İçeriğe geç

Gece Sesleri Kitap Alıntıları – Ayşe Kulin

Ayşe Kulin kitaplarından Gece Sesleri kitap alıntıları sizlerle…

Gece Sesleri Kitap Alıntıları

İnsan gençken her şeyi bildiğini zanneder, oysa hiçbir şey bilmez. Gençlik biraz aptallık ve hırçınlıktır.
İnsan gençken her şeyi bildiğini zanneder,oysa hiçbir şey bilmez. Gençlik biraz da aptallık ve hırçınlıktır.
Ne tuhaftır bazı anıların hayat boyu belleklerimize pul gibi yapışıp kalması.
En karamsar durumlarda bile küçük ve anlık şeylerle mutluluk duyabiliyor demek ki insan!
Hep rahatsız olmuşumdur yabancı bakışlardan. Sanki bana bakıyorlarmış gibi huzursuz oluyorum.
Memurluk bir iş veya meslek değil, bir insanlık hali dir benim ülkemde.
Gezmek bir insanı tanımaya yetmiyor. Aynı evde yaşamaya başlayınca anlıyor insan Hanya’yı Konyayı.
En onulmaz yaraları bile onaran bir dermandı zaman.
insan gençken her şeyi bildiğini zanneder oysa hiçbir şey bilmez. Gençlik biraz da aptallık ve hırçınlıktır.
Yalan su gibidir, yolunu buldu mu açığa çıkar.
Kar hızını kesmeden yağmaya devam ediyor. Kâh sağa sola savrularak uçuşuyor taneler, kâh kuş tüyleri gibi ağır ağır salınarak geçiyorlar pencerenin önünden. Oturup kaldığım yerde dalgın gözlerle seyrediyorum kar tanelerinin doğaçlama dansını. Zaman da tıpkı camın önünde dönüp duran kar taneleri gibi, benimle birlikte savruluyor ileri geri
Çok bekledim
Yoktunuz
Usulca okşayıp akşamlarınızı
Sesimi bırakıp gidiyordum
Duymuyordunuz
Tekin Gönenç
Hayatta en çok sevdiği insanı babasını kaybettiği gün ise defterine tek bir not düşmüş: Babam gitti
A be adam seçimle çekilip gitmesini bilemeyeceksen oraya kazık kalmaya geldinse ne gereli vardı 500 yıllık hanedanlığın
Yalnızlık ve çaresizlik boğuyordu beni .
Ne çok güzel anım vardı aslında içimi ısıtan.
Sıkıntıyı içe atmak iyi değildir bin bir türlü dert açar insana
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Adamı her yaşta genç ve güzel kadın paklar teneşir değil
Biliyormusun analar erkek çocukları delikanlı oldularmı kuş gibi uçurur yuvasından.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Bir kadının doğanın kurallarına karşı gelerek güzel gözükmemek için çaba sarf edebileceğine ihtimal verebiliyor musun?
Rüşvet işi kartopu gibidir, her gün biraz daha büyüyerek ve hızlanarak yuvarlanıp gider ve çığ olur.
_İnanmayacaksın ama kar dinmiş bakarsın yarın güneş açar.
_Açmasa da olur, beni güneş ısıtmıyor nicedir.
Her şey değişmişti. Dünya değişmişti. Ekonomi sınavlarında, hocaların sınav soruları hâlâ yirmi yıl öncesinin aynıydı, ne var ki sorunların yanıtları değişmişti yılların içinde.
Kuru bir dal gibiydi, asla eğilemeyen, bükülemeyen, yeşeremeyen, tomurcuklanamayan.
Ne tuhaftır bazı anıların hayat boyu belleklerimize bir pul gibi yapışıp kalması.
Bizim ailelerimize çektirdiklerimizi çektirmiyordu çocuklarımız.
Bizler hedefimize ulaşamamışta olsak kendimizce çok onurlu bir amacın çabasını vermiştik. İdeallere odaklanmış ve yoğun yaşanmış kendi gençliğimizle kıysaladığımızda bu kuşağın ot gibi yaşadığını ve bir çok değeri yitirdiğini düşünüyorduk.
oysa gelseydiniz
en kırılgan yanlarınızla olsun..
Tüm iyiliklerin, güzelliklerin, değerlerin hiçbir anlam kazanamadan yitip gittiği bir uçurum vardı içinde.
Anasını üzmemiş çocuk gelmiş mi bu dünyaya? Analar hep üzülür durur kızım. Bir neden bulurlar evlatlarına üzülmek için.
Evinin kuçüğünü hiç büyümeyecek sanıyor insan
“Kadınlar üzgünken ne yapacakları belli olmaz ”
Tıpkı bu pervane gibiyim, hiçbir yere ulaşamadan dönüp duruyorum olduğum yerde, aynı tatsız sesi çıkararak ve hiçbir yere varamayarak
Bizim Yusuf’un kamışına su yürüdü be Satı oğlan kerhane orospularının kucağına düşmeden bir çaresine bakalım
Bize emanet edilen değerleri biz gençler koruyamazsak, kim koruyacak?
Hep rahatsız olmuşumdur yabancı
bakışlardan. Sanki bana bakıyorlarmış gibi huzursuz oluyorum
Hepimiz bir günahın bedelini ödüyoruz, Hepimiz suçluyuz bir şekilde
Gezmek bir insanı tanımaya yetmiyor. Aynı evde yaşamaya başlayınca anlıyor insan Hanya’yı Konya’yı.
Allah, yürü ya kulum diyeceği adamlarını her zaman iyi seçemiyor kızım. Eee, ne yapsın kolay mı koca dünyayı idare etmek, taa yukardan!
Yalan su gibidir, yolunu buldu mu çıkar açığa.
Oysa, kâbus görmemiştim. Kâbus olmasını umut ettiklerim gerçekti..
En karamsar durumlarda bile küçük ve anlık şeylerle mutluluk duyabiliyor demek ki insan!
En onulmaz yaraları bile onaran bir dermandı. ZAMAN
İnsan gençken herşeyi bildiğini zanneder ama hiç bir şey bilmez.
İnsan gençken her şeyi bildiğini zanneder, oysa hiçbir şey bilmez.Gençlik biraz da aptallık ve hırçınlıktır. (Sf.15)

İçi boştu yüz yıl bile yaşasa içini dolduramayacak boşluk vardı.

Yalan su gibidir, yolunu buldu mu çıkar açığa.

İnsan gençken her şey bildiğini zanneder, oysa hiçbir şey bilmez. Gençlik biraz da aptallık ve hırçınlıktır.
Yıkılmış yuvalarda büyüyen çocukların tüm endişelerini ben de taşıyordum elbette.
Oysa, kâbus görmemiştim. Kâbus olmasını umut ettiklerim gerçekti..
Ne tuhaf, yaşamımızda her şey bir anda geçip gidiyor. Kalıcı olan hiçbir şey yok.
Hepimiz suçluyduk biz öğrenciler de, idareciler de hükumet de. Genlerimize işlemiş suçumuz, asırlar öncesine aitti. Otoriteye sorgusuz teslim olmak ile hiçbir düzene boyun eğmemek arasında gidip gelen zırdeli insanlarıydık çileli memleketin. Ne tarihten ders alıyor ne de yaşarken öğrenebiliyorduk işin doğrusunu. Sürekli kavga, sürekli uyuşmazlık, sürekli başkaldırı, aşırı kıskançlık, pire için yorgan yakmak ve bunu marifet sanmak, istediklerimizi şiddete başvurarak elde etmek, başkaldıranı şiddetle yola getirmek Bu kısır döngünün içinde yuvarlanıp gidiyorduk.
En karamsar durumlarda bile küçük ve anlık şeylerle mutluluk duyabiliyor demek ki insan!
En karamsar durumlarda bile küçük anlık şeylerle mutluluk duyabiliyor demek ki insan !
Ne tuhaftır bazı anıların hayat boyu belleklerimize
pul gibi yapışıp kalması
İnsan gençken her şeyi bildiğini zanneder oysa hiçbir şey bilmez. Gençlik biraz da aptallık ve hırçınlıktır.
Tüm iyiliklerin, güzelliklerin, değerlerin hiçbir anlam kazanamadan yitip gittiği bir uçurum vardı içinde.
Tüm iyiliklerin, güzelliklerin, değerlerin hiçbir anlam kazanamadan yitip gittiği bir uçurum vardı içinde.
Ne tuhaftır bazı anıların hayat boyu belleklerimize pul gibi yapışıp kalması.
Memurluk bir iş veya meslek değil, bir insanlık hali dir benim ülkemde.
Etraf ne der uğruna, farkına bile varmadan ne gereksiz yanlışlara sürükleniyoruz.
Her şey değişmişti. Dünya değişmişti. Ekonomi sınavlarında, hocaların sınav soruları hâlâ yirmi yıl öncesinin aynıydı, ne var ki sorunların yanıtları değişmişti yılların içinde.
Ne tuhaf, yaşamımızdan her şey bir anda geçip gidiyor. Kalıcı olan hiçbir şey yok. Ne kar, ne yağmur, ne insanlar, ne durumlar ne de duygular
..en onulmaz yaraları bile onaran bir dermandı zaman
‘Yalan su gibidir, yolunu buldu mu çıkar açığa’
İnsan gençken her şeyi bildiğini zanneder, oysa hiçbir şey bilmez. Gençlik biraz da aptallık ve hırçınlıktır.
Ne tuhaftır bazı anıların hayat boyu belleklerimize pul gibi yapışıp kalması.
En karamsar durumlarda bile küçük ve anlık şeylerle mutluluk duyabiliyor demek ki insan!
Bir kadının doğanın kurallarına karşı gelerek güzel gözükmemek için çaba sarf edebileceğine ihtimal verebiliyor musun?
Ne tuhaf, yaşamımızdan her şey bir anda geçip gidiyor . Kalıcı olan hiçbir şey yok. Ne kar, ne yağmur ,ne insanlar, ne durumlar ne de duygular
Benim için üzülmüş,ağlamış,uykusuz geceler geçirmiş.Oysa ben hep onu bana kayıtsız zannetmiştim.
Kabus olmasını umut ettiklerim gerçekti. Gerçeği kabullenmek zorundaydım.
Ben de kalkıp gitmeliyim buradan. Anıların arasında dönüp dolaşacağıma, ayağa kalkmalı, silkinmeliyim. Torbamı, çantamı toparlayıp yollara düşmeliyim evime doğru. Penceresinden kimsenin yolumu gözlemediği, bir kedinin dahi beni beklemediği evime gitmeliyim.
_İnanmayacaksın ama kar dinmiş bakarsın yarın güneş açar.
_Açmasa da olur, beni güneş ısıtmıyor nicedir.
Kapana kıstırılmış gibi hissediyordu.
Hiçbiriniz yoktunuz!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir