İçeriğe geç

Son Yüzler Kitap Alıntıları – Cezmi Ersöz

Cezmi Ersöz kitaplarından Son Yüzler kitap alıntıları sizlerle…

Son Yüzler Kitap Alıntıları

Peki yalnızlık diyorum. Sen yine de bir badem ağacı değilsin. Kentlerin havasını yıllarca soludun. Birçok dostun var , ilişkilerin. Asıl kentte çok yalnızım. diyor. Beni anlamayan, beni, yaşantımı garip, tuhaf bulan insanlar arasında inan çok yalnız hissediyorum kendimi.
Yoksullugun manevi imtiyazları vardır
Ben bu kadar sevmedim ömrümce siyahı,
Görmem gözünün nuruna daldıkça sabahı
Buralarda bu felsefeyi yalnız sana anlatıyorum. Çünkü beni yalnız sen anlıyorsun. Aslında biz burda değiliz, şu anda başka bir yerdeyiz, insanlar bedenlerimizi görüyorlar, biz uçtuk, vahdet-i vücuda kavuştuk.
Eleştiri ve özeleştiri yapılmadığı için ilişkilerde apseler oluşmuştur. Bunları neşterle deşmek gerekmektedir. Neşter de , konuşup tartışmaktır.
Ben her şeyi atlattığım gibi bunuda atlatırım. Benim ülkemin hapishaneleri bile kutsaldır, yatar çıkarım.
-Hayati Tözün ( Patriyot Hayati)
Gözlerinize bakar, elbiselerinize değil, gözlerinize ve yüreğinize. Gözü sizi tutmasın, Kusura bakmayın, konuklarım var, doluyum, der.
Çalışmak,
Gramofon plağı gibi hiç durmadan dönerek,yaptıgın işi aşkla,canla başla
Ona sığınmak,o olmak.
Yalnızlık sevmesini bilmeyenlerin icadı.
Aleme gündüz gönlüme işkencedir,
Bence bayram ufukta gün bitincedir
C.Sıtkı Tarancı
Kendi kendimizi yaratmanın imkanı bizim elimizdedir.
Çok ağır bir dizenin bedeli
Mevsimlerden denizi,
inceliklerden en çok geçmişi özlediniz.
Sevgiyi kavramanın ağırlığı başlayınca
bizim gibi kaçmadınız.
Belki biraz ağladınız.
Bir gözyaşı izi boyunca kanadınız.
Akşamlar ve parklar arasında
dünyaya en çok siz yaraştınız.
Şimdi sizi çok özlemişiz.
Bir akşam bize gelirseniz
geniş koltuklarda oturur, susarız
zamanla, acıların yerini güzel sevgilier, güzel dostluklar alıyor
Hatta acılar insana daha iyi yaşamak için bir kamçı oluyor
Olmayacak bir şey, bir insanın bir insanı anlaması.
Önümde bir derya gördüm / ayağımı batıramadan gidiyorum.
Yalnızlık sevmesini bilmeyenlerin icadı
Yıllar yılı dolaştım gönül ülkelerinde / İnsanlığı aradım insan gölgelerinde
Kaç gecemiz kaldı acaba, anıların solgun alevinde ısınacağımız?
Yahu, sen bu işten bir şey anladın mı? Hayat geldi geçti be!..
Tanrım, anılar kül oluyor!..
Tevfik Fikret’in, Nefi için dediği gibi, ‘Bana bir başka zemin, bir başka zaman lazımdı ‘
Her sabah dünyaya sıfırdan başlarım.
Açlığı çok iyi bildiğim için tuttuğum balıkların bir kısmını garibanlara ayırırım. Yemezlerse, döverim alimallah.
Her şey yozlaştı.
Şimdi bana dini yayınlar çok satılıyor diyorlar, ben buna inanmıyorum. Bu kitapların alıcıları genellikle kitap okumazlar, gösteriş olsun diye alırlar kitabı. Benden metre hesabı cildi güzel olsun diyerek kitap alanlar var. Çok reklamı yapılan kitapların okuruna ben olta okuru diyorum.
onun yalnızlığı arkadaşsızlıktan ileri gelen bir yalnızlık değil. onun yalnızlığı şair bir ruhun kaçınılmaz yalnızlığı olsa olsa.
Islık çalmak aşk hali gibi bir şey.
Konformizmin batağında çırpınan insanlara acır derinden.
Dezavantajlı Bir Şair;

Hani demiş ya borges; yazdım, yaşayamadım, diye işte benimkisi de öyle

Mücadele edilen şeyin suç ortağı olmaktan kaçınmak mümkün değil mi?
Sistem, karşıtı ile beraber mi güçleniyor yoksa?
İçimizin acıması yaşam sevincimizi çoktan gölgeledi bile.
Toplum basit midir?
Tuvalet Bekçisi Eski Bir tiyatrocu Suzan;

Hayatın, en tehlikeli akrobasi gösterileriyle kıyaslanmayacak kadar tehlikeli ve kaypak olduğunu biliyor, besbelli.

Topluma onun bütün aldatıcı maskelerini düşüren huzurevinden bakın iyi oluyor.
Ruhuna hiç kiracı almamış.
Antipsikiyatrist Hüseyin ;

Başıma ne geldiyse Ağır Düşünmekten geldi.

Balıkçı Özer;

benim annem denizdir çünkü o beni emzirdi o beni muhtaç etmedi o beni doyurdu o beni günlerce salladı arada bir kızar söylenir ama bakmayın ona Deniz annelerin en iyisidir.

hayatım boyunca bir kadın sevgisinden, yumuşaklığından uzak yaşadım. Emir altında yaşamak insanlık anlayışıma uygun düşmediği için teknemde herkesten uzak yaşıyorum. mutluyum, mutlu olmasını ama beni en çok bir kadının şefkatinden yoksun olmak üzüyor. bir kadınım olsun, sırtıma yüklesin taşları o taşları biriktirelim birlikte bir ev yapalım kendimize, o balıkçılığı öğrensin kimseye muhtaç olmayalım. yarın ne yapacağız diye planlar yapalım, kararlarımız ortak alalım, o çocuğumuza balıkçılığı öğretsin. aile özlemi bende o kadar yoğun ki çocuk sesleri duymak için parklara gidiyorum, o seslerle avunuyorum.
Her sabah dünyaya sıfırdan başlarım.
Balıkçı Özer;

açlığı çok iyi bildiğim için tuttuğum balıkların bir kısmını garibanlara ayırırım, yemezlerse döverim alimallah.

ve herşey bitip yalnızlığımla baş başa kalınca torbamda orospuların kıymet verip de istemedikleri eski bir kol düğmesi kalır. izin veririm orospuların müthiş öfkelerini ve yılların derin hıncını benden çıkarmalarına. benimle olunca peşpeşe içerler rakılarını, viskilerini. hiç sesimi çıkarmam
Hüseyin Avni dede;

baktım insanlar şiir kitabımı almak istemiyor. dostlar gördüğünüz bu boş sayfayı kopartın ve iyice kaynatıp kesme şekerle karıştırıp için, ne başınızda ağrı, ne midenizde ülser, ne de böbreğinde taş kalır hepsi geçer derdim. gülüşürlerdi.

Kimsesizliğinin nedenini başkasında aramaya çalışmıyordu.
Herşey olması gerektiği gibi.
Ayakkabı boyacısı Hayri bey;

din yöneticilerin işine geliyor, böylelikle halkı daha kolay isteklerine boyun eğdiriyorlar. aslında din bir imaj ve insan kendisi yaratır bu imajı. insan yine düşünmelidir ve yoğunlaşmalıdır ama düşüncesinin içinden Allah, peygamber gibi imajları çıkarmalıdır. en eski din olan Budizm 5000 yıllıktır, musevilik 3000, Hristiyanlık 2000, İslamiyet ise 1400 yıllıktır. Ama insanlığın tarihi 50.000 yıllıktır peki 45.000 yıldır ne oldu? onu soran yok. ne yazık ki milyonlarca insan dine inanıyor ve onlara kimse ışık tutmuyor. işin doğrusu din zararlı bir şeydir ama insan her şeye inanmak zorunda. inançsız olmak da benim hayatıma hafifletiyor.

Kendi kendimizi yaratmanın imkanı bizim elimizdedir.
Peki siz varoluşunuzu gerçekleştirdiniz mi?
Ayakkabı boyacısı Hayri bey;

Kant ne yaptı insan beynini 12 kategoriye ayırmaktan başka. Spinoza yok güzellikmiş, yok ahlakmış bir yığın metafizik şey attı ortaya. dogmatikler keza öyle

Çocukluğunu al, cebine koy ve kaç!
Bak, abi, der karanfilli pencere, Nazım’la aynı yerde yatıyorum.
Rıfat Ilgaz, hapse düştüğünde, polislerin ona, Parmaklarımda dolama olduğu için, tırnaklarımın sökülmesine ben izin verdim, şeklinde bir kağıt imzalatmasına ne demeli? O da buna karşılık olarak bir kağıda, Kafam bozuk olduğu için, kafamın koparılmasına ben izin verdim, diye yazmış.
Zira, hakikatle çarpışan, hangi hayal vardır ki kırılmasın?
Bu ülkenin, hoşgörüsüzlük tarihi ni kim yazacak?
Olmayacak bir şey, bir insanın bir insanı anlaması, ( Atilla İlhan)
Bir an kendimi öylesine mutlu hissettim ki işte o an, hayatıma son vermeyi düşündüm.
Öyle bir an gelirse, yani bu duygunun sahiciliğine tamamen inanırsam, hayatıma kendi ellerimle son vermek istiyorum.
Benim içindeki kadın kırılmıştı, onun kemanının telleri kopmuştu.
Islık çalmak, aşk hali gibi bir şey,
Onun yalnızlığı, arkadaşsızlıktan ileri gelen bir yalnızlık değil, onun yalnızlığı, şair bir ruhun kaçınılmaz yalnızlığı,
İsmet Özel: Çiçek alıp eve götürüyoruz, bunun bir delilik olduğunu bile bile
Kendi kendimizi yaratmanın imkanı bizim elimizdedir,
Başlangıcından bugüne kadar felsefe, bir arpa boyu yol kat etmiştir,
.İlk gençlik dönemlerimizde kitaplarımız dışında bizi pek oyalayacak şey yoktu. Ne spor, ne sinema, ne başka birşey. Radyo deseniz sadece birkaç yerde vardı. Bazı büyük kahvehanelerde ve halkevlerinde. Zaten radyo yayını oldukça kısa sürerdi. Tabii böyle bir ortamda kitaptan başka dostumuz yoktu. Uzun kış gecelerinde hepimiz kitap okurduk. Öyle ki yazarlar, şairler bizim için yanlarına ulaşılamayacak masal kahramanları gibiydiler. Nasıl birileri olduklarını hayal edip dururduk. Herkeste yoğun bir edebiyat sevgisi vardı
Birbirini seven iki yürekten biri, mutlaka daha soğuk olur değil mi?
Bu ülkenin, hoşgörüsüzlük tarihini kim yazacak?
Bizim millet, korkup da kendi söyleyemediği şeyleri başka biri korkusuzca söylerse, onu sever, ona bağlanır.
Bir an kendimi öylesine mutlu hissettim ki işte o an, hayatıma son vermeyi düşündüm.
Onun kemanı yoktu, bana hiçbir aşk yetmiyordu. Benim içimdeki kadın kırılmıştı, onun kemanının telleri kopmuştu.
Çocukluğunu al, cebine koy ve kaç
Yalnızlık sevmesini bilmeyenlerin icadı
Yıllar yılı dolaştım gönül ülkelerinde
İnsanlığı aradım, insan gölgelerinde
Kendi kendimizi yaratmanın imkanı bizim elimizdedir.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir