ve yalnız yaşamamak için ne yazık ki kendimi şeytana teslim etmek zorunda kaldım.
Sevgi, nasıl bir duygu ki, kalbimi yumuşattı Sadece insanlara ve hayvanlara değil, tabiattaki bütün canlılara kendimi çok yakın hissediyorum.
Hem şefkatli olmak ve hem de keyif sürmek! Doğrusu bu çifte kazanç çok mükemmel!
Küçük şeyleri başarmak da insanın hoşuna gider. Sonra insan yavaş yavaş daha büyük başarılara ulaşma yeteneğini kazanır.
Tasarruf etmek istiyoruz her gün,
Oysa ihtiyaçlarımız artıyor günden güne.
Ve büyüyerek artıyor her gün sıkıntılar.
Tanrı’nın adaleti! Kendimi sana bıraktım!
“Ve: “Suçlu!” diye karar verilir,
Kendinden başka onu koruyacak kimsesi olmayan suçsuz hakkında.
Paramparça oluyor böylece dünyamız
Kaybediyor tüm gücünü edepli davranış;
Nasıl gelişebilir bu durumda akıl,
Bizi doğruya götürecek tek unsur?
Sonunda sağlam ahlâklı kişi de
Yöneliyor dalkavuklara ve rüşvetçilere;
Cezalandıramayan hâkim,
Birlik oluyor sonunda suçluyla.”
Ne? Öğüt mü istiyorsunuz? İnsanlar üstünde öğüdün hiç etkisi olmuş mudur?
“Yansıtır gökkuşağı insanın hedef ve eylemini.
Düşün, kavrayacaksın daha iyi:
Renkli bir yansımadır yaşam.”
Ne acayip bir dünyada yaşıyoruz? İnsanlar, cehaletin kalın perdesi arkasından, gerçeği göremiyorlar. Katillerine kucak açıp onları alkışlıyorlar.
-Bu hayatı yaşadığı halde, çok az insan onu tanır. Herkes bir tarafından yakalar ve işte hayat budur der.
Zavallı şeytan, bana ne verebilirsin ki?
Yükseklere göz dikmiş insan bilincini,
Senin gibiler kavrayabilir mi hiç?
Sendeki gıda doyurmaz insanı,
Elindeki kızıl altın, civa gibi,
Avcun içinden akıp gider,
Senin kumar masalarında,
Kimse kazanmaz,
Daha sarılırken başkalarına bakar,
Göndereceğin kızlar,
Vereceğin itibarın tanrısal gururu,
Kuyruklu bir yıldız gibi,
Kayar gider;
Bunları mı sunacaksın?
Göster bana bakalım,
Koparılmadan çürüyen meyveyi,
Hergün yeniden yeşillenen ağacı!
Öz bir ocak, sadık bir kadın, altın ve inciden değerlidir.
Sadelik ve alçakgönüllülük, değerlerini sevgiyle dağıtan doğanın en yüce armağanıdır.
Hassas bir ruh, bütün kaba şeylerin düşmanıdır.
Çoktandır unuttuğum bir ürperme aldı beni,
Bütün insanlığın sefaleti sarıyor içimi.
Burada oturuyor o, bu rutubetli duvarların arkasında,
Ve tek suçu iyi yürekli bir delilikti!
Bunun adına da dünya diyorlar öyle mi!.. Sonra da yüreğin neden korkularla burkuluyor ve neden anlaşılmaz bir acı bütün yaşama girişimlerini önlüyor diye soruyorsun!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir