İçeriğe geç

Yanlışlıkla Dünyanın Öbür Ucuna Uçan Çocuk Kitap Alıntıları – John Boyne

John Boyne kitaplarından Yanlışlıkla Dünyanın Öbür Ucuna Uçan Çocuk kitap alıntıları sizlerle…

Yanlışlıkla Dünyanın Öbür Ucuna Uçan Çocuk Kitap Alıntıları

Olsun evlat, en azından denedin,
Her neyse, şunu bilmelisin ki, senin normal bulduğun şeylerin bir başkasının normal bulduğu şeylerle aynı olmaması, sende anormal bir durum olduğu anlamına gelmez.
Her şeyden önemlisi de, farklı olmaktan gurur duyuyordu artık.
Ve işte o an, farklı biri olmayı sevdiğini anladı Barnaby.
En önemlisi, onun normal olmadığını söylemeye kimin hakkı vardı ki?
İşte o an, Barnaby normal biri olmanın o kadar da özenilecek bir durum olmayabileceğini düşündü.
‘Normal’ her ne demekse
Diğer oğlanlardan farklı olduğu için evden gönderilmişti ve her ne kadar seyahati sırasında çok şey öğrenmiş olsa da, uçmadan durmayı hala beceremiyordu.
Neresi? diye sordu Barnaby.
Ev.
Calvin Bunu yapabileceğinden emin misin? diye sordu.
Hayır, diye cevap verdi Barnaby. Ama denemek istiyorum.
Benim için yeterli bir cevap, dedi George.
Ben küçük bir çocukken, dedi Stanley yürümeye devam ederlerken, hep kamp yapmaya gitmek ve yıldızların altında uyumak isterdim. Ama demiryollarında çalışan babam, eve ekmek getirmek için gece gündüz çalışıyordu; bu yüzden bu dileğimi gerçekleştirme fırsatım hiç olmadı. Kendi çocuklarım olduğunda ise onları hep kamp yapmaya götürmek istedim ama bu sefer de benim işim hep engel oldu. Hayatımda yaptığım büyük hatalardan biridir. ( )
Olsun evlat, en azından denedin,
Ne de olsa başka bir anne ve babam olmayacak, öyle değil mi?
Yavaş yavaş, bazı insanların alışık olmadıkları bir şeyle karşılaştıklarında ne kadar kaba olabileceklerini kavramaya başlıyordu Barnaby.
Çoğu hikayenin sonu mutlu bitmiyor zaten, dedi Barnaby.
Onlara ihtiyacım olduğu dönemlerde yanımda değiller, dedi gazeteci, hüzünlü bir ses tonuyla. Ben ünlü biri olana kadar benimle hiç ama hiç ilgilenmediler. Şimdi ise iş işten geçti.
Yüzlerindeki ifadeye bakan biri, gittikleri yere anında, hatta ondan daha çabuk varmadıkları takdirde tüm evrenin sonunun geleceğini düşünürdü. O kadar meşgul ve önemli insanlardı bunlar.
Ama arada sırada, neden onu olduğu gibi kabul edemediğini sorguluyordu.
Zaten ben de kendi hayalimin peşinde koşmak istiyordum, başkalarınınkinin değil. ( )
Çünkü nomaller, dedi. Hepimiz öyleyiz. Sorun, bazı insanların kafasındaki normal fikrinin diğer insanlarınkinden farklı olması. Maalesef üzerinde yaşadığımız dünya böyle bir yer. Bazı insanlar kendi kafalarındaki kalıpların dışında kalan şeyleri kabullenemiyorlar.
bu arada, karnında daha önce hiç hissetmediği bir ağrı hissetmeye başlamıştı. Hayatında ilk defa, ayakları yere bastığı halde kendisini tavana doğru yükseliyor gibi hissediyordu.
Barnaby onların el ele tutuştuklarını fark etmiş, bunu da tuhaf bulmuştu ama iki kadın bunu farkında olmadan yapıyor gibiydiler. Annesi ve babasının en son ne zaman el ele tutuştuğunu hatırlamıyordu Barnaby.
Her neyse, şunu bilmelisin ki, senin normal bulduğun şeylerin bir başkasının normal bulduğu şeylerle aynı olmaması, sende anormal bir durum olduğu anlamına gelmez.
Civardaki ağaçların tepe kısımlarıyla aynı hizaya geldiğinde son bir defa, Anne! diye feryat etti Barnaby. Yardım et lütfen! Özür dilerim! Bir daha havalanmamak için elimden geleni yapacağım!
( ) Ne de olsa bilinmeyen bir dünyaya sürüklenip orada mutluluğu yakalamak mümkün, haksız mıyım? Belki de eskisinden daha mutlu bile olabilir insan.
ve sanki kalbinin derinliklerinde aslında çok acımasızca bir iş yaptığını biliyormuşçasına başını öne eğerek işe gitti.
Fakat onlardan biri olmanın pek de hoşuna gitmediğini şaşkınlıkla fark etti Barnaby. Kendisi olmaya çalışmak yerine bir başkasıymış gibi davranıyordu sanki bu şekilde.
Farklılıklardan korkmaktansa onları benimseyen nadir insanlardan biriydi.
Barnaby Brocket kimsesiz çocuklara karşı özel bir yakınlık hissediyordu.
Annesini hoşnut edebilmek için can atan Barnaby, kendisinden isteneni yaptı; ama bu hiç de kolay olmadı.
İki oğlan birbirine bakıp keyifle gülümsediler. Bu büyük ihtimalle Barnaby’nin şimdiye kadar geçirdiği en güzel gündü.
Buna dense dense anormal denebilir. Ama yine de orada mutlu olduğuna sevindim.
İyi ama ben orada mutlu falan değilim, dedi Barnaby. Daha demin söyledim ya.
Bunu duymak güzel tatlım.
Bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum, dedi Barnaby. Elimden bir şey gelmiyor.
O zaman üzgünüm, diyen Eleanor, başını iki yana sallayıp sesini alçalttı. Ama benim de seni sevmek elimden gelmiyor.
bunu yaptığı takdirde farklı biri olacağını, yani her zaman hor gördüğü insanlardan biri haline geleceğini biliyordu.
Bugüne dek güney yarıkürede yaşamış en normal ailenin üçüncü çocuğu Barnaby Brocket, daha şimdiden hiç de normal bir çocuk olmadığını kanıtlamak istercesine, doğanın en temel kurallarından birine uymayı reddediyordu.
Yerçekimi yasasına karşı geliyordu Barnaby.
Yine de bence çok ayıp,
Dört yaşına vardığında anaokulu öğretmeni, Alistair ve Eleanor’a oğulları hakkında anlatacak iyi ya da kötü bir şeyin bulunmadığını, Henry’in her açıdan normal bir çocuk olduğunu söylemişti.
Mesela güzel sanatlar ve şiir hayranı bir erkek, boş zamanlarını makina yağına bulanarak geçiren bir kadına aşık olabiliyor.
İyi ama kaşifler olmasaydı Amerika keşfedilmemiş olurdu, dedi Barnaby.
Fena mı olurdu yani, dedi Alistair ve Eleanor aynı anda, birbirlerine bir bakış fırlatarak.
Çünkü normaller, dedi. Hepimiz öyleyiz. Sorun, bazı insanların kafasındaki normal fikrinin diğer insanlarınkinden farklı olması. Maalesef üzerinde yaşadığımız dünya böyle bir yer. Bazı insanlar kendi kafalarındaki kalıpların dışında kalan şeyleri kabullenemiyorlar.
Onun normal olmadığını söylemeye kimin hakkı vardı ki? Sekiz yaşındaki bir oğlanın çantasında delik açıp onu bilinmeyene yollamak mıydı normal olan? Ya da her an, her saniye normal olmayı istemek normal miydi gerçekten?
Bazı insanlar kendi kafalarındaki kalıpların dışında kalan şeyleri kabullenemiyor..
Kendisi olmaya çalışmak yerine bir başkasıymış gibi davranıyordu
Çocuklar bazen çok acımasız olabiliyorlar.
Evet, günümüz standartlarına göre bunlar normal sayılan hareketlerdi belki; ama normal sayılabilecek bir normallik değildi bu.
Her birimiz uçsuz bucaksız ve karmaşık bir evrende doğumdan önce ayrılmış bir çiftin yarısıyız ve hayatımızı bizi yeniden bütün hissettirecek diğer yarımızı aramakla geçiriyoruz.
Çoğu insan oldukça zor ve yorucudur
her an, her saniye normal olmayı istemek normal miydi gerçekten?
Senin normal bulduğun şeylerin bir başkasının normal bulduğu şeylerle aynı  olmaması, sende anormal bir durum olduğu anlamına gelmez.
Ölmek son derece normal bir şey. Günün birinde hepimizin başına gelecek. Sonsuza dek yaşasaydık ne kötü olurdu düşünsenize! Dünya bu aşırı yüke dayanamayıp çökerdi.
Geceleri gökyüzü sihirli bir yerdir.
(•‿•)Kendi hayalimin peşinden koşmak istiyordum, başkalarınkinin değil.’
Her şeyden önemlisi de, farklı olmaktan gurur duyuyordu artık.
(•‿•)Neyse, şansın var ki dünya yuvarlak. Eğer on dördüncü yüzyılda olsaydık, dünya düz olurdu ve biz de kenarından aşağı düşerdik.
“Hepimiz normaliz. Sorun, bazı insanların kafasındaki normal fikrinin diğer insanlarınkinden farklı olması.”
“Ölmek son derece normal bir şey. Günün birinde hepimizin başına gelecek. Sonsuza dek yaşasaydık ne kötü olurdu, düşünsenize! Dünya bu aşırı yüke dayanamayıp çökerdi.”
Barnaby’yi anlamanız için önce onun anne ve babasını tanımalısınız. Bu ikili, kendilerinden farklı olan insanlardan öylesine korkuyorlardı ki, tüm sevdikleri için dehşet verici sonuçlar doğuracak korkunç bir şey yaptılar.
“Kendi hayatımın kahramanı olabilecek miyim, yoksa bu unvanı bir başkası mı alacak ”
Çoğu hikayenin sonu mutlu bitmiyor zaten.
Bunu nasıl yapacağımı bilmiyorum, dedi Barnaby. Elimden bir şey gelmiyor.

O zaman üzgünüm, diyen Eleanor, başını iki yana sallayıp sesini alçattı. Ama benim de seni sevmek elimden gelmiyor.

Sorun, bazı insanların kafasındaki normal fikirinin diğer insanlarınkinden farklı olması. Maalesef üzerinde yaşadığımız dünya böyle bir yer. Bazı insanlar kendi kafalarındaki kalıpların dışında kalan şeyleri kabullenemiyorlar.
Onu gördükleri sırada, ülke halkının emeğini çalarak sarayına altın küvetler yaptıran ve içinde insanların alın teriyle banyo yapan açgözlü devlet başkanını küçük düşürecek resimler çiziyormuş duvara.
Şunu bilmelisin ki, senin normal bulduğun şeylerin bir başkasının normal bulduğu şeylerle aynı olmaması, sende anormal bir durum olduğu anlama gelmez.
zaten ben de kendi hayalimin peşinden koşmak istiyordum,başkalarınkinin değil.
“palmira gülümsedi. çünkü normaller, dedi. hepimiz öyleyiz. sorun, bazı insanların kafasındaki normal fikrinin diğer insanlarınkinden farklı olması. maalesef üzerinde yaşadığımız dünya böyle bir yer. bazı insanlar kendi kafalarındaki kalıpların dışında kalan şeyleri kabullenemiyorlar.”
o sırada açıklardan geçmekte olan bir vapura takıldı gözleri ; keşke o da o vapurda olabilse,daha önce hiç görmediği,gitmesine izin verilmediği o yerleri görebilseydi.
Hayatında ilk defa, ayakları yere bastığı halde, kendisini tavana doğru yükseliyor gibi hissediyordu.
Her birimiz uçsuz bucaksız ve karmaşık bir evrende, doğumdan önce ayrılmış bir çiftin yarısıyız ve hayatımızı bizi yeniden bütün hissettirecek diğer yarımızı aramakla geçiriyoruz. O gün gelip çatana dek de kendimize biraz huzursuz hissediyoruz. Bazen bu bütünlük, ilk bakışta bizden tamamen farklı birini bulduğumuzda gerçekleşiyor. Mesela Güzel Sanatlar ve şiir hayranı bir erkek boş zamanlarını makine yağını bulanarak geçiren bir kadına aşık olabiliyor. Sağlıklı yemeklerden ve doğa sporlarından hoşlanan bir kadın, bu tür sporları televizyon karşısında bir elinde bira diğerinde sandviç ile İzlemekten zevk alan bir erkekten hoşlanabiliyor.
Ölmek son derece normal bir şey. Günün birinde hepimizin başına gelecek. Sonsuza dek yaşasaydık ne kötü olurdu, düşünsenize! Dünya bu aşırı yüke dayanamayıp çökerdi
Peki normal olan nedir? diye sordum onlara. İşte bu! deyip kendi zavallı hayatlarını gösterdiler. Ben de kaçıp yollara düştüm.
Senin normal bulduğun şeylerin bir başkasının normal bulduğu şeylerle aynı olmaması, sende anormal bir durum olduğu anlamına gelmez.
Her birimiz uçsuz bucaksız ve karmaşık bir evrende doğumdan önce ayrılmış bir çiftin yarısıyız ve hayatımızı bizi yeniden bütün hissettirecek diğer yarımızı aramakla geçiriyoruz. O gün gelene dek de kendimizi biraz huzursuz hissediyoruz.
Sorun, bazı insanların kafasındaki normal fikrinin diğer insanlarınkinden farklı olması. Maalesef üzerinde yaşadığımız dünya böyle bir yer. Bazı insanlar kendi kafalarındaki kalıpların dışında kalan şeyleri kabullenemiyorlar.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir