İçeriğe geç

Belki Yarın Kitap Alıntıları – Jale Sancak

Jale Sancak kitaplarından Belki Yarın kitap alıntıları sizlerle…

Belki Yarın Kitap Alıntıları

Yaşanmamış şeylerle doluysa bir defter, hayallerden başka ne kışkırtabilir sözcükleri?
Organizasyon firmalarının ilanlarında rengârenk boyalı, komik, acayip, sevimli, kiralık palyaçolar Altmış dokuz liraya, özel günler için, müşteri memnuniyeti garantisi ile. Altmış dokuz liraya dayak yer, düşer, kalkar, ıslanır, güler, ağlar, şapşallaşır palyaçolar.
Anlaşılmaz dünya!
Hayallerden başka ne kışkırtabilir sözcükleri ?
Bazı yolculuklar hiç bitmiyor.
Sevenler dünyada bahtiyar olmaz .. Peki ya sevmeyenler moruk ? Hıı ?
“Olsun, buraya varabilmişlerdi ya, umut hala vardı. Umut var kıyısıydı geldikleri. İnsan çoktu. Şu dünyada çoktu insan. Birisi, birileri, birinden biri mutlaka elini uzatırdı, mümkündü, öyleydi, yoksa varabilirler miydi şu göğün rengine belenmiş ummana?”
Sahi suyun kandırma huyu var mıdır ?
Şairin dediği gibi sadece insan yalnız kalır dünyada .
Altmış dokuz liraya dayak yer , düşer , kalkar , ıslanır , güler , ağlar , şapşallaşır palyaçolar.
“Hoşaf dalgın bakışlarla sordu, suda boğulmak nasıl şeydi, hayatta boğulmaktan daha mı feciydi?”
Sevgilim hayat, elimi bırakma.
Sinirini bozan bir şeyler vardır belki.
Var tabii Hayat.
Biri sırtındaki yükü bırakip yere çöktü, uykusuzluktan kırılıyordu. Biri terini silip şişeyi başına dikti, kalanı kana kana içti. Biri halâ delik deşik duvarların ardına sinmiş bekliyordu. Biri upuzun, kahırlı bir soluk koyuverdi,ölülerin yüzleri bugün gibi aklındaydi. Biri kaygıyla uzaklara bakıp kaşlarını çattı, geceden sabaha kesilmeyen silah seslerinde paramparçaydı. Biri tütün sardı, bir nefes çekti, öfkesi hiç azalmamıştı, oralara yağmur değil, alev yağıyordu. Biri sol memesini çikarıp bebeğin ağzına dayadı, sadece o kalmıştı geriye, ondan umuyordu.
Şairin dediği gibi sadece insan yalnız kalır dünyada. Yazmak evet, sırf anlatma tutkusu değil ki, anlamaya da çalışmak, o uzun, yeğin yolculuğu. Sormak ya da, usanmadan sormak görünenin ardındakini, mutluluğu, mutsuzluğu.
İşte böyle , birdenbire oldu . İki kilo istavrite bir yetmişlik dönemi, deftere yaz be ciğerim, alırsın sonra, elleşme, bu gece şuracıkta kıvrılıp uyuyacağım babako, sahi, bi yirmiliğin varsa atsana paşam dönemi bitiyordu. Evet, kalemizdi burası, sığınmalar burada, avunmalar, tutunmalar, sabahlamalar Biz berbat herifler mekânımız kapanınca, boşluğa düşüp kaybolacak tık elbet ya da dağılacaktık, kesin. Öyle cakalı uydurukçular da değildik, dehşetengiz senaryolar yazamıyorduk, parlak laflar bulamıyor, zamanın ruhuna ayak uyduramıyorduk. Şu kire batmış barınaktan başka bir yer kabul etmezdi tekimizi bile. Kimimiz yeniden bataklığına saplanacaktı. O gece gelen kimdi, diye sormadım artık Tabut’a. Hesabın neresinde yanliş yaptın, demedim. Senin de yolun açık olsun dedim usulca. Kadehin di- binde kalanı, devetabaninin toprağına döküp geceye çıktım. Köprü issızdı. Yarin, diye mırıldandım, öyle bel bel baksa da suratıma,yarın gider anlatırım Kaptan’a. Aramıza hos geldin
Sadece insan yalnız kalır dünyada
Anlaşılmaz dünya!

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir