İçeriğe geç

Donmuş Kitap Alıntıları – Robin Wasserman

Robin Wasserman kitaplarından Donmuş kitap alıntıları sizlerle…

Donmuş Kitap Alıntıları

Eğer kural yoksa nasıl kurallara aykırı olabilirim.
Sapkınlık!Onun günahları için hepimiz cezalandırılacağız!
İnsanı tanrı yarattı.Seni kim yarattı?
İnsanların korktuğu tüm o şeyler olmak istedim. Soğuk ve kalpsiz olmak istedim
Ölmek , uyumak sadece !
Düşünün ki uyumakla yalnız
Bitebilir bütün acıları yüreğin ,
Çektiği bütün kahırlar insanoğlunun .
Hayatının geri kalanını bir cenazeden ibaret olmasını mı istiyorsun ? Yoksa gerçekten yaşamak mı istiyorsun ?
Arafta yaşamaktan, bir şeyin yarısı, diğerinin yarısı olup da tam olamamaktan yorulmuştum.
Kusursuzus ve o kusursuzluk bizim tek kusurumuz.
Ben felaketim. Onun hayatını mahvettim.
Eğer yalnızsam yalnızlığıma kim çare olacaktı ?
İnsanların korktuğu tüm o şeyler olmak istedim. Soğuk ve kalpsiz olmak istedim
Hiçbir şey acıtmıyor.
Olmadığın bir şey olduğuna inanmaktan daha trajik bir şey yok .
Kusursuzuz – ve o kusursuzluk bizim tek kusurumuz.
Yaşamı tanımlayan ölümdür.
İnsanlar hastalanıyor, yaralanıyor, çürüyorlar, biz aynı kalırız. Zamanda sürükleniriz, onlar boğulur. Zaman sınırları var bizim yok. Affedemedikleri tek şey o.
Ölmek , uyumak sadece !
Düşünün ki uyumakla yalnız
Bitebilir bütün acıları yüreğin ,
Çektiği bütün kahırlar insanoğlunun .
Soğuk ve kalpsiz olmak istedim, tıpkı bir bilgisayar, bir buzdolabı, bir ekmek kızartma makinesi gibi. Kendimi kapatmak istedim.
Son günlerin arasında benim ki berbattı
– İyi olucaksın.
– Umarım olmam.
Uzun zamandır bu kadar mutlu olmamıştım.
Onlar yaşlanacak, ölecekti. Ben yaşayacaktım.
Ayrıca korkmayı da unutmuştum.
Senden nefret ediyorum.
Duygu ne kadar güçlüyse, o kadar gerçek görünebilir.
“Kin üzerindeki kurallar yüz yıldan sonra zaman aşımına uğrar.”
Ya hepimiz acı çekecektik ya da bazılarımızın fedakarlık yapması gerekiyordu.
başıma gelen tek iyi şey sensin.
Kendini konuşurken dinliyor musun, yoksa gelişigüzel saçmalıklar mı saçıyorsun ?
Gitme dedim. Bu şekilde gitme.
Kalamam dedi. Bu şekilde kalamam.
O gitti. Ben kaldım.
Geçmiş önemsizdir.
Sen varsın, değil mi ? Bu yeter.
Sanırım, asla gerçekten, tam anlamıyla korkmamıştım. Ölümden.
Olmadığın bir şey olduğuna inanmaktan daha trajik bir şey yok.
Sızlanırdık, sırlarımızı paylaşırdık, hâlâ ağlayabilmeyi dilerdik, bağ kurardık, birlikte takılırdık, sözler verirdik, onları bozardık, aldatırdık ve bağışlardık, birlikte kalırdık, çünkü sahip olduğumuz tek şeyin birbirimiz olduğunu bilirdik.
geçmişe gidebilmeyi mi, yoksa önüne bakmayı mı tercih edersin, bir düşün.
Hiçbir şey aynı değil.
Bazi şeylerin bize zarar verme niyetinde olmaması önemli değil! sadece var olarak bile tehlike yaratır. Ama gözlerimiz açık. Ruhlarımız istekli.
Bunu zaten izlediler, hepsi biliyor!
Gerçeği gördüm, Ve tehlikeyi gördüm. Sadece ruhlarımız için, insanlığın özü için değil, aynı zamanda kendimiz için, kendiniz için. Tehlike gerçek ve olması yakın, o yüzden harekete geçmek zorundayız. Kendini korumak ahlaki zorunluluktur.
Yaşarken, rüyamda hikâyeler görürdüm.
Gerçek değillerdi elbette,
Hikâye daha sonra gelirdi, tam uyanma ânında. Karmakarışık olan zihniniz kaostan bir anlam çıkarmak için gelişigüzel şeylerden bir öykü düzenlerdi.
Rüyadayken, olmadığın her şey olabilirsin. Hayatındaki bütün esas gerçekleri tersine çevirebilirsin. Ölümü, nihai karşıtlığı tadabilirsin.
Ben hayattayken, rüyamda uçtuğumu görürdüm. ya da şöyle söylemeliydim: Ben hayattayken, rüya görürdüm.
Bazen uçmak oluyordu, sıklıkla da düşme. Ya da yanma, çığlık atmaya çalıştığım, kaçmaya çalıştığım, ama donakalmış ve sessiz bir halde alevlerce tüketildiğim Yalnız olmanın rüyasını görürdüm.yüzümün eridiğini ya da dişlerimin döküldüğünü.
Kaybedecek bir şeyiniz kalmadığında, korkacak bir şeyiniz de olmuyordu.Ancak geçmişten gelen bir ses intikam diye haykırdığında, Lia nin hayatı yeniden değişecekti.
Yeni ve etkili bir türün yükseldiğini görüyorum Korkusuz ve inanılmaz, kandan yana cömert ve merhametten yana tedbirli, en kötüsünden ıstırap çekmeyi ve onu zorlamayı âdet edinmiş ve onların sonlarına erişmek için her şeye rest çekmeye hazir makineler inşa eden ve makinelere güvenen bir ırk, söz konusu ırkın makineleri ruhsuz demirden değil, soğukkanlı bir akıl ve sıcakkanla kontrol edilen motorların kudreti.

-Ernst Junger, Copse 125

Belki normal olmak istemiyorumdur
Zarafet güçten gelirdi, her şeyi kabul edip devam etme gücünden.
Adil olmayan insanlardan oluşan koskoca bir lig. Eğer kural yoksa, nasıl kurallara aykırı olabilirim ki ?
Ona güvenmek için hiçbir sebebim yoktu. Ama güvendim.
Gittiğimi fark edecek kimse yoktu.
Hayatının geri kalanını bir cenazeden ibaret olmasını mı istiyorsun ? Yoksa gerçekten yaşamak mı istiyorsun ?
– Ne kadar sürdü ?
– Ne, ne kadar sürdü ?
– İyileşmen.
– iyileştiğimi kim söyledi ?
Umudum yitip gidene kadar umut ettiğimi bilmiyordum.
Eğer oyun oynamak istiyorsan kuralları söylemelisin. Ama uyarayım; ben kazanmak için oynarım.
Acı bir şeylerin yolunda olmadığı konusunda beyni uyarır.
Beni bekleyen çiçekler vardı
Artık her şey geride kalmıştı. Onlara özlediğimi söylemedim.
gen havuzu öyle çirkinlerle doluydu ki alabildiklerinin en iyisi buydu.
Eğer gülümseyebilseydim, gülümserdim. Ama yapamadım.
Tiyatro ölmüş olabilir, ama Shakespeare ölümsüzdür.
Ölmek, uyumak sadece !
Göz kapaklarımın arkasındaki karanlıkta kayıptım.
Kayıtlara geçsin diye söylüyorum, havalı diye bir şeyler yapmam. Ben o şeyleri yaptığım için onlar havalıdır.
Acının içinde yaşadım.
Işığı tanımlayan karanlıktır. Yaşamı tanımlayan ölümdür.
Lia Kahn öldü . Lia kahn benim. Dolayısıyla -çünkü bu en budala çocuğun bile çözebileceği bir mantık problemi- ben ölüyüm Ancak şöyle bir şey var : değilim.
Çünkü kendini bırakmak işin anahtarı. Eğer bırakmayacak kadar korkaksan, asla kontrolde olamazsın. Gerçek anlamda.
İstediğin kadar rol yapabilirsin dedi Jude; sadece bana bakıyordu, sadece benimle konuşuyordu. “ama bir daha asla aynı olmayacaksın.”
Kendi kendime iyileştim.
Endişelenme, kimse öyle demek istemedi.. öncesine kadar.
Ne yapmam gerektiği umrumda değildi: Bir daha asla böyle çaresiz olmayacaktım.
Umudum yitip gidene kadar umut ettiğimi bilmiyordum.
İnsanı Tanrı yarattı. Seni kim yarattı?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir