İçeriğe geç

Anneler, Kızları ve Beden Algısı Kitap Alıntıları – Hillary L. McBride

Hillary L. McBride kitaplarından Anneler, Kızları ve Beden Algısı kitap alıntıları sizlerle…

Anneler, Kızları ve Beden Algısı Kitap Alıntıları

“Gizlenmeden, doğru zamanda doğru insanlar tarafından görülmemizi sağlamak, yapacağımız en iyileştirici şeylerden biri olabilir; hem bizi gören insanlar hem de kendimiz için.”
“…yıllar boyunca derinlerde acı çekiyor, korkuyor ve yalnız hissediyorken de ‘her şey yolunda’ diyen maskeler taktım.”
“Maskeyi yırt. Yüzün muhteşem.”
“Kadınlar olarak, benliğimizin eşit derecede önemli olan diğer parçalarından uzaklaşmadan, başkalarının ve kendimizin içindeki güzelliği takdir etmeyi ve hissetmeyi nasıl öğrenebiliriz?”
“…güzel olabilirim ama bunun kimliğim olmasına izin vermem…”
“…umuyorum ki görünüşünden dolayı değil, kendisi olduğu için sevildiğini hissetmiştir.”
“Artık kendisi için üzülmüyordu ama onun bildiği gücü annesi asla bilemeyeceği için üzgündü.”
“Onun için üzülüyorum; onun yetişme tarzı, evliliği ve içsel olarak değişecek güce sahip olmayışı beni üzüyor.”
“…erken yaşlardan itibaren olabildiğince mükemmel olmaya çalışmak için çok çalışmış; mükemmel olursa daha çok sevileceğini ve kabul edileceğini düşünüyormuş.”
“…bazen geriye bakmak ve sonra ilerlemek yapılması en zor, zahmetli ve ürkütücü şeydir.”
“Genç bir kadının kendisi olma yolculuğundaki gelişimde anneler en dinamik ve etkili kuvvettir. Anne kız ilişkisi nihayetinde genç bir kadının hayatındaki en belirleyici ve muhtemelen sevgiyle gerçek anlamda ilk karşılaştığı ilişki olacak.”
“Neden acı çekiyordum?”
“…size söylenen her şeyi gözden geçirin. Vücudunuz muhteşem bir şiir ve sadece kelimelerle değil aynı zamanda dudaklarında, yüzünde, kirpiklerinin arasında ve her hareketinde ve her eklemindeki sessiz satırlarla da akıcı dizeler yaratıyor.”
“Ben daha büyüğüm, sandığımdan daha iyiyim;
bilmiyordum bu denli iyilik taşıdığımı.
Her şey güzel güzel görünüyor bana…
Kim reddederse reddetsin,
bu beni huzursuz etmeyecek,
Kim kabul ederse beni, kutsanacak
ve beni kutsayacak.”
“…genellikle en aydınlatıcı yollar kendi yürüdüğümüz yollardır.”
“Gurur duy güzel kadın, bedenin aslında iyi, kusursuzca iyi. İlk andan itibaren kusursuz.”
“Güzel bir kadının bedenine onun güzelliğini takdir ederek bakmıyorsanız, onu soyup tüketmek için bakıyorsanız, o zaman gerçekten de kültürümüz aklınızı zehirlemiş demektir. Tüket, al, hayvan ol, sahip ol, al, al.”
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
“Kadının bedeni Sevgi suretinde yaratılmıştır”
“Kadınlığa doğru büyümek bir mucize ama ben kadın olmaktan nefret etmeye başlıyorum.”
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Nesneleştirme, kızlar ve kadınlar, özellikle başkalarının keyif ve zevkleri için birer nesne gibi sadece bedenler olarak görüldüklerinde gerçekleşir. Kendini nesneleştirme, bu fikirleri içselleştirmeye onlarla işbirliği yapmaya başladığımızda ortaya çıkar.
Gerçekten kim olduğumuzdan, nasıl düşündüğümüzden ve hissettiğimizden vazgeçmemiz gereken bir dünyada yaşadığımız için hayal kırıklığına uğruyorum.
Siz veya partneriniz birbirinize (bedenler ve görünüm hakkında) çocuğunuza söylemeyi asla hayal etmeyeceğiniz şeyler söylüyorsanız, o zaman bu muhtamelen birbirinizi incittiğinizin veya birbirinize zarar verdiğinizin iyi bir göstergesidir.
Gurur duy güzel kadın , bedenin aslında iyi, kusursuzca iyi.
İlk andan itibaren kusursuz.
Kızlarıma kadın olmanın daha az olmak, bir nesne olmak, genelev mahallesinde bir yatak ya da otelde bir kaltak olmak anlamına gelmediğini anlatacağım. O faydalanılacak ya da tüketilecek bir ürün değil.
O bir utanç değil.
O güzel bedeniyle güzel bir kadın..
Bazıları bunun kadının suçu olduğunu söylüyor; tişörtü çok dardı, göğüseri çok büyüktü, bir erkek buna nasıl karşı koyabilir? Ama size şok edici bir şey söyleyeyim mi? Belki de mağdur suçlu değildir. Güzel bir kadının bedenine onun güzeliğini takdir ederek bakmıyorsanız, onu soyup tüketmek için bakıyorsanız o zaman gerçekten de kültürümüz aklınızı zehirlemiş demektir: Tüket, al, hayvan ol, sahip ol, al,al.
Kendimizi çoğu zaman sonuç olarak değerimizi, başkalarıyla olan ilişkilerimizin kalitesiyle tanımlıyoruz. Bu başkalarının özellikle de ilişkide olduğumuz veya önemli gördüklerimizin gözünden nasıl göründüğümüzü ya da nasıl göründüğümüze dair inancımızıda içeriyor.
Bedenimize nesneler gibi davranıyor ve bedenimizi müşterileri çekmek için bir vitrinde stratejik olarak sunulan ögeler gibi sergiliyoruz.
Canım kızım, bunu okurken sen ya da ben kaç yaşında olacağız bilmiyorum ama var olmana çok sevindim.
Nasıl göründüğün hakkında hiçbir fikrim yok ama güzel olduğunu biliyorum. Bunu biliyorum çünkü güzellik çok farklı şekillerde ortaya çıkıyor. Tamamen kendin olduğunda, bunun anlamı ne olursa olsun, seninle ilgili insanları kendine çeken bir şey olacağını biliyorum.
Etrafınızda sizi seven, güvende hissettiğiniz biri varsa, onlardan sizinle konuşmalarını, sizi kucaklamalarını, size komik bir hikaye anlatmalarını isteyin. Yanınızda değillerse, onları ve size ne söyleyebileceklerini düşünün.
Daha önce birçok zor durum yaşadım ve bunu da atlatabilirim. Şu anda kendimle ilgilenmem için ne yapmam gerekiyor? Bilge kadının ne söylemesi gerekiyor?
Kötüyü uyuşturmak için aynı zamanda iyiyi de uyuştururuz. Hissetmekten korktuğumuzda, sadece hissettiğimiz acının derinliğini değil, aynı zamanda neşenin yüksekliğini de sınırlıyoruz.
Bu kültür beni asla tam olarak kabul etmeyecek, bende her zaman yanlış bir şeyler olacak, öyleyse neden kaybedeceğimi bildiğim bir savaşa gireyim?
sevgiye izin vermemek, başkalarını gerçekten sevmemize engel olur.
İhanet, bir annenin kızına tatlı, uyumlu ve sessiz olmayı öğrettiğinde erkenden başlar. Kızlarımızın çok açıksözlü, çok farklı, fazla görünür olmaları durumunda güvenliklerinden endişe ediyoruz.
(Bir kız büyütmek.. kitabından)
Kendimi kötü veya özellikle değerli bir insan değilmişim gibi hissettiğimde, uzun bir günün sonuna bir danışan seansı daha sıkıştırdığımda bana teşekkür ediyor ve ne kadar harika olduğumu söylüyorlar ve kendim hakkında daha iyi hissetmeye başlıyorum. Böylece ve kanıtlama ve düzeltme canavarı besleniyor. Hangisi daha önce geliyor bilmiyorum; benliğin kaybı mı yoksa onlara fayda sağlayacak bir şeyler verdiğimizde başkalarından gelen övgü mü? Bunların kesinlikle birbiriyle bağlantılı olduğunu biliyorum. Bunun bir bedeli var.
İlişkiler ya da kızların kendine değer duygusu ne kadar kırılgan olursa, başkaları tarafından sevilmek için gerçekte düşündükleri ve hissettikleri şeyleri bastırma olasılığı da o kadar fazla olur.
Aslında kendimizi daha fazla tanıyabilmemiz ilişki yoluyla olur.
Kendimizi çoğu zaman sonuç olarak değerimizi, başkalarıyla olan ilişkilerimizin kalitesiyle tanımlıyoruz. Bu, başkalarının, özellikle de ilişkide olduğumuz veya önemli gördüklerimizin gözünden nasıl göründüğümüzü ya da nasıl göründüğümüze dair inancımızı da içeriyor.
Küçük bir çocukken annemin bana bunu öğrettiğini hatırlıyorum; bana yumuşak bir süngerle temizlenmesi gereken tüm parçalarımı temizlemeyi öğretti. Cildime kızarıklık veren bir sertlikle değil, sevgi dolu ve yumuşak bir şekilde nazikçe yıkayarak.
“Kadın olmanın dar bir fikir kutusuna sığmak anlamına geldiği bir dünyada yaşamak istemiyorum. Özgürlük ve fırsat istiyorum. Hayal kurabildiğim bir dünyada yaşamak istiyorum. Kim olmak istediğime göre yaşayabileceğim bir dünyada var olabilmek istiyorum. Dişi bedenin cinselleştirilmiş ve nesneleştirilmiş versiyonları arasından seçim yapmak ya da hangi küçük, sıkıştırılmış, özür dileyen kadın versiyonunun insanlar için daha az saldırgan olacağını düşünmek değil. Gerçek özgürlük istiyorum.”
hiçbir terim onun için yalnızca bir cinsiyete özel değil.
Buradaki ifadesinin en güçlü yanı, bedenini benliğinden ayırmaması oldu. Hokey oynamanın sadece bedenine bakışını değil, aynı zamanda benliğini de şekillendirdiğini ve hokey oynarken buz üzerinde güçlü olmanın kendisini her yönden güçlü hissetmesini sağladığını söylüyor.
Kadınlar medyada tekrar tekrar aynı şekillerde sunulduğunda, kim olduğumuza ve kim olabileceğimize dair vizyonlarımız gördüğümüz darlıkla sınırlı. Kadın olmanın dar bir fikir kutusuna sığmak anlamına geldiği bir dünyada yaşamak istemiyorum. Özgürlük ve fırsat istiyorum. Hayal kurabildiğim bir dünyada yaşamak istiyorum. Kim olmak istediğime göre yaşayabileceğim bir dünyada var olabilmek istiyorum. Dişi bedeninin cinselleştirilmiş ve nesneleştirilmiş versiyonları arasından seçim yapmak ya da hangi küçük, sıkıştırılmış, özür dileyen kadın versiyonunun insanlar için daha az saldırgan olacağını düşünmek değil. Gerçek özgürlük istiyorum.
Genç erkekler, kadınların zayıf, bronzlaşmış, bakımlı ve makyajlı olduğu ve mükemmel saçlara sahip olduğu medyayla sürekli etkileşime girdiğinde bu, erkekleri gerçek hayattaki kadınları oldukları gibi sevmeyi öğrenmeye sevk etmez.
“Kadın olmanın dar bir fikir kutusuna sığmak anlamına geldiği bir dünyada yaşamak istemiyorum. Özgürlük ve fırsat istiyorum. Hayal kurabildiğim bir dünyada yaşamak istiyorum. Kim olmak istediğime göre yaşayabileceğim bir dünyada var olabilmek istiyorum. Dişi bedenin cinselleştirilmiş ve nesneleştirilmiş versiyonları arasından seçim yapmak ya da hangi küçük, sıkıştırılmış, özür dileyen kadın versiyonunun insanlar için daha az saldırgan olacağını düşünmek değil. Gerçek özgürlük istiyorum.”
Uyum sağlamak, bir şeyin parçası olmak bizim için o kadar önemli ki aidiyet uğruna gerçekten bildiğimiz ve inandığımız şeyleri inkar etme oyununun tuzağına düşebiliyoruz.
Yaralardan değil, yara izlerinden konuşmak.” Bununla, çocuklarımıza iyileştirmekten sorumlu olmadıkları açık duygusal yaraları deşmekle bizi şekillendiren ve artık sona erdiğini, aştığımızı bildiğimiz acı verici yolculuğumuzdan bahsetmek arasında bir fark olduğunu vurguluyor.
“Bir kast sisteminde en tepeye ulaşmak için mücadele ederek kazanamazsınız; bir kast sistemine hapsolmayı reddererek kazanırsınız”
Olmadığı biri olmaya çalışıyordu çünkü sevildiğini hissetmek istiyordu. Sevildiğini anladığında ise sonunda kendisi olmakta özgürdü. Kendisi olma süreci, umduğu kadar basit değildi; hiçbirimiz için değil.
Barbara, kızının nasıl giyinmeyi ve görünmeyi seçtiğinin kendi tercihi olduğunu ve dünyada annesinin kopyası olarak değil, kendisi olarak var olması gerektiğini kabul etmeyi başarmış.
Korkarım onu inciteceğim, korkarım ben büyürken incindiğim gibi benim kızım da büyürken incinecek. Korkarım onu anlamayacağım ya da ona ihtiyacı olanı nasıl vereceğimi bilemeyeceğim. Bu korku belki de yeni ve değerli bir yaşamın potansiyelinin bile ağırlığını hissettiğim içindir: Kutsal bir hayata hak ettiği her şeyi vermek istemek.
Kadın olarak birbirimize ihtiyacımız var. Bu özellikle anneler ve kızlar için geçerli. Kızlar annelerinin terapisti olamazlar.
Bu konuda düşündükçe kalçalarının nasıl göründüğüyle ilgili birisi onu utandırırsa ya da selülitleri birinin onu sevmesine engel olursa zaten o kişiye zaman harcamaya değmeyeceği sonucuna vardığını söyledi.
Hepimiz hayatımızın farklı dönemlerinde maske takıyoruz. Kabul etmek istesek de istemesek de oradalar. Bunun her zaman kötü bir şey olduğunu düşünmüyorum; bazen bu maskeler bize ihtiyacımız olan korumayı sağlıyor. Bu, bana kötü bir haber aldığım ama aynı zamanda hemen önemli bir toplantıya gitmek zorunda kaldığım zamanları hatırlatıyor. Orada olmak, o anın içinde kalabilmek ve kötü haberle ilgili tüm duygularımın yüzünden okumasına izin vermemek için, kendime bir tuvalet aynasında elimden gelen en iyi moral konuşmasını yapıyorum ve kontrol bende maskesini takıyorum. Ayrıca yıllar boyunca derinlerde acı çekiyor, korkuyor ve yalnız hissediyorken de her şey yolunda diyen maskeler taktım. Bu gizlenmelerle ilgili sorunlar maskeleri ne zaman çıkaracağımızı ya da nasıl çıkaracağımızı bilmediğimizde gün yüzüne çıkmaya başlar.
Bu beden zaten kutsal değilse o halde Tanrı neden böyle bir şey yaratmış olsun ki? Sanki bir çiçek kendi capcanlı taç yapraklarından nefret ediyormuş gibi, topraktan çıkıp büyüyen bir ağaç kendi kabuğundan nefret ediyormuş gibi.
Onunla birlikteyken kendin olmanın tamamen normal olduğunu ve aslında başkalarının senin olmanı istediğin kişi olmaktan çok daha iyi olabileceğini hissediyorsunuz. Sanırım bunun sebebi kendisini tanıyor olması; bir şekilde bu tanıma ve bu yolla gelen özgürlüğe izni onun üzerinden çevresine yayılıyor.
Beden algısı bozukluğu ve kontrolsüz yeme yalnızca medya manipülasyonlarının ve zayıf iradenin tezahürü değil; basmakalıplara dönüşmüş, insanların kimlikleri gibi hissedilen eski hikayelerin tezahürü.
Kadının bedeni Sevgi suretinde yaratılmıştır, Sevgi’den, Hayat’tan yaratılmıştır, yani aslında kendisi de Tanrı’dır.
Ben daha büyüğüm, sandığımdan daha iyiyim; bilmiyordum bu denli iyilik taşıdığımı.
Her şey güzel görünüyor bana
Kim reddederse reddetsin,
bu beni huzursuz etmeyecek;
Kim kabul ederse beni, kutsanacak
ve beni kutsayacak.
-Walt Whitman
Photoshop gibi programlarla rötuşlanmış bir dünyada, görselliğe tapınan ve kendi annelerinin kilo ve beden korkularının olduğu bir dünyada kızlara beden algılarıyla rahat olmalarını öğretmek istiyoruz fakat her birimiz farklı ailelerde doğduk, bizi şekillendiren farklı hikayelerimiz ve farklı beden tiplerimiz var. Tüm bunlar sonradan çocuklarımızın dünyasını da şekillendiriyor.
Kızlarıma kadın olmanın daha az olmak, bir nesne olmak, genelev mahallesinde bir yatak ya da otelde bir kaltak olmak anlamına gelmediğini anlatacağım. O faydalanılacak ya da tüketilecek bir ürün değil.
Altı yaşımdaki halimi hatırlıyorum ve onu uyarmam gerektiğini biliyorum. Onu utandırmam gerektiğini değil ama bazı insanlara sevmenin öğretilmediğini, yalnızca sahip olmanın öğretildiğini anlatmam gerekiyor. Ve cesur ve farkında olması gerektiğini.
Yirmi yaşındayım. Kadınlığın utangaç, tuhaf çehresini reddettim ve bunun yerine başa çıkmak ve havalı olabilmek için bu konuda dalga geçmeyi öğrendim fakat gece olduğunda sokakta yürümekten korkuyorum. Karanlık bakışların beni tükettiğini görüyorum. Tehditleri duyuyorum ve takip edildiğimi hissediyorum. Mağdur olan arkadaşlarım var. Tanıdığım her kadın korkuyor, hepsi.
Kadınlığa doğru büyümek mucize ama ben kadın olmaktan nefret etmeye başlıyorum.
Eskiden sahip olduğumuz bir şeyi şimdi için de dilediğimizde, sahip olduğumuz şeyi, şimdi kim olduğumuzu ve bunun içindeki güzelliği kaçırırız.
Kadınlar olarak sevilmek için kendimizin daha az güçlü / akıllı / kuvvetli / bilge / neşeli bir versiyonu olmamıza gerek yok.
Peki ya başkalarını ya da aynada kendimizi gördüğümüzde, bir dizi fiziksel özelliğe indirgediğimiz bir kişi yerine, benzersiz umutları, yaraları, kayıpları, yetenekleri ve tuhaflıkları olan gerçek bir üç boyutlu insan görsek?
Kendimizi doğurduğumuz dünya, kadınlar olarak bize tam olarak yardımcı olmuyor ve kızların ve genç kadınların kendileri hakkında düşünme biçimlerini şekillendiriyor.
Bu dünyada, bir nesneye veya birinin kolunda gezdirdiği gösterişli bir süse indirgenmekten daha fazla var olma nedeniniz var. Söyleyecek değerli şeyleriniz var ve düşünceleriniz ve hisleriniz önemli.
Batı medyasının çoğunda, kadınlar daha genç ya da sonsuza kadar genç görğnmeye yönlendiriliyor ve böyle yaparak gerçek kadınları gerçek şekilleriyle görünmez hale getiriyorlar.
Ben hepimizin doğasında güzellik olduğuna ve görünüşümüzün de güzel olabileceği gibi, hakkımızda güzel olan pek çok başka şey de bulunduğuna inanıyorum. Sorun, yalnızca belirli bir güzellik türü aramaya odaklandığımızda veya bir kişinin değerini (kendimiz dahil) güzelliğin kendisine değil görünüme indirgediğimizde ortaya çıkıyor.
Güzellik çoğu zaman kadınlarda çekiciliği tanımlamak için kullanılsa da, enerjik olarak kendimize çektiğimiz her şey, ideal olduğunu düşündüğümüz her şey için kullandığımız bir kelime olabilir.
Güzellik tanımlarımız, medya tarafından doğrudan sürdürülen farklı değer ve normlardan etkileniyor. Bununla birlikte medyanın bize gösterdiği şeyin güzel olmanın ya da güzel hissetmenin tek yolu olduğu fikrine kapıldığımız sürece, neredeyse hepimizin sürekli olarak yetersiz kalacağı gerçeği geliyor. Bunun da genellikle en azından tam olarak yeterli olmadığımız için kendimizi hırpalamamız izliyor.
Bir kast sisteminde en tepeye ulaşmak için mücadele ederek kazanamazsınız; bir kast sistemine hapsolmayı reddederek kazanırsınız.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir