Albert Camus kitaplarından Amerika Günlükleri kitap alıntıları sizlerle…
Amerika Günlükleri Kitap Alıntıları
Kalabalık bir topluluğa bedenen dayanamıyorum artık..
Sıradan şeyleri kaydetmekten duyulan yorgunluk.
Sular yüzeyde henüz aydınlık, ama derin karanlıkları seziliyor. Deniz böyledir, onu bunun için seviyorum zaten! Yaşamın çağrısı, ölüme davet.
Ey, bütün yıldızların salındığı ve gemi direklerinin üzerinde kaydığı gecelerin tatlılığı ve içimdeki şu sessizlik, en sonunda beni her şeyden kurtaran şu sessizlik.
Kadınsız ve dolayısıyla soluk alınamaz bir dünya.
Bir ülkeyi tanıma yollarından biri, orada insanların nasıl öldüğünü bilmektir.
Dün açıklıkla fark ettiğim şey, sonunda ölmek istediğimdi.
Yaşamak, başkalarına ve bunun da ötesinde kendine kötülük yapmaktır.
Ben Tanrı’nın savaş alanıyım.
Yaşamın çağrısı, ölüme davet.
Geceyi ve gökyüzünü, insanların tanrılarından daha çok seviyorum.
Hepimiz birbirimizi yeniden görmeye söz veriyoruz; hayvan sözü. Yarın herkes herkesi unutmuş olacak.
Bütün çabalarıma ve uslamlamalarıma karşın, artık nedenini bile anlamadığım şu hüznü dağıtamıyorum.
Denizdeki akşamlar, batan güneşten aya geçiş, yüreğimi biraz yatıştırmış hissettiğim biricik anlar. Denizi hep seveceğim. O, içimdeki her şeyi, hep yatıştıracak.
Korkunç bir bırakılmış duygusu. Dünyanın bütün varlıklarını göğsüme sarsam bile, kendimi hiçbir şeyden koruyamazdım.
Bir ülkeyi tanıma yollarından biri, orada insanların nasıl öldüğünü bilmektir.
Çağın tek sorununun para sorunu olduğunu dile getiriyoruz. Açgözlülük ve iktidarsızlıkla kirletilmiş, kokuşmuş ağızlar.
İtiraf etmeliyim ki, yaşamım boyunca ilk kez ruhsal bir çözülme içindeyim. Her şeye direnmiş olan bu güç denge, bütün çabalarıma karşın yıkıldı. Bunlar, içinde belirsiz biçimlerin gezindiği, enerjimin yoğunluğunun azaldığı içimin tirşe suları. Bu çöküntü, bir açıdan cehennem. Beni burada kabul eden insanlar, doğal görünmek için harcadığım çabayı sezselerdi, en azından gülümsemeye çalışırlardı.
Sular yüzeyde henüz aydınlık, ama derin karanlıkları seziliyor. Deniz böyledir, onu bunun için seviyorum zaten! Yaşamın çağrısı, ölüme davet.
Korkunç bir bırakılmışlık duygusu. Dünyanın bütün varlıklarını göğsüme sarsam bile, kendimi hiçbir şeyden koruyamazdım.
Yaşamın trajik olmadığını ortaya koymak için her şeyin kullanıldığı bu ülkede, bir eksiklik duygusu yaşıyorlar. Bu büyük çaba dokunaklı; ama trajiği ancak üzerinde durduktan sonra geri çevirmek gerekir; daha önce değil.
New York Limanı’na çıkıyoruz. Sise karşın ya da sis nedeniyle korkunç görünüm. Düzen, erk, ekonomik güç burada. Bunca hayran olunası insandışı şey karşısında yürek titriyor.
İnsanın köpeksi yanı bilgiçlik.
Yıllardır yaptığım gibi bir kez daha, köpükle dümen suyunun su üzerinde oluşturduğu resimlere, örülen ve çözülen şu dantelaya, şu akışkan mermere bakıyorum bir kez daha, nice zamandır benden kaçıp duran şu, olağanüstü deniz, su, ışık çiçeklenişini benim için biraz elle tutulur kılacak doğru ölçüyü arıyorum. Boşuna yine. Benim için, sürüp giden bir simge bu.
Dün ölmek istediğimi açıkça farkettim.
Bir bakıma birini öldürmek ona acı vermekten daha iyi.
Yaşamak başkalarını ve başkaları dolayımı ile kendini incitmektir.
Dünyanın yüzeyinde durmadan çoğalan, sonunda her şeyi kaplayacak ve kendilerini boğarak tüketecek insan kalabalıklarını düşünüyorum.
Geceyi ve gökyüzünü, insanların tanrılarından daha çok seviyorum.
Ben Tanrı’nın savaş alanıyım.
Toplumda başarı kazanmak istiyorsanız, hiç bir şey bilmeyen insanların size zaten bildiğiniz bir çok şeyi öğretmelerine izin vermek zorundasınız.
Zenginlik ile yoksulluğu hiç bu kadar küstahça içiçe geçmiş görmemiştim.
İntihara izin verilirse, kalabalık bir ailede bir insanın istenmediği ve yaşayanlara ölümüyle huzur getireceği durumlarda verilsin.
Korkunç bir terkedilmişlik duygusu.Dünyanın bütün varlıklarını bağrıma bassam bile korunmasız kalırım.
Sevgiyi bilmeyen bir ülke burası.
Bu ülkede her şey yaşamın trajik olmadığını kanıtlamak için ayarlanmış, ama bir şeylerin eksik olduğunu hissediyorlar.
Bir ülkeyi tanımanın yollarından biri oradaki insanların nasıl öldüklerini bilmek.
Sular yüzeyde henüz aydınlık, ama derin karanlıkları seziliyor. Deniz böyledir, onu bunun için seviyorum zaten! Yaşamın çağrısı, ölüme davet.
Denizi hep seveceğim. O, içimdeki her şeyi, hep yatıştıracak.
‘’ .insanların çoğunun yaşamak istedikleri yaşamı yaşayamadıkları ve korkakça davrandıklarını düşünüyoruz.’’
Kalabalık bir topluluğa bedenen dayanamıyorum artık.
Sular yüzeyde henüz aydınlık ama derin karanlıkları seziliyor. Deniz böyledir, onu bunun için seviyorum zaten! Yaşamın çağrısı, ölüme davet.
Korkunç bir geri dönüş arzusu. ( ) Bütün bunları kendimi çok yalnız hissettiğim uçakta yazıyorum..
Kendimi, yalnız ve biraz yitik, sonunda hoşnut ve şu bilinmeyen geleceğin, sevdiğim şu büyüklüğün karşısında, yavaş yavaş güçlerimin yeniden doğduğunu duyumsarken buluyorum..
Bir ülkeyi tanıma yollarından biri, orada insanların nasıl öldüğünü bilmektir..
../hiçbir şey, sözcüklerinin her birinin ortaya koyduğu bu cömert ve dikkatli yüreğin yerini tutamaz..
Beni ilgilendirmeyen gösteriler karşısında olduğum gibi yüreğim dingin ve duyarsız..
Bugün denizi betimleyemeyecek kadar yorgunum
-korkunc bir birakilmislik duygusu. dunyanin butun varliklarini gogsume sarsam bile, kendimi hicbir seyden koruyamazdim.
-dört kişiyi geçince topluluk bana dayanılmaz gelir.
-kendimi, yalnız ve biraz yitik, sonunda hoşnut ve şu bilinmeyen geleceğin, sevdiğim şu büyüklüğün karşısında, -yavaş yavaş güçlerimin yeniden doğduğunu duyumsarken buluyorum.
-uykusuzluk gecesi. bütün gün oyuk bir baş ve boş bir yürekle dolaşıyorum. deniz kötü. gök kapalı. güverteler terk edilmiş. hem zaten dakar’dan bu yana artık yalnızca yirmi kadar yolcuyuz. bugün denizi betimleyemeyecek kadar yorgunum.
-itiraf etmeliyim ki, yaşamım boyunca ilk kez ruhsal bir çözülme içindeyim. her şeye direnmiş olan bu güç denge, bütün çabalarıma karşın yıkıldı. bunlar, içinde belirsiz biçimlerin gezindiği, enerjimin yoğunluğunun azaldığı içimin tirşe suları. bu çöküntü, bir açıdan cehennem. beni burada kabul eden insanlar, doğal görünmek için harcadığım çabayı sezselerdi, en azından gülümsemeye çalışırlardı.
– ( ) Korkunç bir terk edilmişlik duygusu.
Dünyanın bütün varlıklarını göğsüme sarsam bile, kendimi hiçbir şeyden koruyamazdım
Korkunç hüzün ve bir başınalık duygulanımı.
İnsan yüzlerinden yorulmuş, bitkin bir durumda geri dönüyorum.
Bugün denizi betimleyemeyecek kadar yorgunum.
Bütün gün oyuk bir baş ve boş bir yürekle dolaşıyorum.
Madam D. ile insanların çoğunun yaşamak istedikleri yaşamı yaşayamadıkları ve korkakça davrandıklarını düşünüyoruz.
Gezip dolaşılacak bütün bu enlem ve boylam dereceleri, içimde bir bulantı uyandırıyor.
Kendi kendime yarından başlayarak zorunlu olmayan her şeyden kaçınmaya söz veriyor, bir şey demiyorum.
Gökyüzü ve sular uzayıp gidiyor. Hüzün bunlara nasıl da eşlik ediyor!
Sular yüzeyde henüz aydınlık ama derin karanlıkları seziliyor. Deniz böyledir, onu bunun için seviyorum zaten! Yaşamın çağrısı, ölüme davet.
yüreğim sıkıntılı, yine de uyumak istiyordum.
ve içimdeki şu sessizlik, en sonunda beni her şeyden kurtaran şu sessizlik.
“ Üstün zekâlı kişiler her zaman yalnızdı burada.”
Ölümler birbirini izler.
Gece, kısa da olsa iyiydi.
Ama doğal olmakla yetindiği için içlerinde en niteliklisi de o.
Ben anlamadığımı sevmem
şu denizden ayrılma düşüncesi, beni biraz ürkütüyor. Yaşamaya, konuşmaya yeniden başlamak. Kişiler,yüzler, oynanacak bir rol; bunun için daha çok cesaret gerekecek, bense bunu kendimde bulmuyorum. Bereket versin ki gövdesel açıdan tam formundayım. Yine de insan yüzlerinden kaçmak istediğim zamanlar oluyor
Deniz görkemli,ağır ve nakışlı.Rüzgâr, artık enginliğini bile tasavvur etmediğim alanları gezip dolaştıktan sonra, karşıdan gelip hoyratça yüzümü kırbaçlıyor. Kendimi, yalnız ve biraz yitik, sonunda hoşnut ve şu bilinmeyen geleceğin, sevdiğim şu büyüklüğün karşısında, yavaş yavaş güçlerimin yeniden doğduğunu duyumsarken buluyorum
Ey,bütün yıldızların salındığı ve gemi direklerinin üzerinde kaydığı gecelerin tatlılığı ve içimdeki şu sessizlik, en sonunda beni her şeyden kurtaran şu sessizlik