İçeriğe geç

Karantina: Mahşerin Dört Atlısının Hikayesi/Dördüncü Perde Kitap Alıntıları – Beyza Alkoç

Beyza Alkoç kitaplarından Karantina: Mahşerin Dört Atlısının Hikayesi/Dördüncü Perde kitap alıntıları sizlerle…

Karantina: Mahşerin Dört Atlısının Hikayesi/Dördüncü Perde Kitap Alıntıları

Üzgünüm,
Üzgünüm
Balkona çıktığımda gecenin gergin cildi çarpıyor parmaklarıma
Kimse çıkarmayacak beni güneşe,
Kimse buyur etmeyecek beni kırlangıç sofrasına
Uçmayı hayal edip duran kuş şimdi ölmek üzere.
Müziği duymayanlar dans edenleri deli sandı. Yaşadığımız her şey bir danstı aslında. Öfkenin, intikamın, acının, korkunun ve savaşın dansı. Müziği duyduk, dansa başladık, bir şeyler oldu, bunları biz yaşadık ve insanlar bizi deli sandı
Üstüme gece çökmüş ama içim ışıl ışıl
Beklerim ta sabaha kadar.
Beklerim de
Geceyi değiştiremem.
Gecenin gücü beni aşar.
Her şey anını bekler
Sevgi, dünyanın önünde eğilebileceğin tek duygudur.
Üzgünüm, üzgünüm Balkona çıktığımda gecenin gergin cildi çarpıyor parmaklarıma Kimse çıkarmayacak beni güneşe, kimse buyur etmeyecek beni kırlangıçların sofrasına Uçmayı hayal edip duran kuş şimdi ölmek üzere.
Güçsüz bir rüzgâr ufacık bir ateşi büyütür ama, Güçlü bir fırtınada ateş kalmaz ortada..
“Bazen karanlıkta kalmamız gerekiyor ki ışıklar yandığında aydınlığın ne demek olduğunu anlayabilelim ”
Ay da bizim,

gecede bizim Zeynep

S e v g i ,
d ü n y a n ı n
ö n ü n d e
e ğ i l e b i l e c e ğ i
t e k d u y g u y d u .
İnsanı güçlendiren cesaret değil, korkydu.
umutlarım ve korkularım aynı oranda küçüldü ve her seferinde birbirlerini eksilttiler.
güneş çok güçlü diye geceler yanlız..
İçimiz yanmış, yıkılmış talan edilmişti.
Anlıyorum ki en uzak mesafe bir cam parçası olabiliyormuş.
Bazen susmak ve duymamaktır en güzeli.
Unutma, karanlık olmadan aydınlık bir hiçtir
Oysa anladım ki hiçbir şeye alışmamıştı kalbim.
Devletler, kontrollerine aldıkları muhalefet hareketlerini, ayaklanmaları ya da devrimleri, dışında kaldıklarından daha kolay engeller.
Çünkü yağmurda ıslanmayı çok özlemiştim
Hayat buydu işte, zıtlıkların uyumunun oluşturduğu bir bütündü Bir gün ölüp bir gün doğmaktı, bir gün ağlayıp bir gün gülmekti. O yüzden tam şu an ağlıyorsan bil ki, belki yarın güleceksin
Eğer yaşanmakta olana başkaldırıyorsanız ve gençseniz, yaşadığınız her ne olursa olsun serüvendir.
Bak, sonsuzluğun tam ortasındayız.
Bugün de zamanı burada durdurmayı seçmiştik işte. Belki de burası bizim zaman makinemizdi artık.
Yıldızları görebilmek için duvarları arasında yaşadığımız evimizden vazgeçtik.
Fırtına da çıksa kıyamet de kopsa yer yarılsa içine de girsek başımıza bin tane felaket de gelse biz bir şekilde birbirimizi buluruz Zeynep ‘Biz birbirimize aitiz’
Unutma, karanlık olmadan aydınlık bir hiçtir
Sevgili Gece, insanlar sadece üzüntüden ağlamaz Bazen insan Mutluluktan da ağlar.
Çünkü bilmelisin ki düşmek kalkmanın ilk adımıdır
Geceyi gündüze çevirmek değildi niyetimiz, biz karanlıkta yaşamayı kabullenenlerdendik, çünkü biliyorduk ki karanlık aydınlıktan daha parlak olabiliyordu bazen. “Hadi,” diyordum hayatıma tam o an, “ Karart bizi ki kimse görmesin…”
Bazen sessizlik ve karanlıktır cennet kimilerine göre. Bazen susmak ve duymamaktır en güzeli. Bazen duyacakların ve göreceklerin o kadar korkunç olabilir ki gözlerini de kulaklarını da açmak istemezsin.
“Teşekkür ederim hayatıma…” dedim içimden
“Teşekkür ederim çektiğim her bir acıya…
Teşekkür ederim yaşadığım her mutsuz geceye…
Teşekkür ederim tüm korkularıma…
Teşekkür ederim girdiğim her çıkmaz yola.
Teşekkür ederim karanlığıma.”

Çünkü hiçbiri olmasaydı ben de olmazdım.Acıyı yaşamasaydım mutluluğun tadını bilmezdim. İşte bu yüzden bilin ki her nerede yaşıyorsanız yaşayın, bazen acı çekmemiz gerekiyor ki mutluluk geldiğinde onu tanıyabilelim. Bazen karanlıkta kalmamız gerekiyor ki ışıklar yandığında aydınlığın ne olduğunu anlayabilelim…

Her yaraya bir bant yapıştırılmaz. Dışarıdan görünmüyor diye yara yok değildir, acımıyor değildir, acıyordur… Hem de çok acıyordur. Susuyor olmamız konuşmadığımız anlamına gelmez. Bir söz var, çok severim…
“Müziği duymayanlar dans edenleri deli sandı”
Yaşadığımız her şey bir danstı aslında. Müziği duyduk, dansa başladık, bir şeyler oldu, bunları biz yaşadık ve insanlar bizi deli sandı…
Soğuk değil ama sevgi durdurabilirdi zamanı Sevginin yapamayacağı hiçbir şey yoktu bu dünyada.
ve dünya birkaç saniyeliğine durdu bizim için.
Doğarak çoğaltıyorduk dünyayı, ölerek eksiltiyorduk ve buna hayat diyorduk. Hayat bir eksilme serüveniydi aslında
Sanki evren zamanı durdurmak istercesine yağdırırıyordu kar tanelerini. Sanki sokaklar buz tutarsa duracaktı zaman. Sanki donmak durmaktı
Durmuş bir kalp bir kez daha atar mıydı bizim için?
İşte gerçek karanlık buydu. Sevdiğin birinin hapsolduğu karanlık senin gerçek karanlığındı
Yıkılmış bir binayı yürütmeye çalışmak gibiydi sokaklarda yürüyüşü.
Yürümeye devam ettim yalnızlığımı ve bir başınalığımı arkama alarak.
Umarım kalbiniz gibi bir hayatınız olur
bana yön gösteren tek bir şey vardı o an, kalbim
Bağıra çağıra ağladım, canım yana yana ağladım.
Çaresiz miydik? Asla. Güçsüz müydük? Asla. Yalnız mıydık? Asla
Bir savaşın ortasında durmuş, birbirimize sarılmış.. Vurulmayı bekliyorduk sanki 🙂
Biz bir aradaydık, ve bu her şeye değerdi 🙂
Bu dünyada her aslanın kuzuya dönüştüğü bir orman vardı .
Biz bir aradaydık ve bu her şeye değerdi.
Her şeyin sonunda ya da tüm başlangıçların tam önündeydik.
Kalbim güzel hayallerle doluydu,
Çünkü gece olmasaydı ay da olmazdı.
Gündüzü değil, geceyi sevmiştik.
Bedenlerimizi değil, ruhlarımızı karantina altına aldılar.
Sanki yarım yaratılmıştık ve birbirimizi bulup bir olmuştuk.
İnanılmaz olan şey, her şeye rağmen bir arada kalmış olmamız Güçlü olan ben değilim, biziz
Ayın ışığı bizi aydınlatmaya yetmiyor, yıldızlar bize yol göstermiyordu o gece.
Teşekkür ederim hayatıma
Teşekkür ederim çektiğim her bir acıya
Teşekkür ederim yaşadığım her mutsuz geceye
Teşekkür ederim tüm korkularıma.
Teşekkür ederim girdiğim her çıkmaz yola.
Teşekkür ederim karanlığıma.
Bazen karanlıkta kalmamız gerekiyor ki ışıklar yandığında aydınlığın ne demek olduğunu anlayabilelim
Ay da bizim, Gece de bizim
Sen benim hayat ağacımsın
Avucunun içi gibi bildiğin bir yerde karanlıkta da yürüyebilirsin.
Üzgünüm, üzgünüm
Balkona çıktığımda
gecenin gergin cildi çarpıyor parmaklarıma
Kimse çıkarmayacak beni güneşe,
Kimse buyur etmeyecek beni kırlangıçların sofrasına
Uçmayı hayal edip duran kuş, şimdi ölmek üzere.
Biz bir aradaydık ve bu her şeye değerdi.
Güneş batacak ve sen doğacaksın
Sanki bir labirentin içinde kaybolmuşum gibi değil de labirentin kendisi benmişim gibi
Seninle karanlıkta kalmak başkalarıyla aydınlıkta olmaktan daha güzel
Güçsüz bir rüzgâr ufacık bir ateşi büyütür ama,
Güçlü bir fırtınada ateş kalmaz ortada.
Bir savaşın ortasında durmuş, birbirimize sarılmış, vurulmayı bekliyorduk sanki.
Kralın kızı karşı safların en önünde sevdiklerini koruyor ve kral kızına zarar gelmesin diye o safları vuramıyor.
Başarılı olman için okul birinciliklerine, bilmem ne ödüllerine gerek yok. Asıl başarı kendi savaşını kazanmaktır. Ve sen kendi savaşını kazanmakta bu dünyanın görebileceği en güçlü duruşa sahipsin
Yüzünü hiçbir şeyle gizlememişsin. Ne saçlarınla ne makyajla Bu daha fazla sen demek. Ne kadar çok sen o kadar çok güzellik demek
Dünya bizim içimizdir İçimizi kurtarırsak dünyayı kurtarırız.
Oysa aklım bambaşka yerlerinde dünyanın.
Unutma, karanlık olmadan aydınlık bir hiçtir
Bazen sessizlik ve karanlıktır cennet kimilerine göre. Bazen susmak ve duymamaktır en güzeli.
Bir zamanlar küçük bir kız çocuğu varmış, hayatının sonuna dek küçük bir kız çocuğu olarak kalmak isteyen

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir