Cuniçiro Tanizaki kitaplarından Çılgın Bir İhtiyarın Güncesi kitap alıntıları sizlerle…
Çılgın Bir İhtiyarın Güncesi Kitap Alıntıları
Bana acı veren kadınları daha çekici bulduğumu söyleyebilir miyim?
Belki de artık yaşamaktan bıktım.
Yirmi yaşımdan bu yana sık sık ölümü düşünürüm,
Benim artık daha fazla yasamak için özel bir nedenimde olmadığına göre ,günümüzde Oden gibi bir kadın ortaya çıksa da onun ellerinde can verme mutluluğuna erişsem,diyorum.En azından bu yarı ölü elimin ayağımın ağrısına katlanarak yaşamaktansa vahşice öldürülmenin tadına bakasım var.
Hayata sarılıp yapışmaya hiç niyetim yok
İyi de ben ne zaman ölürsem öleyim umurumda değil demiyor muydum? Çoktan ölümü göze almamış mıydım?
Çıldırmış gibi davranmayı sürdürürseniz yakında çıldırırsınız.
Hayata sarilip yapismaya hic niyetim yok ama yasadigim surece karsi cinsin albenisine kapilmadan edemiyorum.
Belki yaşlanınca herkes böyle oluyor, bu aralar kendi ölümümü düşünmediğim tek bir gün yok.
Şimdi yetmiş yedi yaşındayım; bu tür ilişkiler kurabilecek durumda olmadığım halde, neden pantolonlu güzel kızlardan çok, kadın giysileri içindeki yakışıklı erkekler ilgimi çekiyor anlayamıyorum.
Evli kadınlar -hemen on sekizin üstündeki tüm kadınlar- kaşlarını tıraş ederler, dişlerini siyaha boyarlardı.
Sevgilim nerde bugün?
Yapayalnız bir yaprak gibi
Yüce yüce dağları aşıp
Uzak kıyılara mı savruluyor?
Yapayalnız bir yaprak gibi
Yüce yüce dağları aşıp
Uzak kıyılara mı savruluyor?
Satsuko aklıma geldikçe en küçük bir yaşama şansı için bile kumar oynamaya hazırım. Gerisi vız gelir
Çirkin, buruşuk, yaşlı bir adam olduğumu çok iyi biliyorum. Geceleri yatmadan önce, takma dişlerimi çıkarıp aynaya baktığım zaman gördüğüm surat, gerçekten garip. İki çenemde de bana ait nerdeyse tek diş kalmadı. Diş etim bile yok. Ağzımı kapatınca dudaklarım dümdüz yapışıyor, burnum çeneme düşüyor. Ben bile, bu ben miyim, diye şaşıp kalıyorum. Maymunlar bile böylesine çirkin değil.
Ölümden hiç korkmuyomm, ama onunla karşılaşmak, üzerimdeki baskısını düşünmek bile ürkütüyor beni. Uykuya dalarmışçasına ölmek isterdim; öylesine yumuşak bir iniş olurdu ki kimsecikler anlayamazdı. Bu bildiğim odamda, her zamanki yatağımda sessizce yatarken ve çevremde ailem varken ölmek isterdim. (Yok, çevremde olmasalar daha iyi. Özellikle Satsuko’yıı istemem. Ona veda ederken yeniden ağlamaya başlayabilirim. Satsuko da birkaç damla gözyaşı akıtmak zorunda hisseder kendisini. Böylesine bir durum ölümü de güçleştirir. Ben ölürken, buz gibi bir tavırla beni unutup bir boks maçına gitmesini ya da havuza dalıp su balesi yapmasını isterim. Ah, gelecek yaza kadar yaşayamazsam onu yüzerken göremeyeceğim.)
Gülerek, kendime bir hafta süren bir uğraş
buldum.
Yaprakları süpürüyorum, kitaplarımı
havalandırıyorum,
Sonra da kışlık giysilerimi.
Şimdi yetmiş yedi yaşındayım; bu tür ilişkiler kurabilecek durumda olmadığım halde, neden pantolonlu güzel kızlardan çok, kadın giysileri içindeki yakışıklı erkekler ilgimi çekiyor anlayamıyorum.