İçeriğe geç

Sensiz Ama Seninle Kitap Alıntıları – Ömer Sevinçgül

Ömer Sevinçgül kitaplarından Sensiz Ama Seninle kitap alıntıları sizlerle…

Sensiz Ama Seninle Kitap Alıntıları

İnsan biraz mazisi,biraz da hayalleridir.
*Bilmem farkında mısın, tıknefes bir nesil yetişiyor.
Her şeyi ‘hemen ve şimdi’ isteyen insanlar bunlar.

*Zahmete, meşakkate, çileye aşina değiller.
Derinleşmekten ziyade genişlemeye meyyaller.

Giden zaman mı, biz miyiz?
Yolcu biziz aslında, yol biziz. Zamanda yürüyoruz.
Yıllar, yollarımız
Geçecek derler.
Geçer derler.
Geçti derler.
Geçmez!
Geçmiş hiç bir zaman geçmez!
Tat verir acı anılar.
Ve tatlı anılar acıtır.
De ki ; hayal kurmakta bir tür dua, Allah hayallerimizi kabul etsin..
Dışı tenha insanın, içi mahşer.
“İnsan biraz mazisi,biraz da hayalleridir.”
İnsan biraz mazisi,biraz da hayalleridir.
İnsan biraz mazisi,biraz da hayalleridir
İnsan biraz mazisi,biraz da hayalleridir.
Ya sen?
Sen ne yapacaksın bir ömür sensiz ama seninle yaşamış bu çilekeş yalnızın ardından?
“Geçmiş hiçbir zaman geçmez!”
Niye yarın olsun ki Yarını bekleyemem. Kader sırlarla dolu. Gelecek gelmeyebilir. Yarınlar olmayabilir Bugün başlayalım.
Ölümden ziyade yalnız başıma ölmekten korkuyordum.
Kimseyi suçlayamam, kendimden başka.
Ben gerçek seni değil bendeki seni seviyordum. Onunla olmanın acısına da,lezzetine de aşina idim.
Peşinden koşulan ama yakalanamayan. Hasreti duyulan ama kavuşulamayan.
Hep orada durmalıydın, muhayyilemin semasında. Aranan ama bulunamayan olmalıydın
Artık aramayacaktım çünkü bulmuş olacaktım. Oysa aramaktı beni zenginleştiren, hayatıma anlam katan.
Gerçek sen hiçbir zaman tutamayacaktın onun yerini. Bir insandın nihayet. Sana bir anlam yüklemiştim
Biliyordum, hem de nasıl, sana gelseydim, duygularımı dile getirseydim, tarifsiz tutkumu gösterebilseydim, faraza sen beni kabul etseydin, vuslata erseydim, bendeki hayalin ölecekti.
Yarı hayat bu.
Ve yarı ölüm.
Günlerim meçhul bir şeyleri beklemekle geçiyor.
Seni düşünüyor, seni tasavvur ediyor, fasılasız seninle ilgileniyordum.
Hayalinle yaşıyordum.
Sana sevdiğimi söyleyemedim. Hep uzak durdum. Hep sustum. Sükutum korkumdandı.
İdeal, tasavvur edilen ama ulaşılamayandı.
Kalem, kalbin söylediklerini anlamakta aciz kalıyor bazen.
Her son bir başlangıçtır aslında. Bir şer bir hayrın mukaddimesidir belki de. Ya da bir hayır bir şerrin kapısı olabilir.
Birini sevdi mi onun sevdiklerini de seviyor insan.
Bir göz hatırı için çok gözler sevilir diyen bilge haklı.
Sen ulaşılmaz olandın, benden habersiz hayatını yaşadın.
Ben yeryüzü sahnesinin kıyısında kalandım, hayatı hayal penceresinden seyredendim.
Sen kendi gerçeğini yaşıyordun ben seni hayal ederek çürüyordum.
Hepsi bu.
Firkat sevdanın türbesidir diyen düşünür manastıra kapanmıştı, ben inzivagıma çekildim.
Bazı edipler, aşk derdinden memnun olduklarını, kurtulmak istemediklerini söylemişler.
Hakiki aşık mukabele beklemez demişler. Mümkün mü?
İniltileri, sızlanışları, yakarışları bir nevi talep, istek, beklenti değil mi?
Sevilmek başka meziyetler istiyor. Sevgiyi hak etmek gerek.
Aşıkların tuhaf yanılgıları oluyor. Birini ölesiye sevmekle gereken her şeyi yaptıklarını, büyük bir bedel ödediklerini, eşsiz bir fedakarlıkta bulunduklarını sanıyorlar. Maşuktan mukabele bekliyorlar. Bir bedel istiyorlar.
Ben seni görmek istiyordum ama senin beni görmeni istemiyordum
Seni ölesiye seviyordum ve senden ölesiye korkuyordum.
Seninle konuşmak, hasretimi söylemek üzere defalarca niyet ettim ama yapamadım.
Engel, kişinin içinden geliyorsa kaldırmak zordur.
Görüyorsun ya, büsbütün ümitsiz de sayılmam.
Ne tuhaf, hem engelimdin hem de muharrik gücüm.
Hep susardınız. Susmanızda bile bir üslup vardı.
Siz beni yok sayarak kendinizi yaşardınız. Ben sizde yaşamak için fazılasız ölürdüm.
Ne tuhaf uzaktın ama yakındın. Benden ayrıydın ama benimleydin.
Elden ne gelir, duygular anlatılamaz ki. Kimse tanık da olamaz bir insanın deruni alemine.
İşte benim hayatım da buna benziyordu biraz. Yaşıyordum ama yaşamıyordum.
Görüyordum ama görmüyordum. Dokunuyordum ama dokunmuyordum. İstiyordum ama istemiyordum. Bu ruh halini yaşadın mı hiç. Bayıldıktan sonraki ayılma sürecine benzer.
İki kişilik bir göçebe çadırının içinde gibiydik senin hayalinle ben. Üçüncü birine yer yoktu.
Bir arzu azmanlaşırsa ihtirasa dönüşür, kalbe hakim olur. Tüm duyguları kendine ram eder.
İnsan biraz mazisi, biraz da hayalleridir.
Eskisi gibi yaşayamam artık. Hiçbir şey olmamış gibi davranamam.
Merak ediyorum Kitaplar konusunda senin mikyasın nedir? Neye göre kitap seçer, nasıl okursun?
Keşke yüzyüze konuşabilseydik de senden dinleseydim cevabını!
Tat verir acı anılar.
Ve tatlı anılar acıtır.
Aşk acısı çekenleri teselli etmek maksadıyla bazı sözler söylerler.
Geçecek derler.
Geçer derler.
Geçti derler.
Geçmez!
Geçmiş hiçbir zaman geçmez!
Bırak maziyi, istikbale yönel. Bırak hatırlamayı, hayal et. Bırak afakı, enfüse dal.
Peki, umut etmeli miydim?
Belki.
Hayal edebilir miydim?
Elbette!
Hem, aşka ölçmenin bir yolu da yok. Kim diyebilir, şu aşk büyüktür de bu küçüktür m?
Beni kendine ram etmiştin. Esirindim artık. Kara sevdamın kalbimi ezen sıkleti altında yaşamaya mahkumdum.
Heyhat! Her şeyi bildin de bende uyandırdığın tesiri hiç bilmedin
Bozuldum. Yaralandım. Paramparça oldum. Dilimi kıpırdatamadım.
Yürekten söylenen sözler hayat uhdesi taşıyan tohumlar gibidir, ruhlarda yeşerir.
Dünyadan aldıkların hammaddedir. Ruh imbiklerinden geçirmelisin onları.
Bir edebi eserin başarı ölçüsü nedir sizce? dedim.
Yazarın, bir ruhsal deneyimini okurada yaşatabilmesi. Kendinde olanı okura sirayet ettirmesi.
Sensiz ama seninle geçen günlerim yıl gibi uzun geliyordu bana.
yanında olamasam da senin benimle ilgileneceğini bilmek güzel.
Hazin ve güzel.
Sonbaharda sararan yeryüzünü seyrederkenki duygular gibi hazin ve güzel.
Batmakta olan güneşi izlemek gibi hazin ve güzel.
Olgun bir gülün dökülen yapraklarını seyredercesine hazin ve güzel.
Benim sana olan tutkumu bilmeliydin. Hem beni hem de bendeki seni tanımalıydın.
Bir aradayken sana kendimi anlatamadım. İçimde uhde kaldı.
Beni unutmuş olmalısın. Yıllar öncesinden kalan bir anıyı niye yaşatasın ki?
Bendeki sen asla ölmeyecek, asla yok olmayacaktı, biliyordum.
Neler yapıyordun, nasıl yaşıyordun, uzun süre bilmedim.
Bir figür kurguladım senin şahsında. O sen miydin, bilmiyorum.
Bir yanda hayal vardı, öbür yanda gerçek.
Benim payıma hayal düşmüştü.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir