İçeriğe geç

Mən Robot Kitap Alıntıları – Isaac Asimov

Isaac Asimov kitaplarından Mən Robot kitap alıntıları sizlerle…

Mən Robot Kitap Alıntıları

Başta farklıydı. İlginç gelmişti, işimi kolaylaştırıyordu. Modaydı hem. Ama artık bilemiyorum. Komşular
Üç Robot Kanunu
1. Robotlar, insanlara zarar veremez ya da eylemsiz kalarak onlara zarar gelmesine göz yumamaz.
2. Robotlar, Birinci Kanun’la çelişmediği sürece insanlar tarafından verilen emirlere itaat etmek zorundadır.
3. Robotlar, Birinci ya da İkinci Kanun’la çelişmediği sürece kendi varlıklarını korumak zorundadır.
“Suçu kendi üstlenecek değildi ya? Kabul edelim ki insan doğası herkeste aynı işliyor.”
“Bir problemin çözümü, daima yeni bir probleme yol açar.”
“Fakat bazen sıradan olanı görmek daha zordur. İnsanlar, ‘burnunun ucundaki şeyi’ görememekten yakınır.”
Ne duymak istediyseniz, onu söyledim!
Aklımızdan geçenleri saklı tutmaya öyle alışkınız ki.
Sırf mantık kullanarak her şeyi kanitlayabilirsin, yeter ki öndoğrularını iyi seç. Bizim olduğu kadar , Cutie’ nin de kendine özgü öndoğruları var.
“Hiç kafanızın içinde kendi kendinizle sohbet ettiğiniz oldu mu?”
Sırf mantık kullanarak her şeyi kanıtlayabilirsin, yeter ki öndoğruları iyi seç Öndoğrular varsayımlar üzerine kurulur, inanç gereği bağlı kalınır. Evrendeki hiçbir şey onları sarsamaz.
Sonra aniden parladı, Dinle beni! O metal yığını aynı lafları bana da ederse, onun o krom kranyumunu gövdesinden ayırırım.
Oturup ceketinin iç cebinden ciltsiz bir cinayet romanı çıkardı. Zaten o robota bakınca tüylerim ürperiyor. Sorgulamadığı şey yok ki!
Ama yine de karısını çok seviyordu; işin kötüsü, karısı da bunun farkındaydı. George Weston neticede zavallı bir erkekti, karısı ise bu acemi ve duyarlı cinsiyetin korkmayı öğrendiği bütün yöntemleri ustalıkla kullanıyordu.
Makineye karşı mı çıkıyorlar?
Eski yıllarda yaşasalar matematiğe veya sanata bile karşı çıkarlardı
Donovan kaşlarını çatarak belinin yanındaki koruyucuya abartmalı bir hareketle patlatıcı soktu. «İşte görüyorsun. Biz yeni model robotlarla çalışıyoruz. Evet, bu bizim işimiz. Ama bir tek soruma cevap ver. Neden?.. Neden mutlaka yeni robotlarda bir arıza oluyor?»

Powell ciddi ciddi, «Çünkü,» dedi. «Biz lanetliyiz. Haydi, gidelim!»

Robot sonunda «Kendinize bir bakın,» dedi. «Sizi aşağılamak istemem ama kendinizi bir inceleyin! Sizin yapıldığınız madde yumuşak ve gevşek. Sağlam da değil, güçlü de! Enerji için organik maddelerin beceriksizce oksitlenmesinden yararlanıyor.

Şunları kastediyorum.» Donovan’ın sandviçinden geride kalan parçayı hoşnutsuzca işaret etti. «Düzenli aralıklarla komaya giriyorsunuz. Isı, hava basıncı, nem ya da radyasyon yoğunluğundaki en ufak bir değişiklik çalışmanızı engelliyor. Çerden çöpten şeylersiniz.

«Diğer yandan ben kusursuz bir varlığım. Elektrik enerjisini doğrudan doğruya alıyor ve bunu neredeyse yüzde yüz oranında ustalıkla kullanıyorum. Güçlü madenden oluşuyorum. Bilincim her zaman yerinde. Çevredeki büyük değişikliklere dayanabiliyorum. İşte gerçekler bunlar. Birde ortada, hiç kimsenin kendinden daha üstün bir varlık yaratamayacağı gerçeği var. İşte böylece o gülünç varsayımınız çürütülmüş oluyor.»

İnsanlar, ‘burnunun ucundaki şeyi’ görememekten yakınır.İyi de, karşında bir ayna yoksa burnunun ne kadarını görebilirsin ki?
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Aklımızdan geçenleri saklı tutmaya öyle alışkınız ki.
İmkânsızlıkla karşılaşan bir insanın tepkisi, genellikle gerçeklikten uzaklaşmak olur ; sanrılar dünyasına adım atar, alkole sarılır, isteri krizlerine girer ya da kendini köprüden aşağı atar. Hepsi aynı kapıya çıkar, kişi, durumla yüzleşmekten kaçıyordur. Robotlarda da bu böyle. Mümkün olan en hafif dilemmalar bile rölelerin yarısını bozabilir, ağır dilemmalarda ise pozitronik beyin yollarının tamamı yanar, bir daha da tamiri mümkün olmaz.
Haklısın. Fakat bazen sıradan olanı görmek daha zordur. İnsanlar, ‘burnunun ucundaki şeyi’ görememekten yakınır. İyi de, karşında bir ayna yoksa burnunun ne kadarını görebilirsin ki? ..
Ne zamandan beri mantığın berrak sesini boş verip duygularımızdan gelen bildirimlere kulak asıyoruz?
Konuşan Robot bu sözlere karşılık garip bir takırtı ve anlaşılmaz sesler çıkardı. Belirli bir cisim değil de genel bir grubun bir üyesi olduğunu anlamak onu sarsmıştı.
Ama bakıcıların kızın sandığı gibi aslanlara insanları değil de çiğ etleri atmaları onu biraz hayal kırıklığına uğrattı.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Nesnenin ruhu olmadığından kimse kafasından geçenleri anlayamıyor.
Düzenli aralıklarla komaya giriyorsunuz ve sıcaklık, hava basıncı, nem, ya da radyasyon yoğunluğundaki en ufak bir değişim, etkinliğinize darbe vuruyor. Derme çatma varlıklarsınız.
İnsanlar, burnunun ucundaki şeyi görememekten yakınır. İyi de, karşında bir ayna yoksa burnunun ne kadarını görebilirsin ki ?
Makine bizi üzmez, üzemez.
Hayatı fazla ciddiye almıyor diyebiliriz.
“Onun için keyif çatmanın en iyi yolu, iki üç saatliğine tamamen yalnız kalmaktı.”
Robotların ciğerini biliyor. İnsanlardan aynı derece nefret ettikleri için birbirlerini iyi anlıyorlar sanırım.
Dışarıdan bakınca otuz sekizim ama hayat görüşüm açısından değerlendirirsek altmış yaşında ihtiyarın tekiyim. Boşuna mı psikolog oldum?
Hiçbir şeyi sırf otorite öyle dedi diye kabul etmem.Hipotezler, mantıkla desteklenmelidir, aksi takdirde beş para etmezler
Dünyayı sevmez, kendini korumak için maske gibi takındığı ifadesini ve gelişmiş zekasını kullanırdı. Ama olan biteni seyrederken içinde soğuk bir coşku filizleniyordu.
Ne zamandan beri mantığın berrak sesini boş verip duylarımızdan gelen bildirimlere kulak asıyoruz?
Son iki gün boyunca iyice düşünüp taşındım, dedi Cutie, ve çok ilginç sonuçlara ulaştım. Öncelikle sakıncasız bulduğum tek varsayımdan yola çıktım. Ben şahsen varım, çünkü düşünüyorum
Ne kadar umursamazlardı! Tıpkı bu kendi küçük, laneti büyük Merkür gibi.
Uzay ne tuhaf! dedi Donovan, hayranlıkla. Aynı kar gibi.
Güneş Sistemi’ nin diline düşeceğiz.
Korkarım öyle. Ama bence sekiz yaşına kıyasla on beş yaşında daha az üzülmüştür.
Koca bir metal yığını tarafından yetiştirilmek çocukların yaratılışına uygun değil.
Hiçbir şeyi sırf otorite öyle dedi diye kabul etmem.
O halde hiç robotsuz bir dünyada yaşamamışsınızdır. Bir zamanlar insanlık, evreni tek başına göğüslerdi. Kimsesi yoktu. Şimdiyse yardım edecek yaratıkları var; kendisinden daha güçlü, daha inançlı, daha kullanışlı, kendisine tamamen sadık yaratıklar. İnsanlık artık yalnız değil. Hiç bu açıdan baktınız mı?
Elli yıl çok uzun zaman,” dedim şaşkınlık içinde.

“Dönüp bakınca hiç öyle değil,” dedi. “Nasıl da göz açıp kapayıncaya kadar geçtiğine şaşırıyor insan.

Dünyayı sevmez, kendini korumak için maske gibi takındığı ifadesini ve gelişmiş zekasını kullanırdı. Ama olan biteni seyrederken içinde soğuk bir coşku filizleniyordu.
Dünyayı sevmez, kendini korumak için maske gibi takındığı ifadesini ve gelişmiş zekasını kullanırdı. Ama olan biteni seyrederken içinde soğuk bir coşku filizleniyordu.
Soğuk bir kızdı; gösterişten uzak, sadeydi.Dünyayı sevmez, kendini korumak için maske gibi takındığı ifadesini ve aşırı gelişmiş zekâsını kullanırdı.
Fakat iş siyasete gelince insan en beklenmedik kişilerle bile dostluk kurabilir.
“Hiç kafanızın içinde kendi kendinizle sohbet ettiğiniz oldu mu?”
Ben şahsen varım. Çünkü düşünüyorum.
Jüpiter aşkına! diye homurdandı Powell. Robot Descartes da mı görrcektik?
Görüyorum ki, toplumumuzda sağduyu sahibi kişiler hala azınlıkta. Doğru soruları soran insanlara ihtiyacımız var.
İmkânsızlıkla karşılaşan bir insanın tepkisi, genellikle gerçeklikten uzaklaşmak olur; sanrılar dünyasına adım atar, alkole sarılır, isteri krizlerine girer ya da kendini köprüden aşağı atar. Hepsi aynı kapıya çıkar, kişi, durumla yüzleşmekten kaçıyordur.
Hiçbir şey sırf otorite öyel dedi diye kabul etmem. Hipotezler, mantıkla desteklenmelidir, aksi taktirde beş para etmezler ve beni sizin yaratmış olmanız, mantığın tüm prensiplerine aykırı
Bu tarz eylemleri ya bir robottan ya da altın kalpli bir insandan beklerim. Ama gelin görün ki, kimin robot, kimin iyi insan olduğunu ayırt edemezsiniz. ”
Bozuk plak gibisiniz. Neden ısrarla bu hatalı hayat görüşünü savunuyorsunuz?
Cutie, insanı andıran bir şaşkınlıkla uzun, ince parmaklarına baktı. “Bence bunun daha mantıklı bir açıklaması olmalı. Sizin gibilerin beni yaratmış olabileceğinize pek inanmıyorum.”
“Speedy sarhoş değil. İnsanlar sarhoş olur, Speedy ise bir robot. Gelgelelim, robotlarda sarhoşluk belirtileri yaratan bir arızası var.”
“Dünya’da robotların yasaklanmak üzere olduğu dönemlerde piyasadaki ilk konuşan robotlar böyleydi. Üreticiler insanların güvenini kazanmak için makinelere kölelik kompleksi yüklediler.”
Sizin için robot, robottur. Çarklar, metaller, elektrik ve pozitronlardan oluşur. Akıl ve demir! İnsan üretimi! Gerek olunca yine insan yok edimi! Ama siz hiç robotlarla çalışmadınız, o yüzden onları tanımıyorsunuz. Bizden daha temiz, daha iyi bir tür onlar.
Bu tarz eylemleri ya bir robottan ya da altın kalpli bir insandan beklerim. Ama gelin görün ki, kimin robot, kimin iyi insan olduğunu ayırt edemezsiniz.
Evet! Aynen öyle. Güneş’ten kurtulduk. Galaksi’den kaçtık. Mike, bu gemi her şeyi çözecek. İnsanlık zincirlerini kıracak, evrendeki milyonlarca, milyarlarca, trilyonlarca yıldızın hepsine yayılacak.
Bir problemin çözümü, daima yeni bir probleme yol açar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir