İçeriğe geç

Handan Kitap Alıntıları – Ayşe Kulin

Ayşe Kulin kitaplarından Handan kitap alıntıları sizlerle…

Handan Kitap Alıntıları

Bir fırsat daha verilseydi bana başka türlü yaşardım da, ne yapardım ona tam bilemiyordum
Yaktım yine başucu lambamı. İçim karanlıkta zaten, bari odam aydınlık olsun
Dünyanın en bahtsız insanı elbette değildim ama kendimi bildim bileli sonu gelmez bir arayış içindeydim. Beni sevenleri ben sevemedim, benim sevdiklerim de beni sevmediler nedense. Ne zaman, ‘işte budur,’ dedimse, nihayet nefeslenip bir erkekte karar kıldımsa, hatta iş hayatımı yoluna koyduğumu sandımsa, karşıma hep bir sorun çıktı.
Handan. Aynaya baktığımda ise, çiğ ışıkta bu adın canlısı belirdi karşımda. Yakından tanıdığım, yorgun, bezgin ve hafızasız Handan! Kendinden kurtulmak için unutmayı seçen ve fakat onu dahi beceremeyen. Dışarıya verdiği görüntü ise, şu işe bakın ki tam tersi. Tuttuğunu koparan bir kadın imajı. Kimse bilmiyor kopardıklarından elinde kalanın kocaman bir yalnızlık olduğunu.
Oysa bir hastane odası olabilirdi, hastayım çünkü ben. Ruhum hasta. Uzun bir zamandır hasta ruhum. Hapishane hücresi de olabilirdi, çünkü suçluyum aynı zamanda. Gerçeklerle yüzleşemediğim için suçlu ruhum. Bedenimse, hasta ve suçlu ruhumu taşımaktan çok yorgun.
hastayım çünkü ben. Ruhum hasta. Uzun bir zamandır hasta ruhum.
Sonuçta herkes ya kendi hikayesiyle baş başa kalıyor ya da kendi hikayesini bir kitapta buluyordu mutlaka!
Bu dünyada yaşayan herkesin hayatı bir romandı, eğer anlatan iyi bir dinleyici bulduysa
Nereye gidersen git, kendi hikayenle kalırsın hep sonunda
En güzel şafak, hep en sert fırtınadan sonra söker
Gerçekten bilmiyorum bize yazılan senaryoyu mu oynuyoruz hayat denen sahnede yoksa kendimiz mi yazıyoruz alınyazımızı
Çünkü aşk, insana en büyük tuzaktır, her şeyin önüne geçer.
Yaşadıklarınla yüzleşebilmek, ruh tedavisinin birinci adımıdır.
kendinden kurtulmak için unutmayı seçen ve fakat onu dahi beceremeyen.
Yalnızlık taşımak kıskançlık duygusundan daha zordur.
Nereye gidersen git, kendi hikayenle baş başa kalırsın sonunda.
Hayal varsa, gerçek de vardır.
Tarih hep tekerrür eder adaşım çünkü insanoğlu asla ders almaz
Şu dünyadaki en bilge kişi kendini bilendir.
Dünyanın en bahtsız insanı elbette değildim ama kendimi bildim bileli sonu gelmez bir arayış içindeydim. Beni sevenleri ben sevemedim, benim sevdiklerim de beni sevmediler nedense.
Kimse bilmiyor kopardıklarından elinde kalanın kocaman bir yalnızlık olduğunu.
En güzel şafak , hep en sert fırtınadan sonra sökendir.
Evet iyimserim, çünkü yaşadığım sürece, her karanlığın ardından güneşin yeniden doğduğuna şahit oldum. ayrıca şuna da inanıyorum, en güzel şafak, hep en sert fırtınadan sonra sökendir.
… hissettiğim aşk, yazarımın niyetini aştı, romandaki her şeyi gölgede bıraktı. Neden, biliyor musun?
Çünkü aşk, insana en büyük tuzaktır, her şeyin önüne geçer.
Hep böyle yapıyordu, kaşıkla verirken sapıyla gözümü çıkartıyordu yukarıdaki. Bana pek cömert davranmadığı, mutluluğumu asla bedelsiz vermediği kesindi ama ara sıra beklenmedik mükafatlarım da oluyordu…
Sarıldım ona. Süper güçlere sahip bir kadın olmak istedim ki, o kollarımdayken havaya doğru yükseleyim, tavanları delerek binanın en üst katından göğe çıkıp bambaşka bir ülkeye uçayım.
“Aşklarını kendileri yaratır, sonrada elleriyle yok mu ederdi bütün kadınlar, yoksa ben mi böyle tuhafım? Yalnız bir kadın güçlü olabilir miydi? Mutlu olabilir miydi?”
“Sonuçta herkes ya kendi hikayesiyle baş başa kalıyor ya da kendi hikayesini bir kitapta buluyordu mutlaka!”
“Aşklarını kendileri yaratır, sonra da elleriyle yok mu ederdi bütün kadınlar, yoksa ben mi tuhaftım?”
hayal varsa, gerçek de vardır!
Sen hayallerin peşinden koşarken, hayatın sessizce senden aldıklarıdır kader.
Çünkü aşk, insana en büyük tuzaktır, her şeyin önüne geçer.
Tarih hep tekerrür eder adaşım, çünkü insanoğlu asla ders almaz!
yaşadıklarıyla yuzlesebilemek, ruh tedavisinin birinci adımıdır.
– İnsan hayatının aşkını unutabiliyor mu, sen söyle
– Yazarına bağlı, dedi Handan.
Yaktım yine başucu lambamı. İçim karanlıktı zaten, bari odam aydınlık olsun
Çaresi olmayan bir duruma karşı söylenecek boş sözlerde teselli aramayacak kadar akilliydim.
yalnızlığı taşımak kıskançlık duygusundan daha zordu.
“İnsan hayatının aşkını unutabiliyor mu,sen söyle”
Adalet sadece iddialı bir kadın adıydı ülkemizde, tıpkı Vefa’nın da sadece bir semt adı olması gibi!
“Kimse hoşuna gitmeyecek şeyleri duymak istemez, ne hayatta ne de bir kitapta!”
Yalnız bir kadın güçlü olabilir miydi? Mutlu olabilir miydi?
Aşklarını kendileri yaratır, sonra da elleriyle yok mu ederdi bütün kadınlar, yoksa ben mi böyle tuhaftım?
Her karanlığın ardından güneşin yeniden doğduğuna şahit oldum . . .
seni seveceğim , ama sen de bana iyi davran. . .
Herkesin yazgısını yazan bir kalem mutlaka vardır .
Beni sevenleri ben sevemedim , benim sevdiklerim de beni sevmediler. . .
Nereye gidersen git, kendi hikayenle baş başa kalırsın sonunda
Ne demi Freud, yaşadıklarıyla yüzleşebilmek, ruh tedavisinin birinci adımıdır.
Düşmandan kurtarılmış va­tanda, insanları da tek tek cehaletin esaretinden de kurtaracaksın ki, onca kan boşuna akmış olmasın.
Çünkü gerçekten bilmiyorum bize yazılan senaryoyu mu oynuyoruz hayat denen sahnede, yoksa kendimiz mi yazıyoruz alın yazımızı?
Kendimi bildim bileli sonu gelmez bir arayış içindeydim.
Yaşadıklarıyla yüzleşebilmek, ruh tedavisinin birinci adımıdır
Sonuçta herkes ya kendi hikâyesiyle baş başa kalıyor ya da kendi hikâyesini bir kitapta buluyordu mutlaka! Ve bu dünyada yaşayan herkesin hayatı bir romandı, eğer anlatan iyi bir dinleyici bulduysa.
Bu dünya da yaşayan herkesin hayatı bir romandı, eğer anlatan iyi bir dinleyici bulduysa.
Sonuçta herkes ya kendi hikayesiyle baş başa kalıyor ya da kendi hikayesini bir kitapta buluyordu mutlaka!
Hangi devirde yaşarsan yaşa, mutlu olmak istiyorsan, bağışlanmayı öğrenmelisin, Handan. İnsanların değiştiremeyeceğin taraflarını da olduğu gibi kabul etmeyi öğren. Kendi edep ölçülerine göre bir sınırlama yaparsan, tenkit ettiğin hükümetten ne farkın kalır ki!
Düşmandan kurtarılmış vatanda, insanları da tek tek cehaletin esaretinden de kurtaracaksın ki, onca kan boşuna akmış olmasın.
Sonumuzu bilerek yaşasak, her gün ölürdük herhalde. Oysa en ümitsiz hasta dahi küçük bir umutla yaşıyor yüreğinde
Aşklarını kendileri yaratır, sonra da elle­riyle yok mu ederdi bütün kadınlar?
Çünkü vicdan azabı, acıların en korkuncudur.
Sonumuzu bilerek yaşasak, her gün ölürdük herhalde. Oysa en ümitsiz hasta dahi küçük bir umutla yaşıyor yü­reğinde.
Herkesin yazgısını yazan bir kalem mutlaka vardır.
Tarih hep tekerrür eder adaşım, çünkü insanoğlu asla ders almaz.
Bu dünyada yaşayan herkesin hayatı bir romandı, eğer anlatan iyi bir dinleyici bulduysa .
Uyku unutturur, tedavi eder, yeniler, enerji depolar, yeni sabahlara, yeni gü­neşlere, günlere kavuşturur.
”İyi bir kulak, düşünceleri de duyar. ”
Romanlarda da gerçek hayattaki gibi, çapkın kocaların ortak paydası, eşlerinin duygularına karşı bir vurdumduymazlık haliymiş.
Ben bir alevdim. Kendi kendimi yaktım

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir